'Aleviler bakanlık değil, demokrasi istiyor'

  • 09:01 1 Temmuz 2025
  • Güncel
 
Melike Aydın 
 
İZMİR - Bazı Alevilere bakanlık teklif edilmesinin üstenci, samimiyetsiz ve Alevileri yedekleme çabası anlamına geldiğini kaydeden DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Alevilerin bakanlık değil, demokrasi istediğini vurguladı. Kadriye Doğan, kadınları demokratik toplumun inşası için emek vermeye ve Abdullah Öcalan’ı anlamaya davet etti.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, birçok kesimde karşılığını buldu. Türkiye’de barış ve demokratik çözüm arayışları sürerken, inanç toplulukları yaşanan gelişmeleri yakından izliyor. Tarihsel olarak dışlanan inanç kesimlerinden biri olan Aleviler, Orta Doğu’da ve ülkede yaşananlara dair kaygılarını korurken, barış içinde ortak yaşamın kurulması için farklı toplumsal kesimlerle birlikte hareket etmenin önemine dikkat çekiliyor. Aleviler, kendilerine yönelik üstenci yaklaşımların ve günübirlik siyasi manevraların yerine, toplumun taleplerini esas alan demokratik bir zemin inşa edilmesi gerektiğini vurguluyor. Kadınların barış ve demokrasi mücadelesinde aktif rol almasının altı çizilirken, inanç topluluklarının ortak yaşamın kurulmasında belirleyici bir yerde durduğu ifade ediliyor. 
 
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, mevcut süreç ve devam eden gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Aleviler kaygılı ancak neyle karşı karşıya olduklarını biliyor’
 
Suriye’de Alevilerin katledilişi, kadınların kaçırılışı ve tecavüze uğrayışlarının arttığı bu süreci kaygıyla izlediklerini belirten Kadriye Doğan, Türkiye’de ise Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından, bu süreci daha dikkatlice takip ettiklerini dile getirdi. Alevilerin, inançlarını daha özgürce yaşayıp, kendi toplumsal inşalarını sağlayabilme konusunda kaygılı olduğunu ifade eden Kadriye Doğan, “Barışı tatmamış, demokrasiyle karşılaşmamış bir toplum, böyle bir söylemin içini doldurmak ve bununla ilgili nasıl mücadele edeceğini, neyle karşı karşıya olduğunda çok farkında olmakla birlikte ne yapabileceği konusunda bir şaşkınlık dönemi geçiriyor. ‘Barış gerçekten gerçekleşecek mi?’, ‘Bu devlete güvenebiliyor musunuz?’ sorularıyla her yerde karşılaşıyoruz. Devletin bunca yıllık topluma verdiği duygu güvensizlik. Alevileri de bu barışa ve demokrasiye güven konusunda demokrasi ve özgürlük talep eden, bunun mücadelesini veren kesimlerle iyi buluşmaları, iyi sorgulamaları ve çok iyi anlatmaları gerekiyor” dedi. 
 
‘Türkiye’de barış sağlanırsa Orta Doğu’ya da yansır’
 
Orta Doğu ve Türkiye’deki gelişmelere dair kadın buluşmalarında öne çıkanlara dikkat çeken Kadriye Doğan, “Şu bir gerçeklik, Türkiye barışını sağlarsa bu Suriye’ye, Orta Doğu’ya sirayet eder. Barış ve demokratik toplum paradigmasını toplum benimser ve bunun  mücadelesini verirse hem Orta Doğu’ya hem Türkiye’ye hem de dünyaya nasıl yaşanmalı, kadın özgürlükçü, ekolojist bir yaşamı nasıl inşa ederiz, bunu anlatmamız ve bunun inşası için çalışmamız lazım” sözlerini kullandı. 
 
‘Demokratik toplum Alevilere anlatılmalı’
 
Alevilerin toplumsal yapısını kadın erkek eşitliğine, ikrar ve rızalığa dayalı şekillendirdiğini, ibadet yapısını ise doğanın devinimine göre gerçekleştirdiğini söyleyen Kadriye Doğan, Aleviliğin demokratik toplum paradigmasıyla buluşmasının çok rahat olduğunu ifade etti. Kadriye Doğan, “Alevi toplumu, geçmişi sorgulama noktasında ve bunu algılama konusunda yeni bir şaşkınlık dönemindedir. Özellikle bu mücadelenin içinde olan kadın canların Alevi toplumuna, Alevi kadınlara demokratik toplum inşası yoğun şekilde anlatmalı. Bugünlerde sistem de oraya çok yönelmiş görünüyor. Hatta bir bakanlık vererek Alevileri yanına çekme eğilimi, saraya doğru çağırma bir eğilim kulaklarımıza geliyor. Bu eğilim şunu gösteriyor; Aleviler ağırlığını nereye koysa demokrasiden yana koysa demokrasi, sistemin yaşamasından yana koyarsa sistem baskın olacak. Aleviler devlete dayanarak yaşayan bir inanç olmadı. Demokratik, özgür ve ekolojik bir yaşamı bugüne getiren inancın, bugün de orada olması gerekiyor. Bu yol ayrımında barıştan yana ağırlığımızı koyacağız” sözlerine yer verdi.
 
‘Bakanlık önerisi ahlaki değil, Alevileri yedekleme çabası’
 
Devletin bakanlık teklifini ahlaki bulmadıklarını, devletin üstenci bir tavırla yaptığı teklifin tüm toplumu mevcut savaşçı, kadın ve ekoloji düşmanı sisteme entegre etme çabası içinde olduğunu paylaşan Kadriye Doğan, “Aleviler bu kadar saf, geçmişini bilmeyen bir toplum değil, ne yaşadığının da devletin de bununla ne yapmak istediğinin farkında. Devlet bu hamlesiyle demokrasi ve barış taraftarlarını tam da toplumun bu ihtiyacının karşılanmaması, burayı zayıflatmak, anlamsızlaştırmak adına böyle bir hamle yapıyor. Bu hamlede Alevilere karşı samimi olsa, Alevi inancı ile barışır, cemevlerine müdahale etmez, Alevi Bektaşi Cemiyeti Başkanlığı kurup onu bir kültürdür deyip kontrol altına almaya gereği duymaz, inancı özgün ve özgür bırakır. Samimi değil, Aleviler bunu biliyor. ‘Ben bilirim, ben size ne kadarını layık görürsem ona razı olun’ demektir. Bu, toplumun taleplerini göz ardı ederek, bir insana mevki vererek Alevi toplumunu kendi yanında konumlandırmak demektir. Bu Alevi toplumuna çok büyük kaybettirir, kendine de kaybettirir. Neden birebir görüşüyorsun, bu toplumun tamamı ile aç konuyu, gel samimi olarak toplantılar yap, toplumla buluş, ne istiyor de, toplumun taleplerini karşılamaya yönel. Bir kişi ile toplumu satın almaya kalkma” şeklinde konuştu.
 
‘Medine Sözleşmesi çerçevesinde bir rızalık şehri’
 
Türkiye’de uzun yıllardır Aleviliğin toplumun zihninde çok farklı bir yere oturtulduğunu, oysa kendine özgün bir inanç olduğunu dile getiren Kadriye Doğan, demokratik toplum inşası çağrısında bulunan Abdullah Öcalan ve çağrısını sahiplenenlerin dışlayıcı olmadığını sözlerine ekledi. Medine Sözleşmesi çerçevesinde tüm farklılıkların bir arada yaşayabileceği ‘rıza şehri’ formatında bir yaşamın inşa edilmesini öngördüklerini söyleyen Kadriye Doğan, “Burada yine tekçilik üzerine sadece İslam’ın varlığı, diğerlerin reddiyesi üzerine kurulan bir demokrasi değil. Zaten teklik üzerine demokrasi olmaz, zaten toplum uzun yıllar teklik içinde yaşadığı için demokrasi dediği zaman ne anlayacağı konusunda da şaşkınlık yaşıyor. Toplumsal ortaklaşma, demokrasinin inşası sadece Alevilerin değil, Sünni’nin de; her tür Müslüman yorumlarının da tüm toplumun sorunu” ifadelerini kullandı.  
 
‘Demokratik toplum oluşmazsa hegemonların kölesi olunur’
 
Barış içinde demokratik yaşamın sağlanmadığı takdirde hegemonların kölesi ve bir savaş aparatı olmaktan öteye gidilemediğini ifade eden Kadriye Doğan, “Bunun için de sürekli bir şeyler biriktirmeye çalışan, ‘hep bana’ diyen insanlar yerine, ‘doğduk dünyaya, tadını çıkaralım, birlikte yaşayalım’ diyen bir anlayışın geliştirilmesi gerekiyor.  Farklı farklı inanç şekilleri olabilir, tam hoşgörü ortamının oluşması lazım. Şu an Türkiye’nin içindeki durum, bu sürecin iyi değerlendirilmesi ve böyle bir olanağın ortaya çıktığı bir dönemdir. Toplumun, Alevilerin bunu çok iyi değerlendirmesi lazım. Bunun için de söylenenler içinde bir kelimeyi cımbızlayıp bu süreci heba edecek, küçümseyecek, boşa düşürecek eylem ve söylemlerden kaçınmak gerekiyor” diye kaydetti. 
 
‘Birlikte yaşamın yolunu arıyoruz’
 
Aleviler ve Sünnilerle ortak konferanslar ve çalıştaylar yapılabileceğini belirten Kadriye Doğan, “Biz bir Alevi kurum olarak herhangi bir iş yaptığımız zaman Sünni arkadaşlarımızı çağırıyoruz, onlar bizi davet ediyorlar. Ortak yaşamın inşasında orada da ciddi kafa yoran, birlikte yaşamak için bunu dert edinen kesimler var. Şöyle değil; ben demokrasi inşa edeceğim ama hâlâ Alevi’ye öteki diyeceğim, aynısı Aleviler için de geçerli. Demokrasi istiyorum ama mültecileri istemiyorum, Sünniler ötekidir, herkes benim gibi olsun, böyle bir dünya yok. Sünnilerle, Hristiyan, Êzidî, Süryanilerle, Asurilerle, bütün inançlarla toplumsal kesimlerle ortak yaşamı geliştirmeli. Demokrasiden anladığımız budur” şeklinde konuştu. 
 
Kadriye Doğan, son olarak tüm toplumsal kesimleri, özellikle kadınları barıştan ve demokrasiden yana emek vermeye, “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı yapan Abdullah Öcalan’ı anlamaya davet etti.