500'e yakın isimden Rojava için çağrı mektubu 2024-12-30 12:31:31     ANKARA - Yaklaşık 500 kişi Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi'nin tanınması için Donald Trump ve António Guterres'e açık mektup gönderdi.   Rojava'ya yönelik saldırıların durması Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin uluslararası alanda tanınması gerektiğini belirten ve  498 ismin imzaladığı mektup ABD’in Ocak ayında göreve başlayacak yeni Başkanı Donald J. Trump ve Birleşmiş Milletler (BM)  Genel Sekreteri António Guterres'e gönderildi. Yaklaşık 500 isim tarafından imzalanan mektupta, Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin tanınması ve korunması çağrısında bulunuldu.   'Kürt halkının tarihi mücadelesinin sonucudur'   Kürt halkının tarihsel mücadelesinin anlatıldığı mektupta öncelikli olarak şu ifadelere yer verildi: “Sayıları 50 milyona yaklaşan Kürt halkı, Mezopotamya'nın en eski sakinleri arasındadır. 1923 Lozan Antlaşması'ndan bu yana Kürdistan dört parçaya bölünmüş, Kürt nüfusu bu bölgeleri yöneten devletler tarafından inkâr ve imha politikalarına maruz bırakılmıştır.  Bu bölünme, Kürt halkını uluslararası toplumun siyasi ve kültürel üyeleri olarak resmi tanınmadan yoksun bırakmıştır. Buna rağmen Kürt halkı geçtiğimiz yüzyıl boyunca yorulmak bilmeden kimliği, hakları ve eşitliği için mücadele etmiş, komşu topluluklarla özgür ve uyumlu bir şekilde bir arada yaşamak için çabalamıştır. Bu mücadele Irak'ta Kürdistan Federasyonu'nun ve Suriye'de de facto Demokratik Özerk Yönetim'in kurulmasıyla sonuçlanmıştır.”   'Sadece IŞİD yenilmedi, insanlığa bir direniş mirası bırakıldı'   Rojava’da verilen direnişle sadece DAİŞ’in yenilmediğini, dünyaya tarihi bir direniş mirası bırakıldığı belirtilerek şöyle devam edildi: "Ancak Kürt kazanımları, milliyetçilik ve radikal İslamcı gruplar da dâhil olmak üzere ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Dünya 2014 yılında IŞİD'in Şengal'de gerçekleştirdiği soykırıma ve başta Kobane olmak üzere Rojava'ya yönelik acımasız saldırılarına tanık oldu. IŞİD'in terörizmi bu bölgelerin ötesine geçerek özgür dünyayı hedef almış ve geniş çaplı bir yıkıma neden olmuştur. Kürt halkının ve dostlarının Şengal ve Rojava'daki direnişi sadece IŞİD'i yenilgiye uğratmakla kalmadı, aynı zamanda insanlık için kalıcı bir direnç ve dayanışma mirası bıraktı. Bu mücadelede Kürt kadınları, yerel topluluklar ve uluslararası koalisyon güçleri arasında kurulan birlik, umut ve ilerlemenin temel taşı olmaya devam etmektedir.   Ortak özgürlük ve demokrasi ideallerine zarar   Suriye'de Beşar Esad rejiminin zayıflamasının ardından Türkiye ve Suriye Milli Ordusu (SMO) da dahil olmak üzere müttefiki cihatçı milisler, Kuzeydoğu Suriye'deki özerk bölgelere ısrarla saldırdı. Bu eylemler Kürt halkını ve Güney Kürdistan Federasyonu'nun ilerici yönetimi de dahil olmak üzere kazanımlarını ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Kürt halkı kültürel mirası, demokratik yönetimi, laik değerleri ve kadın özgürlüğünü savunmasıyla modern ve kapsayıcı bir Orta Doğu'nun ilkelerini temsil etmektedir. Bunların altını oymak, Doğu ve Batı medeniyetleri arasında köprü kuran ortak özgürlük ve demokrasi ideallerine zarar vermek demektir.   Özerk Yönetim’in tanınması için acil çağrı   Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi'nin uluslararası kurumlar ve devletler tarafından resmen tanınmaması nedeniyle Rojava'da başta kadınlar olmak üzere Kürt halkının fiziksel ve siyasi varlığına yönelik saldırılar ve soykırım tehdidi devam etmektedir. Biz aşağıda imzası bulunan Kürt kadınları ve örgütleri olarak, Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi'nin statüsünü resmen tanımanız ve uluslararası güvenliğini sağlamanız için size acilen çağrıda bulunuyoruz. Bu yönetim sadece Kürt halkı için değil, tüm dünyadaki kadınlar için özgürlük ve demokratik yaşamın garantörüdür.   Cihatçı milisler ve IŞİD'in yarattığı tehditler kadınlar için varoluşsal riskler oluşturmakta, katliam, cinsel suçlar ve köleleştirme tehdidi yaratmaktadır. Özerk Yönetim, Kürt kadınlarının ve dünyanın dört bir yanından kadınların ortak iradesini ve yönetimini temsil etmektedir. Özerk Yönetim'in siyasi olarak tanınmasının, Kürt halkının ve kadınların Suriye'nin yeniden inşasında eşit ve özgür katılımcılar olarak statülerini güvence altına alacağına inanıyoruz.”