Anadile dair bildiri dağıtımı
- 14:32 9 Eylül 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ – DEM Parti Ankara ve İzmir Kadın Meclisi, anadilde eğitime ilişkin yaptığı açıklamanın ardından, ortak mücadele çağrısının yer aldığı bildirileri dağıttı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ankara İl Kadın Meclisi, yeni eğitim-öğretim yılının ilk gününde Tuzluçayır’da bulunan Mamak ilçe binası önünde açıklama yaptı. Açıklamada, “Kadın ve çocuk yoksulluğuna son” yazılı pankart açıldı.
‘Türkiye'de 6,5 milyon çocuk yoksullukla boğuşuyor’
Açıklamayı yapan DEM Parti Ankara İl Eşbaşkanı Tatlıgül Gül, Türkiye’de 6,5 milyon çocuğun yoksullukla boğuştuğunu ve her 5 çocuktan birinin yeterli ve besleyici gıdaya erişemediğini belirtti. Devletin sorumluluğu olan nitelikli beslenme hakkının sağlanmamasına tepki gösteren Tatlıgül, “Kaybolan, kaybettirilen, işçileştirilerek katledilen, yetersiz beslenme sorunlarıyla boğuşan, güvensiz kentlere hapsedilen, anadili gasp edilen, asimilasyon politikalarıyla sindirilmeye çalışılan, okullarda aç kalan tüm çocuklarımız için buradayız. Daha dün günlerdir kayıp olan 8 yaşındaki Narin’in cansız bedenine ulaşıldı. Bu ülkede çocuklar kaybolmuyor; kaybettiriliyor, kaçırılıyor, gizleniyor. Narin için adalet talebimizi bugün buradan tekrar yineliyoruz: sorumlular bağımsız yargı önünde hesap versin” sözlerini kullandı.
Eşit, bilimsel, nitelikli, parasız, anadilde eğitim hakkı için ortak mücadele çağrısında bulunan kadınlar, açıklamanın ardından eğitime ilişkin taleplerin dile getiren bildiri dağıttı.
İzmir
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Kadın Meclisi’de aynı şiarla Konak Zübeyde Hanım İlkokulu önünde bildiri dağıttı. Bildiri dağıtımının ardından okul önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın metnini kadınlar adında DEM Parti İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Aysel Önen okudu.
“Yeni bir öğretim dönemine bin bir kaygı ve sorun ile başlıyoruz” diyerek sözlerine başlayan Aysel, Türkiye’de eğitim alanında iktidar tarafından yapılan ve yapılması planlanan çalışmaların bilimsel akademik eğitime katkı vermediğini ve eğitim sistemini giderek kötüye götürdüğünü söyledi. Aysel artan yoksulluğun en çok çocukları etkilediğine dikkat çekerek “Pazartesi günü kaç çocuğun çantasının eksiksiz olacağı, kıyafetleri tam olacak şekilde okula başlayacağı ülkenin temel meselesidir! Yine kaç okulun tüm fiziki donanımı ile eksiksiz bir eğitim-öğretim dönemine hazır olduğu da muammadır. İktidarın devlet okullarından adeta elini eteğini çekmiş olması, okullarda hijyen ve eğitim araç-gereçleri başta olmak üzere büyük eksiklikleri beraberinde getiriyor” dedi.
'AKP, müfredatla yeni bir nesil yaratma projesinin adımını attı'
AKP-MHP iktidarının öğretmen atamalarında liyakat ilkesini sistematik şekilde yok etmeyi, kendi öğretmenini yaratmayı, ÇEDES’le, değerler eğitimi ile gündem olan tarikat ve cemaatlerin okullardaki varlığını kurumsal hale getirmeyi hedeflediğini vurgulayan Aysel, “Sürekli değiştirilen ama aslında gerçek ihtiyaçlardan kopuk eğitim sisteminin içinde eğitimin tüm bileşenleri, çocuklar, öğretmenler, veliler ve tüm eğitim emekçileri büyük bir kuşatma altında! 4+4+4 kuşatmasının ardından yaşanan tahribat ortada iken şimdi de gerçek bir çözüm üretmek yerine Maarif Modeli adı altında, içeriği ideolojik yaklaşımlardan oluşan bir sistem ile AKP iktidarı yeni bir nesil yaratma projesinin adımını daha atmıştır!” şekline konuştu.
6,5 milyon çocuk şiddetli yoksulluk içinde
Türkiye’de şiddetli yoksulluk içinde 6,5 milyon çocuğun bulunduğunu dile getiren Aysel, her beş çocuktan birinin yeterli ve besleyici gıdaya erişemediğini ifade etti. Her dört çocuktan birinin ise okula aç gittiğini belirten Aysel, “Coğrafi eşitsizlikler de göz önüne alındığında bu durum daha vahim bir hal alıyor! Hal böyle iken nitelikli eğitimden nasıl söz edilebilir? Oysaki beslenme hakkı, insanın temel hakkıdır. Bu hakkın sağlanması ve korunması da devletin sorumluluğundadır. Bu hakkı gasp edenler kendi saraylarına şatafatlarına harcamaya doymuyor. İktidar gözünü yalnızca çocukların ekmeğine dikmiyor, onları aynı zamanda işçileştiriyor! Bunu da kendilerince en iyi yöntem olarak savunuyorlar.
Bu tam da sermayeye ucuz işgücünün yöntemini yasalaştırıp MESEM adı altında çocukların fabrika köşelerinde can verdiği bir sistem” sözlerine yer verdi.
‘Anadilde eğitim hakkı gasp ediliyor’
Anadilde eğitim hakkının gasp edildiğinin altınız çizen Aysel, bu eğitim-öğretim yılında milyonlarca çocuğun anadilini kullanamadan okula başlayacağını kaydederek “En temel insan haklarından biri olan anadilinde eğitim hakkı, uluslararası sözleşmelerle sabit kılınmasına rağmen Türkiye’de Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Çerkes ve Laz halkları için bu hak gasp edilmeye devam ediyor ve tek dilli eğitim modeli uygulanıyor. Anadilinde eğitim hakkının gasp ediliyor olması elbette birçok pedagojik sorunu da ortaya çıkarıyor. Anadilinde eğitimin vazgeçilmez bir hak olduğu hakikatine karşılık bu talebin