Berivanların Cizîr’ini kadın kenti yapma iddiasında!
- 09:03 21 Şubat 2024
- Siyaset
Dilan Babat
ŞIRNEX - DEM Parti Cizîr Belediye Eşbaşkan Adayı olan Güler Tunç, “90’lı yıllarda Berivanların kurduğu kent” olarak tanımladığı Cizîr’i geliştirecekleri projeler ile bu kez kadın kenti yapacaklarını söyledi.
Yerel yönetim seçimlerinin yapılacağı 31 Mart’ta az bir zaman kaldı. Tüm siyasi partilerde adaylar netleşirken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ise diğer siyasi partilerden farklı olarak adaylarını halk oylaması ile belirledi. Yapılan halk oylamasında çıkan adayların en büyük iddiası halkın olan belediyeleri yeniden almak.
Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesinde 16 Ocak’ta yapılan halk oylamasında çıkan isim ise kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerden biri olan Güler Tunç. Herkes onu Cizîr’deki yasak döneminde dünyaya getirdiği Bêkes’in annesi olarak tanıdı. Sadece Bêkes’in annesi olarak kalmayan Güler, bir dönem ilçe eşbaşkanlığı ardından Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistliği yaparak, hem kadınların sesi olmayı hem de iktidarın Cizîr halkına reva gördüğü katliamlara karşı bir karşı duruş sergiledi.
Güler Tunç, Cizîr’deki sorunları ve projelerini anlattı.
Yasını direnişe çevirdi
Cizîr’de 2016 yılında ilan edilen öz yönetim süreci ve Cizîr bodrumlarında yaşanan katliamın ardından genç bir kadın, bir anne olarak sadece yas tutmak yerine yaşatılan bu katliama karşı mücadele etmek istediğini ve mücadelesine de siyaset alanında devam ettirdiğini söyleyen Güler, 2021 yılına kadar Cizîr ilçe eşbaşkanlığını, ardından iki yıl boyunca TJA aktivistliği yaptığını kaydetti. Güler, “Halk oylamasında, halkımız beni bu göreve layık gördü. Cizre dediğimizde insanın omzuna büyük bir yük biner. Kendi gibi ismi bile ağırdır. Cizre direnişin kalesidir, 90’lı yıllardan bu yana büyük bir direnişe ve katliamlara tanıklık etti ve hiçbir zaman boyun eğmedi. Biz de bu toprakların bir genci olarak bu topraklarda mücadelemizi yürütüyoruz. Kürdistan’ın kalbi Cizre'de atıyor deniliyor, Kurdistan’ın kalbi çalıştığında tüm mekanizmaları çalışır. Bugün omzumuza aldığımız yük öyle kolay bir yük değil, bugün Kürdistan’ın gözü bizde. Tüm kadınlar olarak üstümüze ne düşerse yapmaya hazırız. Gençlerin örgütlülüğüyle bu yaşamı yeniden kurma iddiamız var“ dedi.
Erkekleştirilen belediyeyi yeniden renklendirme iddiası
Kürt halkının yıllardır kendi iradesini seçtiğini ama atanan kayyımlarla halkın iradesinin gasp edildiğine vurgu yapan Güler, kayyımların yaptığı şeyin sadece bir belediyeyi gasp etmek olmadığını, kadınların, gençlerin, çocukların yaşam alanlarını tamamıyla yok ettiğini dile getirdi. Güler, “Aslında tüm halkları alternatifsiz bırakıyorlar. Kayyımlar atandığından bu yana bıraktığı tek şey tahribat. Ziyaretlerimiz esnasında da halkımız bize, ‘normal bir belediye almayacaksınız’ diyor. Bunun farkındayız, kayyımlar atanırken sadece bir belediyeye atanmıyor. Kendisiyle beraber özel savaş politikalarını, iktidarın bu kentte hayata geçirmek istediği rantları da hayata geçiriyor. Cizre Belediyesi’ne atanan kayyımın bu halka yaptığı tek hizmet, Erdoğan'ın posterlerinin asılması oldu. Bir de psikolojik bir savaş yürüttü. Kadınların, gençlerin tüm yaşam alanlarını çaldı. Belediyeler partimizde olduğu süreçte, kadınların nefes alabileceği, şiddete maruz kalan kadınların yardım alabildiği tüm alanlar kayyım tarafından kapatıldı. 2014 yılında Cizre’de Sitiya Zîn (danışmanlık merkezi) kuruldu. Burada kadınlar için atölye alanları da vardı ama kayyım atandıktan sonra el koydu. Bu son kayyım atamasında ise kendi hizmetleri altında çalışan kadınları yerleştirdiler. Şuan kadınların uğramadığı, kapısını çalmadığı, AKP’nin rant alanı olarak gördüğü alanlardan biri oldu. Bugün belediye personelinin yüzde 10’u bile kadın değil, hepsi erkek. Bizim de iddiamız, erkekleştirilen belediyelerimizi yeniden eşit temsiliyet sahibi yapmak” diye belirtti.
Kadın ilçesi yapma iddiası
Cizre’ye dair bir çok projelerinin olduğuna dikkat çeken Güler, projelerini şöyle açıkladı: “İlk olarak faaliyetlerimizden biri özel savaş politikaları ve şiddete karşı danışmanlık merkezlerini hayata geçirmek. Köyde ve ilçede bulunan kadınların kendi ekonomik özgürlüklerini sağlamaları için kadın emeği pazarını açacağız. Kadınlara ait parklar kuracağız. Cizre’de 17 mahallemiz var, bu mahallelerde genç kadınların kültürlerinden kopmaması için kültür alanlarını açacağız. Dışarıdan gelenler için konaklama yeri, erkek-devlet şiddetinden kaçan kadınlar için sığınma evlerini açacağız ama bu sığınma evleri ise kadınların kendilerini evlerinde hissedecek şeklinde dizayn edilecek. Tüm mahallerde, kadınlar için toplumsal cinsiyete dayalı farkındalık eğitim çalışmalarına başlayacağız. Halkımızın, ‘şunu da yaparsanız iyi olur’ diyerek getirdiği projeleri de değerlendirip hayata geçirme iddiamız var. İktidarın özellikle burada gençlere dönük uyuşturucu politikaları yoğun devrede. Cizre’de iki evden bir tanesinde bir genç uyuşturucu bağımlısı. Uyuşturucu ile mücadele için ‘Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi’ kuracağız. Öz yönetimin ardından Cizre’nin tek bir sokağı yapılmadı, alt yapı sorunları var. Bunlar da ilk elden yapacağımız projelerden. Aslında tüm projelerimizi halkımız ile birlikte yapacağız, yeniden kuracağız bu ilçeyi. Cizre, 90’lı yıllarda Berivanlarla yeniden kuruldu, bizim de iddiamız bu ilçeyi yeniden kadın ilçesi yapmak.”
Doğa kırımına karşı ‘her ev bir fidan’ kampanyası
İktidarın politikalarından biri olan doğa kırımına da karşı projeler ürettiklerini belirten Güler, 4 yıldır Cûdî ve Gabar’da devlet ve korucular eliyle ağaç kıyımının olduğunu anımsattı. Güler, “Ekolojistlerin Cudi ve Gabar’a gitme şansı olsaydı bugün yaşanılan doğa kırımını tüm dünyaya anlatma şansları olurdu. Cizre’de yeşillik çok az, yaz zamanlarında toz ve sıcaklardan kimse yaşayamaz hale geliyor. Bundan kaynaklı ‘her ev bir fidan’ kampanyası yaparak Cizre’yi de yeşillik alana çevirme hedefimiz var. Yaşanılan doğa kırımına karşı ise büyük bir mücadele ağının oluşturulması gerekiyor. Doğa kırımına karşı sessiz kalmayacağız, suç duyurusu ise onu yapacağız, mücadele edeceğiz. Cudi ve Gabar’da sadece doğa kırımı yaşanmıyor, kalekollar inşa ediliyor, insanlar köylerine rahat giremiyor, her köyün girişine bir kalekol inşa ediliyor. Buna karşı topyekûn mücadele etmemiz gerekiyor, yerel yönetimlerimizde de bunu yapacağız” sözlerini kullandı.
‘Siyaha karşı bizim renklerimiz’
Belediyelere atanan kayyımların ardından belediyelerin önüne çekilen duvarları ve barikatları kaldıracaklarına işaret eden Güler, “Belediyelerimize kayyım atandığında halkımız artık o binaların içerisindekilerin iradeleri olmadığını biliyor. Bu halkın iradesini gasp edenleri halk gördüğü için belediyelere de gitmiyor. Zaten onlar da halkın sorunlarını çözmek için o binalardan dışarı adım atmıyorlar. Zaten halk gitse bile bir cevap alamayacaklarını biliyorlar. Bunun dışında o belediyelerde halkın dışında iktidarın tüm güçleri orada. DTP, DBP süreci boyunca belediyelerimiz hep halka açıktı. Hiçbir zaman belediyeler makam yeri olarak görülmedi, belediyeler sokaklar, parkalar ve halkın içerisindeydi. Halkımız ile birlikte bu kenti yönetme iddiamız var. En başta artık halkımız kayyımın ne olduğunu, halkı nasıl nefessiz bırakmaya çalıştığını görüyor. Bizim çok farklı renklerimiz var onların tek bir rengi var siyah. Siyaha bürünen belediye yerine renklerimizin içinde olduğu bir belediye inşa edeceğiz” şeklinde konuştu.