Yaşamları ‘Pandemiyi Bir de Bana Sor’ kitabında
- 09:03 5 Haziran 2021
- Kültür Sanat
Öznur Değer
ANKARA - YDK, “Pandemiyi Bir de Bana Sor” isimli kitap yayınladı. YDK’li Dilan Mollaahmetoğlu, “Yaprağın bile kıpırdamadığı dönemlerde kadınlar üfleye üfleye fırtına çıkardılar. Bu kitabımızla mücadeleye ufacık da olsa bir katkıda bulunmuşsak eğer ne mutlu bize” sözleriyle kitaplarını anlattı.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) pandemisi en çok kadınları etkiliyor. Yaşamın her alanından soyutlanmak istenen kadınlar, pandemi ile geçen bir yıllık süre zarfında daha çok erkek-devlet şiddetine maruz kaldı, katledildi ve emek sömürüsü ile hak gaspıyla karşı karşıya kaldı. Yeni Demokrat Kadın (YDK), 2020 yılının Temmuz ayında “Pandemiyi Bir de Bana Sor” şiarıyla başlattığı kampanyayı kitaba dönüştürdü.
Kadınların pandemide yaşadığı sorunlara odaklanıldı
Kampanya kapsamında cezaevinde tutulan tutsak kadınlardan tutalım sağlıktan, eğitime, ev emekçiliğine kadar yaşamın her alanında yer alan kadınlarla bir araya gelen YDK’liler, kadınların pandemide yaşadığı sorunlara dikkat çekiyor. YDK’li Dilan Mollaahmetoğlu geçtiğimiz günlerde yayınlanan “Pandemiyi Bir de Bana Sor” isimli kitapları üzerine ajansımıza değerlendirmelerde bulunarak, yaprağın bile kıpırdamadığı dönemlerde kadınların üfleye üfleye fırtına çıkardıklarının altını çizdi.
‘Kampanyanın politik ayağını da örmeye çalıştık’
Pandemi sürecinden en fazla kadın ve LGBTİ+ların etkilendiğini dile getiren Dilan, bu sürecin onların kazanılmış hakları üzerinde ilerleyen bir süreç olduğunu kaydetti. YDK olarak bu durumun farkında olduklarını ve bunun üzerine yapılması gerekenleri tartıştıklarını ifade eden Dilan, bu doğrultuda “Pandemiyi Bir de Bana Sor” isimli kampanyanın startını verdiklerini belirtti. Bulundukları her kentte, her alanda kadınlarla online toplantılar gerçekleştirmeye başladıklarını aktaran Dilan, “Bu süreçte hem birbirimize iyi geldik hem de kadınlara nasıl dokunabileceğimiz, kadınlarla neler yapabileceğimiz üzerine yoğunlaşmış olduk. Bu kampanyayı başlatırken politik ayağını da örmeye çalıştık. Kampanya üzerine araştırmalar yapmaya başladık” sözlerine yer verdi.
‘Bu kitap bizim değil her kadının’
Birçok kesimden kadınla temasları olduğunu dile getiren Dilan, kampanyanın aynı zamanda cezaevlerinde tutulan devrimci ve politik tutsak kadınlar tarafından bilindiğini söyledi. Dilan, kadın tutsakların yazdığı mektuplarla kampanyalarına destek sunmaya başladığının altını çizdi. Bunun kendilerini hem güçlendirdiğini hem de heyecanlandırdığını sözlerine ekleyen Dilan, “Pandemide birbirimize nasıl umut olabileceğimiz üzerinden deneyimlerimizi birleştirmiş olduk. Kitabı YDK olarak derledik ama bu kitap aslında bizim değil her kadının. Sokakta yürüyen kadından tutalım da hapishanede direnen kadınlara kadar her kadının kitabı, onların hayatını anlatıyor” şeklinde konuştu.
‘Kadınlar daha çok çalışırken erkekler ‘erkek işi’ yapıyordu’
Dilan, kampanyalarını bilmeyen kadınlarla görüştüklerinde kadınlarda bir heyecan uyanmaya başladığını ve onların heyecanının da kendilerine yansıdığını ifade ederek, çoğu kadının evde ekstra iş yapmayı sömürü olarak görmediğini kaydetti. Bunları anlatmanın bile onları bilinçlendiren bir yerde durduğunu belirten Dilan, “Örneğin serada çalışan kadınlarla görüştüğümüzde kadınların daha fazla çalışıyor olmasına rağmen erkeklerin ‘erkek işi’ denilen güç taşıma işleriyle uğraştığını gördük. Kadınlar serada çilek toplarken erkekler ağacın gölgesinde oturuyorlardı. Kadınlarla güzel sohbet ve ilişkilerimiz oldu. Hala görüştüğümüz kadınlar var” ifadelerini kullandı.
‘Kadın demek direniş demek’
Kampanya fikrinin kendilerinde netleştiğini ancak kampanya ile sınırlı kalmaması gerektiğini söyleyen Dilan, bugünü yaşatmaları gerektiğini ifade etti. Bir kadınla sohbet etmenin kendileri için çok değerli olduğunu vurgulayan Dilan, “Bunun da bir şekilde kayıt altında olması gerekiyordu. Erkek devlet kadınlara ‘Kadın evinde dursun, işine baksın’ gibi algıyla bakıyor ama kadın demek direniş demek bizim için. Özellikle pandemiyi fırsata çevirerek kadınların ellerinde olan kazanılmış haklarını aldıklarını bir kez daha onlara gösterebilmek adına bu kitabı çıkarmamız gerektiğini düşündük. Önce kısa film, dergi gibi farklı fikirler de oluştu ama en kalıcı olanın kitap olacağını düşündük. En azından tüm kadınların sözünün olduğu bir kitap çıkarmayı planladık” dedi.
‘Kadınlar üfleye üfleye fırtına çıkardı’
Ülkede her gün en az 5 kadının katledildiğini bilerek uyandıklarını söyleyen Dilan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler YDK olarak patriarkaya karşı mücadele ediyor ve diyoruz ki; ‘Fırsata çevirdiğiniz her şeyi kadınlar olarak alt üst ediyoruz.’ Yaprağın bile kıpırdamadığı dönemlerde kadınlar üfleye üfleye fırtına çıkardılar. İstanbul Sözleşmesi’ni hedef aldıklarında kadınların sokağa çıkmayacağını düşündüler ama ülkenin dört bir yanında kadınlar sokaklardaydı ve hala sokaklardalar. ‘Kazanılmış haklarımızı vermeyeceğiz’ dediler. Kadınların ne kadar güçlü olduğunu, bu gücün patriarkayı nasıl yıkabileceğini göstermekti amacımız. Önümüzde 1 Temmuz süreci var. Bizim kitabımız da bunlardan bağımsız değil. Kadınların gücü, direngenliği, sokağa çıkmaları bize güç veren nokta oldu. Bu kitabı çıkarırken de kadınların mücadelesinden esinlendik. Bu kitabımızla mücadeleye ufacık da olsa bir katkıda bulunmuşsak eğer ne mutlu bize. Kadınlara umut olmak için böyle bir çalışma başlattık.”
Her renkten, meslekten ve düşünceden kadının kendinden bir parça bırakarak katkı sunduğu “Pandemiyi Bir de Bana Sor” adlı kitap çalışmasını okumanızı tavsiye ediyoruz.