
Gülistan Kılıç Koçyiğit: Siyasi partilerle yapılacak bir toplantı daveti bekliyoruz
- 13:33 26 Mayıs 2025
- Siyaset
ANKARA - DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, komisyon tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerinde, “Meclis başkanına yeniden çağrı yapmak istiyoruz lütfen inisiyatif alın. Bütün siyasi parti liderlerini bu konu etrafında toplayacağınız bir toplantı daveti bekliyoruz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmelere ilişkin konuştu.
‘Parlamento elini taşın altına koymalıdır’
Parlamentonun önünde dünya kadar mesele olduğunu söyleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, hükümetin bu meseleler konusunda “oyalamacı” yaklaştığını belirtti. Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Yeni bir toplumsal barış konuşuyoruz, ama parlamento 7 yıl önce uygulanmış ve kanuna aykırı şekilde yürürlükte olan KHK’leri ve Cumhurbaşkanı kararnamelerini kanunlaştırmak için oyalanıyor, meşgul ediliyor ve gündem saptırılıyor. Oysa ki bu parlamentonun asıl işlevi yasa yapmaktır, bu sürece uygun tartışma yürütmektir. Meclis’in bu sürecin sağ salim yürümesi için elini taşın altına koyması gerekiyor. Bütün bunlardan uzak Meclis’in enerjisini sömüren, toplum yararına yasa yapmak gibi bütün pratiklerden uzak Meclis işleyişi görüyoruz. Bunun aslında halkın iradesinin tecelli ettiği yere yönelik çok büyük bir saygısızlık olduğunun altını çizelim” dedi.
‘Bir bütün olarak yargı sistemi taranmalıdır’
Gündemde olan 10’uncu Yargı Paketi’nin, diğer 9 paketin aksine günü kurtarmaya yönelik olmaması gerektiğini ifade eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, siyasi tutsakların durumuna değindi. Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Siyasi tutsakların en büyük özelliği görüş, düşünce ve bu ülkeyi demokratikleşmek için attıkları adımlar, yaptıkları eylemler nedeniyle cezaevinde olmalarıdır. Bu anlamıyla siyasi mahpuslar aslında tamamen adalet sisteminin tarafsızlığını yitirdiği, hukukun evrensel ilkelerinin ayaklar altına alındığı ve hem yargılama hem de cezanın infaz boyutuyla tam bir eşitsizliğin yaşandığı bir meseledir. Türkiye’nin demokratik geleceğini konuşuyorsak hukuksal alanda yaşanan ağır mağduriyetlerin hızla giderilmesini haksız ve hukuksuz tutuklamaların derhal serbest bırakılmasını ve toplumsal yaraları onaracak, bu toplumun ihtiyacı olan hukuksal adımların derhal atılması gerekiyor. Sadece infazla ilgili sadece cezaevindeki ayrımcılıkla ilgili taleplerimiz yok. Bir bütün olarak yargı sisteminin taranması gerekiyor. Bir bütünen hukuksal mevzuatın bugüne kadar Kürt sorunu nedeniyle yarattığı bütün eşitsizliklerin yarattığı bütün ayrımcı maddeleri ve mevzuatın taranması, hızlı bir şekilde yarına bırakmadan düzeltilmesi gerekiyor” sözlerini kullandı.
‘Ayrımcı ikili hukuk büyük bir sorun’
“Burada somut taleplerimiz var” diyerek bunların, AKP yetkililerine ve siyasi partilere ilettiklerini söyleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “En önemli meselelerden birisi infaz hukukunun ayrımcı olmasıdır. Özellikle şartlı tahliye ve denetimli serbestlik gibi konularda örgütlü suçlardan mahpus olanlar yani TMK nedeniyle mahkumiyeti olanların bundan kesinlikle faydalanmadığını görüyoruz. Bu büyük bir sorundur. Bütün meselelerde siyasi mahpuslar istisna tutuluyor. Cezada adalet infazda eşitlik temel yaklaşımımızdır. Bunun temel bir ilke olarak bütün hukuk mevzuatına yedirilmesi gerekiyor. Siyasi mahpusların hiçbir şekilde bu iyi halli olma hakkından faydalandırılmadıkları İdari Gözlem Kurullarının tam bir düşman ceza hukuku pratiği hayata geçirdikleridir. Bu anlamıyla burada da büyük bir hukuka aykırılık var. Mektup yazdığı için slogan attığı, temel hak ve özgürlüklerini savunduğu, insan onuruna yaraşır bir cezaevi sistemi istediği için siyasi mahpusların şartlı tahliyeleri yakılıyor ama diğer taraftan kadın katilleri, çocuk tecavüzcüleri şartlı tahliye koşullarından hızlı bir şekilde faydalanıyorlar” diye belirtti.
Devamında Gülistan Kılıç Koçyiğit şunları söyledi:
“Burada somut maddeler koymazsanız işte oradaki psikolog öğretmen başgardiyan keyfe keder gerekçelerle ‘gözünün üzerinde kaşın var’ diyerek insanların özgürlüğünü alıkoyabilir. Bu anlamıyla idare gözlem kurulları hukuka aykırıdır. Bu gözlem kurulları ortadan kaldırılmalıdır, bu gözlem kurulları paralel bir yargısal sistemdir. Sonuçları yargısal bir karar doğuran böyle bir idari mekanizma olmaz olamaz. 65 yaş üstü olan bütün mahpuslar açısından şartlı tahliye imkanı var ama burada da istisna yine örgütlü suçlar hariç. ATK’den cezaevinde kalamaz raporu alanlar bu sefer toplum güvenliği açısından tehlikeli olma şartı nedeniyle yine tahliye edilmiyor. Hiçbir tıbbi ve hukuksal etiği gözetmeyen, hiçbir uluslararası normu gözetmeyen bir ATK, oradan bile geçse bu sefer gelip ‘toplum güvenliği için tehlikelidir’ denilerek yeniden cezaevine gönderiliyor. Bu konuda da ölüme terk ediliyor. Bu konuda özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapislerin, hüküm giyenlerin hiçbir şekilde infaza ara verilemez hükmü nedeniyle cezaevinde ölüme terk edildiğini ifade etmemiz gerekiyor. Normal koşullarda herkes hızlı bir şekilde disiplin cezası alsa da yargılanır ama siyasi mahpuslar 3 hücre cezası aldığında 6 yılda 7 yılda hala şartlı tahliyesi kalsa asla ama asla şartlı tahliye koşullarından faydalanamıyor.
Sürece katkısı olacak bir paket olmalı
Paketin bayramdan önce mutlaka çıkması gerektiğini muhataplarımıza da ilettik. Diğer bütün partilerle bu konuda bir mutabakat olduğunu da görüyoruz. Meclis’te iki tane torba yasa var onlar görüşülecek. Paket bu hafta komisyona gelirse ki bugün yarın imzaya açılmasını bekliyoruz. Muhtemelen yarına yetişecek. Perşembe ya da cuma komisyona gelirse hafta pekâlâ genel kurul gündemine gelir. Hızlı bir şekilde bayramdan önce yasalaşır diye bekliyoruz. Biz taleplerimizi ilettik, bu taleplerimizin ne kadarını yasanın içereceğini biz de bilmiyoruz. Paket imza açıldığını görme şansımız olacak. Cezaevlerindeki ve toplumdaki beklentiyi karşılayabilecek ve sürece katkı koyabilecek maddeler olmasını gerektiğini kamu önünde ve görüşmelerde ifade ettik. Yani hiçbir şey koymadan bu paketi getirip geçirirsiniz bu sürece pratik anlamda başka bir yaklaşım gösterdiğinizi gösterir. Mutlaka düzenleme olması gerekiyor.
Süreci güvenceye alacak düzenlemeler derhal yapılmalı
Yeniden çağrı yapmak istiyoruz; lütfen inisiyatif alın. Eş Genel Başkanımızın da çağrı yaptığı gibi bütün siyasi parti liderlerini bu konu etrafında toplayacağınız bir toplantı daveti bekliyoruz. Hali hazırda bir süreç yürüyor, 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın çağrısı geldi. 6-7 Mayıs tarihlerinde örgüt kongresini topladı ve kendini feshetme ve silah bırakma kararı aldı. Bütün bu süreçler devam edecek. Bütün bu sürecin bir yasal dayanağı var mı? Hayır yok. 2013-15’te ki bu kadar geniş bir toplumsal mutabakat yoktu, Meclis o zaman bile terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair bir kanun çıkardı. Kanun sonradan kadükleşti. Ama bugün de süreci yasal güvenceye alabilecek bir hukuksal düzenlemenin derhal yapılması gerekiyor. Hali hazırda bir hukuksal güvenceden yoksun yol alınmaya çalışılıyor ki bu doğru değil sürecin ruhuna uygun değildir. Söz kıymetlidir, pratik kıymetlidir, ama bütün bu sözü ve pratiği yasal güvenceyle taçlandırmak ve hiç kimsenin barış tartışmalarından Kürt sorunun demokratik çözümünden geri adım atmayacağı bir hukuksal zemini hızlı bir şekilde açığa çıkarmak gerekiyor.
Komisyonun içeriği nasıl olacak?
Özellikle Sayın Öcalan ile 28 Aralık’ta yapılan görüşmede Meclis’te bir komisyon kurulması gerektiğini ve Meclis’in önemine dair belirlemeleri olmuştu. Komisyon mutlaka ama mutlaka kurulmalıdır. Bu komisyon bu konuya özgün olarak kurulmalıdır. Yasa ile kurulması gereken bir komisyon olmalıdır ama bu komisyonun şekli, içeriği, üye sayısı ve karar alma gibi meseleleri yan yana gelip birlikte tartışarak ve geniş ortaklaşma ile hayata geçirebiliriz. Ama bu konuda hızlı bir şekilde adım atılması gerekiyor. Bu komisyon STK’ları, kadınları, yazarları, akademisyenleri, gazetecileri dinleyebilecek onların görüş ve fikirlerini mutlaka sürece katacak şekilde kurulmalı. Dünya örneklerini inceleyebilecek bir komisyon olması bizim açımızdan çok önemli. Hem yurtiçi hem de yurtdışında görüşmeler yapacak bunu da sürece pozitif katkı sunabilecek deneyimleri gözlemleme şansına sahip olmalıdır.
En önemlisi bu komisyon demokratik ve şeffaf olmasıdır. Bütün bu tartışmaların toplumun gözünün önünde yapılmalıdır. Bu komisyonu önümüzdeki günlerde kendimiz tartıştık bir çerçevemiz var, ama bunları önden söyleyerek bu tartışmaların önünün kapatılmasını doğru bulmuyoruz. En geniş zeminde Meclis’teki partilerle hep beraber konuşabileceğimiz, kararlaştırabileceğimiz bir komisyon olmalıdır. Sayısından karar alma biçimine kadar her şey konuşulabilir, yeter ki işin esası özü kaçmasın. Nedir işin özü? Meclisin adres olması, muhalefetin en geniş zeminde sürece katkı koyması, muhalefet içererek, hem de toplumsal muhalefeti bu işin paydaşı yapacak bir yaklaşıma ihtiyaç var."