'Tiyatrocular, tiyatronun politik kısmıyla da ilgilenmeli’
- 09:02 27 Mart 2021
- Kültür Sanat
Melike Aydın
İZMİR - Sokak tiyatrosunun anlatım gücünün fark edilmesiyle polisin sanatı yasaklamaya kadar gittiğini dile getiren oyuncu Mehtap Alişan, tiyatrocuların, tiyatronun politik kısmıyla da ilgilenmesi gerektiğinin önemine” dikkat çekiyor.
İzmir’deki kadın eylemlerinde performanslarını sergileyen Tiyatro Sardunya, “kadınların derdini anlatmak için” farklı yöntemlere kapı araladı. Sardunya, Kadınlar Birlikte Güçlü’den (KGB) kadınların katılımıyla performans ekibine dönüşürken, sergiledikleri performansların anlatım gücünün fark edilmesiyle polis baskısına karşı mücadele etmek zorunda kaldı. Ekibin ilk üyelerinden Mehtap Alişan, Sardunya’yı ve ekibin nasıl genişleyerek halkla buluştuğunu anlatıyor.
‘Kadına karşı oluşturulan’ gündemde kadını ifade etmek
İlk olarak Forum Tiyatro’da oyunculuğa başlayan Mehtap, çeşitli oyunlarla sahnelere çıkmaya devam ediyor. Amatör olarak başladığı oyunculuk hayatına sokak tiyatrosuyla devam eden Meltem, pandeminin ilanından sonra tamamı kadınlardan oluşan Sardunya ekibi içinde yer alıyor. Gündemin kadınlara karşı ve kadınlar üzerinden kurulduğu bir süreçte, kadınların derdini anlatabileceği bir alanın da bulunmadığını dile getiren Mehtap, “Gülistan Doku’nun kaybolması, Pınar Gültekin’in inanılmaz şekilde katliamı ve birçok kadın cinayeti. Biz de bir şeyler yapmak istedik. Pandemi de olduğu için kadınların kendilerini ifade etmekte zorlandığı, körleştirdikleri noktaları biraz daha farkındalığı yükseltecek şekilde sahneye taşımak istedik. Oradan bir kurgu yaptık ve sokakta oynamaya başladık” diyor.
‘Sokakta oynamak hem seyirciye hem oyuncuya iyi geldi’
Mehtap, pandemi nedeniyle insanların evlerinde kapalı kaldığı bir süreçte sokakta gerçekleştirilen performansın birçok kişide ilgi uyandırdığını ifade ederken, ilk performanslarında mor tüller taşıyarak yavaş adımlarla sahne alanına gelirken çevreden “Bir kadın durumu var herhalde” denerek ilgi topladıklarını dile getiriyor. İlk oyunlarında her kadından bir şeyler anlattıklarını söyleyen Mehtap, “Onlarla karşılaşmak hem bize hem de oraya gelen kadınlara başka bir şey gösterdi. Sokakta olmak bedenen, zihnen sözünle, sazınla olmak sadece orada var olmaktan başka bir şey anlatıyordu. Bir derdimiz vardı. Kadın katliamları derdimizdi, İstanbul Sözleşmesi derdimizdi ve hala öyle. Bunları orada anlatıyor olmak gerçekten herkesi çok heyecanlandırdı. Yeri geldi ‘Tam da söylemek istediğim, bulunmak istediğim şey buydu’ ifadesiyle birbirimize iyi geldik. Bunun ardından 8 Mart’ta oynadığımız dans geldi” sözlerine yer veriyor.
‘Gözlerini yere deviren kadınları gördük’
Performanslardan sadece seyircinin değil kadın ve erkek polislerin de etkilendiğini dile getiren Mehtap, polislerin tepkilerini ise şöyle anlatıyor: “Kadın polislerle göz teması kuruluyor. Birbirine bakarken yaptığı hareketin neye tekabül ettiğini ondaki yansımasını öyle ya da böyle görüyoruz. Gözlerini yere deviren kadınlar gördük. Göz temasından kaçınan, baktığı zaman durduğu yerin ‘gerçekten neden buradayım ki’ gibi bir anlam verememe hali vardı. Olmayan ve bunu asla bunu kabul etmeyen kadın profili de vardı. Ama niyetimiz çok belli. Onları bu mücadelenin dışında tutmak değil. Her kadının her türlü sıkıntısının yanındayız diye de dedik zaten.”
‘Sardunya Kadınlar Birlikte Güçlü ekibi haline geldi’
Mehtap, Kadınların Sardunya ekibiyle başlayan serüveninin sokak performanslarının da beğenilmesinin ardından yeni katılanlarla KBG İzmir grubunun ekibine dönüştüğünü belirtiyor. Mehtap, “İsimden ziyade ne yaptığımız önemliydi. Biz İzmir eylemlerini KBG üzerinden yaptığımız için oranın bir parçasıydı aslında. Sardunya da olsa başka bir şey de olsa kadınların ne yaptığını, ne yapmak istediğini nerede durduğunu gösterecek sanatı da içine kattığımız bir performans yaratmaktı. Bunu da çok iyi şekilde yaptık” tespitinde bulunuyor.
‘Müziği, performansı yasaklayan kötülüğün bahanesi pandemi’
KBG İzmir’in gözaltına alınan öğrencilerin çıplak aramaya maruz bırakılmasını protesto ettikleri eylemde 17 kadının yüzlerce polis tarafından abluka altına alındıklarını hatırlatan Mehtap, “Performans yasak. ‘Gitarın teline vurursanız anında gözaltına alırız’ dediler. İnanılmaz bir kötülük vardı. Bu nefreti çıkarabildiği kadar gün yüzüne çıkarıyordu. Bizim derdimiz nefrete nefretle cevap vermek değildi. ‘Kadının derdini farklı hangi yöntemlerle anlatırız başka’ idi. Orada farklı bir üslupla bildiği yöntemlerin dışında anlatıyorsun ve sokaktaki insanın dikkatini çekiyorsun. Kendisi de söylediğine inanmıyor. Neden yasak dendiğinde cevap veremiyor. Her şeyde bir pandemi var. Ama pandemi sadece kadınların sokakta tiyatro oynamasına, problemi dillendirmesine var. Birçok yerde kapalı mekanlarda mitingler düzenleniyor ama oraya pandemi gelmiyor. Nedense açıklamada topu topu 10 kadının yapacağı performansta pandemi halk açısından risk oluşturuyor” diyor.
‘Halk kadınları polisten korumaya çalışıyor’
Polisin performansın sergilenmesini yasaklamasına, kadınları abluka altına almasına karşı sokaktaki insanların, esnafın alkışlarla, sloganlarla tepki gösterdiğini belirten Mehtap, insanların polis baskısından bıktığını vurguluyor ve ekliyor: “17 kadının elinde silah yok, tehlike olacak bir şey yok. İnsanlar kadınların neden orada olduğunu anlıyorlar. Her gün kaç kadının öldürüldüğünü görüyoruz. Eylemden gidene kadar insanlar bizi korumak için gözetiyorlar. Bu halkın da dolduğunu gösteriyor. Bu nefreti nereden nasıl kapatacaklarını bilemiyorlar. Ne kadar sanatla karşılık vermeye kalksan onun bilmediği bir dil olduğu için bağlantısını kuramıyorlar.”
Yasaklara karşı alternatifler üretildi
Performansa dahil olanların yasaklar karşısında “Beynelmilel” filminde “Lorke Lorke” türküsünü sessiz çaldıkları gibi performansları sessiz şekilde kurgulamayı bile denediklerini anlatan Mehtap, “O sokakta sanatımızı yapmaya varlık mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Kendimizi de keşfediyoruz. Gelişimimize de büyük katkısı var” diyor. Sokakta tiyatronun basın açıklamalarının dışında farklı anlatım biçimlerini gün yüzüne çıkardığını ve farklı şeyler öğrettiğini ifade eden Mehtap, “İzmir’deki eylem biçimlerinin değişmesinin nedeni sanattan çok faydalanması. Alandaki yerimizi bambaşka bir yere taşıdı” ifadelerini kullanıyor.
‘Tiyatrocular tiyatronun politik kısmıyla da ilgilenmeli’
“Her tiyatrocunun tiyatronun politik kısmıyla da ilgilenmesini” dileyen Mehtap, şunları söylüyor: “Düz anlatmakla performansa dayalı anlatımın farkını hepimiz görüyoruz. Yolda yürürken bir performansçının oyununu görmenin sitemi, korkuyu bambaşka bir yere evirdiğine şahit oluyoruz. İyileştiren, çözüm üreten bir yanı var. Dileriz ki herkes oyununu dışarda dilediği gibi ifade etsin.”