Cumartesi Anneleri: Kayıplarımızla gurur duyuyoruz
- 12:57 7 Eylül 2024
- Güncel
İSTANBUL – Cumartesi Anneleri, eylemlerinin, 1015’inci haftasında gözaltına kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini sorarak, adalet istemekten ve kayıplarının akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Eylemde, "Kayıplarımızla gurur duyuyoruz" denildi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1015’inci haftada, bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Karanfiller ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri’nin eylemine hak savunucuları ve çok sayıda kayıp yakını katıldı. Eylemde bu hafta, 1994 yılında Ankara’da gözaltına alındıktansonrakendisinden bir daha haber alınamayan Kenan Bilgin’in akıbeti soruldu.
Eylemde açıklama metnini, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan okudu.
Dosyayı kapatması ödüllendirildi
“30 yıldır soruyoruz Kenan Bilgin nerede?” diyen Sebla, Türkiye’de yüzlerce insanın devlet politikasının sonucu olarak gözaltında kaybedildiğinin altını çizdi. Sebla, AİHM’in oybirliği ile mahkumiyet kararı vermiş olmasına rağmen iç hukukta hiçbir sonuç alınamayan Kenan Bilgin dosyası ile bir kez daha kamuoyu karşısında olduklarını ifade etti. Sebla, “35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulundu, ancak Ankara Emniyeti onun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine 11 tanık, Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Soruşturmayı devralan Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Özden Tönük, ailenin ve tanıkların başvuruları ile ilgili gerekli girişimlerde bulunmadı. Tanık Ö.A. ve M.Y. ‘Kenan Bilgin'i hücreden alıp götüren polisleri teşhis edebileceklerini’ söylemelerine rağmen bu konuda hiçbir şey yapmadı. Sonrasında terfi ederek, tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı. Raporun gerçeği yansıtmadığı, AİHM kayıtlarına geçtikten sonra da terfi ederek, Yargıtay üyesi oldu” dedi.
‘Kenan Bilgin için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
İç hukuktan sonuç alınamayınca ailenin AİHM'e başvurduğunu dile getiren Sebla, AİHM’in incelemelerde bulunduğunu, tanıkları, savcıları, polis yetkililerini dinlediğini ve Kenan Bilgin’in güvenlik güçlerince gözaltına alındığını, ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm ettiğini hatırlattı. Sebla devamında şu sözleri kullandı: “AİHM, Bilgin ailesinin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır’ dedi ve dosyada zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itirazlar da reddedildi. Kısacası iç hukukta mevcut tüm hukuki yollar kullanıldığı halde hiçbir sonuç alınamadı. Oysa Türkiye, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak hem de Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereği AİHM kararlarını tam olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Yargı makamları, AİHM kararlarını dikkate almak zorundadır. Kenan Bilgin’in akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun bilinen şüphelileri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, vazgeçmeyeceğiz.”
Artık kuşlar bile gelmiyor
Ardından Kenan’ın kardeşi Arif Bilgin söz alarak, kaybedilen yakınlarıyla gurur duyduklarını Galatasaray Meydanı’nı kapatanların utanç duyması gerektiğini dile getirdi ve meydana artık kuşların dahi gelmediğini sözlerine ekledi.
Son olarak abluka altındaki meydana kırmızı karanfiller bırakıldı.