‘Kolektif bir belediyecilik’ sözü ile yola çıktı
- 09:09 3 Mart 2024
- Siyaset
Rozerin Gültekin
AMED - Licê Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından 8 yıldır hiçbir sorunun çözülmediğini belirten DEM Partili Licê Belediye Eşbaşkan Adayı Diyar Dilek Özer, “Halkın taleplerini, ihtiyaçlarını halkla ortaklaşarak kolektif bir belediyecilikle yapma sözü verdik” dedi.
31 Mart seçimlerine sayılı günler kalırken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 2016 ve 2019 yılında kayyım atamaları ile ellerinden alınan belediyeleri geri almak için mahalle mahalle, meydan meydan çalışmalar gerçekleştiriyor. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Yüzde 77 oy almasına rağmen kayyım atanarak halkın iradesinin gasp edildiği belediyelerden biri de Licê Belediyesi olmuştu. DEM Parti Licê Belediye Eşbaşkan adayı Diyar Dilek Özer ile yürüttüğü mücadeleye ve projelere dair konuştuk.
10 yıldır yürüttüğü mücadele
Amed’in Licê ilçesinde 1986 yılında yurtsever bir ailede dünyaya gelen Diyar, ilköğretim ve lise eğitimimi burada tamamladıktan sonra Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Fen Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Dilek, “2014 yılından sonra aktif olarak siyasetin içine katıldım. İlk olarak Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği’nde çalışma yürüttüm. 2016 yılında KHK ile birçok kurumumuzla beraber burası da kapatıldı. Daha sonra çalışmalarıma Zindanlarla Dayanışma Derneği’nde devam ettim. 2018 yılında TUAY-DER’i açtık ve oranın da kurucusu sayılırım. Akabinde MEDTUHAD-FED’de iki dönem yöneticilik yaptım. Daha sonra 2023 yılında Diyarbakır Kadın Akademisi Derneği’nin başkanlığını yaptım. Rosa Kadın Derneği’nin üyesiyim ve TJA aktivistiyim. Kendim bir tutuklu ailesiyim ve bu alana geçmemin temel nedenlerinden biri de buydu. Zindanlarda yaşanan sorunlara ve ailelerin karşılaşmış oldukları sorunlara cevap olabilmek adına bu alanda çalışma yürüttüm” sözleriyle çalıştığı alanları aktardı.
‘Licê’de intikamvari yaklaşım var’
8 yıldır atanan kayyımlar ile halka yönelik “intikamvari” yaklaşımların söz konusu olduğunu dile getiren Dilek, aday olmasının nedenin “Mevcut kayyım politikalarının yaratmış olduğu algıların, tahribatların, enkazların, asimilasyonların önüne geçmek” olduğunu ifade etti. Dilek, “Toplum kıskaç altına alınıp sindirilmeye çalışılıyor. İmha, inkar ve asimilasyon politikalarıyla bir halkın iradesi gasp ediliyor. Belediyeler birebir halka temas eden kurumlar olduğundan özelde bu kurumlara el koyma durumu yaşanıyor. Kürt halkı örgütlü ve bilinçli bir halk olduğundan, politikaları yerini bulamadığından kaynaklı özel savaş politikalarıyla, imha ve düşürme politikalarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Özelde gençler arasında uyuşturucu ve ajanlaştırmayı yaygın kılarak bu özel savaş politikalarını hayata geçiriyorlar. Bizim de asıl amacımız bu politikalarla baş etmek, mücadele etmek. Oy potansiyelimizin daha yüksek olduğu kentlerde özelde bu yönelimler yaşanıyor” dedi.
DEM Parti Licê’de kayyımların yarattığı sorunları çözecek
Kayyımla beraber 8 yıldır Licê’nin başta su ve yol olmak üzere hiçbir sorunun çözülmediğini belirten Dilek, DEM Parti olarak sorunları çözmek ve halka hizmet sunmak için gerçekleştirecekleri projeleri paylaştı. Dilek, “Halkı daha fazla mağdur etme, sorunlarına cevap olmama yönünde bir politika yürütülüyor. Bunun için özelde kadınlar ve çocuklar üzerinde yürütülen özel politikalar gündemimizde. Bilindiği üzere Licê ilçemizde bir kadın kooperatifimiz zaten var ve bunu daha fazla büyütüp geliştirmek asıl projelerimizden birisi. Güven oluşturabilecek ortamlar yaratmak, kapatılan kadın kurumalarımızı tekrardan açmak ve ekonomik anlamda istihdam yaratabilecek mekanlar sağlamak amacımız. Halkımızla ortak bir zeminde buluşarak, ihtiyaçlar temelinde projelerimizi hayata geçirmek istiyoruz. Gençlerimiz, öğrencilerimizle ortaklaşarak ihtiyaçlara cevap olabilecek sosyal aktivitelerin ve spor alanlarının arttırılması noktasında projelerimiz var” şeklinde konuştu.
‘Bir bütünen mücadele etmek gerekiyor’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin yaşamın her alana yayıldığına dikkat çeken Dilek, tecridin kırılması içinde çalışmalar gerçekleştireceklerinin söyledi. Dilek, “Hem zindanlara hem Adalet Nöbeti eylemi sürdüren annelerin sesine ses olmak için mücadelenin her alanında çalışma yapmak gerekiyor. Tabi salt kurumlar bu çalışmaların parçası değil. Sosyalist örgütler de, aileler de, kurumlar da, siyasi partiler de bunun bir parçası. Bu konuda ortaklaşmak gerekmektedir. Tecridi salt İmralı ve zindanlar üzerinden görmemek gerekiyor. Tecridi bütünlüklü ele almak gerekiyor. Tecrit şu aşamada bütün toplumu etkileyen bir noktadadır. En demokratik hak olan kendini ifade etmede bile bir kısıtlama hali var. Bunu kırmak ve baş etmek için bir bütünen mücadele etmek gerekiyor. Bunun mücadelesi de toplumun her kesiminden insanın ve her kurum ve platformun etkin bir şekilde katılımıyla sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Halkın talebi şeffaf bir belediyecilik
Halkla gerçekleştirdikleri temaslarda ortaya çıkan ortak talebin şeffaf belediyecilik olduğunun altını çizen Dilek, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Demokratik bir şekilde daha kapsayıcı, halkın sözünün esas alındığı bir belediyecilik anlayışımız var. Halkın taleplerini, ihtiyaçlarını halkla ortaklaşarak kolektif bir belediyecilik yapma sözü verdik. Partimizin yerelden yönetme perspektifi var. Bizi oraya halk getiriyor ve halkın iradesi olarak orada olduğumuz bilinciyle hareket etme söz konusu. Esas olarak orada halkın sözünün geçtiğini bilmek ve ona göre çalışmak gerekiyor. Yerel yönetimler de mücadelenin, halkla bütünleşmenin bir parçası aslında. Bundan kaynaklı halkın bir bütünen kendi partisi etrafında kenetlenerek bu süreci belediye eşbaşkanlarıyla beraber yürütmesi noktasında bir irade göstermesi gerektiği konusunda bir çağrımız var.”