DEM Parti Meclis’te nöbet başlatıyor
- 10:53 4 Aralık 2024
- Güncel
ANKARA- Kayyım atamalarına karşı İçişleri Bakanlığı önünde açıklama yapan DEM Parti, Meclis'te nöbet eylemi başlatacaklarını duyurdu. DEM Parti Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırılara tepki göstererek, “Türkiye’de barışı nasıl sağlayacaksınız?” diye sordu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) grup başkanvekilleri ve milletvekilleri, kayyımlara karşı İçişleri Bakanlığı önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Kayyımlara ve Suriye saldırılarına dikkat çeken DEM Parti, Meclis’te oturma eylemi başlatacağını duyurdu.
‘Demokrasiye darbe yapmaktan vazgeçin’
Siyasi darbenin aracı haline gelen İçişleri Bakanlığı'nın, halkın iradesini gasp etmeye devam ettiğini belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu kayyım siyaseti devam ettiği sürece, bu kayyımlar her gün haksız, hukuksuz bir şekilde halkın iradesine el koymaya devam ettiği sürece, kayyım siyasetiyle AKP yol almaya devam ettiği sürece, bu kayyımcı anlayışı bütün ülkeye yaymaya devam ettikleri sürece bizler de demokratik mücadelemizde ısrar edeceğiz. Her hafta gerekirse her gün bu bakanlığın önüne gelip, bu bakanlığın yaptığı hukuksuzluğu, siyasi darbeyi, demokrasi darbesini buradan teşhir edeceğiz. En son burada olduğumuzda Halfeti’ye, Batman’a ve Mardin Büyükşehir Belediyelerimize kayyım atanmıştı ve biz buradaydık. Buradan yine çağrı yapmıştık. Bu kayyım siyasetinden vazgeçin, demokrasiye darbe yapmaktan vazgeçin, halkın iradesine el uzatmaktan vazgeçin diye seslenmiştik” dedi.
‘Bu masa başındaki planlara benzemez’
İktidarın darbelerle ayakta kalma mesajı verdiğini söyleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “’Ben 2028’de iktidara gelmek için Kürt halkını terbiye edeceğim’ diyor. ‘DEM Parti’yi terbiye ederek yol almak istiyorum’ diyor. DEM Parti'nin son seçimlerdeki, 2019’dan beri olan siyasi tercihleri, politik olarak yaptıkları yönelimleri mahkûm etmek, cezalandırmak ve Kürt halkının tercihleri nedeniyle bir kez daha cezalandırmak istiyor. Neden? Çünkü bizim politik tercihlerimiz, siyasetimiz, faşizm karşısındaki duruşumuz, AKP-MHP ittifakının halk düşmanı, demokrasi düşmanı yaklaşımlarına karşı olan tutumumuz bugün bir kez daha iktidarın koltuğunu sallıyor. Bir kez daha AKP’yi tek başına iktidar olma yeteneğinden yoksun bırakıyor. İşte korkuları budur. Şimdi bir taraftan kayyımla, bir taraftan siyasi soykırım operasyonları ile gözaltılarla, tutuklamalarla bize rota çizmeye çalışıyor. Bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. Kürt halkına ‘Sen misin eşit ve özgür yaşamak isteyen? Senin bu eşit ve özgür yaşama talebini böyle hukuksuz bir şekilde gasp ederim, bastırırım’ demek istiyorlar. Bizi demokratik siyaset alanında etkisiz bırakmaya çalışıyorlar. Halkımızın çok büyük bir oranda bu faşizme karşı ortaya koyduğu demokratik direniş hakkını yok etmek istiyorlar. Ama söyleyelim, bu iş o kadar kolay değil. Bu mesele masa başındaki planlara benzemez” diye konuştu.
Barış diyenlere soruyoruz
Açıklamanın devamında Gülistan Kılıç Koçyiğit şunları söyledi: “AKP her seferinde siyasi mühendislik yaparak Türkiye’ye rota çizmeye çalışıyor. Tek bir öncelikleri var: iktidarda kalmak. Daha yeni çetelerin Suriye'de yaptığı katliamı protesto eden 7 arkadaşımızı İstanbul’da tutukladılar. Daha yeni Eş Genel Başkan Yardımcımız Sevtap Akdağ’ın ve Kayapınar Belediye Eşbaşkanımızın içinde olduğu onlarca arkadaşımızı tutukladılar. Düğmeye basmışlar. Bir taraftan muhalefeti bölmek istiyorlar, bir taraftan da Kürt halkının mücadelesini yok etmek istiyorlar. Barış diyenlere soruyoruz: Üst üste kayyım atayarak, Rojava’da çetelerin önünü açarak Kuzeydoğu Suriye’de Kürt halkının, Hristiyanların, Dürzilerin, Êzidilerin, Arap Alevilerinin katliamlarına yol vererek Türkiye’de barışı nasıl sağlayacaksınız? Türkiye’nin terör örgütü diye tanımladığı HTŞ bugün kanallarda boy boy muhalif örgüt diye lanse ediliyor. İşte zihniyeti budur. Açık ve net: kafa kesen, Türkiye'nin askerlerini cayır cayır canlı yayında yakan IŞİD ve türevleri, El Kaide ve El Nusra artıkları Suriye’de Kürtleri ve diğer halkları katletmek için yola çıkmışlar, Kürtleri yaşam alanlarından çıkarıyorlar, sürgüne gönderiyorlar ama burada birileri sevinç naraları atıyor.”
Niyetiniz barış değil
Halep’e Türk bayrağı dikildi diye sevinenler var. Halep kimin toprağı? Türkiye Halep’i, Suriye’yi işgal mi etmek istiyor? Soruyoruz. Kürt halkının, orada yaşayan halkların iradesine neden saygı duymuyorsunuz? Neden Suriye halklarının barış içinde yaşaması için bir politika geliştirmiyorsunuz? Efrîn’den 300 bin insan başka kentlere sığındı. Şimdi o 300 bin insan yeniden yerlerinden yurtlarından edildi. Şehba’ya yerleştiler, 3 yıl, 5 yıldır çadırlarda yaşıyorlar. En kötü koşullarda yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Kendi toprakları bugün Türkiye’nin SMO dediği çeteler tarafından işgal edildiği için. Şimdi Şehba’yı bıraktılar, başka bir yere geçiyorlar. İşte AKP hükümetinin ‘Kürt anasını görmesin’ politikaları nedeniyle, nerede olursa olsun Kürtlerin bir kazanımı olmasın diye. Oysa söylüyoruz, bugün barış için her zamankinden daha fazla fırsat vardır. Suriye’nin barışı için de Türkiye’nin barışı için de koşullar vardır ama sizin niyetiniz barış değil. Siz barış diyerek savaşı kışkırtıyorsunuz, barış diyorsunuz bu ülkedeki gerginliği tırmandırıyorsunuz, barış diyorsunuz kayyım atayarak halkın iradesini yok ediyorsunuz. Böyle bir barış olabilir mi? Barış deyip tecridi derinleştirmek, barış deyip halka darbe yapmak barış değildir, barış olamaz. Barışın yolu açıktır. Ülkede yaşayan herkesi, her halkı, her inancı eşit görmekten geçer. Eşit yurttaş olarak onunla omuz hizasında yan yana durmaktan geçer. Bu bir efendi-köle ilişkisi değildir.
İdlib’te kimin üsleri var? HTŞ’yi kim donattı?
“Ülkede şiddeti tırmandıran, gerilimi yükselten, demokrasiyi ve hukuku askıya alan anlayış bugün Suriye’de de çetelerin önünü açıp orada yeni katliamlara yol veriyor: bu açık ve nettir. Suriye’de Kürtler başta olmak üzere orada yaşayan halkların yaşayacağı her türlü katliamın müsebbibidir Türkiye. Haberimiz yok diyemezsiniz. İdlib’te kimin üsleri var? Bu HTŞ aylardır, yıllardır nerede barınıyordu? Bu HTŞ’yi kim korudu İdlib'de? Astana'da neyin garantörlüğünü verdiniz, çıkın bunun yanıtını verin. Şimdi eğitilmiş, donatılmış, silahlandırılmış bir şekilde Kürt katliamına gidiyor, Kürtlerin yaşam alanlarına kastediyorlar ve bize diyorlar ki ‘Suriye’deki Kürtler ayrı, Türkiye’deki Kürtler ayrı.’ Öyle bir dünya yok. Suruç ile Kobani aynıdır, sadece arada sınır vardır. Qamişlo ile Nusaybin aynıdır.
Eşitlik inşa edilene kadar mücadeleye devam edeceğiz
Birileri yaşam alanlarımızın arasına yüzyıl öncesinde sınır çekmiş olabilir ama biz Kürtler biriz, bütünüz. Sınırın hangi yakasında olursa olsun, hangi ülkede olursa olsun halkımıza yönelik bir katliama bizlerin sessiz kalmasını hiç kimse bekleyemez. Milliyetçi hezeyanlarla Kürt katliamına sevinenler insanlıktan nasibini almamış olanlardır. Biz Suriye’deki Kürdün de Arap Alevisinin de Çerkesin de Dürzinin de Êzidi’nin de orada yaşayan her halkın yaşamı için burada mücadele ederiz. Ses çıkarırız. Hiç kimse bir katliama sessiz kalmamızı beklemesin. Hiç kimse bu ülkede hukuksuzluğa alışmamızı beklemesin, darbelere ve kayyıma alışmamızı beklemesin. Çünkü alışmayacağız, alışmayız, mücadele ederiz. Demokrasiden yana sonuna kadar mücadele ederiz. Bu ülkede özgürlük, eşitlik inşa edilene kadar, demokratik cumhuriyet inşa edilene kadar mücadele etmeye devam ederiz.
Kimse, ama hiç kimse, en başta da hükümet, çok açık söyleyelim: Yanlış hesap yapıyor. ‘Burada Kürt’ün sırtını vururum, yetmedi gidip Suriye'de de vururum, bunun adına da barış derim.’ Böyle bir dünya yok arkadaşlar, söyleyelim.
Suriye'de halkların katliamına asla yol vermeyiz
“Bütün bu kayyım uygulamalarını kınıyoruz. Kayyım uygulamalarına karşı demokrasi güçleriyle beraber her yerde ses çıkarmaya devam edeceğiz. Bugün eş genel başkanlarımız Suruç’ta sınıra yürüyecekler. Çok açık ve net söylüyorum: Suriye bizim kırmızı çizgimizdir. Suriye'de halkların katliamına asla yol vermeyiz. Orada halkımızın katledilmesine göz yummayız. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Suriye’de yaşayan halkların Suriye’nin geleceğini belirlemesi, Suriye’de barışın inşa edilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hükümeti de buna destek vermeye, orada barışın aklını hâkim kılmaya, çatışmayı durdurmaya, çetelerin önünü kesmeye davet ediyoruz. İşte o zaman burada da bölgede de gerçek anlamda bir barış tesis edilebilir.
Bugün Mecliste saat 13.00’de Şefet Holü’nde bir saatlik bir oturma nöbeti, demokrasi nöbetimiz olacak. Sokakta belediyelerimize el koyup rutini devam ettirmemizi hiç kimse bizden beklemesin. Böyle bir dünya yok. Mücadele edeceğiz, demokrasiden yana tutum almaya devam edeceğiz.”