Bir kadın, bir ezgi, bir direniş: Hozan Mizgîn

  • 09:08 11 Mayıs 2025
  • Portre
 
HABER MERKEZİ – Kürt kadınının sesiyle isyana dönüşen bir ezgi… Hozan Mizgîn, sahneden dağlara uzanan yaşamıyla bir halkın hafızasına kazındı. Hozan Mizgîn, sanatıyla devrime, yaşamıyla mücadeleye adanmış bir ömür bıraktı ardında…
 
Kürt özgürlük mücadelesinin kültürel ve politik tarihinde, sesiyle yalnızca şarkılar söylemeyen, aynı zamanda bir halkın onurunu ve bir kadının isyanını haykıran bir figürdür Hozan Mizgîn. Müzik ile devrimin, sanat ile direnişin kesiştiği yerde duran Mizgîn, yaşamı boyunca yalnızca sahnede değil; dağlarda, sokaklarda ve halkın kalbinde bir mücadele yürüttü. Her notasına kimliğini, her sözüne halkını yükleyerek Kürt kadının suskunluğunu sese, sesini özgürlüğe dönüştürdü. Bugün onun şarkıları hâlâ dağlarda yankılanıyor, genç kadınların sesinde yeniden hayat buluyor.
 
Sessizliğin içinde bir feryat
 
1962 yılında Êlih’in Bileyder (Binatlı) köyünde dünyaya gelen Gurbet Aydın, daha sonra Hozan Mizgîn adıyla tanınacaktır. Feodal yapının ve devletin asimilasyon politikalarının baskısı altında geçen çocukluğu, onun içindeki özgürlük arzusunu daha da pekiştirir. Eğitim hakkı elinden alınsa da, müzik ve şiirle iç içe büyüyen Mizgîn, genç yaşta Kürt halkının sesi olma yolunda adım atar.
 
Halkın direnişini müzikle anlattı
 
1980 yılında, 18 yaşındayken PKK’ye katılan Mizgîn, bu hareketin ilk kadın üyelerinden biri olur. Bekaa Vadisi'nde aldığı eğitimin ardından Abdullah Öcalan'ın önerisiyle Avrupa'ya gönderilir. Burada Hozan Sefqan ile birlikte Koma Berxwedan grubunu kurarak Kürt halkının direnişini müzikle anlatmaya başlar. 
 
Koma Berxwedan ve Avrupa yılları
 
Avrupa'da Kürt kültür ve sanat çalışmalarına öncülük eden Mizgîn, “Lo Hevalno”, “Çemê Hêzil” ve “Gundîno Hawar” gibi eserlerle halkın gönlünde taht kurar. Şarkıları, Kürt halkının acılarını, özlemlerini ve direnişini yansıtarak yasaklı kasetler aracılığıyla gizlice dinlenir. Mizgîn'in sesi, zulme karşı bir isyan, Kürt kadının boyun eğmeyen çığlığı olur.
 
Sanatın ötesinde bir kimlik 
 
Mizgîn, sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda Kürt kadın özgürlük mücadelesinin simgelerinden biri haline gelir. Sahnede ve sahada gösterdiği duruş, ataerkil sisteme karşı bir başkaldırı niteliği taşır. Kadınların sesi olmanın ötesinde, onların yoldaşı, sözcüsü ve ilham kaynağı hâline gelir.
 
Kürdistan’a dönüş
 
1991 yılında Avrupa'dan Kürdistan'a dönen Mizgîn, Güney Kürdistan, Botan ve Mêrdîn bölgelerinde halkla ilişkiler ve ideolojik sanat çalışmaları yürütür. Garzan bölgesinde ilk kadın eyalet komutanı olarak görev alır. Kadınlara ulaşmak için sık sık çarşaf giyerek örgütlenme faaliyetleri gerçekleştirir.
 
11 Mayıs 1992’de yaşamını yitirdi
 
11 Mayıs 1992'de Tatvan’da bulunduğu ev kuşatıldığında, teslim olmayı reddeden Mizgîn, direnmeyi ve o evde yaşamını yitirmeyi tercih eder. Bu tutumu, sadece askeri değil, ahlaki ve ideolojik bir tercihtir. Mizgîn'in bu kararı, onun direnişin ve özgürlüğün sembolü olmasını sağlar.
 
Mizgîn’in yankısı dağlarda, kalplerde
 
Hozan Mizgîn'in sesi hâlâ susmamış. Onun şarkıları, Kürt gençlerin, kadınların ve halkın yüreğinde yaşar. Her 11 Mayıs'ta yaşamını yitiren sanatçılar anıldığında, akla ilk onun adı gelir. “Lo Hevalno” çaldığında yalnızca bir şarkı değil, bir halkın hafızası, bir kadının isyanı duyulur.
 
Şarkılarda yaşayan bir hafıza
 
Hozan Mizgîn’in hayatı ve mücadelesi, sadece anılarda değil, şarkılarda da yaşar. Pek çok sanatçı onun anısına ağıtlar yazar, besteler yapar. Bu şarkılar, sadece bir kadının hatırasını değil; halkın ortak vicdanını ve özgürlük özlemini dile getirir:
 
‘Mizgîna Leheng’
 
Mizgîn’in dağlara sığmayan kararlılığını, kadın kimliğiyle gösterdiği direnişi destansı bir biçimde anlatan Hozan Serhed’in seslendirdiği ‘Mizgîna Leheng’, onun mücadelesine duyulan saygının ve minnettarlığın ifadesidir. Mizgîn’in adı, ezgilerle birlikte dillerde dolaşırken, özellikle genç kadınlar için bir sembole dönüşür
 
‘Mizgîn Ey Şehîd’ 
 
Hesen Şerîf’in seslendirdiği ‘Mizgîn Ey Şehîd’ şarkısı, Mizgîn’in yaşamını yitirmesinden sonra yazılmış bir ağıttır. Onun devrimci kimliğini, halk sevgisini ve sesinin büyüsünü işleyen bu parça, her 11 Mayıs’ta yüreklerde yeniden yankılanır. Bu, yalnızca bir hatırlatma değil; bir direnişin çağrısıdır.
 
Mizgîn’in mirası
 
Bugün Hozan Mizgîn’in bıraktığı miras, sadece bir sanat arşivinde değil; sokaklarda, meydanlarda, sahnelerde ve zihinlerde yaşamaya devam eder. Onun adı, özgürlük ve kadın mücadelesiyle özdeşleşir. Özellikle Kürt genç kadınlar için bir rol model olarak görülür
 
Kadın hareketleri, Mizgîn’in direnişini bir kavga biçimi olarak değil, bir yaşam tarzı olarak sahplenir. O, “savaşın ortasında bir şarkıydı”; ama bu şarkı susturulamaz. Her 11 Mayıs’ta onun sesi yeniden yükseliyor; isyanı ve umudu yeniden canlanıyor.
 
Bir ses, bir direniş, bir halkın hafızası 
 
Hozan Mizgîn’in hikâyesi, Kürt halkının tarihsel mücadelesinin, özellikle de kadınların özgürlük yürüyüşünün sembolüdür. Mizgîn’in hayatı, kadının sesinin bastırıldığı bir coğrafyada, “şarkıyla direnmenin” ne anlama geldiğini gösterir. Onun adını yaşatmak, sadece anmak değil; bıraktığı mirası sürdürmek anlamına gelir.