DEM Parti’den müzakere hamlesi: Görüşmeler başlıyor 2025-03-03 11:01:17   ANKARA - DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Abdullah Öcalan’ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nı, parlamentodaki siyasi partilerin kadın milletvekilleri ve ilgili yapılarıyla müzakere etmeyi amaçladıklarını belirtti. Halide Türkoğlu, bu kapsamda, kadın gazeteciler ve basın örgütleriyle de bir araya gelmeyi planladıklarını ifade etti.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat günü yaptığı çağrı üzerine partisinin genel merkez binasında basın toplantısı gerçekleştirdi.    Toplantıda, yapılan çağrının tarihselliğine vurgu yapan Halide Türkoğlu,  bu çağrının gereğini ve demokratik dil ve siyasetin gelişmesi için kadınların hep birlikte mücadele edeceğini söyleyerek, önümüzdeki günlerde kadın siyasetçiler ve parti temsilcileri ile görüşeceklerini belirtti.    ‘Barış mücadelesini büyütmek sorumluluğumuzdur’   “27 Şubat’ta gerçekleşen Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısı, kadınlar açısından hayati önemdedir” diyen Halide Türkoğlu, bu çağrının tüm dünyada olumlu karşılandığını belirtti. Halide Türkoğlu, “Bu çağrı; 21. yüzyılda Türkiye’de, Orta Doğu’da küresel anlamda yeni bir çağın ve demokratik toplumun yeniden inşasının kapısını aralamıştır. Biz kadınlar bu tarihi çağrıyı; kadın mücadelemizin deneyimleri, birikimleri ve mirasıyla barış mücadelesini büyütmeyi temel görev ve sorumluluk olarak görüyoruz.  İktidar bu çağrının gereğini derhal yapmalıdır. Abdullah Öcalan’ın özgür ve çalışır koşullara kavuşması, halklarla ilişki kurabilmesi gerekir. Demokratik siyaset ve hukuki alanın oluşturulması sadece bir koşul değil, barışın ve çözümün kavramlarıdır, projeksiyonudur, teminatıdır. Adımlar bu yönüyle derhal atılmalıdır. Çünkü; Türkiye’de yüzyılı aşkındır Cumhuriyetin kurgulanışında inkâr ve yok etme politikaları coğrafyamızda savaşı, kutuplaştırmayı, acıları, yasları, yerinden yurdundan edilmeyi, tutuklamaları, işkenceleri, faili meçhul cinayetleri ve katliamları derinleştirmiştir. Militarizmin, milliyetçiliğin cinsiyetçiliği her alanda kurumsallaştırılması kadın katliamlarının, taciz ve tecavüzlerin her geçen gün artmasına neden olmuş ve olmaktadır” sözlerini kullandı.   ‘Kadınlar özgürlük ve eşitlik ısrarından vazgeçmedi’   Nice erkek egemen iktidarların gelip gittiğini ancak barış ve özgürlük talebinin hiç değişmediğini ifade eden Halide Türkoğlu, “Yaşamlarımıza, emeğimize, kültürlerimize, dillerimize, bedenlerimize, ekmeğimize kadar saldıran bu zihniyet, onurlu ve eşit bir yaşamı hiçbir kimliğe tanımadı. Biat, itaat kültürü şiddet politikaları ile dayatılırken, siyaset korkunun çemberinde hamaset ile ilerken savaşa karşı barış diyenlere, neden demokrasi bu kadar uzak diyenlere, kadın özgürlük mücadelesini savunanlara hapishaneleri, ölümleri reva görenler biz kadınların demokratik değişim umudunu ortadan kaldıramadılar. Her seferinde sürdürülen savaşlarda biz kadınlar iktidarların tekçi, cinsiyetçi, milliyetçi yönetme aklının hedefinde olduk. Bugün de kadınların yıllarca yürüttüğü mücadele ve kazanımlarına rağmen iktidarın kadınları tanımlama hali ‘aile ve eş’ dışında görülmemektedir. Binlerce yıllık erkek egemen sistemin kadınlara, halklara, inançlara, farklılıklara yönelik şiddet politikalarına karşı mücadele eden kadınlar, özgürlük ve eşitlik ısrarından vazgeçmediği gibi bugün daha çok yeni bir yaşamı tahayyül etmektedir. Ve buna hiç olmadığı kadar yakındır” diye konuştu.   Kadın mücadelesi demokratik siyasette temel referanstır   Devamında ise Halide Türkoğlu şunları söyledi: “Orta Doğu coğrafyasının soykırım, savaş, sömürü politikalarından kurtuluşunun mücadelesini kadın özgürlük mücadelesinde görmekteyiz. Çünkü kadınların, mücadelesi, deneyimleri egemenlerin her türlü ayrıştırıcı politikalarına rağmen birlikte ve ortak mücadeleyi her seferinde yürütmüştür. Kürt kadın hareketinin, Türkiye kadın hareketlerinin, feminist ve sosyalist mücadele yürüten kadınların, inanç kimlikleriyle yok sayılan kadınların, emeği sömürülen kadınların, doğası gasp edilen ve bu erkek egemen düzene isyan eden kadınların ortak mücadeleleri partimizin kadın mücadelesinin demokratik siyasette temel referansıdır. Türkiye’de Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü için Türkiye’nin demokratikleşmesi esastır. Bu demokratikleşmenin her bir adımı, kuşkusuz Orta Doğu coğrafyasını da etkileyecek zamanlardayız.   Barışa, çözüme, demokrasiye ve özgürlüğe hiç olmadığı kadar yakın ve fırsatlar içindeyiz. Bir o kadar da savaşın cenderesinde, kıyısındayız. Özgürlük ve demokrasi güçlerinin yolu, kadınların eşitlik yolu büyük bir değişimin yolunu örmektedir.  Özgür yaşamın ve demokratik yönetiminin gelişimini sağlayacak olan biz kadınların barış mücadelesidir. Bu deneyim ve hafıza, hiç olmadığı kadar demokratik siyasette barışı örgütlemesinin, barışın dilini ve siyasetini filizlendirmenin tam vaktindedir.   Bu çağrıya en güçlü sahip çıkan kadınlar olacaktır!    Sayın Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’, kadınların yıllardır yürüttüğü eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kazanımlarını ilerletmek açısından en uygun koşulları tarif etmektedir. Egemen erkekliğin çatışma ve savaşlarla daha da güçlenen yapısının bilincinde olan bizler, yıllardır barış mücadelesinde en önde olduk, kadınların barış mücadelesi güçlü bir deneyim ve birikime sahiptir. Dolayısıyla yapılan bu çağrıya en güçlü sahip çıkan kadınlar olacaktır!    Gazetecilerle ve kadın STK’larla bu süreç toplumsallaştırılacak   Barış ve demokratik toplumun inşası ancak kadınlarla, kadın mücadelesiyle mümkündür. Sorumluluğumuzun farkındayız, barışı bu topraklara biz getirecek, kadınların özgür olduğu bir toplumsallığı elbette ilmek ilmek öreceğiz. Bunun için; demokratik siyasetin öznesi olan biz kadınlar, demokratik toplumun inşasında kadınlarla birlikte bu süreci toplumsallaştırmak istiyoruz. Siyasetin barış dilini hep birlikte inşa etmek istiyoruz. DEM Parti Kadın Meclisi olarak, demokratik siyaset, barışın toplumsallaşması ve hukuki zeminde kadınların değişimin öznesi olarak yer alması için bir planlama, program ve çağrıyla karşınızdayız: Parlamentoda olan siyasi partilerin kadın milletvekilleri ve kadın yapılarıyla bir müzakere ve bir diyalogu kadın perspektifinde buluşturmak istiyoruz. Önümüzdeki hafta bu görüşmeleri partilerle yürüteceğiz.    Kadın gazeteciler ve basın örgütleriyle kadınların barış siyasetini ve mücadelesini merkezi ve yerel siyasetin temel gündemi haline getirmek için birlikte tartışacağız. Bu sürecin erkek egemen siyasi yaklaşımların hakimiyetinde değil, kadın özgürlükçü bir demokratikleşmenin ısrarını ve yaklaşımını görünür kılmak için çalışacağız.    Kadın mücadelesinin yerel demokrasinin teminatı olduğunu biliyoruz. Kadın platformlarıyla, kadın kent konseyleriyle birlikte demokratik siyaseti büyütmeyi, yerellerde barışın sözünü ve mücadelesini toplumsallaştırmak için, yan yana geleceğiz. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden kurum ve örgütlerle birlikte, çatışma sürecinin hayatımıza nasıl şiddet olarak döndüğünün karşısında barışın ve demokratikleşmenin kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde nasıl bir kazanıma dönüştüreceğimizi hep birlikte tartışacağız. Savaşın bedelinin ne olduğunu emeğimizin sömürülmesinden, güvencesiz yaşamlarımızdan biliyoruz. Barış siyaseti için emek örgütleri ve sendikaların kadın yapıları ile birlikte demokratik toplumu ve demokratik değişimde birlikte yürümek için buluşacağız.   Devletin tekçi kodlardan arındırılmalı   Kadın aydın, yazar, hukukçu, akademisyen ve sanatçılarla ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısına dair toplumu ve devleti bu tarihsel eşikte barışın ve demokratik değişimin içinde nasıl rol alacağını ve bizlerin bu değişimin nasıl bir gücü olduğunu birlikte konuşacağız. Egemenlerin siyasetinde susturulanlar, cezalandırılanlar, sansürlenenler olarak biz kadınlar özgür, eşit ve demokratik bir toplumun siyasetini hep birlikte yürütmek için birbirimize yol açacağız, yol olacağız. Demokratik değişimin olabilmesi için siyasetin ve devletin tekçi kodlardan arındırılması elzemdir. Çokluğun ve farklılığın demokrasinin ruhu olduğunu ve bu ruhun yaşam bulabilmesi için tüm kimliklerin tanınması gerekmektedir.    Demokratik Anayasa vurgusu   Demokratik bir Türkiye, sadece Kürt sorununun barışçıl bir çözümü değil, bu barışçıl çözümle halklar, inançlar ve inkar edilen her kimlik birlikte kazanabilir. Bunun olanakları ve mücadelesi hepimizin elindedir. Bizler tüm kadınların bu sürecin içinde yer alması için mücadelemizi birlikte genişleteceğiz. Barışın toplumsallaşması, kadın özgürlüğünün toplumsallaşmasından bağımsız gelişemez kuşkusuz. Bu yüzden daha çok yan yana gelip daha çok barışta ısrar edeceğimiz, demokratik bir anayasanın, yerel demokrasinin, demokratik cumhuriyetin kadınların özne olduğu toplumsal, siyasal ve hukuksal alanların takibini ve diyalogunu gerektirir. DEM Parti Kadın Meclisi olarak, bu sürecin demokratik siyaset zemininde etkin bir şekilde yürütülmesi için, değiştiren ve dönüştürenin demokratik toplum anlayışının örgütlü gücünün kadınlar olduğunu belirtmek istiyoruz. Yeni dönemin demokratik siyasetini ve dilini biz kadınlar hep birlikte inşa edeceğiz.   Tüm kadınlara çağrımızdır, ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısına hep birlikte ses olalım, bu topraklarda barış ve demokrasinin Türkiye’den Ortadoğu’ya yayılacak bir barış politikasını, dilini ve siyasetini hep birlikte oluşturalım. 8 Marta giderken kadın özgürlük mücadelesiyle barışı örgütlüyoruz deyip tüm kadınları selamlıyoruz.”