PYD Sözcüsü: Kürtler arasında birliğe ihtiyaç var
- 09:01 11 Ekim 2023
- Siyaset
Melek Avcı
ANKARA - PYD Sözcüsü Sema Begdaş, Türkiye- KDP ortaklığındaki saldırılara ilişkin “Türk devletinin saldırıları devrimden bu yana sürüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna da baktığımızda Kürt halkının yok edilmesi esası üzerinde kurulmuş. Ancak bu kadar plan yapmasına rağmen bunu başaramadığını gördü. Kürt güçleri arasında birliğe ihtiyaç var. Sorun Kürt halkının varlığı, sorun Kürt halkının kazanımları ve bu büyük bir tehlike altında” dedi.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye ile Kurdistan’ın tüm parçalarına yönelik KDP ile ortaklık içerisinde saldırıları sürerken, İçişleri Bakanlığı’na yapılan eylem gerekçe gösterilerek bölgedeki yaşam alanları hedef alınıyor. Saldırılara tepkiler verilerek, Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü üyeleri, Efrîn ile Şehba kantonlarındaki kurum, sendika ve sivil toplum örgütleri, insan hakları örgütlerinin de aralarında olduğu birçok kurum saldırıları durdurma çağrısı yaparken, diğer yandan 8 kadın örgütü ise Birleşmiş Milletler’e (BM) açık mektup yazarak tuttum alma ve Türkiye’ye yaptırım çağrısında bulundu.
Kurdistan’ın dört parçasına yönelik saldırıları ve suikastları ajansımıza değerlendiren PYD Sözcüsü Sema Begdaş, “Kürtlerin varlığının yok edilmesi” planlarına karşı ulusal birlik çağrısı yaptı.
“Kuzey ve Doğu Suriye’de; kadın, savunma, siyaset, diplomasi ve ekonomi alanlarında bir değişim dönüşüm yaşandı. Bu yüzden bugün Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar oluyor. Biz hedef ve amaçlarının ne olduğunu biliyoruz.”
*Öncelikle Kuzey ve Doğu Suriye’de şu anda durumlar nasıl?
Kuzey ve Doğu Suriye’de bugün büyük bir direniş var. Bu devrimin kazanımlarını koruma direnişi. Büyük bir direniş ve büyük bedeller verildi. Kuzey ve Doğu Suriye’deki bileşenler Kürt halkının öncülüğü ile demokratik ulus projesi 2014’ten bu yana Özerk Yönetimle inşa edildi. Bu toplumda demokratik bir değişim-dönüşüm yarattı. Eğer bugün Suriye’de devrimden söz ediyorsak bu devrim Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşmiştir. Kuzey ve Doğu Suriye’de; kadın, savunma, siyaset, diplomasi ve ekonomi alanlarında bir değişim dönüşüm yaşandı. Bu yüzden bugün Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar oluyor. Dêrazor’da birçok bölgesel gücün, uluslararası güçlerin işbirliği ile bir karışıklık ortaya çıkarıldı. Biz hedef ve amaçlarının ne olduğunu biliyoruz. Son zamanlarda birçok toplantı yapıldı. Bunlarla inşa edilen sistemi ve kazanımlarımızı nasıl boşa çıkaracaklarını ele alıyorlar, sonuç almak istiyorlar. Bugün tartışılan ve Suriye için de tartışılan demokratik ulus projesine kendi çıkarlarını esas alan güçler, iktidarlar saldırıyor. Özellikle Türk devletinin bölgeye yönelik saldırıları devrimden bu yana aralıksız sürüyor. Her türlü yöntemle saldırıyorlar. Bu yüzden bugün Kuzey ve Doğu Suriye’de büyük bir direniş var diyebiliriz. Bu kazanımlarımızı nasıl koruyabiliriz? Şimdi hem siyasi hem diplomatik hem de askeri olarak bir direniş veriliyor. Kazanımlarımızı nasıl koruyup inşayı sürdürebiliriz diye tartışıyoruz.
* Şu anda özerk yönetimde inşa çalışmaları nasıl yürütülüyor?
Özerk Yönetim ilk ilan edildiği günden bu yana yaşanan değişim dönüşümlere cevap olmak isteğinde. Özerk Yönetim, Rojava’da 3 kanton esası üzerine kuruldu. Ancak şimdi Kuzey ve Doğu Suriye’nin her yerinde bu yönetim yayılıyor ve yapılacak çalışmalar günden güne artıyor. Kuzey ve Doğu Suriye, topraklarından göç ettirilenlerin yeri olmuş durumda. Toplumsal sözleşme bugün hala tartışılıyor. 2014’te bir toplumsal sözleşme vardı ancak daha sonra Özerk Yönetim büyüdü ve 7 yeni yönetimi de içine aldı. Bu nedenle bir kez daha toplumsal sözleşme üzerine tartışmalar yürütüldü. Siyasi çalışmalar siyasi partiler aracılığı ile devam ediyor. Yine kadın çalışmaları sürüyor. Rojavalı kadınlar dünyaya örnek olmuş durumda. Sistemleri ile Suriye’deki tüm kadınlar arasında ittifaklarını geliştirdiler. Aynı zamanda Ortadoğu’da da, dünyada da aynı şekilde bunu geliştirdiler. Bu konudaki çalışmalar aralıksız sürüyor. Diplomatik çalışmalar ‘Demokratik Ulus’ esası ve toplumsal diplomasi ekseninde, yani halkların çıkarları temelinde yürütülüyor. Kuzey ve Doğu Suriye’nin genelinde, kadın, siyaset, ekonomi, diplomasi, savunma, ekolojik alanlarda yani tüm alanlarda çalışmalar aralıksız sürüyor.
“Bu yüzyılda yapılan bu saldırıların Kürt halkına yönelik soykırım olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bugün şunu da görüyoruz ki Kürtler eskisi gibi değil. Evet, geçmişte Kürtlerin çok serhildanları oldu ancak 21’inci yüzyılda Kürtler artık bir önderliğe sahip, düşünceleri, felsefeleri var, Kürtler demokratik bir projeye sahip ve bu dünyada da tartışılıyor.”
*Kurdistan’ın tüm parçalarına yönelik yoğun saldırılar var, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kurdistan’ın dört parçasına yönelik saldırılar kuşkusuz Kurdistan’ı işgal eden, işgalci bir tarihleri olan, Kürt halkına karşı soykırım siyaseti yürüten güçler tarafından yürütülüyor. Bu yüzyılda da kendi siyasetlerini sürdürüyorlar. Bugün yapılan saldırılar da soykırım saldırılarıdır. Tüm yöntemlerle saldırıyorlar. Bugün Kuzey’de Kürtlere saldırıyorlar ve binlerce Kurdistanlı tutuklanmış, milletvekillerine, gazetecilere, belediye eşbaşkanlarına, annelere, kadın örgütlerine saldırılar yapılıyor. Siyasi ve kültürel soykırım yürütüyorlar. Türk devletinin öncülüğünde Güney’de Özgürlük Hareketi’ne saldırıyorlar. İnsani ve ahlaki olmayan bir şekilde saldırıyorlar. Kimyasal silahlar Özgürlük Hareketi’ne karşı kullanılıyor. Rojhilat ve İran’da bir yıldır kadınlar öncülüğünde siyasetçilerin tutuklanması ve idam edilmelerine rağmen “Jin jiyan azadî” isyanı ise sürüyor. Bu yüz yılda yapılan bu saldırıların Kürt halkına yönelik soykırım olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bugün şunu da görüyoruz ki Kürtler eskisi gibi değil. Evet, geçmişte Kürtlerin çok serhildanları oldu ancak 21’inci yüzyılda Kürtler artık bir önderliğe sahip, düşünceleri, felsefeleri var, Kürtler demokratik bir projeye sahip ve bu dünyada da tartışılıyor. Bu yüzden görüyoruz ki buna karşı her türlü saldırı var. Kurdistan’ı parçalayan egemen güçlerin kendi aralarında çelişkileri var ancak söz konusu Kürtler olunca birleşiyorlar. Son zamanlardaki toplantılarda da gördük ki egemen güçler Kürt meselesinde ortaklaşıyor.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna da baktığımızda Kürt halkının yok edilmesi esası üzerinde kurulmuş. Bu yüzden Kuzey ve Doğu Suriye’de devrimin ilk gününden bu yana devrimi yok etmek için saldırıyorlar. Türk devletinin tüm girişimlerine rağmen Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların direnişi sürüyor ve dünya Kürt sorununu tanıdı.”
*Dört parçaya yönelik saldırılara bağlı olarak özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik Türkiye’nin saldırıları artmış durumda. Buna ilişkin ne söylemek istersiniz?
Türk devletinin saldırıları devrimden bu yana sürüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna da baktığımızda Kürt halkının yok edilmesi esası üzerinde kurulmuş. Bu yüzden Kuzey ve Doğu Suriye’de devrimin ilk gününden bu yana devrimi yok etmek için saldırıyorlar. Yüzyıllık planlarını bölgede gerçekleştirmeye çalışıyor. Ancak bu kadar plan yapmasına rağmen bunu başaramadığını gördü. Yine bugün Suriye yönetimi ile görüşme çabaları da devrimi yok etmek üzerine. Türk devletinin tüm girişimlerine rağmen Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların direnişi sürüyor ve dünya Kürt sorununu tanıdı. Kürt kadınların direnişi bunu yaptı. Bugün direnişin onlarca filmi yapılıyor. Onlarca heyet Kuzey ve Doğu Suriye’ye geliyor ve bu projenin pratikleştiğini görüyor. Türkiye bundan hoşlanmıyor. Bu yüzden saldırıyor; sivillere saldırıyor, siyasetçilere saldırıyor, bölgenin alt yapısına saldırıyor. Her gün bölgeyi tehdit ediyor. Serêkaniyê’de Türk devleti ile Rusya ve uluslararası koalisyon gibi garantör devletler arasında savaşın durdurulması için bir antlaşma yapıldı. Buna rağmen de Türk devleti bölgeye saldırıyor, hak ihlalleri gerçekleştiriyor ve sivillere saldırıyor. Bölgenin güvenliğini tehdit ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halkımız diğer halklarla birlikte projelerini dünyaya tanıtabilirler. Yine Kobanê, Efrîn halkının tarihi direnişi tüm dünyaya Kürt sorununun tartışılması gerektiğini gösterdi. Türk devleti tüm siyasi ve ekonomik gücünü Rojava Devrimini ve Rojava projesini yok etmek için kullanıyor. Türk devleti bu şekilde Rusya, Suriye ve İran’ı da etkileyerek bölgedeki saldırılara katılmalarına istiyor.
“KNK’nin hedef alınması ile ulusal birlik çalışmalarına yönelik siyasi bir mesaj verilmek isteniyor. Kürtlerin birlik olmaması, yok olması için bu saldırılar her zaman olacak. Türk devleti Kürt halkının parçalanmışlığı üzerine planlarını yapıyor.”
*Yine en son Güney Kurdistan’da Kurdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) Temsilciliği’ne yönelik bir saldırı gerçekleştirildi ve KNK temsilcisi katledildi. Genel olarak saldırılar olsa da Kürtlerin ulusal birliği için çalışmalar yürüten KNK’ye yönelik Güney’de ilk kez bir saldırı gerçekleştiriliyor. Güney Kurdistan’da böyle bir saldırının olmasının anlamı nedir, nasıl ele almak gerekiyor?
KNK’ye yönelik saldırı ve Deniz arkadaşın katledilmesi, Mexmûr, Şengal ve Silêmanî’deki saldırıların bir devamı. Yine Silêmanî’de havaalanına yönelik saldırıda şehitler oldu. Bu yüzden bu saldırıların devamı olarak görebiliriz. KNK’nin hedef alınması ile ulusal birlik çalışmalarına yönelik siyasi bir mesaj verilmek isteniyor. Kürtlerin birlik olmaması, yok olması için bu saldırılar her zaman olacak. Türk devleti Kürt halkının parçalanmışlığı üzerine planlarını yapıyor. Rojava’da ulusal birlik çalışmaları olduğunda bir çaba vardı, Türk devlet yetkilileri televizyonlara çıkıp ‘Kürtlerin birliği olmasın diye çalışacağız’ gibi değerlendirmeler yapıyorlardı. Eğer Kürtler birlik olursa topraklarına ve kazanımlarına yönelik saldırılara karşı kendileri koruyabilirler. Biliyoruz ki Kurdistan’ın dört parçasında da Kürt sorunu tektir. Özgünlükleri olsa da sorun tek. Önder Apo ulusal kongrenin dört parça esası üzerinden toplanması için çabaladı. Bu yüzden Kürtlere karşı korkuları ve kaygıları aynı. Ulusal birlik çalışması yürüten kurumları ve çalışanları hedef alarak bunun önünü kesmek istiyorlar.
*Devam edelim, saldırının Hewlêr’de olması, yani KDP’nin kontrolü altında olan bir bölgede gerçekleştirilmiş olmasını nasıl ele alıyorsunuz?
Bu olay Hewlêr’de yaşandı. Hewlêr bir Kurdistan kenti. Bağımsız bir kent ve kazanımlarını elde etmiş. Ancak bugün baktığımızda bu parçalarda Kürt halkına saldırı oluyor. Hewlêr’de özellikle ulusal birlik hedef alınıyor. Türk istihbaratı MİT’in burada çok rahat nasıl dolaştığını sormak lazım. Kameralarla izlenen bu merkeze nasıl saldırı oluyor? Kürt güçleri de Kürt düşmanlarına ortak oluyor. Bu yüzden ortak bir Kürt tutumunun buna karşı ortaya çıkması gerekir. Eğer bugün KNK’nin merkezi hedef alınıyorsa yarın başka bir yer hedef alınır. Herkesin gözü önünde Güney’de Türkiye’nin uçakları var. Buradan Kürt hareketine saldırıyorlar, ama kuşkusuz buna karşı bir sessizlik var. Bu sessizlik suç! Bu sessizlik Kürt halkının düşmanları ile işbirliği anlamına geliyor. Bu işbirliği Kürt halkının davasına ve direnişine hizmet etmiyor. Yüzyıllardır süren saldırılara rağmen bir mücadele ve direniş de var.
“Ne yazık ki KDP’nin Türk devleti ile yaptığı ortaklık ilk değil. Önceleri göz önünde değildi, gizli saklı yapılıyordu ama şimdi bu ortaklık açıkça yapılıyor. Gerçekten de bugün artık sorun kişi ve parti değil, Kürt halkının kazanımlarıdır. Bu yüzden Kürt halkı ve partileri bu bilinçte olmalı ve tüm planları boşa çıkarmalı.”
*Bilindiği gibi KDP, Güney Kurdistan son birkaç yıldır, Türkiye’nin saldırılarına ortak oluyor, yığınak yapıyor ya da yol vb. yapıyor. KDP’nin Kürt halkı içerisinde “ihanet” olarak tanımlanan bu politikalarına ilişkin ne söylemek istersiniz? KDP’nin bu tutumunun nedeni nedir?
Ne yazık ki KDP’nin Türk devleti ile yaptığı ortaklık ilk değil. Önceleri göz önünde değildi, gizli saklı yapılıyordu ama şimdi bu ortaklık açıkça yapılıyor. Artık bazı operasyonlara katıldıkları söyleniyor. Ancak bu dönemde Kürt halkının birliğini oluşturmasına ihtiyaç var. Artık halkımızın bu çıkarcı yaklaşımlara karşı tutumunun olması gerek. Kürt halkının bugün çok öfkeli olduğunu görüyoruz. Kürt halkına saldırı olduğunda, onlar Türk devleti ile görüşmeler yapıyor, MİT bu kadar rahat burada dolaşıyor ve merkezlerimize saldırıyor, buraya yerleşiyorlar. Türk devletinin Kürt halkının düşmanı olduğunu biliyoruz. Türk devletinin, bağımsızlık istemi sürecindeki ‘nasıl devlet kurulur’ diye saldırdığını gördük. Bu yüzden artık uyanık olmalıyız. Kürtlere karşı düşmanlığı artık görmeliyiz. Gerçekten de bugün artık sorun kişi ve parti değil, Kürt halkının kazanımlarıdır. Bu yüzden Kürt halkı ve partileri bu bilinçte olmalı ve tüm planları boşa çıkarmalı.
“Gerçekten Kürt güçleri arasında birliğe ihtiyaç var. Sorun Kürt halkının varlığı, sorun Kürt halkının kazanımları ve bu büyük bir tehlike altında. Kürtlerin kendi ittifaklarını oluşturmalarına ihtiyaç var. Sayın Öcalan bunun için çok çalışma yürüttü ve önerileri vardı. Kurdistan’ın parçalarının özgürlükleri var ama Kürt halkının kazanımlarının koruyucusu olmaya ihtiyaç var. Eğer bugün birliğimizi oluşturursak daha da güçleniriz. ”
*Kürtlere yönelik saldırıların son bulması, Kürt ulusal birliğinin sağlanması için partiniz ne tür girişimlerde bulunuyor? Biraz bundan bahseder misiniz?
PYD olarak bizim öncelikli ve stratejik çalışmamız ulusal birlik. Önceden de birçok girişimimiz vardı. Rojava’daki Kürt partileri ile nasıl ulusal kongreyi toplayabiliriz diye çalışmamız vardı. Gerçekten Kürt güçleri arasında birliğe ihtiyaç var. Sorun Kürt halkının varlığı, sorun Kürt halkının kazanımları ve bu büyük bir tehlike altında. Ulusal birlikten söz ettiğimizde bu sadece sözle değil. Nasıl saldırılara karşı birlikte durabiliriz bu önemli. Böylesi deneyimlerimiz vardı. Şengal’de YPJ ve gerilla Şengal’i korudu. Kobanê’de tecrübemiz var. Böylesi örneklerimiz var. Bu temelde ulusal birliği oluşturabiliriz. Ulusal birlik çalışmalarını geliştirmek için çabalıyoruz. Yine bunu genelde de oluşturmak istiyoruz. Parti olarak Lozan’a da katıldık. Lozan, dört parçanın da birlik olması için bir eylem niteliğindeydi. Bu önemli bir adımdı. Bu KNK ve siyasi partiler ile yapıldı ve güçlendirilmesi gerek. Çünkü Kürtlerin kendi ittifaklarını oluşturmalarına ihtiyaç var. Sayın Öcalan bunun için çok çalışma yürüttü ve önerileri vardı. Kurdistan’ın parçalarının özgürlükleri var ama Kürt halkının kazanımlarının koruyucusu olmaya ihtiyaç var. PYD içerisinde iki yıl çalışma yürüttük, sonuç alınmadı, Fakat temsilciliklerimiz aracılığı ile Güney’de çalışmalarımız var. Hem Rojava’da hem de Avrupa’da da mevcut. Ulusal birlik bizim için yaşamsal ve stratejik. Bunun için çalışma yürütülüyor.
* Son olarak, Kürtlere yönelik saldırıların durması, Kürtlerin kazanımlarının korunması, ulusal birliğin sağlanması için neler yapılmalı?
Ulusal birlik sadece partiler arasında değil, Kurdistan toplumu içerisinde, Kurdistan’ın dört parçasındaki şehit aileleri, aydınlar, yazarlar, kadınlar ve siyasi partiler arasında güçlendirilmeli. Alan genişletilmeli. Var olan komiteler, Rojava, Kuzey, Rojhilat ve Güney’de yeniden bu çalışmayı örgütlemeli. Gerçekten de bugün Kürt halkının varlığına saldırı var ve tehlike altında. Eğer bugün birliğimizi oluşturursak daha da güçleniriz. Tüm dünyada Kürt sorunu ve Kürtlerin direnişi tanınıyor. Eğer bu güne kadar siyasi partiler ortaklaşmamışsa bundan sonra aydınlar, sanatçılar, yazarlar, kültür-sanat kurumları dört parçada kongre, konferans ve çalıştaylar yapabilir. Bu siyasi partilere de etki eder ve bir araya gelirler.