Cezaevi önünde bir gün: Özgürlüğe ses ver!
- 09:02 20 Mayıs 2024
- Güncel
Gülistan Gülmüş
AMED - Daha önce Adalet Nöbeti eylemleri ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt soruna siyasi çözüm talebiyle tutsakların sesine ses olma eylemlerini yapan tutsak yakınları şimdi de, “Özgürlüğe ses ver” eylemi ile cezaevi önünde bir araya geliyor.
Kurdistan ve Türkiye kentlerinde bulunan siyasi tutsaklar 27 Kasım 2023 tarihinde, “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” talebiyle süreli açlık grevi eylemi başlattı. Tutsak Aileleri Dayanışma Derneği (TUAY-DER) ve tutsak yakınları da aynı taleplerle 7 kentte Adalet Nöbeti eylemi başlattı. Tutsak 4 Nisan’da yeni bir eylem kararı alarak telefon, ziyaretçi görüşlerine çıkmama kararı alarak, mahkemeye de çıkmayı kabul etmeyerek mahkemeleri boykot eylemi başlattı. TUAY-DER ve tutsak yakınları da bu eylemi, “Özgürlüğe ses ver” sloganıyla cezaevleri önünde bir araya gelerek büyütme kararı aldı.
Cezaevine gidiyorum
Havalar, Mayıs ayında olmamıza rağmen hâlâ soğuk. Bir yağmur yağıyor bir güneş çıkıyor derken hasta olduk. Bugün de hava yine hem soğuk hem sıcak oluyor. A2 otobüsüne yetişmek için çıktım, emin olsam da teyit amaçlı otobüs şoförüne, "Cezaevine gidiyor değil mi" diye sordum. Otobüs şoförü beni daha önceden tanıyor ve cezaevine gideceğimi biliyor gibi bir yüz ifadesiyle, başını öne eğerek, "Evet, evet gidiyor" dedi. Cezaevi ile ofis arasında diğer gittiğimiz bölgelere oranla daha uzun bir mesafe var. Oraya ulaşana kadar nasıl bir gün olacağını, neler ile karşılaşacağımı düşünürken bana iyi gelen, kendi dilimde şarkılar dinliyorum. Sonra insanlara bakıyorum, yaşamın ağırlığından çıkıp gelen yorgunluklar yüz ifadelerini belirleyiveriyor. Sonra otobüsün camından dışarı dalıyorum. Yaşamı düşlüyorum, daha doğrusu olması gereken yaşam nasıl elde edilir diye düşünüyor, sorguluyorum ama daha çok sadece merak ediyorum sanki. Sonra tekrar müziğe dalıyor, ritmi yakalamaya çalışıyorum. Yolum uzun nede olsa. Koma Mezrabotan'ın şarkıları ne kadar güzel..., "Way li mîn way li mîn" tınıları beni rahatlatıyor.
Cezaevine vardım: Çok büyük taşlar bunlar
Araziler arttığına göre cezaevine yaklaştım. Cezaevine vardım. Arazi boşluğundan olsa gerek müthiş bir rüzgar var. Evet siyasi tutsaklar 27 Kasım 2023 tarihinde, "Abdullah Öcalan'a özgürlük ve Kürt sorununa siyasi çözüm" talebiyle açlık grevi eylemi başlatmıştı. Sonra bu talebin dışarıya yansıması da onların yakınları tarafından farklı illerdeki DEM Parti il binalarında Adalet Nöbeti eylemi adıyla yapıldı. 3 ayı aşkın bir süre devam etti. Tutsaklar şimdi de görüşe çıkmıyor. Ne aileleri ile ziyaret görüşlerine ne de telefon ve görüşlerine çıkıyorlar. Aynı zamanda mahkemeyi de mahkemeye çıkmayarak boykot ediyorlar. Cezaevlerinde şartlar çok zor. Özellikle hasta tutsaklar için zorluklar daha da yoğun görülüyor. Bu eylem 4 Nisan'da başladı. E aileler de yine bir şekilde eylemin amacını bulması için başka bir yol buldular. Şimdi de cezaevleri önüne gelerek, "Özgürlüğe ses ver" sloganıyla ya da şiarıyla oturma eylemi yapıyorlar. Ben Amed'de olduğum için sadece burayı biliyorum. Diğer kentlerde yürüyüş de yapılmış. (Ne çok ring aracı var yahu, gidenin sayısı belli değil, çıkanın sayısı belli değil) Burada beklerken birbirini ilk defa tanıyan kadınların sohbetini işitiyorum, "Ya we çend sal in girtî ye?" Daha önce de gazeteciler serbest bırakıldığında ve bazı siyasi tutsaklar bırakıldığında buraya gelmiştim. Yine geldim, yine siyasilere dair eylemleri takip etmek için. Kocaman bir alan ayrılmış cezaevi için, ilk bakışta şehrin yarısı buraya ayrılmış gibi düşünebilirsiniz. Kocaman beton yığınlar, bariyerler. Çok büyük taşlar bunlar…
‘Bijî berxwedana zindanan’
Geç kalmamak adına biraz erken gelmiştim. Oturdum, az sonra uzaklardan beyaz tülbentliler beliriverdi. Slogan atarak geliyorlar ziyaretçi girişine doğru, "Bijî berxwedana zindanan!, Bijî berxwedana zindanan, Bijî berxwedana zindanan..." komiserin nefesi duyuluyor ilk etapta mikrofonda. Sonra başlıyor, "Çevik kuvvet çember hattı oluştur" polisler koşmaya başladılar ve onların etrafını sarmaya hazırlandılar. Bir yandan rüzgar şiddetini arttırmaya devam etti. Ardından yağmur, ardından dolu. Aralarında partililerin de olduğu kadınlar çatısı olan bir binanın altına geçti. Ben de yanımda kameramın ıslanmamasını sağlayacak bir şey getirmediğim için üzerimdeki ceketi hemen çıkardım ve kameramı kundaktaki bir bebek gibi sarıp sarmaladım. Dolu yağmaya başladı, hem de çok yoğun bir şekilde. Ben de gazeteci arkadaşlarımla beraber çatının altına geçtim. Kadınlar yeniden haykırmaya başladı, “Bijî berxwedana zindanan, bijî berxwedana zindanan, bijî…” Yağmur biraz durunca, “Özgürlüğe ses ver” eylemcileri yeniden alana indiler ve sloganlarını arttırmaya başladı. Komiserin komutuyla yeniden çember hattı oluşturuldu. Bu arada her zaman olduğu gibi biz basın grubunun alanı daraltılarak çekim yapmamızı engellemeye çalıştılar. Arkadaşlarımla olabildiğince bir şeyler çekmeye çalıştık. Eylemciler ıslak olan yere oturarak sloganlarını atmaya devam ettiler.
‘Çekmeye devam edin bu haksızlığı’
Daha sonra polislerin engellemeleri ile tutbak yakınları gruplar halinde dağılmaya başladı. İlk olarak anneleri çıkardılar meşhur çember hattından. Anneler slogan atmaya başladılar ve bu sloganlar engellenmeye başladı. Anneler daha yeni çıkmış oldukları çemberden başka bir çembere girdiler. Orada yeniden slogan atan Aklime anneye, sözlü sataşmalarına karşı anneler tepki gösterdi. Sloganlar yeniden engellenmeye başladı. Buna karşılık Afife anne ise, “Çocuklarımıza tecrit uyguluyorsunuz, bize de mi tecrit uygulayacaksınız?” dedi. Sonra tekrar çember açıldı. Annelere tekrar yürüdü ve yeniden slogan atmaya başladılar, oradan Sülhiye anne bana, “Bikşine xezalê” dedi. Sonra oradan başka bir anne bana ve arkadaşlarıma, “Çekmeye devam edin bu haksızlığı, görüyorsunuz” dedi. Sonra geldikleri araca bindiler. Oradan anneler zafer işareti yaparak araçlarıyla ayrılırken yeniden slogan attılar. Daha sonra da ikinci grubu bıraktılar. Bu haftaki eylem yağmurla karışık bir şekilde böyle geçti.