Kadın, sağlık ve barış

  • 09:03 8 Eylül 2025
  • Kadının Kaleminden
 
“Kadın ve doğa birbirinden koparılamaz. Kadının sağlığı doğanın sağlığıyla iç içedir. Doğanın tahribi, kimyasalların ve savaşın doğaya verdiği zarar, kadın bedenini de doğrudan etkiler. Barış yalnızca silahların susması değildir; barış, kadının ve doğanın birlikte iyileşmesidir.”
 
Cancu Can
 
Biz kadınlar, yaşamın kaynağı, umudun taşıyıcıları ve barışın inşacıları olarak, bedenimizin, sağlığımızın ve doğamızın üzerindeki her türlü sömürüye ve tahakküme karşı sözümüzü yükseltiyoruz. Çünkü biliyoruz ki kadın hareketinin biriktirdiği hafıza ve deneyim bize şunu öğretmiştir: Kadın özgürlüğü olmadan sağlık da, barış da, yaşam da mümkün değildir.
 
Kadın bedeni yüzyıllar boyunca yasaklarla, tabularla ve erkek egemen söylemlerle denetim altına alındı. Bedenimiz yalnızca doğurganlık üzerinden tanımlandı, yaşamdaki söz hakkımız yok sayıldı. Adet kanaması, oysa doğanın döngüsünü, toprağın bereketini ve yeniden doğuşu simgelerken ataerkil zihniyet onu ayıp, kirli ve haram ilan etti. Biz kadınlar, bu zincirleri kırıyoruz. Bedenimizi yeniden sahipleniyor, onun üzerindeki her türlü denetime karşı haykırıyoruz. Çünkü bedenimiz bizim irademiz, kimliğimiz, özgür yaşamımızdır.
 
Kadınların sağlık sorunları bireysel bir mesele değil, bütün toplumu ilgilendiren bir hakikattir. Savaş, olağanüstü durumlar ve zorunlu göç, kadın bedenini doğrudan hedef alır; taciz, tecavüz, işkence ve toplu şiddet yöntemleri kadınlara karşı birer savaş silahına dönüştürülür. Göç yollarında kadınlar en temel sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılır. Ruhlarımız savaşın travmalarıyla, kayıplarla ve toplumsal baskılarla ağır yara alır. İşte bu yüzden kadınların sağlık hakkı aslında yaşam hakkıdır. Erkek egemen sistemin görmezden geldiği bu gerçeği, biz mücadelemizin merkezine koyuyoruz.
 
Kadın sağlığı yalnızca bireysel bir mesele değil
 
Kadınların sağlığını tehdit eden riskler çok boyutlu ve derindir. Militarist siyaset kadınları sürekli savaşın ve baskının hedefi haline getirir. Yoksulluk, işsizlik ve eğitime erişim engelleri kadınların bedenlerini ve ruhlarını savunmasız bırakır. Kültürel baskılar, tabular ve “namus” adı altında örülen zincirler kadınların sağlık hakkını kısıtlar. Ekolojik yıkım doğayı tahrip ederek kadının yaşam döngüsünü doğrudan etkiler; temiz suya, toprağa ve gıdaya erişim imkânlarının kısıtlanması kadın bedeninde yeni yaralar açar. Bu yüzden kadın sağlığı yalnızca bireysel bir mesele değil, halkların özgür geleceğini de belirleyen bir sorundur.
 
Sağlıkta özsavunma
 
Ama biz kadınlar, her tehdit karşısında kendi özsavunmamızı geliştirdik. Özsavunma yalnızca askeri değil, yaşamın her alanında bir direniştir. Sağlıkta özsavunma demek, kendi bedenimizi tanımak, sağlığımızı bilinçle yönetmek ve hastalık karşısında yalnız kalmayı reddetmek demektir. Bu özsavunmayı biz, kadın dayanışmasıyla güçlendiriyoruz. Sağlıkta özsavunmayı örgütlemek, aslında yaşamın sürekliliğini garanti altına almaktır.
 
Tarihsel hafızamız bize şunu fısıldıyor: Sağlık yalnızca hastalığın yokluğu değil, yaşamın bütünlüğüdür. Kadim topluluklarda kadın hem doğuran hem de şifacıydı. Adet kanaması doğanın döngüsüyle birleşmiş, bereketin ve yeniden doğuşun sembolü olmuştu. Fakat kapitalist modernite bu bilgileri yok etti, kadın bilgisini değersizleştirdi. Biz bu bilgileri yeniden gün yüzüne çıkarıyor, kadın hafızasının köklerinden güç alarak yaşamı yeniden inşa ediyoruz.
 
Bugün kadınların en temel sorunlarından biri sağlık hizmetine erişimdir. Devletin erkek egemen sağlık politikaları kadın sağlığını ikincil görür, taleplerimizi yok sayar. Oysa biz biliyoruz ki ücretsiz, nitelikli, anadilinde, eşitlikçi ve erişilebilir sağlık hakkı barışın en temel şartıdır. Kadın dayanışması, bu hakkın en güçlü güvencesidir.
 
Barış, kadının ve doğanın birlikte iyileşmesidir
 
Kadın ve doğa birbirinden koparılamaz. Kadının sağlığı doğanın sağlığıyla iç içedir. Doğanın tahribi, kimyasalların ve savaşın doğaya verdiği zarar, kadın bedenini de doğrudan etkiler. Barış yalnızca silahların susması değildir; barış, kadının ve doğanın birlikte iyileşmesidir.
 
Biz kadınlar, özgürlüğümüzü sağlık, beden ve doğa üzerinden de örgütlüyoruz. Çünkü çok iyi biliyoruz ki kadın özgürlüğü olmadan sağlık mümkün değildir; kadın sağlığı olmadan barış mümkün değildir; kadın ve doğa birlikte özgürleşmeden yaşam yeniden doğmaz. Barışın dili kadınların sesiyle kurulacak, barışın zemini kadınların sağlığıyla güçlenecek ve barışın temeli kadınların özgürlüğüyle yükselecektir.
 
*Meletî SES Şube Eşbaşkanı