Asimilasyona karşı çözüm Kürtçe konuşmak!

  • 09:05 9 Ekim 2023
  • Kültür Sanat
 
AMED - Özel savaş politikaları ve Kürt kültürüne yönelik saldırıları değerlendiren KASED Yöneticisi Saliha Ayata, “Kürtler alternatifsiz değil. Birçok kurumu, kültür akademileri, sanat çalışmaları var. Okulda, dışarıda her yerde Kürt var ve Kürtçe konuşabilir” dedi.
 
AKP-MHP iktidarının kültür ve sanata yönelik baskı ve yasakları devam ediyor. Uzun yıllardan beridir Kürt dili ve edebiyatı üzerinde özel asimilasyon politikaları uygulanırken, gençlerin kendi dilinde ve kültüründe sanat yapması veya ulaşması her yolla engelleniyor. Ancak bir yandan Kürt kültür kurumlarının faaliyetlerini yasaklayarak durdurmaya çalışan iktidar, diğer yandan ise “kültür festivali” adı altında yaptığı etkinliklerle saldırılarına devam ediyor.
 
Kadın Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği (KASED) Yöneticisi Saliha Ayata, iktidarın Kürt kültürüne yönelik yürüttüğü politikalara dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Asimilasyon politikasına rağmen büyük bir direniş var’
 
4 senedir KASED’de Kürtçe öğretmenliği yaptığını ve özellikle Kürtçe romanlar üzerinde çalıştığını dile getiren Saliha, Kürtçenin tüm yasak ve asimilasyon politikalarına rağmen kendini bugüne kadar koruduğunu kaydetti. Saliha, “Kürt edebiyatına baktığımızda Rojhilat’ta 10’uncu yüzyıldan 18’inci yüzyıla kadar kadınların aralıksız yazmış olduğunu görüyoruz. Celalî Xanima Lorsitanî’den tutalım, Lisaxan’a ve Mestûre Kurdistanî’ye kadar kadınlar birçok divanda yer almışlar, şarkı yazmış ve söylemişler, kitap yazmışlar. 20-21’inci yüzyıla Lozan Antlaşması’yla Kurdistan dört parçaya ayrılırken aslında edebiyat da parçalanıyordu. İbrahim Seydo Aydoğan 1940’tan 1970’e kadarki süreçte tek bir Kürtçe eser bile yazılmadığını dile getiriyor. Darbe yiyen bir süreç denilebilir. Kuzey Kurdistan'a baktığımızda çok fazla yasaklama ve asimilasyon politikaları ve buna karşı da bir direniş var” dedi.
 
‘Kürtçe halen bir dil olarak kabul edilmiyor’
 
Saliha, Kürt diline ve kültürüne yönelik özellikle Kürdistan’ın kuzeyi başta olmak üzere çok ağır asimilasyon politikalarının devreye sokulduğuna işaret ederek, diğer parçalarda da benzer tabloların ortaya çıktığını ekledi. Bir Kürtçe kelime için 50 kuruş ceza verilmesi gibi cezalandırma yöntemlerine değinen Saliha, “Ama Kürtlerin, bilhassa da zindan direnişleri dil mücadelesine de yön verdi. 21’inci yüzyılın 2023’ünde bile Kürtçe, eğitim dili değil. Evet Kürt medyası, edebiyatı var fakat henüz Kürtçe toplum ve kamuoyu dili olmamıştır. Halen bir dil gibi kabul edilmiyor. Örneğin Sağlık Bakanlığı Rusça, İngilizce, Arapça çevirmenlik veriyor fakat Kürtçe yok. Bunun gibi birçok şey sayabiliriz. Kürt diline karşı politikalar halen devam ediyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Festivallerle gençler asimile ediliyor’
 
Kayyım ve valiler tarafından Kurdistan kentlerinde düzenlenen festivallere dikkat çeken Saliha, bunların özel savaş politikalarının bir parçası olduğunun altını çizdi. Saliha, Kürt sanatçıların konserlerinin yasaklandığına yer vererek, “Bu festivaller neden özellikle Cizîr’de, Bazîd’de,  Amed’de yapılıyor” diye sordu. Bu festivallerde popüler kültür için çalışan sanatçıların sahneye çıkartıldığını ve bunların da bilinçli bir şekilde seçildiğini vurgulayan Saliha, “ Bu festivallerle Kürt toplumunun ideolojisinin atmosferini değiştirmek istiyorlar. Örneğin festivale bir oyun getiriliyor, oyunun ismini Xecê ile Siyabend koyuluyor ve ideolojisini yansıtıyor ya da konserlere popüler kültür sanatçıları getiriliyor. Bu yüzden bu festivallerin iyi çözümlenmesi ve anlaşılması gerekir. Geçen yıl halkın refleksi güçlüydü. Dışarıdan çok fazla insanı toplayıp getirdiler ama katılım zayıftı. Özel savaş politikalarıyla gençlerin üzerinde sonuç almak istiyorlar. Kadınların katledilip kaybolması da bu esastan uzak değil” şeklinde konuştu.
 
‘Okulda, dışarıda, evde, her yerde Kürtçe konuşulmalı’
 
Değerlendirmesinde, Kürt dilini koruma mücadelesinin güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Saliha, şunları söyledi: “20 yıldır asimilasyon korkunç bir düzeyde ve yerini otoasimilasyona bırakmış durumda. Bugün artık evlerde Türkçe konuşuluyor, aileler çocuklarıyla Türkçe konuşuyor. Ailelere sorduğunda ise diyorlar ki ‘Okullarda daha başarılı olsunlar diye’. Bunun nedeni de Kürtçenin gelecek dili görülmemesi genellikle. Bütün Kürt aileleri çocukları ile Kürtçe konuşmalı, yönlerini Kürtçeye çevirmeliler. Kürtler alternatifsiz de değildir. Birçok kurumu, kültür akademileri, sanat çalışmaları var. UNESCO’nun ‘Bir dil bir mahallede çocuklar tarafından konuşuluyorsa sorun yok demektir. Orta yaşlılar konuşuyorsa risk vardır. Yalnız sadece yaşlılar konuşuyorsa o dil ölmek üzeredir’ diye bir açıklaması var. Mesela bugün toplumumuzda Kürtçe sadece yaşlılar tarafından konuşuluyor. Bunun her yere yayılması gerekir. Her şekilde güçlü savunulması gerekir. Okulda, dışarıda her yerde Kürt var ve Kürtçe konuşabilir.”