'Evlerimizi Kürt dili okullarına dönüştürmeliyiz'

  • 09:05 15 Mayıs 2024
  • Kültür Sanat
 
Öznur Değer
 
MÊRDÎN - Kürtçe üzerine çalışmaları olan Zana Elif Halefoğlu, “Almanya’dan, New York’tan Kürtçe öğrenmek isteyen öğrencilerim var. Dünyanın öbür ucundan bizim dilimizi, kültürümüzü bilmeyen insanlar dilimizi öğrenmek isterken biz neden dilimizi öğrenmeyelim” dedi ve ekledi: “Evlerimizi Kürt dili okullarına dönüştürmeliyiz.”
 
Kürt aydınlarından Celadet Ali Bedirxan öncülüğünde bir grup Kürt’ün 15 Mayıs 1932’de Suriye’nin başkenti Şam’da “Hawar” dergisini çıkarması üzerinden 92 yıl geçti. Latin alfabesi ile çıkarılan ilk Kürt dergisi olan Hawar, Kürtçeye önemli katkılar sunarken, Kürtçe yayınların artmasının da önünü açtı. 2006 yılından bu yana Hawar dergisinin ilk sayısının çıkmasıyla yayın hayatına başladığı 15 Mayıs tarihi Kürt Dili Bayramı olarak kutlanıyor. 18 yıldır Kurdistan’ın her yerinde coşku ile kutlanan Kürt Dil Bayramı’nın bu yılki startı ise 11 Mayıs’ta Êlîh’te (Batman) verildi. Kurdistan kentlerinin tamamında oluşturulan programlarla 1 Haziran’a kadar çok sayıda etkinlik gerçekleştirilecek. 
 
15 Mayıs Kürt Dili Bayramı dolayısıyla etkinlikler yapılmaya devam edilirken, birçok kentte gençlerin Kürtçe üzerine yürüttüğü çalışmalar da devam ediyor. Mêrdîn de bu kentlerden biri. Mêrdîn’de yaşayan Kürt dili aktivisti Zana Elif Halefoğlu, Kürtçenin yayılması ve konuşulması için çalışma yürütenlerden. Zana, 15 Mayıs dolayısıyla Kürtçenin önemine dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘15 Mayıs dilimizin, varlığımızın, kendimiz olmanın bayramıdır’
 
Kürtler için 15 Mayıs’ın çok güzel bir gün olduğuna işaret eden Zana, “15 Mayıs dilimizin, varlığımızın, kendimiz olmanın bayramıdır. Bu günün de dilimizin de kıymetini bilmeliyiz. Ancak kutlamaları yalnızca 15 Mayıs ile sınırlandırmamalıyız, dilimiz ve kültürümüzle yaşam sürmeliyiz. Biz biziz, Kürt’üz. Kürt olmak ve Kürtlük bizim ruhumuzdur, duygularımızın ta kendisidir. Dilimizle, kültürümüzle ve tarihimizle Kürt oluyoruz. Kürt ismi ile Kürt oluyoruz. Kürt olmak Kürtçeden geçiyor. O nedenle de bu günü coşku ile kutluyoruz” diye belirtti.
 
Kürt olmasaydım da Kürtçe’yi bulur araştırırdım 
 
Her ulusun kendi diliyle var olduğunu sözlerine ekleyen Zana, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de kendi dilimizle Kürtçe ile varız. Dil, bir halkın başarısı ve gelişimi için çok önemli bir noktada duruyor. Anadil bir birey için öncelikli en önemli şeydir. Çünkü kendini ifade etme yöntemi dildir. İnsanlar arası iletişimi ve ilişkiyi sağlayan da dildir. Kürtlük ruhunun gelişmesi ve yine bilincin gelişmesi için dil en önemli şeydir. Ve bu anlamda en çok korunması ve sahiplenilmesi gereken şeydir. Okuyarak, yazarak ve yaşamımızın her yerine yerleştirerek dilimizi koruyabiliriz. Annem Kürt ben de Kürt’üm, dolayısıyla anadilim de Kürtçedir. Kürt olmasaydım da yaşam arayışında Kürtçeyi bulur ve ona dair araştırmalar yapardım.”
 
‘Kürt gençlerinin dilini koruyarak en üst seviyeye taşıması gerekiyor’
 
Çünkü Kürtçe oldukça kadim bir dil. Kürtçe dinlerken başka bir yaşama giriyorsun. Çünkü sana farklı duygular aşılıyor. Her insan dünyaya bir ulusun, bir halkın parçası olarak gelir. Biz de Kürt olarak dünyaya geldik. Dilimiz bugüne kadar nasıl getirildiyse bizim de bu mirasa sahip çıkarak daha üst perdeye taşımamız gerekiyor. Bu bizim için tarihsel bir borçtur. Kürt gençlerinin dilini koruyarak en üst seviyeye taşıması gerekiyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Her yerde ana dilim Kürtçeyi konuşmaya karar verdim’
 
Okula ilk başladığı yıllarda tek kelime Türkçe bilmediği halde öğretmeni tarafından Türkçe öğrenmeye zorlandığını ve bunun için şiddet gördüğünü kaydeden Zana, okula başlamadıktan sonra Kürtçe dışında farklı diller olduğundan haberdar olduğunu söyledi. Okulda öğretmeninin “Böyle devam edersen sınıfta kalacaksın” dediğini aktaran Zana, bu şekilde Türkçe öğrenmeye başladığını belirtti. Ancak evde ve yaşamda sürekli Kürtçe konuştukları için dilini unutmadığını ifade eden Zana, birçok ailenin evinde Kürtçe konuşmadığını, Kürtçe konuşanların ise üçüncü kelimesinin farklı bir dil olduğunu belirtti. Zana, “Bu nedenle ben de yaşamımda nerede olursam olayım, nereye gidersem gideyim, resmi yer olsun olmasın her yerde kendi dilim olan Kürtçeyi konuşmaya karar verdim. 4 yıldır da yaşamın her alanında Kürtçe konuşuyorum. Karşımdaki beni anlıyorsa anlar, anlamıyorsa da çevirmen aracılığıyla anlamaya çalışır. Neden ben dilimden taviz vermek zorunda kalıyorum? Sosyal yaşamımda sürekli Kürtçe videolar paylaşıyordum. Sonra bir gün kız kardeşim bana ‘Sen toplumu, gençleri değiştirmek istiyorsun neden bu videolarını dijital medyada paylaşmıyorsun’ diye sordu. Ben de güzel bir fikir olduğunu söyledim. Bu konuda biraz önyargım vardı. Sonra korku ve yargılarımın üzerine gitmeye karar verdim ve bir video yayınladım” dedi.
 
‘Bir toplum dilini konuşmadığı sürece başarılı olamaz’
 
Video paylaşmaya başlamasının ardından dijital medyada takipçi sayısının artmaya başladığını dile getiren Zana, bu şekilde “Kürt dil aktivisti” olmaya başladığını kaydetti. İki yıldır dijital medyada paylaştığı videolarla Kürtçe şiirler ve atasözleri okuduğunu söyleyen Zana, “Kürt toplumunun giderek dilinden uzaklaşmaya başladığını gördüm. Bunun birçok nedeni var ancak nedenlerinden biri asimilasyon politikaları. Ancak bunu aşmamız gerekiyor. Bu bize ait bir dildir. Gençleri nasıl kendi dillerine çekebilirim, amacıyla bu platformda yer aldım. Günümüz teknoloji çağı ve dijital medya insanları kitap okumaktan ve bilimden uzaklaştırıyor, insanlara rahatlık sunuyor. Ancak Kürt gençleri artık tarihini okumaya başladı. Hatta bizden kitap önerisi istiyorlar. Bir toplum dilini konuşmadığı sürece başarılı olamaz. Dil, zihnin gelişimi, tarihin ve ulusun korunmasıdır. Dil olmadan başarılı olamayız” şeklinde konuştu.  
 
‘Eğer kendimize, dilimize sahip çıkmazsak yarın dilimiz başkalarının olacaktır’
 
“Anadilini iyi bilen bir çocuğa hangi dili öğretirseniz o dili de onlar gibi iyi konuşur” diyen Zana, çocuklara öncelikle ana dillerinin öğretilmesi gerektiğini vurguladı. “Almanya’dan New York’tan Kürtçe öğrenmek isteyen öğrencilerim var. Dünyanın öbür ucundan bizim dilimizi, kültürümüzü bilmeyen insanlar dilimizi öğrenmek isterken biz neden dilimizi öğrenmeyelim, konuşmayalım? O nedenle zihnimizi ve bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Dilimiz oldukça zengin bir dil. Neden bir İngiliz profesör buraya gelip Kürt dilini araştıracak ancak bir Kürt dilini araştırmayacak? Bizim kendimize sahip çıkmamız lazım” ifadelerini kullandı. 
 
‘Her şeyden önce evlerimizi Kürt dili okullarına dönüştürmeliyiz’
 
Kadın ve dil ilişkisine de dikkat çeken Zana, kadınların yaşamın ilk eğiticisi olması dolayısıyla dillerine karşı daha duyarlı olması gerektiğini ve çocuklara ilk olarak kendi dillerini öğretmeleri gerektiğini ifade etti. Çocukların ana dilini öğrenmeden eksik yetişeceğini kaydeden Zana konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her şeyden önce evlerimizi Kürt dili okullarına dönüştürmeliyiz. Maalesef okullarda Kürtçe öğretilmiyor seçmeli olarak seçildiğinde ise haftada yalnızca iki saat ders veriliyor. Bu büyük bir hakarettir. Ancak evlerimizi bir okula dönüştürebiliriz. Anne ve babalar çocuklarını Kürtçe ile eğitmedikleri müddetçe başarı elde edemeyiz. Gittiğimiz her yerde Kürtçe konuşmalıyız. Neden aynı ulustan iki kişi birbirini anlamasın? Bu nedenle dilimizi öğrenmeliyiz. Dilimizi öğrenmek bizim elimizde. Biz kendi dilimize sahip çıktıktan, dilimizi her yerde yaşattıktan sonra dilimizin resmi dil olmasını isteyebiliriz.”