Cam sanatıyla geri dönüşüme katkı sunuyor
- 09:01 11 Ekim 2020
- Kültür Sanat
DİYARBAKIR - Uğraştığı cam sanatıyla geri dönüşüme katkı sunan Sibel Ahmetler, bir yandan “kadınlar sanattan anlamaz” anlayışıyla mücadele ederken bir yandan da yaptığı ürünlerden kazandığıyla sokak hayvanlarının beslenme ihtiyacını karşılıyor.
Kapitalist sistem, savaşlar ve artan nüfus artışına paralel olarak artan tüketim doğal dengeyi bozarak geri dönüşü olmayacak zararlara neden oluyor. İşte tam da buna karşı yeniden dönüştürülen maddeler büyük enerji tasarrufunun önünü açıyor. Yine atık malzemelerin ham madde olarak kullanılmasıyla da çevre kirliğinin önüne geçiliyor. Tarihten bugüne doğayla ilişkili olan kadınlar bu çalışmalara oldukça katkı sunuyor. Sibel Ahmetler, yaklaşık 20 yıldır sanat alanında aktif çalışma yürütüyor. Eskişehir’de başladığı sanata, Diyarbakır’a gelerek devam eden Sibel, 6 yıldır Diyarbakır’da yaşıyor. Sokaklarda bulduğu camları toplayan Sibel, açtığı atölyede cam füzyonu, camardı boyama, yağlı boya, pastel boya, karakalem, ahşap geri dönüşüm deri işçiliği, takı tasarım ve normal cam boyama gibi işlemlerle çalışmalar yürütüyor. Atölyesinde kurslar da veren Sibel, geri dönüşüme de katkı sağlıyor.
‘Kendi tarzımı ve tekniklerimi uyguladım’
Üniversiteden mezun olduktan sonra girdiği arayışlarda cam sanatıyla tanıştığını ifade eden Sibel, cam üzerinde birçok yöntem denediğini söylüyor. Sibel, “Üniversitede sanatla ilgili eğitimler veriliyordu; fakat benim kafamda farklı bir şey vardı. Bundan kaynaklı olacaktır ki cam sanatıyla uğraşmaya başladım. Önceleri salt var olan şeyler, teknikler üzerinden gittim. Fakat daha sonra ki süreçlerde kendi tarzımı ve teknikleri uygulamaya kattım. Renklendirme çalışmaları yapıyorum. Bazılarını füzyon yöntemiyle birbirine yapıştırıyorum, boyuyorum, şekillendiriyorum. Yağlı boyada paspas, çuval, iplik, alçı kullanıyorum. Çok fazla cam atılıyor çevreye ve cam bulmakta zorlanmıyorum. Her yerde kolayca bulabiliyorum” diye anlatıyor.
‘Olumsuz bakışlarla karşılaşıyordum’
Kadınların hangi alan olursa olsun fark etmeksizin eril zihniyetin baskısına maruz kaldığını belirten Sibel, kadınların oldukları her alanda mücadele vermek zorunda olduğunu dile getiriyor. Kadın olduğundan kaynaklı sürekli olumsuz söylemlerle karşı karşıya kaldığını dile getiren Sibel, ilk zamanlar neredeyse hiç destek alamadığını ifade ediyor. Sibel, ülkede sanata gerekli önemin verilmediğini ekleyerek, “Sanatçılar bundan olsa gerek sürekli bir arayış içerisindedirler. Ben de diğer sanatçılar gibi birçok zorlukla karşı karşıya kaldım. Fakat inancım ve sanatı sevmemle bunların da üstesinden geldim” sözlerine yer veriyor.
‘İnsan mutlu olduğu şeyleri yapmalı’
Geri dönüşüm yoluyla camlardan sanat yarattığına işaret eden Sibel, sokakta kalan camların tehlikeli olabileceğini de kaydediyor. Sibel, “Elindekinin tehlikeli olup olmaması kişinin elinde. Ben camlardan korkmuyorum. Korkarsam sanat yapamam. Sokaklara atılan camları toplayarak hem camları geri dönüşüme kazandırdım hem çevreye zarar gelmesini engelledim hem de sanatımı yapmaya çalıştım. Bu beni daha da mutlu etmeye başladı. Ayrıca yaptığım işlerden kazandığım parayla sokak hayvanlarına da bakıyorum. Beslenme konusunda destek olmaya çalışıyorum. Hayvanların doyduğunu görmek beni mutlu ediyor. İnsan mutlu olduğu şeyleri yapmalı” diyor.