Festivalde güncel siyasal gelişmeler tartışıldı

  • 18:03 27 Temmuz 2024
  • Kültür Sanat
DÊRSIM -  Munzur Festivali’nde gerçekleştirilen, “Güncel siyasal gelişmeler” başlıklı panelde konuşan panelistler, Kurdistan, Türkiye ve dünyadaki birçok soruna dikkat çekerek, bu sorunlara karşı ortak mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.
 
Dêrsim’de “Doğamızın ve irademizin gaspına izin vermeyeceğiz” şiarıyla düzenlenen 22’nci Munzur Doğa ve Kültür Festivali’nin 3’üncü günü, “Jineoloji, demokratik siyaseti tartışıyor” başlıklı panelin ardından, “Güncel siyasal gelişmeler” başlıklı panelle devam etti. Çok sayıda kişinin izleyici olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü Mustafa Taşkale yaptı. Panelde, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) üyesi Erdal Ataş, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, Partizan üyesi Kasım Tosun ve Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan da konuşmacı olarak katıldı.
 
'Mücadele eden halkalarımız bu politikaları bozacak'
 
Panelde ilk olarak söz alan Partizan üyesi Kasım Tosun, Türkiye, Ortadoğu ve dünyadaki son gelişmelere dair sunum gerçekleştirdi. Soğuk savaş sonrası dağılan kamplaşmanın günümüzde yeniden gündeme geldiğini belirten Kasım, “Ukrayna-Rusya savaşı, savaştaki konumlanmalar… Bundan bir ay önce Rusya Devlet Başkanı Putin, Kuzey Kore ve Vietnam ziyaretlerinde bulundu. Bu ziyaretler aslında günümüzdeki dönemin nasıl şekilleneceğini, önümüzdeki sürecin nasıl bir politik atmosfer izleyeceğini gösteriyor. Atılan her adım, geliştirilen her ittifak ve silahlanma yarışı günümüzdeki süreci yeni bir paylaşım savaşına yol açacağını gösteriyor. Bu noktada bütün dünyada ezilen halkları kendi mücadelelerini geliştirip, güçlendirmezse biz aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacağız diye düşünüyorum. Ortadoğu’da gelişen sorunu hepimiz görüyor. Filistin sorunu, Kürt sorunu. Ortadoğu üzerinde emperyalistler, savaşlarla ekonomik sömürülerini sürdürüyorlar. Emperyalistler, ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını engelleme noktasında ellerinden geleni yapıyor. Mücadele eden halklarımız emperyalistlerin bu politikalarını bozacaklardır diye düşünüyoruz” dedi. 
 
'Tekçi zihniyete alternatif oluşturmak istedik'
 
Sonrasında konuşan DEM Parti Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, cezaevlerindeki ihlaller, savaşlar, ekonomik kriz, kayyımlar, cezasızlık politikası ve ülkedeki diğer birçok soruna dair değerlendirmelerde bulunurken, yaşanan sorunların tecritten bağımsız olmadığını vurguladı. Sümeyye, Kürt halkına yönelik “faşist” iktidarın ortaya koyduğu bir savaş politikası olduğunu dile getirdi. Özel savaş politikalarının devamı olan kayyım politikalarının hayata geçirilmesiyle, kayyımın ilk işinin Kurdistan’daki belediyelerde kadın çalışmalarını durdurmak veya kurumları yavaşlatmak olduğunu sözlerine ekleyen Sümeyye, “Yerel yönetimlerde eşbaşkanlığı hayata geçirmek istemimizin nedeni, bu tekçi zihniyete karşı bir alternatif ortaya çıkarmaktı. Yaratmak istedikleri toplumsal düzeni, kayyımla inşa etmek istediler. Buna karşı halkın direnişi ve tepkisiyle karşı karşıya kaldılar. Bunun en somut örneğini Wan’da görmüş olduk. Wan direnişi onlara geri adım attırdı. Direnişin muktedirlere geri adım attırabileceğini Wan’da görmüş olduk” ifadelerini kullandı.
 
'Direnmek bize kazancı getirecektir'
 
Savaş politikalarından bahseden Sümeyye, ekonomik krizin en büyük nedeninin bu politikalar olduğunu kaydetti. İşçinin sofrasından “çalınanın” savaşlara harcandığını sözlerine ekleyen Sümeyye, “Savaş politikaları tecritten de, ekonomiden de, siyasal ortamdan da bağımsız değil. Nasıl ki ekonomi bir halkın varlığını sürdürmesine engel oluyorsa savaş politikası da bunun bir uzantısı olarak kendini gösteriyor” diye belirtti. Ülkedeki sorunlara karşı birleşik mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Sümeyye, “Direnmek bize en sonunda kazancı, başarıyı, inancı getirecektir. Direnerek kazanacağız ve faşist rejimi göndermek için halkla birlikte elimizden geleni yapacağız” diyerek tekçi, faşist ve ırkçı anlayışa karşı sözlerini söylemekle, siyaset yapmakla sorumlu olduklarını altını çizdi. 
 
'Sermaye düşmanlığına izin vermeyeceğiz'
 
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan da konuşmasında ekonomi, siyaset ve dünyadaki gelişmelere dair konuştu. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün dillendirdiği, “Türkiye’de sermaye düşmanlığına asla izin vermeyeceğiz” sözlerini hatırlatan Seyit, “Bu ne demek? ‘Türkiye’deki kapitalistlerin, tekellerin önündeki bütün engelleri kaldıracağız, onların istediği gibi işçi sınıfını sömürecekleri olanakları arttırmaya devam edeceğiz’ demek” diye kaydetti.
 
‘Öfkeyi mücadele gücüne dönüştürmek gerekiyor'
 
ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkan da, Kurdistan ve Türkiye’deki sorunlara dair sunum gerçekleştirdi. Beycan, konuşmasında şunları söyledi: “Bizim farklı formlarda bir araya gelmeye ihtiyacımız var. Çok parçalı mücadeleler var. Ücret hakkı, zam talebi, sendikalaşma hakkı için, onlarca iş yerinde direniş var. Yeni bir mücadele dönemine girdik. Bu mücadele dönemi 8 Mart’ta, Newroz’da, Wan direnişinde görünüyor ki, mücadele eğilimi güçleniyor. Bu öfkeyi ve enerjiyi büyük bir politik mücadele gücüne dönüştürmek gerekiyor.”
 
‘Tek çare demokratik bir dünya yaratmak'
 
Türkiye’de bir çok sorun olduğunu dile getiren SMF üyesi Erdal Ataş işe şunları dile getirdi: “Bu köhne düzeni insanlığın başına bela eden düzeni ortadan kaldırmadığımız sürece, devrim mümkün değil. Yıllardır aynı direnişleri sürdürüyoruz. Azınlığın direnişi emekçilerin iktidarına dönüştürülmesi lazım. Bizim devrimci olmamız lazım. Eğer güçlerimizi birleştirmezsek… Kimi inancından, kimi dilinden kimi cinsiyet eşitliğinden, kuşak meselesinden, doğadan yana sorun yaşıyor. Olanların hepsinin güçlerini birleştirmesi lazım. Birlikte hareket etmekten başka şansımız yok. Devrimden başka şansımız yok. Tek çare demokratik, sosyalist yaşanabilir bir ülke, dünya yaratmak.”
 
Panel soru-cevaplarla devam etti.