Tülay Hatimoğulları: DEM Parti Türkiye’nin yönünü belirledi
- 12:45 16 Nisan 2024
- Siyaset
ANKARA - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada “31 Mart’ta ortaya çıkan harita ve değişim demokratik bir değişim ve dönüşümün talebinin haritasıdır. DEM Parti Türkiye’nin yönünü belirlemiştir” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Meclis’te partisinin grup toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
31 Mart seçimlerinde Türkiye halkları kazandı
Seçimlerin büyük umut yarattığını söyleyen Tülay, “Değerli arkadaşlar 31 Mart gibi çok önemli bir seçim sürecinden zaferle çıkmanın sevinciyle burada bir aradayız. 31 Mart seçimlerinde Türkiye halkları kazandı, ezilenler ve sömürülenler açısından gerçekten Türkiye bir umut kapısı aralanmıştır bu süreçte. Ramazan Bayramını kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Hepimizin geçmiş bayramı mübarek olsun ve bu bayramın seçim zaferiyle beraber bütün halklara, bölgeye barışa ve kardeşliğe vesile olmasını temenni ediyorum. Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu belirtmeliyiz ki oldukça anti demokratik bir zeminde bu seçimde bir yarışa girdik. Bu yarışta siyasi partiler eşit koşullarda yarışmadı. Bu seçimde özellikle AKP MHP ortaklığı devletin bütün olanaklarını arkasına alarak her türlü hileye başvurmaktan asla kalmayarak bütün hilelere başvurdukları halde böyle bir sonucun ortaya çıkması aslında artık bu rejimin bu otoriterleşmenin gidecek bir yerinin olmadığını bizlere göstermiştir. 31 Mart’ta tekçilğe, inkara, zamlara, zulümlere Türkiye halkları el ele omuz omuza vererek dur demiştir” sözlerini kullandı.
‘Bu başarı hepimizindir’
Yerel seçimde tüm kurumlarla birlikte gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Tülay, “Bizler dedik ki bu seçimde biz otoriterleşmeye, faşist rejime, kayyımcı sisteme, yaşam alanlarını bize dar edenlere, nefes almamızı engelleyenlere karşı büyük bir demokrasi mücadelesi vereceğiz dedik aynı zamanda. Ve evet bu demokrasi mücadelesini değerli halklarımızla birlikte partimizin bütün organlarıyla beraber bu mücadeleyi yürüttük. Bu başarıyı değerli halklarımıza borçluyuz. Her türlü baskıya rağmen, her türlü hile ve zorbalığa rağmen sandıklarını asla terk etmeyen, gece gündüz çalışan, gece gündüz bu seçimin önemini insanlara aktaran, kayyımcı seçmenlere karşı nasıl mücadele vereceğimizi tek tek kapı kapı gezerek aktaran başta sevgili kadınlara, analarımıza, değerli halklarımıza, parti emektarı arkadaşlarımıza buradan sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum ve bu başarı hepimizin başarısıdır. bu başarı hepimize kutlu olsun” diye konuştu.
‘Bu tabloda Türkiye halkları yanıt olarak adalet demiştir demokrasi ve özgürlük demiştir’
31 Mart’ta hukuksuzluklara, haksızlıklara, sefalete “yeter” denildiğini belirten Tülay’ın konuşması şu şekilde: “Evet 31 Mart’ta dillerimiz farklı ama sözlerimiz aynıydı. Hukuksuzluklara, haksızlıklara, sefalete hep birlikte yeter artık dedik. Edî Bes e dedik ve bunun sonuçlarını hep beraber aldık. Uzun yıllardan beri toplum kutuplaştırılmış ve ayrıştırılmıştır. Ülkenin kaynakları ve zenginlikleri bir avuç yandaşa peşkeş çekilmiştir. Oysa 50 milyona yakın insan bu ülkede açlık ve yoksulluk sınırında yaşarken AKP’ye ve saraya yakın bir avuç kesime bu ülkenin bütün varlıkları ve kaynakları peşkeş çekilmiştir. Bu tabloda Türkiye halkları yanıt olarak şunu söylemiştir. Adalet demiştir demokrasi ve özgürlük demiştir. Türkiye halkları AKP ve MHP kuşatmasını seçimlerde kırmıştır iktidarın alanını daraltmıştır. 85 milyon yurttaşımızla birlikte kurulmuş olan özgürlük ittifakına bir kapı aralanmıştır. Türkiye halklarının verdiği her oy yoksulluk istemiyoruz anlamındaydı, ayrışma istemiyoruz anlamındaydı, yaşam tarzlarımıza müdahale etmenizden bıktık ey AKP anlamındaydı. Kadın cinayetlerinde artık katledilmek istemiyoruz, bu konuda hukuksuzluğu ön plana tutan erkek egemen zihniyetine karşı dur deme anlamı taşıyordu. Halklarımız iktidarın baskıcı ve otoriter siyasetine karşı demokratikleşmeyi savunmuştur, yoksulluk ve hayat pahalılığına karşı adil bir ekonomik bölüşümün kapılarının aralanmasını istemiştir, ekmek kavgası vermiştir. Bunun ürünüdür bu seçim sonuçları. Şimdi Türkiye’de bütün siyasetçilere düşen en önemli görev, Türkiye halklarının verdiği bu mesajı doğru okumaktır. Bu, iktidar için de böyledir, muhalefet açısından da böyledir. Ve burada özellikle Kürt halkının seçimlerde verdiği mesaj, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin kapılarının aralanmasını istemiştir.
31 Mart’ta DEM Parti’nin seçim stratejisi kazanmıştır
Burada iktidar da muhalefet de bu mesajı en güçlü şekilde ele almalıdır, en güçlü şekilde değerlendirmelidir, Kürt halkının taleplerine kulak verilmelidir. 31 Mart’ta ortaya çıkan harita ve değişim demokratik bir değişim ve dönüşümün talebinin haritasıdır. Demokratik bir ülkeyi yaratabileceğimizin umutlarının haritasıdır. Güçlü ve umutlu geleceklerin ve yarınların kurulabileceğinin haritasıdır. İnancın haritasıdır. DEM Parti olarak seçim sonuçlarını böyle okuyoruz. 31 Mart’ta DEM Parti’nin seçim stratejisi kazanmıştır. Ortaya koyduğumuz hedefleri hatırlayacak olursak; kayyımları göndermek az farkla kazandığımız belediyeleri kazanmak, batıda da Türkiye halklarının kazanması ve tüm halkların temsiliyetinin yerel yönetimlerde sağlanmasıydı. DEM Parti Türkiye’nin yönünü belirlemiştir.
Başarımızı daha da ilerletmenin sözünü veriyoruz
DEM Parti sadece kayyımları göndermedi sadece kazandığımız belediyelere yenilerini eklemedik. Aynı zamanda Türkiye siyasetinin ve Türkiye’de ortaya çıkan bu haritanın yönünü DEM Parti belirlemiştir. Bu seçim DEM Partinin başarısıdır. Kent uzlaşısının her yerde başarıya ulaşmasıdır. Halklarımızın ayrımızın ayrışmaya, talana, kutuplaşmaya karşı birlikte yaşamak istiyoruz talebinde kent uzlaşısında bir araya gelmenin yansımasıdır bu seçimler ve kent uzlaşısının ortak yaşam konusundaki ısrarımızın başarısıdır. Bir kez daha politik bilinç ve örgütlü tutumuyla sandıklara giderek, farkını ortaya koyarak bu mücadeleye ve bu başarıya katkı veren değerli seçmenlerimize, değerli halkımıza, seferber olan analarımıza, halklarımıza buradan bir kez daha sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz, başarımızı daha da ilerletmenin sözünü veriyoruz.
Yeni dönemin üzerimize yüklediği görev ve sorumlulukların farkındayız
Değerli arkadaşlar, değerli halklarımızın bu ülkede demokratik çözümü ancak ortak mücadeleyle getirebiliriz. Hem 31 Mart’ta irademizi sandıklara yansıtırken hem de Van’da gasp edilmek istenen belediyemizi savunurken ortak mücadelenin önemine bir kez daha şahit olduk. Ve buradan özellikle 14’te 14 yapan ve aynı zamanda belediyede iradesine sahip çıkan darbeyle elimizden alınmak istenen Van seçimlerinde seferber olan halkımıza ve birlikte ortak mücadele yürüttüğümüz bütün kurumlara, siyasi partilere buradan sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Van büyük bir başarıydı hepimize kutlu olsun. Bizler yeni dönemin üzerimize yüklediği görev ve sorumlulukların farkındayız. Bunların her zamankinden daha ağır olduğunun da farkındayız. Biz bu başarıyla yetinecek değiliz bu başarıyı daha da ileriye sıçratacak siyasetin tıkanmış olan damarlarını demokratik siyasetin kapanmış kapılarını açmak gibi bir görev ve sorumlulukla yolumuza devam edeceğiz. Önümüzdeki dönem demokratik mücadele ortaklığını hep birlikte kurmak, demokratik mücadele ittifakını hep birlikte genişletmek gibi bir görev ve sorumluluğumuzun olduğunun farkındayız. DEM Parti olarak bu seçim başarısını ve ortaya çıkan bu haritayı göz önünde bulundurarak Türkiye’de demokratik cumhuriyeti inşa etmenin kapılarını aralamak üzere Türkiye'deki bütün demokrasi güçleriyle bir arada olarak bu mücadeleyi daha da büyütmemiz gerektiğinin farkındayız.
Türkiye’yi demokrasi ile buluşturacağız
Bizler Kent Uzlaşısını da anlatırken bizler demokratik mücadele ittifakından da bahsederken şunu altını sürekli kalın kalın çizdik. Bizim kent uzlaşısı derken de demokratik cumhuriyet için demokrasi ittifakını güçlendirmeliyiz derken de sadece siyasi partileri kast etmedik hiçbir zaman. Evet muhalefetin önemli unsurlarıdır. Bunları da kast ederek Türkiye’deki bütün toplumsal dinamiklerini Kürt halk hareketini kadın hareketini alevi hareketini doğa ve insan hakları savunucularıyla birlikte Türkiye’deki bütün siyasal öznelerle birlikte önümüzdeki en önemli görev ve sorumluluklarımızın demokratik mücadele ortaklığı olduğunun bilinciyle hareket ettik bugüne kadar. Şimdiden sonra açılan bu kapılardan içeri girmek Türkiye’yi demokrasi ile buluşturmak için demokratik bir cumhuriyeti inşaa etmek için yolu tek tek o tuğlalardan örmek gibi bir görev ve sorumluluğumuz var. bu görev ve sorumluluk için yerelden merkeze kadar DEM parti olarak halklarımızla beraber bütün toplumsal ve siyasi dinamiklerle birlikte bu mücadeleyi yürütecek Türkiye’yi de demokrasi ile buluşturacağız.
1 Mayıs’ta ülkedeki açlık ve yoksullukla boğuşan işçilerle bir arada olacağız
Bizler mücadelemizi yürütürken ve aynı zamanda bu seçim kampanyamızda 8 Martta kadınlarla alanları doldurduk ve Newrozlarda Türkiyede, Orta Doğu’da ve dünyanın dört bir yanında Newrozlarda başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye ve bölge halkları akın akın alanlardaydı, meydanlardaydı. Bu bir iradenin göstergesidir. 31 Mart’a bu irade yansımıştır. 31 Martta Türkiye’de çıkan bu tablosunda bu iradenin yansıdığını hep birlikte gördük ve şimdi sıra yaklaşan 1 Mayıs'a aynı duyguyla, aynı ruhla ve aynı zafer inancıyla, başarı inancıyla bizler 1 Mayısta alanları doldurma konusunda buradan hem çağrımızı hem de kararlılığımızı belirtmek istiyorum. Türkiye’nin şuan en büyük sorunlarından birisi artan hayat pahalılığı. Geçinememe, emeklilerin maaşlarının hiçbir şeye yetmemesi, emekliler aldıkları maaşla bir hafta dahi geçinemez haldeler. 16 milyon emekli mağdur. 50 milyona yakın insan açlık ve yoksullukla karşı karşıya ve böylesi bir tabloda ezilenlerin ve sömürülenlerin iradesinin yansıması, 1 Mayıs’ta bu ülkedeki açlıkla boğuşan, yoksullukla boğuşan işçilerin emekçilerin ve sizlerin hep birlikte bir arada olacağımız bir gündür. Ve şimdiden bütün işçilerin, emekçilerin 1 Mayıs’ını kutluyorum. Alanlarda olacağız. Meydanlarda olacağız. İşçilerle emekçilerle el ele olacağız 1 Mayıs'ta. Aramızda VİGO işçileri var aramızda onlara hoş geldiniz diyorum. Getire bağlı şirketin 5 Nisanda çalışanlarına sormada saatli garanti çalışma ücretini kaldırarak paket başı ücret sistemine geçmesi üzerine VİGO kuryeleri İstanbul ve Kocaeli'de iş bırakma eylemlerine başlamışlar. Paket başı ölümdür diyor VİGO işçileri. ekmeğimizin küçülmesine izin vermeyeceğiz diyor VİGO işçileri. Ekmeğimiz için, canımız için alanlardayız, eylemdeyiz diyor VİGO işçileri. Biz DEM Parti olarak sevgili VİGO işçilerine buradan bu kürsüden bir kez daha diyoruz ki sizlerleyiz mücadelenizle beraberiz ekmek kavganızın yanındayız dayanışma içinde olacağız. Sizler başarana dek sizlerle bu mücadeleyi hep birlikte yürüteceğiz. Başarılar diliyorum sizlere sizlerin direnişini buradan saygıyla selamlıyorum.
AKP çaldığı belediyelerde asla muzaffer olamayacaktır
31 Mart Kürt halkının iradesinin kayyıma karşı iradesinin yansıdığı gün olmuştur. Halk kazandı, kayyımcı zihniyet kaybetti. Bu süreci değerlendirirken şu bilgileri paylaşmak isterim. Değerli halklarımız kayyım seçmen gönderen AKP-MHP iktidarının kayyım seçmenle elimizden aldığı belediyelerin listesi ve oy oranları var burada. Birkaç örnek vereceğim. Batman Gercüş 295 kayyım seçmen var ve biz 54 oy ile kaybetmişiz burayı. Şırnak Merkez 8287 kayyım seçmen var biz 2507 oyla burayı kaybettik. Ama biz kaybetmedik. Biz Şırnak'ta da elimdeki 10 merkezdeki listede de bizler kazandık. Kampanyamızın başından beri sıklıkla ifade ettiğimiz özellikle Kürdistan'da az farkla kaybettiğimiz kimi belediyeler ya da seçmeni az olan beldelerde ve belediyelerde böyle bir siyasi çizgi izlediğini, ahlaki etik değerlere hukuka seçme ve seçilme hakkını yok sayan bir anlayışla ne yaptı AKP, buralara seçmen kaydırdı. Şırnak’a gittiğimiz zaman inanın Şırnak’ta şöyle bir duyguya kapıldım. Şırnak adeta bir açık hava karakolu modundaydı. Her yerde asker kaynıyordu. Hiçbir zaman şırnak’a ayak basmamış askerler de seçim günü gelip orada oy kullandılar. Şimdi buna AKP ben bu seçimden zaferle çıktım diyebilir mi. Diyemez. Burada adeta bir hırsızlık yapmıştır. Bu kayyım rejiminin başka bir versiyonudur. Buradan onurlu direniş sergileyen başta Şırnak halkı olmak üzere bütün bu merkezlerimizde en yüksek düzeyde mücadele yürüten bütün değerli halklarımıza ve arkadaşlarımıza buradan teşekkür ediyorum, sizlerin direnişini saygıyla selamlıyorum. Şırnak halkı olmak üzere bütün halklar kazanmıştır. AKP çaldığı belediyelerde asla muzaffer olamayacaktır. Bunun hesabını da sormaya devam edeceğiz.
Saray rejiminin Kürt halkı üzerindeki çöktürme planı 31 Mart seçimlerinde bir kez daha çökmüştür
Kürt halkına dönük çöktürme planına, Kürt halkının barış taleplerine dönük her zaman şavaş ve ayrıştırıcı dille yanıt veren anlayışa ve bu çöktürme planına Kürt halkı bu seçimlerde demiş oldu ki bizler irademize ne olursa olsun sahip çıkacağız. Kayyımcı anlayışı asla kabul etmedik, etmeyeceğiz, bu seçimlerde bunu bir kez daha gösterdik. Şu bilinsin ki AKP iktidarının saray rejiminin Kürt halkı üzerindeki çöktürme planı 31 Mart seçimlerinde bir kez daha çökmüştür. Bu iktidarın ve saray rejiminin JİTEM ittifakı bir kez daha çökmüştür. Kürt sorununu çözemeyen çözülür gerçeğiyle 31 Mart seçimlerinden çıkan sonuçlara baktığımızda bu gerçeklik bir kez daha karşımıza çıkmıştır ve herkesi bu gerçeklikle yüzleşmeye davet ediyoruz. 21. yüzyılda bir halkın seçme ve seçilme hakkını elinden almak anlamına gelen kayyım rejimine karşı halk dediki ki; ben kendi kendimi yöneteceğim, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü yerel yönetim anlayışıyla belediyemizi bizler yöneteceğiz. Kendşmizi de kentimizi de bizler yöneteceğiz diyen değerli halkımıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Buradan onları ne kadar alkışlasak azdır. Buradan bir kez daha bu iradeyi ortaya koyan Kürt halkına ve bütün seçmenlerimize bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyorum.
Kobanê Kumpas davası IŞİD zihniyetinin Sincan Adliyesi'ndeki tezahürüdür
Yarın Kobanê Kumpas Davasının karar duruşması gerçekleşecek. Ancak aldığımız duyumlara göre karar verilmeyecek ve ertelenme ihtimali var. Demokratik siyasetin tasfiyesini hedeflemiştir Kobanê Kumpas Davası. Demokratik mücadeleyi engellemek istemiştir Kobanê Kumpas Davası. Kobanê Kumpas Davasıyla bugün ortaya konulan senaryoya inanın ki o sözde yargıyı yürüten heyet de inanmıyor. Yargılanan arkadaşlarımız için kimler gelip ifade vermeye kalkıştıysa o ifadeleri yalan olduğu için yüzlerine gözlerine bulaştırmıştır. Bir hukuk garabeti bir hukuk cinayeti görmek istiyorsanız Kobanî Kumpas Davasının belgelerini okursanız bunların en iyisini orada görürsünüz. Kobanê Kumpas davası IŞİD zihniyetinin Sincan Adliyesi'ndeki tezahürüdür. Bunu asla kabul etmiyoruz. Buradan yargıya çağrımızı yineliyoruz. Ey yargı sarayın karşısında yeterince cübbeni ilikledin. Cübbeni iliklemekten vazgeç. Adalet terazisi yeterince bozuk. Bu teraziyi bir kez olsun düzeltme eğilimine girin.
Bütün dünya halklarının takdir ettiğini saray yargısı suç olarak görüyor
Bir kez daha çağrımızı yineliyoruz arkadaşlarımız hakkında isnat edilmiş hiçbir suç yoktur. Arkadaşlarımız yarın tahliye edilmelidir. Arkadaşlarımızın verdiği mücadele bugün Ortadoğu halklarının kurtuluşuna hizmet eden mücadelenin ta kendisidir. Bugün Kobanî demek IŞİD’e karşı güçlü bir mücadele yürütmek demektir. Bugün IŞİD’in Rusya’da en son gerçekleştirdiği katliam, yeni yeni basına düşen ve Türkiye’de gerçekleşmeyi hedeflediği kimi katliamlar dizisi, gerçekleştirdiği katliamlar dizisine dönüp baktığımızda partimizin IŞİD’e karşı demokratik mücadele konusunda ortaya koyduğu tavır takdire şayandır. Bütün dünya halklarının takdir ettiğini saray yargısı suç olarak görüyor. Bunu bizler asla kabul etmiyoruz. Ve yarın arkadaşlarımızın serbest kalması gerektiğinin altını çiziyoruz. Şu bilinsin ki Kobanê Kumpas Davası’nda yargılanan arkadaşlarımız yıllardır devam eden bu hukuksuz dava en onurlu tavrı ortaya koymuşlardır. Her savunma bir hukuk, her bir savunma bir demokrasi dersi niteliğindedir. Buradan kendileriyle gurur duyduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim. Figen Yüksekdağ, Sabahat Tuncel'e, Gültan Kışanak'a, Ayla Akat’a, Nazmi Güre, Ali’ye, Bülent’e, Günay’a ve sevgili Selahattin Demirtaş'a buradan selam ve sevgilerimizi iletiyorum.
Devam eden çatışmalar çok ciddi bir savaşın habercisi barış dışında bir reçete yok
Değerli arkadaşlar, Ortadoğu kaynayan kazan olmaya devam ediyor. Ortadoğu’da sular son 200 yıllık tarihe baktığımızda hiçbir zaman durulmadı, biliyoruz. Ama şu anda özellikle Kızıldeniz’de başlayan gerilim, Doğu Akdeniz’e zaten devam eden bir gerilim vardı. Bununla birlikte İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmesi ve en sonra İsrail ve İran arasında devam eden çatışmalar çok ciddi bir savaşın habercisi. Çok ciddi bir savaşın habercisi ama bu dönemde dünyanın içinden geçtiği ekonomik koşullar, küresel sermayenin yaşadığı krizler bunların yansımaları, emperyalist güçlerin yeniden paylaşım savaşları. Bütün bunların en çok zuhur ettiği bölge Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Kafkasya bölgesidir. Bu bölgede bizler baştan beri dedik ki savaşa asla prim verilmemeli. Baştan beri dedik ki bugün 3’üncü Dünya Savaşını andıracak bir savaşa girilmesi dünyanın ortadan kalkması anlamına gelecektir. Devletlerin birbirini nükleer silahla tehdit ettiği bir dönemden geçiyoruz. Çok ciddi bir süreçten geçiyoruz. Biz böylesi bir süreçte barış ve diyalog dışında sunulabilecek hiçbir reçete olmadığını düşünüyoruz. Bugün ulus devlet anlayışının yürüttüğü kendi içinde yürüttüğü çatışmaların en ağır bedelini halklar ödemektedir.
Gelin Kürt sorunu ve Filistin sorununu çözelim
Bugün Orta Doğu’ya baktığımızda iki temel kanayan sorun vardır. Filistin sorunu ve Kürt sorunudur. Filistin sorununu acil olarak çözüme kavuşması konusunda mesajlarımızı sürekli bu kürsülerden de verdik, alanlardan da, meydanlardan da verdik. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi, dört parça Kürdistan’da bir statünün elde edilmesi konusunun Orta Doğu halklarını rahatlatabilecek, Ortadoğu barışına hizmet edecek bir konu olduğunu baştan beri sürekli ifade ettik. Buradan bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bu iki sorun halkların kaderini tayin etme hakkı çerçevesinde çözülmediği sürece küresel emperyalist güçlerin kanatmaya devam edeceği sorunlar olmaya devam edecektir. Buradan bütün bölge halklarına ve Türkiye halklarına sesleniyoruz. Gelin Kürt sorunu ve Filistin sorununu çözelim. Özellikle Türkiye halkları için bu kadar kaynayan kazan konumunda olan bölgede bu kadar çetrefilli bir siyasi süreçten geçilen bir dönemde Kürt sorununu çözmüş olan bir Türkiye’nin halklarının ve toplumunun çok daha güçlü ve dayanışmacı bir mesaj verebilecektir. Bu kaos ve karmaşa içinde diyoruz ki tek çözüm halkların birlikte kuracağı ittifaktır. Bölge açısından en önemli çözüm Türk ve Kürt ittifakıdır Kürt Arap ittifakıdır. Gelin bu ittifakları bu halklar ittifakını hep birlikte güçlendirelim barışın sesini savaş çığırtkanlarına karşı daha da yükseltelim ki bu bölgeye barış ve huzur gelsin. Biz DEM Parti olarak Orta Doğu’nun büyük barışı için çalışmaya devam edeceğiz.
Yeni dönemde DEM Parti ile barışı, adaleti ve demokrasiyi getirme mücadelemiz daha da yükselecek
Değerli arkadaşlar 31 Mart zaferiyle işimiz bitmedi yeni başlıyoruz dedik. Türkiye’den Orta Doğuya barış köprülerini hep beraber kuracağız. En yerelden başlayarak demokratik yaşamı hep birlikte inşa edeceğiz. Amed’den Ankara’ya, Ankara’dan Şam’a, Bağdat’a, Gazze’ ye her yerde ortak yaşamı, halkların birlikte yaşamını inşa edebilecek bir iradeye bir kabiliyete sahibiz. 31 Mart'ta seçilen belediye eş başkanlarımızla birlikte hizmet götürmediğimiz bir sokak dahi kalmayacak. Kentleri toplumla birlikte ortak akla dayanarak hep birlikte yöneteceğiz. Seçimleri DEM Partiden önce halklar kazanmışır. Halkların bu kazanımlarını hem Türkiyede hem bölgede büyük barış mücadelesine vesilesi yapmaya buradan büyük barış mücadelesini büyütmeye söz veriyoruz. Biz toplum için yaşanabilir bir ülkenin, bir dünyanın inşası için siyaset yapıyoruz. Siyasetimizin değmediği, gönül birlikteliği kurmadığımız tek bir insanımız kalmayacak. Onlar savaş tantanalarıyla gürültü çıkarmaya devam etsin biz barış türküleriyle, halaylarla, horonlarla mücadele etmeye devam edeceğiz. Moralimiz yüksek, heyecanımız yüksek, inancımız yüksek. Yeni dönemde DEM Parti ile barışı adaleti ve demokrasiyi getirme mücadelemiz daha da yükselecek. Her zamankinden daha çok çalışmaya dayanışmaya ve emek vermeye ihtiyacımız var. Bu bilinçle yol alacağız. Tekrar başarımız kutlu olsun yolumuz açık olsun. Serkeftin serkeftin.”