VAN - Kürt dili ve kültürünün korunması için çağrı yapan dengbêjler, Kürt dilinin konuşulmaması durumunda yok olmayla yüz yüze kalacağı uyarısında bulundu. 

 

Türkiye’de yıllardır her ne kadar iktidarlar değişse de Kürt halkını yok etmeye dönük politikaların tarzı değişmedi. Kürtlere, Kürt diline ve kültürüne yönelik asimilasyon politikaları,  dil ve kimliği üzerinden Kürt halkına yönelik saldırılar da artarak devam ediyor. Kürtler kendi dillerini konuştuğu ve kendi dillerinde müzik dinlediği için veya Kürt olduğu için ya katlediliyor ya da işsizlik ve yoksullukla göçe zorlanarak asimile edilmeye çalışılıyor. Birçoğu da göç etmek zorunda bırakıldıkları kentlerde ırkçı saldırılara maruz bırakılıyor. 

 

90’lı yılarda köylerin yakılmasıyla birlikte Mersin’e göç etmek zorunda bırakılan, Kürt dil ve kimliğini yaşatmak için çalışmalar yürüten Dil, Kültür ve Sanat Araştırma Derneği (DİSA-DER) yöneticisi olan Meryem Tuncer ve Kürt kültürünün sözlü anlatımı olan dengbêjlik yapan Sîsê Ana olarak da bilinen Emine Şaybak, Kürtlere ve diline yönelik saldırıları değerlendirdi. 

 

‘Dilimize saygı duysunlar’

 

Her halkın diline saygı duyulması gerektiğini söyleyen Meryem, Kürt dilini ve kültürünü yok etmek isteyenlerin amacına ulaşamayacağını kaydetti. Meryem, doğada da canlıların kendine özgü bir dili olduğuna işaret ederek şöyle devam etti: “Türkler, Araplar biz nasıl ki onların diline saygı duyuyoruz onlarda bizim dilimize saygı duysunlar.  Onlar Kürtçe konuşabiliyorlar mı? Hayır. Bizde Türkçe konuşamıyoruz. Biz Kürt yaratıldık. Biz rüyamızı da Kürtçe görüyoruz. Biz Kürt’üz onlar bizi kabul etmiyor.”

 

‘Kültürümüzü de yanımıza aldık’

 

Bir dilin konuşulmaması durumunda o halkın toplumlar içinde yok olacağını kaydeden Meryem, Kürt dilini yok etmek isteyenlere inat Kürtçe konuşulması gerektiğinin altını çizdi. İktidarların Kürt halkını yıllarca sürgün etmesindeki amacın Kürt dilini ve kültürünü yok etmeye yönelik olduğunu ifade eden Meryem, “Biz Kürtler göç ettiğimiz zaman kültürümüzü de dillimizi de yanımıza aldık. Benim çocuğum benim dilimle kültürümle yetişmiyorsa asimile olmuştur. Kürtçe konuşmayan bir Kürt, Kürtçeyi yok etmek isteyen sisteme yardım ediyor” dedi. 

 

‘Kürt işçilere saldırı içimizi yaraladı’

 

Sakarya’da Kürt işçilere yönelik yapılan saldırıya dikkat çeken Meryem, “Sakarya’daki saldırı içimizi yaraladı. Kürt yatırımcılara sesleniyorum. Saldırıyı kınıyorum. Sakarya’da Adana’da yatırım yapacaklarına Van’a Diyarbakır’a Mardin’e yapsınlar. Madem bizi kabul etmiyorlar kendi topraklarımıza yatırım yapsınlar ki halkımız gurbetlerde çalışmasın” diye ekledi.  

 

‘Ölene kadar Kürtçe konuşmak istiyorum’

 

“Annemiz ölene kadar Kürtçe konuştu, bizde ölene kadar Kürtçe konuşmak istiyoruz” diyen Emine Şaybak (Sîsê) da Kürt diline yönelik saldırılara dikkat çekti. “Türk, Fars, Arap herkes kendi dilini özgürce konuşuyor ama Kürt konuşamıyor” diyen Emine, “İstiyoruz ki Kürtler de anadilini konuşsun. Birçok yerde Kürtçe konuşanlara işkence ediliyor, katlediliyor. Kürtçe ders veren okullar açılsa, öğretmenler yetiştirilse çocuklar da kendi dilini konuşacak, öğrenecek. Aileler çocuğuna Türkçe öğretiyorlar. Çocuk da Türkçe öğreniyor. Bu yanlış bir şey. Böyle olmaması gerekir, herkes Kürtçe konuşursa çocuklarımız da komşularımız da konuşur” ifadelerini kullandı. 

 

‘Hastaneye gidiyoruz derdimizi anlatamıyoruz’

 

Kürtlerin dili ve kimliği üzerinden her türlü baskıya maruz bırakıldığını ifade eden Emine, Kürt halkının özgür olmasını istediğini aktardı. Emine, “Kürt kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız katlediliyor, şiddete maruz bırakılıyor. Bu saldırılar sadece Sakarya’da değil her yerde yapılıyor. Dili üzerinden Kürtlere zulüm ediliyor. Hastaneye gidiyoruz derdimizi anlatamıyoruz,  markete gidiyoruz ne alacağımızı söyleyemiyoruz. Daha önce böyle değildi. Hastaneye gittiğimiz zaman Kürtçe konuştuğumuzda bizi anlayan doktorlar vardı.  Şimdi Türkçe konuşuyorlar, biz derdimizi anlatamıyoruz.  Kürt diline yönelik saldırılar yoğunlaştı ama yaşadığım müddetçe Kürtçe konuşacağım,  evimde de çocuklarımla da” dedi.