‘Komisyonunun ilk toplantısından sonra yol haritasını göreceğiz’ 2025-07-31 13:03:18   ANKARA - Güncel gelişmelere ilişkin açıklama yapan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Meclis’te kurulacak komisyonla partimiz arasındaki irtibatı sağlayacak bir koordinasyon oluşturacağız. Komisyon ilk toplantısını yaptıktan sonra, şeffaflığı ve çalışma yöntemine dair yol haritasını çok daha net göreceğiz” dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”, komisyon tartışmaları ve güncel gelişmelere ilişkin partisinin genel merkez binasında basın toplantısı gerçekleştirdi.   Konuşmasına yaşanan orman yangınlarına değinerek başlayan Ayşegül Doğan, bir eko kırım yaşandığını ifade etti. Ayşegül Doğan, “Ülkeyi yönetenler bu tür durumlarda doğrudan sorumluluk taşımaktadır. Yangınları ‘kader’, ‘fıtrat’ ya da ‘doğal afet’ olarak nitelendirmek yerine gerekli önlemleri almak zorundadırlar. Oysa yangınların sıklığının, süresinin ve şiddetinin artacağı biliniyordu; buna rağmen önlem alınmadı. DEM Parti olarak yetkilileri daha duyarlı olmaya ve toplumu ikna eden politikalar geliştirmeye davet ediyoruz” dedi.   ‘Dünyada komisyonlar süreçlerde işlevsel olmuştur’   Ayşegül Doğan, PM ve MYK toplantılarında gündemlerinin 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ve sonrasındaki gelişmeler olduğunu belirtti. Ayşegül Doğan, “Bu gelişmeler içerisinde yeni bir aşama olarak tanımladığımız komisyon aşaması var ve biz bunu çok önemli buluyoruz. Aylar önce bu kürsüden Meclis komisyonunun barış ve demokratik toplum süreci açısından önemini anlatmıştık. Bu, yeni bir tartışma değil. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer komisyonlar bu tür süreçlerde işlevsel roller üstlenmiştir. Olağan olan, bu komisyonun çoğulculuk ilkesini esas alarak çalışmasıdır. Türkiye’de Meclis çatısı altında temsiliyeti bulunan tüm siyasi görüşlerin bu komisyonda yer alması en doğal olandır” dedi.   ‘İlk toplantıdan sonra yol haritasına sahip olacağız’   Artık bu aşamaya ulaştıklarını belirten Ayşegül Doğan,“Komisyon, önümüzdeki günlerde ilk toplantısını yapmak üzere üyeleriyle bir araya gelecek. Bu toplantıda özellikle silahsızlanma, yani silahların tümden devre dışı bırakılmasıyla ilgili gerekli çalışmalar, yasal düzenlemeler ve hukuki zemin ele alınacak. Gerekirse toplumun farklı kesimleriyle bir araya gelinerek görüşleri alınacak ve usule dair tartışmalar yürütülecek. Bundan sonra komisyonun nasıl çalışacağını, hangi usul ve esasları belirleyeceğini hep birlikte göreceğiz. İlk toplantının ardından komisyonun şeffaflığı ve çalışma yöntemine dair çok daha net bilgilere sahip olacağız. Ancak henüz bunlar ortada yokken, siyasi partiler komisyon üyelerini yeni yeni belirliyorken; tarihsel bir fırsatı hukuki zeminde kalıcı hale getirmeye hazırlanan bu komisyonun bambaşka amaçlarla kuruluyormuş gibi algı yaratılması ya da buna dönük tartışmaların yürütülmesi maksatlıdır. Komisyon üzerinden süren tartışmalar, Türkiye’nin onlarca yıldır biriktirdiği kutuplaşmanın ve öfke siyasetinin ülkeyi nasıl sonuçlara maruz bıraktığını bir kez daha göstermektedir” diye belirtti.     Açıklamanın devamında Ayşegül Doğan şunları ifade etti:    “Komisyonun ismine ilişkin karar da üyelerin vereceği bir konsensüsle belirlenecektir. Demokrasi, adalet, eşitlik, kardeşlik, dayanışma ve toplumsal birliktelik kavramlarını içeren bir isim elbette bizim de kabulümüz olur. Ancak nihai kararı komisyon üyeleri ortak bir mutabakatla alacaktır. Bunun yanı sıra, Meclis’teki komisyon ile partimiz arasındaki irtibatı sağlayacak bir koordinasyonumuz olacak. Zaten başka siyasi partilerin de benzer koordinasyon mekanizmaları var. Dolayısıyla yalnızca Meclis’teki üyelerimiz değil, partimiz de bu komisyonla ilgili ciddi çalışmalar yürütmektedir.   Tarihsel fırsat kalıcı hale getirilmeli   Masa metaforu üzerinden konuşuyoruz; çünkü Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir çözüm arayışından bahsediyoruz. Bugüne kadar demokratikleşmenin önünde en büyük engelmiş gibi gösterilen bir silahsızlanma projesi söz konusu. Oysa biz bunu demokrasiden ayrı düşünemeyiz. Neden bir örgütün aldığı bu kadar tarihi bir kararı tartışmaktan dahi çekinen bir ülke görüntüsü veriyoruz?Bu tarihsel fırsatı kalıcı hale getirmenin en önemli unsurlarından biri ciddiyet, sorumluluk ve cesarettir. Cesurca tartışamaz, sorunları açıkça ortaya koyamazsak; bundan sonra ortak mücadeleyle yol alabilmek için nasıl bir strateji geliştirebiliriz?”   Bütün farklılıkların temsiliyetlerinin yer almasını istiyoruz   Masada yer almak; çözümün itici gücü olmak, sürece ivme kazandırmak ve Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında yer almak demektir. Biz, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında bu ülkedeki bütün farklılıkların kendi özgünlükleriyle temsiliyet bulmalarını istiyoruz. Onlarca yıldır süren çatışma halinin, kalıcı ve adil bir barışla sonuçlanması için çaba sarf etmek; ayrıştırmak değil, birleştirmektir bizim için. Eğer bu ülkede muhalefet partileri, ‘Neden 30 yıldır tutsak olan insanlar var? Hangi sebeple tutuklular? Cezaevi gözlem ve idare kurulları, infazını tamamlamış olmasına rağmen neden keyfi kararlarla tahliye etmiyor?’ sorularını sormalı.   Bu ülkede farklı düşündükleri için insanlar 30 yıl hapis yatıyorsa; bugün onların tahliyeleri yalnızca sevinç ya da endişe nedeni değil, aynı zamanda geriye bakma ve ortaya çıkan nedenleri sorgulama sorumluluğunun da bir parçası olmalıdır. Ancak biz ne görüyoruz? ‘30 yıllık mahkûmlar neden tahliye ediliyor, acaba gizli pazarlık mı yapıldı?’ denilerek tartışmalar yürütülüyor. Onlarca yıldır kayyımla yönetilen şehirlerden bahsediyoruz. Açıkça ortada olan kayyım yıkımlarından ve Şırnak’ta durmaksızın süren ekolojik kırımdan söz ediyoruz. Bu mu demokratikleşme? Biz, ülkenin her yerinde ayrımsız bir demokrasi istiyoruz.   Muhalefeti güçlendiren kararlılığa ihtiyaç var   Bu nedenle iktidarından muhalefetine herkesi, meseleye dışarıdan değil; bütün bu sorunları önceleyen bir yerden bakmaya davet ettik. Beklemenin gergin durağanlığının farkındayız. Bu yüzden ‘yaşamsal adım, somut eylem’ diyoruz. Toplumun beklentisinin ihtiyatlı iyimserlikten çok daha fazlası olduğunu özellikle vurguluyoruz. Komisyon başta olmak üzere birçok konuda, ortak mücadelede çekingen değil cesur; tutuk değil kararlı; bekleyip gören değil aktif bir tutum almaya ihtiyacımız var. Muhalefeti güçlendiren bir yaklaşım ve kararlılığa ihtiyaç var.   Ağustos ayı planlamamızın startını Cizre’de vereceğiz   Örgütlenme komisyonumuz aralıksız bir şekilde çalışıyor. Yarın, Şırnak’ın Cizre ilçesinde Ağustos ayı çalışmalarının startını vereceğiz. Barış ve Demokratik Toplum Şöleni düzenleyeceğiz. Bu şölenler günlerce farklı il ve ilçelerde devam edecek. Barış ve Demokratik Toplum süreci kapsamında iki bini aşkın buluşma gerçekleştireceğimizi söylemiştik; Temmuz ayında tamamlamayı hedeflediğimiz bu çalışmalar bitme aşamasında. Neredeyse gidilmedik köy, belde, ev kalmadı. Buluşmalar yalnızca bir bölgede değil, Türkiye’nin her yerinde sürüyor.   Ayrıca Türkiye’nin onlarca yıldır en önemli konularından biri olan cezaevlerinde yaşanan sorunlar ve hak ihlallerine ilişkin de 1 Ağustos’ta başlayıp ay sonuna kadar sürecek açıklamalar ve dayanışma eylemleri planlanıyor. Yürüyüşler, mitingler, ekolojik kırıma karşı ses yükseltme etkinlikleri ile Barış ve Demokratik Toplum Sürecini güçlendirmeye ve bir yandan da 1 Eylül’e hazırlanmaya devam ediyoruz.”