HDK’nin 13’üncü Genel Kurulu: Artık pratik zamanı!

  • 17:01 3 Kasım 2024
  • Güncel
 
 
İSTANBUL  - HDK’nin 13’üncü Genel Kurulunda konuşan katılımcılar, “HDK bu ülkeyi birleştirerek yola devam edecek. Türkiye’deki sessiz isyanı HDK ile direnişe çevireceğiz. Artık pratik zamanı diyor”  denilerek, birleşik mücadelenin önemine vurgu yapıldı.
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) , "Umutla, direnişle, hep birlikte özgürlüğe" şiarıyla 13'üncü Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen kurula, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda HDK bileşenleri katılım sağladı. Kurulun gerçekleştirildiği salona, Türkçe, Kürtçe, Arapça da olmak üzere 6 dilde, "Umutla, direnişle, hep birlikte özgürlüğe" ve “Jin, jiyan, azadî” yer aldığı flamalar asıldı. Kurul ilk olarak, divan belirlendikten sonra saygı duruşuyla başladı. Konuşmalara geçilmeden önce HDK’nin tarihi ve mücadelesine dair hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.
 
‘HDK zamanı’
 
İlk olarak konuşan HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü bağlamında Kobanê direnişinde yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başladı. Ülkede savaş geriliminin devam ettiğini dile getiren Cengiz, “Rojava Devrimi, Kürt halkının varlığını ve özgürlüğünü koruma savunması olarak nitelenebilir. Devrim sadece kendini koruma değil, aynı zamanda özgürlüğünü de sağlamadır. Bugüne kadar kapitalist sistemin bize dayattığı egemenlik birçok şeyi ortaya çıkardı. Halkların özgürlük tarihini, sadece direnmenin yetmediği aynı zamanda özgürlüğün olması ve bu kapsamda özgürlüğün baki olması gerektiğini gösterdi. HDK programında iki egemen kutup karşısında ‘ezilenlerin komünal demokratik yaşamını mümkün kılan gerçektir’ diyor. Buradan hareketle yeni dönem için tartışılması gereken başlıklar da açılıyor. HDK gerçeğini savunmalıyız. Ülke ve bölge gerçeği ‘HDK zamanıdır’ adımının önemini bize gösteriyor. Dünya sermayesinin ve krizinin derinleştiği bir zamandan geçiyoruz. Egemenler buna karşın halklara yurtsuzluk, yoksulluk dayatıyor. Neden ‘HDK zamanı’ demek zorundayız. Filistin ve Kürdistan’da yaşananlar halkların tehlikelerle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Türkiye bundan azade değil” diye belirtti.
 
İmralı tecridi
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecride işaret eden Cengiz, tecridin aynı zamanda halkların birlikteliğine yönelik olduğunu ifade etti. Cengiz, “Bu yüzden halkların arasında bir köprü kurmalıyız. Sadece direnmek yetmiyor. 100 yıllık cumhuriyette görüyoruz ki halklar hep karşı karşıya getiriliyor. Bu yüzden ‘HDK zamanı’ demeliyiz. Kürt sorununu görüyoruz. Birileri ‘yumuşama’ dedi, Esenyurt’a kayyım atandı. ‘Çözüm süreci’ denildi ama Abdullah Öcalan’a hakaretvari çağrılar yaptılar. Görünen o ki dayatılan egemenlerin barışı kendi normalleridir. Sizin değerlerinize her gün hakaret edenler nasıl bir barış getirebilir? Barışın toplumsallaşması, halkların barışa taraf kılınması HDK’nin varlık gerekçelerinden biridir. Halklar Önderi Sayın Öcalan, 20 yıla aşkındır Kürt sorunun çözmeye çalışıyor. Bunu yaparken, aynı zamanda tüm halklar için 12 metre karelik bir yerde çözüm buluyor. Tecrit nasıl aşılır? Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü nasıl sağlanır? soruları halkların birleşik mücadelesinden geçmektedir. HDK fikriyatının yok olmaya yüz tuttuğu ve toplumsallaşmadaki ısrarın azalmasında Türkiye’deki muhalefetin parçalı halinden kurtulmadığını gördük. Toplumun politikleşmesi halen temel hedef ise HDK’ye odaklanmak onu büyütmek zorundayız. Dünya her çevrenden muazzam direnişler var. Bunları ortak güce dönüştürmek, adete yaşam damarlarındaki kılcal damarlarda gezen bu mücadeleyi ana damarlarda toplamak yapacağımız şeylerden olmalıdır” dedi.
 
'Direnmek tek hedefimizdir'
 
Ardından söz alan HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir ise, toplumun ciddi bir baskı altında olduğunu dile getirdi. Halkların üzerinde küresel bir hegemonya olduğunu vurgulayan Esengül,  şunları belirtti: “Dünyanın her tarafında onlarca yüzlerce direniş odakları var. Fakat bunların birbirini görmemesi çözümü geciktiriyor. Bütün bu mücadele odaklarını en azından ulaşabildiklerimizi bir araya getirip yükseltmeliyiz. Dolayısıyla buna karşın hem örgütlü hem akılcı bir akılla bunu yapmak mümkün. Uluslararası güçlere karşı mücadele ederek bunu başaran Kobanê halklarına da teşekkür ederiz. Kobanê dünya halkları için bir umuttur. Bu yüzden asla vazgeçmemek ve her koşulda direnmek tek hedefimizdir. Mücadele sürecinde hayatını kaybeden kadınları, devrimcileri de selamlamak isterim. Halkların hakkıdır diyen ve bu yüzden yaklaşık 8 yıldır cezaevinde olan tutsaklara da selam söylemek isterim. Sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’a teşekkürlerimi yollamak isterim.”
 
‘Ortak bir mücadele ortaya koymalıyız’
 
Daha sonra DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan  söz aldı. Konuşmasına HDK'nin mücadelesi ve örgütlenme potansiyeline değinerek başlayan Tuncer, "HDK'ye benzer başka bir form var mı dünyada bilmiyorum ama çok önemli olduğunu biliyorum. Bugün en çok mücadele edenler HDK’nin suyunu içenlerdir. HDK, toplumun yok sayılanlarını örgütlüyor. Bildiğimiz formların dışından en aşağıdan yukarıya doğru örgütlüyor. Bu yüzden önemlidir. Farklı olan herkesin inancını, kimliğini, sınıfını öne koyar. Umut burasıdır. Gerekli olan noktada olmayabilir ama bu HDK’nin önümüzdeki dönem büyüyerek, fikriyatına uygun bir yere gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Ciddi bir örgütlenmeyle, demokratik bir ülke ve ulus mücadelesine büyük katkılar sunacağına inanıyorum. Bugün HDK’nin meclis tipi örgütlenmesinin ne kadar önemli olduğunu gördük. Ülkede ciddi ekolojik, ekonomik, kadın katliamları var. HDK yeterince örgütlenirse bunları engeller. Bu yüzden DEM Parti olarak HDK’yi önemsiyoruz. Bu yüzden de daha örgütlü ve ortak bir mücadele ortaya koymalıyız" diye belirtti.
 
‘Zulüm politikalarını neden yürütüyorsunuz’
 
Kürt sorunu kapsamında yürütülen tartışmalara ve süren baskılara dikkat çeken Tuncer, şöyle devam etti: "Bir süreçten bahsediyoruz ama diğer taraftan doludizgin baskılar devam ediyor. Bunu Esenyurt'a kayyım atanmasıyla gördük. Bunlar bu tartışmaları bu şekilde yürütürlerse bir şey çıkmaz. Bu tartışmaları yapan iktidara buradan sesleniyorum; halkın iradesine kayyım atayarak bu tartışmaları bir şeye eviriltemezsiniz. Bu kandırmaca politikalara inanacak değiliz. Dolayısıyla hükümeti uyarmak istiyoruz. Bu tartışmaları niye başlatınız, zulüm politikalarını neden yürütüyorsunuz?."
 
Barış!
 
Ardından Kürt Siyasetçi Sebahat Tuncer konuştu.“Kobanê ve Gezi’yi birleştirmek gerekiyor” diyen Sebahat, “Biz 13 yıl önce ‘umuda yolculuk’ pankartıyla başladık. Gerçekten faşizme, kadın katliamına, doğa katliamına yeter. Umut bizde. Biz kendimizde bu kudreti görmeliyiz. Ana muhalefet bile çözümü iktidarda görüyor. Hala dünyanın he yerinde direnenler var. Evet, tarihi bir süreçten geçiyoruz. HDK kuruluşunda da böyleydi. Biz o dönem ‘umuda yolculuk’ dedik. Geçmiş diyalog süreci özgürlükler lehine geliştiği için devlet, o süreci baltaladı. Yeni bir süreç var. Bu konuda cesur olmalıyız. Çünkü biz demokrasiyi, kadın eşitlikçi özgür bir hayatı istiyoruz. Bunu yapmanın en önemli yolu da barıştır” dedi.
 
Yeni Eş Sözcüler belirlendi
 
Kurulda yapılan konuşmaların ardından HDK Eş Sözcülüğü'ne DEM Parti milletvekili Meral Danış Beştaş ile Ali Kenanoğlu seçildi. İsimlerin açıklanmasının ardından konuşan Ali Kenanoğlu, "2011 yılı başlarında Sabahat Tuncel, Levent Tüzel, Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ile kongre üzerine tartışmıştık. Tabii HDK fikriyatı olması gerektiği gibiydik ve hemen işe koyulduk. Ardından hemen örgütlenmeye başladık. O gün kurduğumuz kongrenin eş sözcüsü olarak çıkamam beni mutlu etti. Herkese başarılar diliyor" dedi.
 
 
'Kobanê'den vazgeçmeyiz'
 
Son olarak söz alan Meral Danış Beştaş  şu ifadelere yer verdi: “Kongre üzerine çok şey söylendi. Hepinizle aynı fikirdeyiz. Doğrudur, kongre çok önemlidir ve bu anlamda çalışmalarımızı yürüteceğiz. Aslında hiç ayrı değildik. Çalışmanın başka bir yerindeydik ve burayda geldik. HDK bir çatı örgütü olarak iyi işlere imza attı. O yüzden emekçileri geçen arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Yine 1 Kasım dünya Kobanê Günü idi onu da selamlıyorum. Bu devrim bir kadın devrimi olarak yer almıştır. HDK’nin örgütlülüğü de en çok kadınlar arasında olacaktır. Kadın her zaman en önde yer alır. Yarın ise 4 Kasım 2026 darbesinin yıl dönümüdür. Kobanê kumpas davasında ceza alanlar rehin tutulmaya devam ediyor. Başta Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’a selam olsun. Kobanê bedelini ödetmeye çalışıyorlar. Biz bunun bedelini öderiz ama Kobanê’den vazgeçmeyiz. Arkadaşlarımız uluslararası mahkemelerin kararlarına rağmen tutulma devam ediyor.
 
HDK bu ülkeyi birleştirecek
 
HDK’yi daha çok nasıl büyüteceğimiz vereceğimiz emekle bağlantılı. Tabi şu an bütün hayatımızı etkileyen bir Kürt sorunu var. Kürtlerin varlık meselesi 100’lerce yıldır devam ediyor. Burada HDK’ye düşen rol nedir? bunun üzerine çok çalışmamız lazım. Barışın Türkiye toplumları tarafından önemsenmesi en çok HDK’ye düşüyor. Halka bu savaş ortamı ve tecridin bize neler kaybettirdiğini anlatmamız lazım. Çünkü karşımızdaki egemen güçler sürekli düşmanlaşmayı ve kutuplaşmayı derinleştiren bir çaba sarf ediyor. Bu çaba sadece sözlü değil, televizyonları, kurumlarıyla ülkeyi bölüyorlar. HDK bu ülkeyi birleştirecek. HDK, birleşerek yola devam etmektir.
 
Tecrit devam ediyor
 
Onlar algı savaşlarıyla uğraşırken, tecrit devam ediyor. Milletvekilimiz Ömer Öcalan bir ziyaret gerçekleştirdi ama dediğim gibi tecrit devam ediyor. Daha dün disiplin cezası verildi. HDK olarak bu hukuksuzluk rejimiyle, anayasasız rejimle mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz her zaman dediğimiz gibi barışın muhatabı Sayın Öcalan’dır. Bugün söylediğimiz onlar tarafından kabul edildi. Bugün en karşıt partinin başı tarafından Meclis’te bu çağrı yapıldı. Bunlara derinlik vermek ve onurlu bir barışı HDK ile inşa etmek mümkün. Sayın Öcalan,  ‘Faşizmin batıda alacakaranlık şeklinde, doğu da ölüm sessizliği şeklinde karanlığa göz yummasına izin vermeyeceğiz’ diyor. Biz de buna izin vermeyeceğiz.”
 
‘Kaçınılmaz olan barıştır’
 
Birleşik mücadelenin önemine vurgu yapan Meral, ortak mücadelenin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Meral, “Biz ortak vatan, demokratik cumhuriyete inanan bir yerden yaklaşıyoruz. Bütün ülkede sözümüz var. Bu ülkeyi hep birlikte demokratikleştirmek için görevimiz var. Kaçınılmaz olan savaş değil, barıştır. Tüm ülkede sessiz bir isyan var ama bu direnişe dönmüyor. Bu sessiz isyanı HDK ile direnişe çevireceğiz. Görev aldığımız sürece işimiz çok olacak. Artık pratik zamanı diyor” dedi.
 
Faaliyet raporları okunmasının ardından genel kurul alkışlar ve zılgıtlarla eşliğinde sona erdi.