‘Katledilen kadınların hesabını soracağız!’

  • 19:40 5 Ekim 2024
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil için protesto eylemi gerçekleştiren yüzlerce kadın, “Esas sorun bu erkek egemen düzenin ta kendisi. Ülkedeki cezasızlık politikaları sonucu katledilen kadınların hesabını biz soracağız!” dedi.
 
İstanbul’da Semih Çelik adlı failin katlettiği Ayşenur Halil (19) ve İkbal Uzuner için ve tüm kadınlar için kadınlar bugün birçok noktada sokağa döküldü.
 
İstanbul
 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), İstanbul’da dün Semih Çelik’in katlettiği İkbal Uzuner Ayşenur Halil için İstanbul’da bulunan Edirnekapı’da protesto eylemi gerçekleştirdi. Eyleme her kesimden yüzlerce kadın katıldı.
 
 “Cezasızlığa son vereceğiz tacizi, cinayeti durduracağız” pankartını taşıyan kadınlar, sık sık “Kadın cinayetlerini durduracağız”, “Failler cezasız kalmayacak”, “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Platform burada adalet”, “ Kadınlar yaşasın 6284 uygulansın”, “Şiddet cezasız kalmayacak”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Failler cezasız kalmayacak”, “AKP seyretme yasayı uygula”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Kadın yaşam özgürlük” sloganları atıldı. “Jin Jiyan Azadi”, “Bakanlık aç gözünü kadınlar burada öldürüldü”, “Hükümetiniz katildir”, “Şikayetçi olmayan kadınların sesiyiz”, “Sen ben biz birbirimizin çaresiyiz”, “Ya kardeşin olsaydı İkbal”, “Kadın direnişi kadına mirastır”, “Umutsuzluğa kapılırsan bu kalabalığı hatırla” dövizleri ve katledilen İkbal Uzuner’in fotoğrafları taşındı.
 
Eylemde Genç Feministler Federasyonlar temsilcisi adına Güneş Fadime Akşahin söz aldı. Edirne Sur Kapılarının önünde bir araya geldiklerini katledilen İkbal Uzuner’in “hesabını” soracaklarını dile getirdi. Fail Semih Çelik’e işaret eden Güneş, “19 yaşındaki İkbal kardeşimizi vahşice öldürüp bu surdan aşağı attı. O korkunç görüntülerin maalesef ki hep birlikte izledik gencecik bir kadının nasıl hayatının yok edildiğini gördük.  Ve sonradan öğrendik ki aslında yine aynı gün içerisinde Semih Çelik 19 yaşındaki Ayşenur Halil isimli başka bir arkadaşımızı da öldürmüş. Bir fail güpegündüz İstanbul’da iki tane genç kadını öldürebiliyor. Erkekler siz kendinizi ne sanıyorsunuz. Bizler genç kadınlar olarak hayatımızı yaşamak istediğimiz kararlar almak istiyoruz” dedi.
 
‘Esas sorun toplumsal cinsiyetsizliktir’
 
Kadınları katleden faillerin “psikolojik rahatsızlıkları” olduğu öne sürüldüğüne dikkat çeken Güneş, kadınların eril zihniyet tarafında katledildiğini dile getirdi. Güneş, “Biz bu coğrafyada kadınların erkekleri öldürüp bu surlarda aşağı atmasını konuşmuyoruz.  Her gün kadınların erkekler tarafından öldürüldüğünü konuşuyoruz.  Esas sorun bu erkek egemen düzenin ta kendisi. Esas sorun toplumsal cinsiyetsizliktir. Ve bugün kadınlar olarak burada bir araya geldik. İkbal ve Ayşenur kardeşimiz için toplandık,  öldürülen kadınlar için bu ülkedeki cezasızlık politikaları için bir araya geldik. Bugün bu ülkenin genç ve kadınlar kampüslerinden çıkıp Edirnekapı önünde buluştular.  Çünkü sıra arkadaşları İkbal ve Ayşenur‘un hesabını sormaktan asla vazgeçmeyecekler. Elbette birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu erkek egemen zihniyeti alaşağı etmeden vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
 
‘Bizlere saray değil gerçek adalet gerek’
 
AKP- MHP iktidarının faillere cesaret olduğunun altını çizen Güneş, “İkbal ve Ayşenur kardeşlerimizin öldürülmesi üzerine burada eylem yapmaya karar verdik. Bunun yanında Beyoğlu’nda sokak ortasında gerçekleşen olay vardı. kamera kayıtlarını izlemiştir herkes. İstanbul’un en işlek ilçelerinden olan Beyoğlu sokaklarında iki erkek bir kadını taciz ediyor. Ve daha sonra öğrendik ki zaten bu olay yeni olmamış. Onlar zaten serbest bırakılmışlar sosyal medyada gündem olmasın ardından gözaltına alındılar. Ve yine öğrendik ki zaten içinde tacizci olan ve daha önceden işledikleri başka suçlar varmış. Ama dışarıdalar ve ellerini kollarını sallayarak Beyoğlu’nda bir kadına saldırabiliyorlar. AKP iktidarının politikaları toplumda herkesin içinde yaşamasına sebep oluyor. ‘Dünyanın en büyük adalet saraylarını yaptık’ diyorlar. Bu topluma kadınlara adalet sarayı değil, kelimenin gerçek anlamıyla adalet gerek. Adalet Bakanı çıkıp açıklamalar yapıyor yargıya parmak sallamayın diye. Eğer suçluları yargılamayıp görevini yerine getirmiyorsan bu toplum o mahkemelere de hepinize de parmak sallar. Görevinizi yerine getirmediğinizi yüzünüze haykıracağız elbette. Sosyal hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş  demiş ki ‘Sıfır tolerans ilkesi ile kadın cinayetleri ile ilgili kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz.’ Her gün kadınlar öldürülmeye devam ediliyor. Size onlarca kez anlattık kaç kez seslendik sizlere. Ama hiçbir şey yapmadınız” ifadelerini kullandı.
 
‘6284’ü şiddet ortaya çıkmadan önce uygulamaktır’
 
 Güneş, “Bu meydanlarda kaç kere buluştuk 6284’ü uygulayın dedik. Siz ne yaptınız koca bir hiç. Siz bu ülkenin kadınları için ne yaptınız kadınların haklarına saldırmaktan aile aile diye konuşmaktan başka hiçbir şey yapmadınız. Kimsenin bu saatten sonra sizin üzgün olmanıza da  ihtiyacı yok taziye mesajları göndermenize de gerek yok. Sizin esas göreviniz kadınların esas ihtiyacı olan şey 6284’ü şiddet ortaya çıkmadan önce uygulamaktır. Kadınlara lazım olan şey aile değil eşitliktir elbette.  İstanbul ilinde diğer illerde kadın cinayetleri ile ilgili eylemler yapıyoruz elbette öldürülen kadın kardeşlerimizin arkasından çok öfkeliyiz. Kimse vazgeçeceğimizi sanmasın and olsun kadın cinayetlerini durduracağız” diye konuştu.
 
‘ İstanbul’da kadın cinayeti olmayan ilçe kalmadı’
 
Ardından söz alan KCDP temsilcisi Nuran Karahan, Türkiye de her gün kadınların katledildiğini söyleyerek, İstanbul’un her ilçesinde onlarca kadının katledildiği haberini aldıklarını belirtti.  Nuran, “Gitmediğimiz ilçe, mahalle, sokak kalmadı. Koca İstanbul’da kadın cinayeti olmayan ilçe kalmadı. Bizler platform olarak 15 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Kadınlar öldürülüyor ne kadar  da güzel bakanlıklar açıklamalarda bulunuyor, kadınlar öldürülüyor bakanlıklar taziye mesajları yayınlıyor, kadınlar sizi taziye mesajlarınızı  istemiyor.  62 84’ü uygulayacaksınız İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı geri çekenler yasaları uygulayacaksınız kadınları koruyacaksınız. Beyoğlu’nda yaşanan o olayda yurttaşlar engel olmasaydı  kim bilir neler olurdu. Yaşanan olaylarda hepimiz şunu düşünmüşüzdür o görüntüleri izlerken yurttaşlar olayı engelliyor bir şekilde emniyete teslim ediyor emniyet ne yapıyor failleri serbest bırakıyor” dedi.
 
‘Bu coğrafya da mücadele etmeye devam edeceğiz’
 
Devamında söz alan Emekçi Hareket Partisi Sözcüsü (EHP) Özge Akman şöyle konuştu: “Gözümüzü kadın cinayetleriyle açıyoruz diğer gözümüzü kadın cinayetleriyle kapatıyoruz. Bu ülkede adalet yok.  Bu ülkede bakanlar yok.  Bu ülkede kadınlar için kadınları düşünen tek iktidar yetkilisi yok. Bunu her kes böyle bilecek biz kadınlar gereğini yapacağız .KCDP 2010 yılından yana  bu platformu kurduğumuzda kadın cinayetlerini durduracağız adını verdik. Bu coğrafyada korkunç düzeyde kadınlar öldürülüyor. Bu kadınlar doğal afetle ölmüyorlar bu kadınlar erkekler tarafından öldürülüyorlar. Biz bunu 2010 yılından bu yana anlatmaktan dilimizde tüy bitti. Bu kadar yıl boyunca bu günün Bakan’ları gibi nice bakanlar geldi geçti bir tanesi kadınlar için  bir adım atmadı. Bir adım attı diye soracak olursanız tek bir adım atmazlar. Biz kadınlar da durmadan bu coğrafyada mücadele edeceğiz.”
 
Protesto  eylemi sloganlarla son buldu.
 
Şişhane Meydanı
 
Kadınlar Birlikte Güçlü’nün (KBG) çağırısıyla Tünel Meydanı’ndan Şişhane Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Yüzlerce kadının katıldığı yürüyüşte “Hasta, cani, sapık değil erkek şiddeti. Erkek şiddetine karşı önleyici politikalar hemen şimdi” pankartını taşındı. Kadındalar ellerinde “Kadın cinayetleri politiktir”, “Biji serhildana jinan” dövizleri taşıdı. Eylemde sık sık “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz”, “Erkek vuruyor devlet kuruyor”, “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları yükseldi.
 
Basın açıklamasını KBG adına Leyla Can ve Evrim Gürenin okudu.
 
Kadın cinayetlerine  karşı devletin koruyucu, önleyici ve caydırıcı herhangi bir adım atmadığına dikkat çeken Evrim, “Beyoğlu’nda bir kadını taciz eden, yere düşürüp saldırıda bulunan erkekler suç kayıtlarına rağmen serbest bırakılıyor; sosyal medyada yayılması ve tepkilerin yükselmesi sonucu tekrar yakalanıyor. Devlet; yargısıyla, kolluğuyla şiddete maruz kalanların beyanlarına göre değil, sosyal medya tepkilerine göre görevini yapmaya tenezzül ediyor. Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar seslerini duyurabilmek, şiddetten uzaklaşabilmek için karakollara değil sosyal medyaya başvuruyor. Karakollardan faillerin elini kolunu sallayarak çıktıklarını, çıktıkları gibi kadınları katletmeye devam ettiklerini biliyoruz. İktidarın cezasızlık politikalarının kadınların şiddetten uzak bir yaşam kurmalarını nasıl olanaksız hale getirdiğini, fail erkekleri nasıl cesaretlendirdiğini her gün görüyoruz” dedi.
 
‘Kadın düşmanlığına isyanımız var’
 
Devletin kadına yönelik şiddet ve katliamlarına karşı bir politika üretmediğini  buna karşı mücadele eden kadınların karşısında konumlandığına vurgu yapan Evrim, “Sokakları kadınlar için güvensiz ve tedirgin hale getirmeye çalıştığınızı biliyoruz. ‘O saatte dışarıda ne yapıyordu?’ sözleriyle, ‘güçlü aile birliği’ politikalarıyla bizleri aileye, evlere, dört duvara mahkum etmek istediğinizi biliyoruz. Kadınların kahkahasına, kaç çocuk yapacağına, hangi saate hangi sokakta olacağına karar vermeye çalışan cinsiyetçi diliniz erkekleri cesaretlendiriyor. Kadınları güçlü, kutsal olarak tanımladığınız şiddet, baskı, sömürü dolu ailenin ‘makbul’ ferdi haline getirmek istiyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz. Kadın düşmanı politikalarınıza itirazımız, isyanımız var” ifadelerine yer verdi.
 
‘Sizin iktidarınızda kadınlar öldürülüyor’
 
İktidarın kadın kazanımlarına dönük saldırıları ve cezasızlık politikasıyla fail olan erkeklerin cesaretlendirildiğini belirten Leyla, “Sizin iktidarınızda Gülistan Doku kayboldu, sizin iktidarınızda Narin şüpheli bir şekilde katledildi, sizin iktidarınızda yalnızca eylül ayında 34 kadın katledildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’ten hala haber alınamıyor. Sizin iktidarınızda kadınlar şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor, daha da yoksullaştırılıyor, ötekileştiriliyor” diyerek iktidarın politikalarına tepki gösterdi.
 
‘Katledilen kadınların hesabını soracağız’
 
Kadınlar olarak mücadeleye her koşulda devam edeceklerinin altını çizen Leyla, son olarak şunları kaydetti: “Kadınları katleden erkeklerden de fail erkekleri koruyup aklayanlardan, cesaretlendirenlerden de hesap soracağız. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşünde, Onur Yürüyüşünde; kadınlar ve lubunyalar olarak yıllardır bu caddede, bu sokaklarda sesimizi yükseltiyoruz. Gücümüzü bir kişi daha eksilmemek için her yerde mücadele eden kadınlardan, birbirimizden, bu isyandan alıyoruz. Şiddetten uzak, eşit, özgür bir yaşamı biz kadınlar mücadelemizle, isyanımızla, kadın dayanışmasıyla kuracağız. İkbal’in, Ayşegül’ün, daha nicesinin hesabını sorarak mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz birlikte güçlüyüz.”
 
Eylem sokakta yankılanan kadınların sloganlarıyla son buldu.
 
 
İzmir
 
İzmir Kadın Platformu, dün İstanbul’da iki kadının katledilmesini protesto etmek amacıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. İzmir Kadın Platformu’nun açıklamasından önce Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Kadın Meclisleri de Türkan Saylan Kültür Merkeze önünde açıklama yaptı. Platform adına açıklama yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) İzmir Kadın Meclisleri Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, 6284 sayılı yasanın uygulanması gerektiğini belirterek yasa uygulanıncaya dek mücadele edeceklerini dile getirdi.
 
Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan İzmir Kadın Platformu’nun açıklamasında “Her yer suç mahalli. Faillerden hesap soracağız” yazılı pankart taşınırken sık sık “Jin jiyan azadî”, “Katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Katillerden hesabı kadınlar soracak” ve “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları atıldı. Çok sayıda kadının katıldığı açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir milletvekili Burcugül Çubuk da katıldı. Basın metnini platform adına Münevver Yalınız okudu.
 
Katliamların nedeni iktidar ve eril adalet mekanizması
 
Kadınların bu topraklarda her gün katledildiğini, tacize ya da tecavüze uğradığını ifade eden Münevver, “Bütün bu cinayetlerin kanı kadınların var olmasına, ayakta kalmasına tahammülü olmayan iktidarın ve onun yönlendirdiği eril adalet mekanizmalarının üzerindedir. Senelerce devam ettirdikleri kadına yönelik her türlü şiddeti teşvik eden politikaların ürünüdür. Dün bir erkek 19 yaşında Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kadını, İstanbul’un ortasında, gündüz vakti yarım saat arayla vahşice öldürmüştür” dedi.
 
‘Erkekler ceza almayacaklarını biliyor’
 
2024 yılının ilk 8 ayında 261 kadının, erkekler tarafından katledildiğini, 164 kadının ölümünün ise hala şüpheli olduğunu hatırlatan Münevver, “Sadece Eylül ayında 34 kadın öldürüldü. Eylül ayında öldürülen 34 kadının büyük bir kısmı boşanmak istediği, barışmayı, evlenmeyi ve ilişkiyi reddettiği için öldürüldü. Yine bu kadınların yaklaşık %80’i evinde öldürüldü. Bu veriler kadınların çoğunlukla tanıdıkları ve hatta ailelerindeki erkekler tarafından öldürüldüğü gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu sayıların her geçen gün artmasının en önemli nedeni, ilişki içinde erkeklerin kadının rolüne yönelik çarpık, mülkiyetçi bakış açısının devlet ve adalet politikaları tarafından desteklenmesidir. Erkekler bu cinayetleri işlediklerinde caydırıcı cezalar almayacaklarını biliyor. Kadınlar da adalet mekanizmasının kendilerini korumadığını” şeklinde konuştu.
 
‘Kadınların adalete inancı tamamen yok olmuştur’
 
Cumhurbaşkanının İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin ayrıldığına ilişkin beyanının anlam ifade etmediğini ancak toplum nezdinde bu çıkışın erkek şiddeti önündeki barajı yıktığını vurgulayan Münevver, bu durumun hızla ve katlanarak artan kadın katliamlarının politik olduğunun en önemli kanıtı olduğunu dile getirdi. Münevver,  “Kadınların adalete inancı tamamen yok olmuştur. Bunun en önemli göstergesi salı günü Beyoğlu’nda iki kişi tarafından sokak ortasında yere yatırılarak taciz edilen genç kadının tacizcilerden şikayetçi olamamasıdır. Erkek şiddeti ve tacizi yaş ve sınır tanımamaktadır. Narin’in acısı hala tazeyken ve 90 haneli bir köyde bu cinayet aylardır çözüme kavuşmamışken bu kez de Osmaniye’de farklı yaşlardan 18 kişinin 14 yaşında küçücük bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu haberiyle sarsıldık. Bu 18 kişi teşhis edilmiş olmasına rağmen, yine bu kişilerden sadece 10’u tutuklanmıştır” diye belirtti.
 
‘Mutlaka kazanacağız’
 
Münevver son olarak şu ifadelere yer verdi: “Bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar, bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri cezayı alana kadar kız kardeşlerimizle omuz omuza el ele mücadeleye devam edeceğiz. Tek bir adım bile geri adım atmayacağız. Her yer kadınlar için suç mahalliyken, erkek şiddetini teşvik eden iktidardan korkmuyoruz ve itaat etmiyoruz. Bütün faillerden hesap sormaya, bu kadın düşmanı politikalar ve eril adalet mekanizması yok olana kadar meydanlarda olmaya, sesimizi yükseltmeye, dayanışmaya devam edeceğiz ve mutlaka kazanacağız”
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.
 
Ankara
 
Ankara Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, “Artık yeter öfkeliyiz! Erkek şiddetinin bahanesi olamaz. Hasta,cani,sapık değil;devletin önlemediği bir erkek daha” yazılı pankartın arkasında kortej oluştururak Kolej metrosundan Sakarya Caddesi’ne basın açıklaması gerçekleştirmek için yürüyüşe geçti.
 
“İkbal Uzuner İsyanımızdır”, “Kadın Cinayetleri Politiktir”, “Erkek Adalet Değil Gerçek Adalet”, “Biji Yekitiya Jinan”, “Jin Jiyan Azadi”, “Susmayacaklar Susmayacaklar Kadınlar Artık Susmayacaklar”, “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Susma Haykır Katliama Hayır”, “Kutsal Aileniz Batsın” sloganları eşliğinde yürüyüş gerçekleştiren kadınları Sakarya Caddesi’nde Kadın Meclis’leri karşıladı.
 
‘Karakollardan failler elini kolunu sallayarak çıkarak kadınları katlediyor’
 
 Burada basın açıklaması gerçekleştiren platform adına açıklamayı Melike Büyük yaptı. 
 
Her geçen gün erkek devlet şiddetinin örgütlendiğini söyleyen Melike, devletin caydırıcı önlemler almadığını belirtti. Melike, “Şiddetten korunmak isteyen kadınların isyanını görmeyen kolluk güçleri, kadınların şiddet karşıtı her eyleminde engellemek için kadınlardan önce alanlarda olmaktadır.  Devlet yargısıyla kolluğuyla şiddet mağdurlarının beyanlarına göre değil, sosyal medya tepkilerine göre adaleti sağlamaktadır. Şiddet gören kadınlar sesini duyurmak için karakollara değil sosyal medyaya başvurmaktadır. Karakollardan faillerin elini kolunu sallayarak çıktığını, çıktığı gibi kadınları katletmeye devam ettiklerini biliyoruz. Cezasızlık politikasının kadınları yaşamdan kopardığını her gün görmekteyiz. İktidarın cezasızlık politikaları failleri cesaretlendirmektedir” sözlerini kullandı.
 
‘Üniformalı katiller hesap verene kadar mücadeledeyiz’
 
Sokakların kadınlar için güvensiz ve tedirgin hale getirilmeye çalışıldığını kaydeden Melike, “’Güçlü aile birliği’’politikalarınızı güçlendirmek için bizleri dört duvara mahkum etmek istediğinizi biliyoruz. Kadınların kahkahasına, kaç çocuk yapacağına, hangi saate hangi sokakta olacağına karar vermeye çalışan cinsiyetçi siyaset dili erkek şiddetini cesaretlendiriyor. Kadınlar makul ailenin makul ferdi haline getirmek istiyorsunuz. Gelmeyen kadınları sokak ortasında başka erkeklere öldürtüyorsunuz. Üniformalı Uzman Çavuş Muhammet Recai Işık, Bedriye ışık adlı kadını vahşice katletti. Devletten aldıkları güçle, kadınları katleden üniformalı katiller hesap verene dek mücadelemizi sürdüreceğiz. İstanbul sözleşmesi acilen yürürlüğe konulmalıdır.Kadın düşmanı politikalarınıza itirazımız isyanımız var! Korkmadan susmadan itaat etmeden sokakları kadınlar için güvenli hale getireceğiz.  Katledenden, koruyandan, aklayanda hesap soracağız” ifadelerini kullandı.
 
‘Şiddetinizin kaynağı erkek egemenliğinizi koruma ve aklama çabanızdır’
 
Basın açıklamasının devamında Melike şunları söyledi: “Şiddetin bahanesini oluşturmak isteyerek  ‘’alkollüydü, uyuturucu bağımlısıydı, psikolojik sorunları vardı’’ diyenlere buradan cevap veriyoruz. Şiddetinizin kaynağı erkek egemenliğinizi koruma ve aklama çabalarınızdır. Arkasına saklandığınız gerekçeler değil. Erkek şiddetini muğlaklaştırmak için algı operasyonları ile faillerin ırkını ya da mültecilik konumunu öne çıkarmak kadına yönelik şiddeti engellemez. Çünkü biz bu ülkede her ırktan her sınıftan her kesimden erkeğin şiddet uyguladığına tanık olduk. Biz bu ülkede hiçbir kadının eşit ve güvenceli koşullarda yaşamadığını biliyoruz. Baba, koca, devlet, patron fark etmeksizin şiddet her yerden gelmektedir. Şiddeti önleyecek olan yaptırımların uygulanması bir yana İstanbul sözleşmesinden çekilerek, kadın kazanımlarını gasp ederek, 6284’ü tartışmaya açarak, şiddet uygulayanları karakollardan adliyelerden serbest bırakarak failleri cesaretlendiren bir iktidar ile karşı karşıyayız.
 
'Sessiz devrim dediğiniz katliamlar karşısında ses çıkarıyoruz'
 
Sizin iktidarınızda Gülistan doku kayboldu, sizin iktidarınızda Narin katledildi, 27 Eylül’den bu yana  kayıp olan Rojin Kabaiş ten halen ses yok. Rojin’in vakit geçirip telefon ve eşyalarının görüldüğü nokta polisler tarafından kapatılmış ve orası gazetecilere de yasak! İktidar kadın cinayetlerinin üstünü neden kapatıyor ,neden yayın yasağı getiriyor . Kadın cinyetleri politiktir Sizin iktidarınız da yalnızca Eylül ayında 34 kadın katledildi. Sessiz devrim dediğiniz katliamlar karşısında, kadınlar olarak ses çıkarıyoruz. Erkek katlederken devlet koruyor. Biz kadınlar koruyandan da cesaretlendirenlerden de hesap soruyoruz. Artık Yeter! Yıllardır kadınlar bu sokaklarda mücadele ediyor. Bir kadın daha eksilmemek için ülkenin her yerinde kadınlar isyan ediyor. Gücümüzü bu dayanışmadan bu isyandan alıyoruz. Kadınlara güvenli eşit bir yaşamı kadınlar kuracak. Kadınlarla kuracaksınız. Kadın dayanışmasıyla umut ve inançla birlikte kuracağız. Sokaklarında katledilmediğimiz, iş yerlerinde sömürülmediğimiz, aileciliğin duvarlarına mahkum olmadığımız özgür bir yaşamı hep birlikte kuracağız.İkbalin Ayşegülün , Sonay’ın daha nicesinin hesabını sorarak mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz birlikte güçlüyüz.”
 
Açıklama kadınların sloganlarıyla son buldu. 
Mersin
 
Mersin Kadın Platformu, Koşumaku sokağından Özgecan Aslan Medyanı’na doğru yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, DEM Parti Mersin İl Eşbaşkanları ve çok sayıda kişi katıldı. Açıklamayı platform adına Fatoş Sarıkaya, kadın cinayetlerine tepki göstererek, “Öfkeliyiz, isyandayız, bu cinayet mahalli ülkede güvende değiliz” dedi. İktidarın kadın katliamlarındaki payına dikkat çekerek, “Mücadelemiz özgürce yaşadığımız, sokaklarda güvenle yürüyebildiğimiz, evlerden, iş yerlerinden, kampüslerden tacizcileri, katilleri yok edeceğimiz, erkek devletinizi alaşağı edeceğimiz güne kadar sürecek” diye belirtti. 
 
‘Kadınları katledenlere itaat etmeyeceğiz’
 
Halide Türkoğlu, son 24 saatte 4 kadın katledildiğini ve katliamların giderek devam ettiğini belirterek, AKP iktidarının politikalarından kaynaklı kadınların haklarının gasp edildiğini, yaşamlarının ellerinden alındığını, her alanda katledildiklerini söyledi. İktidarın kadın katliamlarına karşı “Vahim durum” açıklamasına dikkat çeken Halide, “Sıfır tolerans tanıyacağız diyorlar. Sanki 22 yıldır iktidar olanlar onlar değilmiş, sanki 22 yıldır kadın kırımını getiren onlar değilmiş gibi bu açıklamaları yapıyorlar. Biz biliyoruz, buradan tekrardan teşhir ederken isyanımızla teşhir ediyoruz. Biz bu politikalara geçit vermeyeceğiz, kadınları katledenlere itaat etmeyeceğiz, geçit vermeyeceğiz. Faillerinin kim olduğunu da biliyoruz. Bir yandan erkekler öldürüyor, öldürmeyi kendinde hak olarak görüyor, diğer yandan bu hakkı onlara tanıyan devletin kendisi” diye belirtti. 
 
Adana
 
Adana Kadın Platformu ise Seyhan Belediyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. "Sıradaki biz mi olacağız?" diye soran kadınlar, erkek şiddetine karşı örgütlü mücadelenin önemini vurguladı. Basın açıklamasını okuyan Emine Esmer,  Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” feryadını anımsatarak kadınların can güvenliğinin sağlanamadığını ve faillerin cezasız bırakıldığını vurguladı. Emine, konuşmasında Dersim'de 2020'de kaybolan Gülistan Doku'nun hala bulunamadığını ve Wan’da 7 gündür kayıp olan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in akıbetinin belirsizliğini koruduğunu hatırlattı.