Müfredat taslağına tepki: Kültürel kırıma neden olabilir!
- 09:03 22 Mayıs 2024
- Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
İZMİR - Yeni müfredata dair konuşan DAD İzmir Şube yönetiminden Semra Acar Madya, yeni müfredatın farklı inançlara sahip çocuklar için ‘kültürel kırıma’ neden olabileceği uyarısında bulunurken, tüm çocuklar için laik ve özgürlükçü bir eğitim istediklerini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” yeni müfredat taslağını 26 Nisan tarihinde kamuoyu ile paylaşmıştı. Müfredat taslağının bir süre internet sitesinde kalacağının ve müfredata yönelik görüşlerin toplanacağının bildirilmesinin ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bu süreçte 67 binden fazla görüş iletildiğini açıkladı. Yeni müfredat taslağı hakkında iletilen tüm görüş ve öneriler Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca değerlendirilecek. Tüm bu aşamaların ardından son şekline ulaşacak olan yeni müfredat, 2024-2025 eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul 1’inci sınıf, ortaokul 5’inci sınıf ve 9’uncu sınıflarda kademeli olarak uygulanmaya başlanacak.
HÜDA-PAR’dan tam not
Model hakkında görüş bildiren kimi sendikalar, kurumlar ve siyasi partiler programa dair itirazlarını dile getirdi. Seçimlerde Cumhur İttifakı'nda yer alan HÜDA PAR'ın genel sekreteri Şahzade Demir’in 11 Mayıs'ta yaptığı açıklamada ise "Bu program değerler eğitimi kavramıyla iç içe bir şekilde uygulanabilirse daha iyi bir anlam ifade edecektir. Yetkin ve erdemli insan yetiştirmenin eğitimin amacı olarak belirlenmesi önemli bir adım" demesi dikkat çekti. ‘Yetkin ve erdemli insan’ yetiştirmenin eğitim amacı olarak belirlenmesi tam olarak neyi ifade ediyor? Öncelikle müfredata verilen isimden yola çıkalım.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli sadece bir isim mi?
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat olarak bilinen eğitim-öğretim programlarının esas aldığı modele verilen isim. Model, ideolojik bir bakış açısıyla hazırlandığı yönünde eleştiriliyor. Öte yandan modele adını veren "Türkiye Yüzyılı" ifadesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 100’üncü yılında eğitim dâhil, farklı alanlarda tanımlanan vizyonun adı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), modele adını veren "Türkiye Yüzyılı" ifadesinin bu nedenle sorunlu olduğunu söylüyor.
Müfredatın içeriği
Diğer yandan ise müfredatın içeriği tartışma konusu. MEB’in paylaştığı taslakta yer alan öğretim programları ortak metninde ‘perspektif’ başlığı altında müfredatı nitelendiren şu ifadeler yer alıyor: “Medeniyetimizin üzerine inşa edildiği temel kavramlar olan aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sahibi nesiller yetiştirmek için madde-mana, akıl-duygu, nefis-vicdan, insan-toplum ve zaman-mekân dengesini gözetir.”
Müfredattaki "erdem-değer-eylem" modelinin ve "aklıselim", "kalbiselim" gibi ifadelerin, çocuğun üstün yararını değil iktidarın ideolojik hedeflerini gösteren bir yerde durduğu çok açık.
4’üncü sınıftaki öğrencilerden her ünite sonrası ‘sure yorumu’
Yine MEB’in sitesinde paylaştığı İlköğretim 4’üncü sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi programında her ünitede öğrencilerden bir surenin ezberlenmesi ve yorumlanması isteniyor. Örneğin ilk ünitede verilen program şu şekilde: “Öğrencilerin; günlük hayatta kullanılan dinî ifadeleri özetlemeleri, gözlemlerinden yola çıkarak İslam dininin temizliğe verdiği önemi tahmin etmeleri, şükrün ve şükretmenin önemini kavrayarak bu değerleri günlük hayatlarına yansıtmaları, temiz ve sağlıklı beslenmenin İslam dinindeki önemi hakkında bilgi toplamaları amaçlanmaktadır. Sübhaneke duasını ve bu duanın anlamını okuyarak yorumlamaları amaçlanmaktadır.”
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde her ünite sonunda bir sure ezberletilirken Alevilik’e sadece 12’nci sınıfların kitaplarında ‘İslam düşüncesinde tasavvufi yorumlar’ başlığı altında yer verildi. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İzmir Şube yönetiminden Semra Acar Madya, yeni müfredata dair konuştu.
AKP’nin iktidarı boyunca en çok müdahale ettiği alanın eğitim alanı olduğunu söyleyen Semra, yıllardır bu durumu basından ve ailelerden gelen tepkilerden gördüklerini ifade etti. “AKP kendine göre bir toplum inşa etmeye çalışıyor” diyen Semra, bu inşanın eğitim üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığının altını çizdi. Semra, “Din derslerinin özellikle 4’üncü sınıfta zorunlu hale getirilmesinin tek bir sebebi var; çocuklar 9-10 yaşlarında soyut düşünmeye başlıyorlar. Yani kendi inançsal değerlerini o yaşlarda öğreniyorlar. Bilinçli olarak bu yaş seçiliyor ve yıllardır bu katmerlenerek geliyor” dedi.
‘AKP iktidarı Alevilere yönelik birçok asimilasyon projesi üretti’
İktidarın yıllardır müfredatta değişiklikler yaptığını dile getiren Semra, yeni müfredatın geçmişten bu yana yapılan değişikliklerin sonucu olduğunu ifade etti. “Bundan sonrası ne olur, aklımız almıyor” diyerek tepki gösteren Semra, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde Alevilik’e sadece 12’nci sınıf ders kitaplarında “İslam düşüncesinde tasavvufi yorumlar” başlığı altında yer verildiğini belirterek, “Biz biliyoruz ki AKP iktidarı yıllardır Alevilere yönelik birçok asimilasyon projesi üretti. Son olarak Kültür Bakanlığı’na bağlı Alevi Cemevi Başkanlığı kurdu. Bunun altında Alevileri Cemevi’nde örgütleyip İslam’a entegre etmeye çalıştılar. Belki bu da yetmedi, bunun da başarısız olduğuna inanıyorum ben çünkü bunun karşısında ciddi bir Alevi örgütlüğü var” şeklinde konuştu.
Kültürel kırım
İktidarın Alevi Cemevi Başkanlığı ile başarıya ulaşamamasından sonra asimilasyonun eğitim alanında sürdürülmeye çalışıldığını vurgulayan Semra, Aleviliği tanımlamanın kimsenin haddi olmadığını söyledi. Semra, “Çünkü Alevilik, sadece bir inanç değil, bir yaşamdır, bir kültürdür. Buna bağlı olarak bu da çocuklarda bir kültürel kırıma neden olacak. Bizler için önemli olan şey doğadır, kadındır, yaşamdır. Evrenseldir bizim ilkelerimiz. Biz bu temelde çocuklarımızı yetiştiriyoruz, hayata bakmalarını sağlıyoruz. Bunun dışına çıkıldığı an çocuklarımızda ciddi travmalara sebep olacak” diye belirtti.
Kreşlerde bile ‘değerler dersi’ var
Kendisinin 2,5 yaşında bir çocuğu olduğunu paylaşan Semra, çocuğu için kreş baktığında bazı kreşlerde “değerler dersi” olduğunu ifade etti. Bu durumun korkutucu olduğunu sözlerine ekleyen Semra şu ifadelere yer verdi: “Özellikle AKP bunu MEB üzerinden yapıyor, yaşlarının küçük olmasından dolayı daha zapturapt almaya çalışıyor bu şekilde. Bir bütün olarak, sadece sivil toplum örgütleri değil toplumun da buna bir cevap vermesi gerekiyor. Yoksa ciddi anlamda yarınımız çok karanlık olacak. Hacı Bektaşi Veli ‘İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’ diyor. Gerçekten öyle.”
Tüm çocuklar için laik, özgürlükçü eğitim
Dünyada bilim gelişirken Türkiye’de hala din derslerinin zorunluluğu hakkında tartışıldığını söyleyen Semra, öğretmen atamalarında da matematik, kimya gibi derslere atanan öğretmenlerden daha fazla Din Kültürü dersi için öğretmen atandığını belirtti. Semra, “Bu bizler için dehşet verici, kabul edilemez bir şey. Biz çocuklarımızın laik, özgürlükçü bir eğitim almasını istiyoruz. Bunu isterken de sadece Alevi çocuklar için değil Türkiye’de yaşayan bütün halklar için istiyoruz. İslam dinine mensup çocuklar için de istiyoruz çünkü onların da bilimi öğrenmeye ihtiyacı var” diye ifade etti.
‘Mücadele edilmeli’
‘Değerler’ adı altında çocuklara cami ve mezarlık temizletmenin, çocukların geleceğini aydınlatmayacağını vurgulayan Semra, son olarak herkesin bu konuda duyarlı olup mücadele etmesi gerektiğini söyledi.