
‘Rahatsız ederlerse ara’ dediler: Ölüm tehdidiyle yaşıyorum
- 09:06 3 Eylül 2025
- Güncel
Azize Akoğlu-Gülistan Gülmüş
HABER MERKEZİ - “Çocuklarım aç ama yanımda güvendeler” diyen kadın, hem ekonomik yıkımla hem de ölüm tehditleriyle mücadele ediyor; devlet ise “Rahatsız ederlerse bizi ara” demekle yetiniyor.
Kürdistan ve Türkiye’nin birçok kentinde kadın katliamları, cezasızlık politikalarıyla beslenerek adeta meşrulaştırılıyor. Medyaya yansıyan haberler, kadınlara yönelik sistematik şiddetin her geçen gün arttığını gözler önüne seriyor. Bir yanda kadın katliamları yaşanırken, diğer yanda evlerin içinde sessizce devam eden “psikolojik katliam” ise görünmez kalıyor. Kadınlar, maruz bırakıldıkları fiziksel ve psikolojik şiddetin yanı sıra aldıkları sayısız tehdidin ardından, çoğu zaman koruma mekanizmaları devreye girmeden katliamla karşı karşıya bırakılıyor.
Birçok kentte benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Kadınlar, derinleşen ekonomik kriz, toplumsal baskı ve aile içi şiddetin ortasında psikolojik yıkımla baş başa bırakılıyor. Yardım çağrılarıyla başvurdukları karakollar, resmi kurumlar ve kadın örgütleri ise çoğu zaman sessiz kalıyor. Bu sessizlik, kadınların yaşadığı şiddeti görünmez kılarken hayatta kalma mücadelelerini daha da zorlaştırıyor.
Adını ve yaşadığı kenti güvenlik gerekçesiyle açıklamayan bir kadın, JINNEWS’e konuşarak sistematik olarak maruz bırakıldığı fiziksel ve psikolojik şiddetin yanı sıra evli olduğu erkek ve ailesi tarafından ölümle tehdit edildiğini anlatıyor.
Çocuk yaşta evlendiriliyor, ağır şiddet görüyor
Kadın, ailesi tarafından çocuk yaşta, 37 yaşında bir erkekle evlendiriliyor. Evli olduğu erkek ve ailesi tarafından zorla çalıştırılıyor. Dört aylık hamileyken, baskı ve ağır iş yükü nedeniyle düşük yapıyor. Ardından üç çocuk dünyaya getiriyor. Evli olduğu erkek ise, yedi yıl önce hiçbir sorumluluk üstlenmeden evi terk ediyor.
Kadın, sağlık sorunları nedeniyle çalışamıyor. Ekonomik olarak zorlandığını belirtiyor. Aynı zamanda, erkeğin ailesi tarafından sistematik şiddete uğradığını aktarıyor. Hem kendi hem de çocuklarının can güvenliğinin olmadığını vurguluyor. Çevresindeki kadın kurumlarına ve karakola başvurmasına rağmen yalnızca sığınma evine gitmesinin önerildiğini söylüyor.
Sığınma evine gitmesi yönünde yapılan önerilere rağmen, kadın bu seçeneği kabul etmiyor. Üç çocukla birlikte kırılgan sağlık koşulları içinde hayatta kalmaya çalışırken, sığınma evi gibi geçici ve belirsiz bir ortamda yaşamanın, çocukları için daha fazla güvencesizlik yaratacağını düşünüyor. Kendisini ayakta tutan tek şeyin, çocuklarını yanına alarak onları kendi imkânlarıyla koruyabilmek olduğunu dile getiriyor.
‘Çocuklarımı dilendiriyorlar’
Kadın, çocuklarıyla yaşadığı ekonomik sıkıntıları şu sözlerle anlatıyor: “Üç çocuğum var, ikisi okula gidiyor, diğerini bu sene kaydedeceğiz. Gücüm yoktur, onlara alışveriş falan yapayım. Ben tek bakıyorum çocuklara. Eşim yedi sene oldu, bizi bıraktı. Çocuklarla çok zorluk yaşıyoruz. Bize kimse destek çıkmıyor. Okul masraflarını karşılayamıyoruz. Okulun müdürü bazen bize destek oluyordu. Okula çoğu zaman aç gidiyorlar, ayakkabısız gittikleri bile oldu. Eşimin ailesi çocuklarımı dilenmeye götürüyordu. Geçen sefer üç ay onların yanında bıraktım, getirmeye gittiğimde ayakkabısız sokaktaydılar. Kimse bakmıyordu, bu yüzden yanıma getirdim. Aç da olsak, benim yanımda güvendeler, kanatlarımın altındalar, kimseye muhtaç değiller. En azından aklım onlarda kalmıyor.”
‘Rahatsız ederlerse bizi ara’ cevabıyla karşılaşıyor
Kadın, hem evli olduğu erkek hem de ailesi tarafından sürekli tehdit edildiğini ifade ediyor ve şöyle devam ediyor: “Eşim ve ailesi beni arıyor, çocukları onlara vermem için tehdit ediyor. Bana baskı yapıyorlar, çocuklarla tehdit ediyorlar. Eşim beni öldürmekle tehdit ediyor. Bütün tehditlere rağmen çocuklarımı perişan etmemek için direniyorum. Her yere şikâyet ettim. Sadece ‘Seni rahatsız ederlerse bizi ara’ diyorlar, başka da bir şey yapmıyorlar. Eşim ve ailesi, çocuklarımı onlara vermediğim için beni öldürmekle tehdit ediyorlar.”
‘Kızımı evlendirmek istediler’
Kadın, çocuğunun evli olduğu erkeğin ailesi tarafından evlendirilmeye çalışıldığını dile getiriyor. Kadın şu ifadeleri kullanıyor: “Kızımı evlendirmek istediler. Kadın sığınma evine git diyorlar, ben de oraya gitmeyi reddettim. Ben çalışmıyorum, şu an ayağım kırık, yeni alçıdan çıktığı için çalışamıyorum. Sadece ayda 700 TL maaş alıyorum. Bazen aç yatıyoruz, bazen de komşular bize yemek getiriyor. 3 bin 500 TL kira ödüyorum. İki aydır ev kirasını ödeyemedim, ev sahibi de bundan dolayı beni evden çıkartmak istiyor. Üç çocukla birlikte çok zorluk çekiyorum.”
‘Korkudan sokağa çıkamıyorum’
Kadın, aldığı tehditlerden dolayı sürekli korku içinde yaşadığını dile getiriyor: “Şu an eşim ve ailesinden uzağım ama yine beni rahat bırakmıyorlar. Tehdit ediyorlar. Korkudan sokağa serbest çıkamıyorum. Bana bir şey olursa çocuklarım onların elinde perişan olacak diye korkuyorum.”