DEM Parti milletvekilleri: Kürt topraklarından çekilin, işgalciliği bırakın!

  • 18:18 17 Aralık 2023
  • Siyaset
 
ANKARA - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kuruluşların bütçelerine dair konuşan DEM Partili milletvekili kadınlar, “Çekilin, işgalciliği bırakın, çekilin, Kürt topraklarından çekilin. Asimilasyon üniversitelerini kapatın, Kürt’ün varlığına düşman bir şekilde oluşturduğunuz bu yerleri derhâl kapatın” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), milletvekilleri Adalet Kaya, Sevilay Çelenk ve Ceylan Akça, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen 2024 Yılı Merkezi bütçe görüşmeleri kapsamında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kuruluşlara dair konuştu.
 
‘Kadınları güçlendiremediğimiz için erkek şiddeti sorununu da çözemiyoruz’
 
Sosyal politikalarının amacının, yurttaşlar arasındaki eşitsizliği gidermek olduğunu söyleyen Adalet Kaya, 21 yıldır iktidarda olan AKP’nin eşitsizliği gidermek yerine, her geçen gün zengin ile yoksul arasındaki uçurumu derinleştirdiğini belirtti. Adalet, “Sayın Bakan, Bakanlık temel görevlerinden birisini yerine getiremiyor; kadınların sosyal haklar bakımından güçlenmesini sağlayamıyor, kadınların nafaka hakkına bile göz dikiyor. Özellikle bu konuyla ilgili kadınları güçlendiremediğimiz sürece de erkek şiddeti sorununu çözemiyoruz, kadınlar erkekler tarafından katledilmeye ya da şüpheli biçimde yaşamlarını kaybetmeye devam ediyorlar. Hâl böyleyken Erdoğan çıkıp İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddeti artırmadığını iddia ediyor. Şiddeti önlemek, kadınları korumak, şiddet faillerini kovuşturmak, yargılamak ve caydırıcı cezalar vermekle ilgili titizlikle hazırlanmış bir yol haritası olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararıyla birlikte kollukta ve yargıda da bir etki yaratarak 6284’ün uygulanmasını sakatlamış durumdadır” dedi. 
 
‘İktidarın göz boyama çalışmasından öteye gidemiyor’
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından feshedilen İstanbul Sözleşmesi'ne değinen Adalet, “Yeni genelgede komitenin ismi değişti, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu hâlini aldı; kurulda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Başkanlığında Diyanet, Bakanlıkların Bakan Yardımcıları, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, İletişim Başkanlığı yer alıyor yani tamamen kamu görevlilerinden oluşturulmuş bir komiteye çevrilmiş durumda. Kurulda sivil toplum yok, kadın örgütleri yok ve eğitim kurumları yok. Uluslararası standartlarda şiddetle mücadele için gerekli olan şiddet verilerinin periyodik olarak kamuoyuyla paylaşılması, yayınlanması, her an erişilebilir şekilde kamuya açık tutulması gerekirken genelgede kanıta dayalı bir politika izlenmesi yönünde bir ibare var. Ancak verilerin açıklanmasına dair en ufak bir ima bile yok. Bu hâliyle ‘kadına yönelik şiddetle mücadele’ adı altında yayınlanan bu genelge kadın düşmanı siyasi partilerin oyu için kadın kazanımlarını budamaya kalkan iktidarın göz boyama çalışmasından öteye gitmiyor. Ancak gerçeklerin farkında olan kadınlar hayatlarına, haklarına, kazanımlarına sahip çıkmaya devam edecek, İstanbul Sözleşmesi’ni geri almak ve var olan yasaları koruyup uygulatmak için mücadeleden asla vazgeçmeyecekler” ifadelerini kullandı.
 
‘YÖK, 12 Eylül darbe rejiminin bir kurumudur’
 
Sevilay Çelenk ise Mili Eğitim Bakanlığı bütçesine dair söz aldı. Yükseköğretim Kurumu’na (YÖK) dair konuşan Sevilay, YÖK’ün 12 Eylül darbe rejiminin bir kurumu olduğunu ve üniversite özerkliğinin sonunu getiren bir kurum olduğunu kaydetti. Sevilay, “Bilim üretenlerin işini, özgürlüğünü ve hatta yaşamını yitirmek gibi bir risk, kaygı ve baskı altında hissetmeden çalışmaları, evrensel ölçütlerde, nitelikli, bilimsel üretimde bulunmaları, YÖK, YÖK’ü var eden darbe zihniyeti ve bugün bu kurulu sürdüren yine darbeci zihniyetin umurunda bile değildir. Yani bu kurulun üyeleri üniversite, bilim özgürlüğü ve özerkliğini sahiplenmekten, bu en basit, en temel kavrayıştan yoksundur. YÖK’ün de bu kurulun 40 yıllık hayatının yarısında iktidar olan AKP’nin de üniversite nosyonundan ve üniversitenin ne olduğundan haberi bile olmadığını söylediğinizde size sayılardan söz ederler. Hemen AKP döneminde 75 devlet, 57 vakıf üniversitesi kurulduğunu toplam, 132 üniversite açıldığını konuşurlar ve bu sayılar onlar için her şeyin yerine geçer. Oysaki yüz yıllık cumhuriyet tarihinin neredeyse 22 yılında, çeyreğinde iktidardadırlar, zaman geçmiştir, nüfus -birkaç kez söylendi bugün- kaç katına çıkmıştır, bu sayısal artış çok doğal bir gelişimdir ve içi boş bir gelişmeden başka bir şey de ifade etmemektedir” şeklinde konuştu.
 
Bakana Jineoloji dergisini verdi
 
Ceylan Akça Cupolo, iktidarın, “özerk” kelimesini duyunca kendini kaybettiğine işaret etti. İktidarın, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin olduğu bölgelere saldırılardan sonra, Efrîn Cerablus, El Bab’da yüksekokullar açtığına dikkat çeken Ceylan, “Bugün gelirken fotoğraflara baktım meslek yüksekokullarında ne var diye, işte ‘Fakültemiz, akademisyenleri ve öğrencileri ziyarete gittiler’ demişsiniz; fakültenizin akademisyenleri de öğrencileri de yalnızca erkeklerden oluşuyor. Yine, aynı şekilde, bakıyorum, ne yapmışsınız? Suriye geçici hükümeti heyetini götürmüşsünüz, Antep’ten Efrîn’e götürmüşsünüz. Suriye geçici hükümeti nerede yaşıyor? Ankara Altındağ’da yaşıyor. Ankara Altındağ’daki tipleri alıp götürüp Efrin’de asimilasyon üniversitelerini, buraları devam ettirmek için kullanıyorsunuz. Biliyorsunuz, özerk yönetimin olduğu yerlerde jineoloji çalışmaları yapılıyor. Birazdan, bu konuşmamı bitirdikten sonra Sayın Bakana ‘Jineolojî Dergisi’ni hediye edeceğim. Belki Türkiye’deki üniversitelerde de bu jineoloji araştırmalarına konu olan, bu araştırmalarda kadının özgür bilincini açığa çıkaran yerden ilham alabilir ve Türkiye üniversitelerinde de böyle bir atılıma geçebilir” dedi.
 
‘Kürt topraklarından çekilin’
 
Türkiye’de üniversitelerde çeşitli dillerde eğitim verildiğini ve bu eğitim dilleri arasında İngilizce, Arapça, Fransızca, Almanca olduğuna ama Kürtçenin olmadığına dikkat çeken Ceylan, Bakana, “Neden yok” diye sordu. Ceylan, “Bakın, işgal ettiğiniz yerlerde, Efrîn’de dahi ki burası Kürt bir yer- Kürtçe dilde eğitim yok. Ne var? Türkçe var, Arapça var, İngilizce var. Ben Kürtçe müfredat koyun demeyeceğim size, Kürtçe bir şey koymayın diyorum size, ne diyorum biliyor musunuz? Çekilin, işgalciliği bırakın, çekilin, Kürt topraklarından çekilin… Asimilasyon üniversitelerini kapatın, Kürt’ün varlığına düşman bir şekilde oluşturduğunuz bu yerleri derhâl kapatın” ifadelerini kullandı.
 
Gençlere çağrı: Bu bozuk düzeni siz değiştireceksiniz
 
Ceylan, şunları söyledi: “Gençlere seslenmek istiyorum: Çaresiz değilsiniz, örgütlü olabilirsiniz, DEM Gençlik Meclisi’ne gelip örgütlenebilirsiniz. Bu siyasilerin sizin önünüze koyduğu, size pranga gibi taktığı sorunlardan kurtulabilirsiniz ve bunun ilk adımını 24 Aralık’ta Diyarbakır’da yapacağımız kongremize katılarak yapabilirsiniz. Gelin, DEM Parti adı altında örgütlenin, DEM Parti Gençlik Meclisi’nde örgütlenin, bilinçlenin, kendinizi gerçekleştirin. Bu bozuk düzeni siz değiştireceksiniz, bu yamuk düzeni siz değiştireceksiniz, bu aklın kovalayıp yakalamadıklarını siz göndereceksiniz.”