Kayıpların akıbetini ve failleri sordular
- 12:41 21 Eylül 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları Amed'de, Işık ve Serin ailesinin bireylerinin akıbetini, Gever'de ise polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Mehmet Reşit ve Veysel İşbilir’in faillerini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle Amed ve Gever'de bu hafta da eylemlerine devam etti.
Amed
Amed'de İHD ve kayıp yakınlarının gerçekleştirdikleri eylemlerinin 815’inci haftasında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde bu hafta, 1994 yılında gözaltında kaybedilen 7 kişi ve katledilen Ali Işık’ın akıbetini sordu.
Hikayeyi İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi okudu.
Ev, bağ ve bahçeler bombalanır
Askerler tarafından Mirik mezrasına baskın düzenlendiğini ve bu baskında askerlerin oradaki evleri, bağları ve bahçeleri bombaladığını belirten Berfin, ayrıca yapılan baskında aralarında 3 yaşındaki bir bebeğin de olduğu toplam 7 kişinin gözaltına aldığını belirtti. Berfin, ailesinin başına gelenleri duyduktan sonra mezraya giden Ali Işık’ın cenazesinin Gökçek Jandarma Karakolu’nun hemen alt tarafında bulunduğunu ifade ederek, “Mirik mezrası askerlerin sürekli baskısına maruz kalmaktadır. Tüm baskılara rağmen Işık ve Serin aileleri, mezrada yaşamaya devam etmektedir. Olay günü Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Dağ Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı askerler yine mezraya baskın düzenler. Mezrada bulunan evler, bağ ve bahçeler bombalanır, yakılır. Askerler ardından her iki aileden Hıdır Işık, Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Düzali Serin, Gülizar Serin ve üç yaşındaki bebekleri Dilek Serin'i gözaltına alır. Bu kişilerden bir daha haber alınmaz. Ailesinin başına gelenleri sonradan duyan ve mezraya giden Ali Işık’ın cesedi ise 8 Ekim 1994’te çıplak ve başı ezilmiş şekilde köy dışında Gökçek Jandarma Karakolu’nun hemen alt tarafında bulunur” dedi.
Ailelerin girişimleri sonuçsuz bırakıldı
Berfin, cumhuriyet savcısının soruşturma kapsamında olay yeri inceleme dahi yapmadığına dikkat çekerek, “Aileler her türlü yasal girişimde bulunur. Ancak Gökçek Jandarma Karakolu ‘onları biz de görmedik’ cevabını verir. Cumhuriyet savcısı, soruşturma kapsamında olay yeri inceleme dahi yapmaz. Aileler, Meclis’e inceleme ve araştırma talebiyle başvuruda bulunur. Verilen cevap ‘ağır kayıplar veren örgütün bu iki hane efradını rehin aldıkları ya da ihbar ettikleri düşüncesiyle yanlarında götürdükleri’ olur. 7 kişilik Serin ve Işık ailesini fertlerinden o tarihten itibaren haber alınamaz” ifadelerini kullandı.
Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla eylemlerinin 141’inci haftasında Gever ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı açılırken, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme, DEM Parti Colemêrg milletvekili Onur Düşünmez, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), DEM Parti Gever İlçe Örgütü yöneticileri, Barış Anneleri, Gever Belediye Eşbaşkanı Şoreş Diri, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Bu haftaki eylemde Gever’de 6 Aralık 2013 yılında polisler tarafından mezarlıklara yapılan tahribatlara karşı başlatılan eylemlerde polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Mehmet Reşit ve Veysel İşbilir’in failleri soruldu.
Açıklama metnini ise İHD Colemêrg Şube Yöneticisi Eren Baskın okudu.
Eren, protesto hakkının her yurttaşın en temel hakkı olduğunu belirterek, toplumsal olaylar sonucu insanların bir hak arama biçimi olarak protestoyu tercih etmelerinin son derece doğal olduğunu ifade etti. Ancak bu hakkı kullanan kişilerin kolluk kuvvetleri tarafından şiddete ve işkenceye maruz kalmalarının, olayların temelinde gerçeğe dayanan ciddi sorunların olduğunun en büyük göstergesi olduğunu vurguladı. Eren, protesto hakkını kullanan yurttaşların katledilmesinin ise tüm toplumun huzurunu bozan, kabul edilemez bir eylem olduğunu ifade etti. “Bu yanlışın karşısında olduğumuzu yüksek sesle bir kez daha buradan ilan ediyoruz” dedi.
Olay günü yaşananlar
Eren, konuşmasının devamında olay günü yaşananları şu sözlerle anlattı: “Gever’deki mezarların kolluk kuvvetleri tarafından tahrip edildiği haberleri üzerine, işlerinden çıkıp yapılacak olan basın açıklamasına katılmak üzere amca ve yeğeni yola çıktı. 6 Aralık 2013 tarihinde büyük bir kalabalığın toplandığı alanda, herhangi bir uyarı yapılmaksızın kalabalığın üzerine gaz bombası ve plastik mermilerle müdahale başladı. Kaçışan insanlar ve kolluk kuvvetleri arasında gerginlik yaşandı.
Bölgeye gelen özel harekat ekipleri, uzun namlulu silahlarla hedef gözeterek ateş açtı. Açılan ateş sonucu Veysel ve Mehmet İşbilir ağır şekilde yaralandı. Yaralı halde Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Veysel ve Mehmet İşbilir, sedyede işkenceye maruz kaldı. Hastanenin camları ve müdahale odasının kapıları kırıldı; aile bireylerine de işkence yapıldı. Amca ve yeğen, ateşli silah yaralanmaları sonucu hayatlarını kaybetti. Ön otopsi raporunda, Mehmet Reşit İşbilir’e 6, Veysel İşbilir’e ise 2 kurşun isabet ettiği tespit edildi.”
Katledilen Veysel ve Mehmet İşbilir’in faili meçhul bırakıldığını kaydeden Eren, sorumluların hâlâ açığa çıkarılmadığını belirtti.
Mücadele sürecek
Ardından söz alan Reşit İşbilir’in kardeşi ve Veysel İşbilir’in amcası İhsan İşbilir, Cumartesi Anneleri’nin yıllardır kayıplarının faillerini ortaya çıkarmak için toplandığını söyledi. İhsan, “Keşke her hafta bir mucize haberi paylaşmak için burada toplansaydık. Ancak ne yazık ki yıllardır kayıplarımızın faillerini sormak için toplanıyoruz. Yakınlarımız faili meçhul değildir. Failleri apaçık bellidir ve ortadadır. Kardeşim ve yeğenim protesto haklarını kullandıkları için katledildiler. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Failler ortaya çıkana kadar mücadelemiz sürecek” dedi.
Konuşmaların ardından eylem, oturma eylemiyle son buldu.