Yükselen bir dans: Swing
- 09:07 7 Haziran 2020
- Kültür Sanat
DİYARBAKIR - Diyarbakır’da dans eğitimi veren ‘Swing Amed’ kurucularından Ilgın Nazlı Barutçu, Swing’in yükselen bir dans türü olduğunu, Diyarbakır’da da ilginin büyük olduğunu ifade etti.
Swing dans, Amerika’da 1920’lerde ortaya çıkmış bir dans çeşidi. Swing müziği eşliğinde yapılan ve New York’ta sokakta bulunan caz müzisyenlerinin etkisiyle ortaya çıkan Lindy Hop’un figürlerinin sadeleştirilmesi ile yeni bir dans çeşidi olarak isimlendiriliyor. 1920’lerde ortaya çıkan bu dans çeşidi, 1950’lere dek popüler dönemlerini yaşıyor. Swing dansının ritmi çok hızlı veya çok yavaş değildir, ara ara hızlanıp yavaşlayan bu dans caz müziğe uyumlu hareketler sergiliyor. Dansın coşkulu bir ritminin olması, dönemin caz müzisyenleri tarafından Swing’e uyum sağlayan yeni bir caz türü oluşturulmasını sağlamış ve Swing dansı bir nevi caz müzikte de bir dinamik oluyor. Aynı zamanda bu dans , "Yerinde duramayanların dansı" olarak da biliniyor.
Diyarbakır’da açılan ‘Amed Swing’ kurslarıyla çocuk ve yetişkinlere ders veriliyor. Pandemi öncesi Batman’da da öğrencilere ders veren Swing Amed kurucularından Ilgın Nazlı Barutçu, Swing’i ve salgından sonra hayata geçirmeyi planladıkları çalışmaları anlattı.
'Yükselen bir dans türü'
Swing dansının ortaya çıkış tarihini ve nedenlerini hatırlatan Nazlı, "Swing de tıpkı müzik gibi, Afro-Amerikan kökenli danslardan. Amerika Harlem’de ortaya çıkmasıyla beraber, Swing dans ve caz tarihine baktığımızda ve kökenlerini incelediğimizde, bunun bir Afro-Amerikan kültürü olduğunu görüyoruz. Yani bu süreçteki ırkçılık ve ayrımcılık, cinsiyet eşitsizliği gibi toplumsal sorunların içinden çıkıp yükselen, yeşeren bir dans türü. Müziğin evrilmesi ve İkinci Dünya Savaşı sonrası buhranla ortadan kalkıyor fakat 80'ler de yeniden başlıyor ve tüm Avrupa’ya yayılıyor” dedi.
‘Genel olarak ilgi gördü’
Swing’e mesafeli yaklaşanlar olduğunu ancak genel olarak çok ilgi gördüğünü belirten Nazlı, “Kültürel açıdan çok farklı değil aslında, çünkü insanların mutlu olmak için yaptığı bir şey. Mutluluğa ise çok ihtiyacımız var. Biz de bunu her şekilde yaşamaya çalışıyoruz. Diyarbakır'ın birçok yerinde dans ettik ve insanlar büyük bir ilgiyle izledi, çok beğendiklerini görebildik" diye belirtti.
'Sürekliliği sağlamak çok önemli'
Nazlı, halayın bir ifade biçimi olduğunu dile getirdi. Dans kültürünün yaygın olmadığına da vurgu yapan Nazlı, "Kutlamada veya bir tepki ifadesinde halay çekiliyor. Dansın bir farkı yok. Dansa 2010 yılında İstanbul’da başladım, ufak bir kitle vardı o zaman. Gitgide büyüdü ve yaygınlaştı. Swing İstanbul köklü bir dans kurumu. Sahibi ve dans partnerim Hakan Durak ile Avrupa’daki festivallerde çokça yer aldık. Aynı zamanda Swing dans DJ'liği de yapıyorum. Diyarbakır’da ilk atölyemizi ise Hakan’la 2017 yılında gerçekleştirdik. Ayda bir defa gidip geliyorduk. Şimdi ise ‘Swing Amed’ olarak kurumsallaştık ve düzenli eğitim veriyoruz. Ayrıca korona sürecinden önce Batman’da derslere başladık. Sırada Mardin var. Eğitmen yetiştirmeye çalışıyorum daha çok. Sürekliliği sağlamak ve farklı bakış açıları edinmek çok önemli" sözlerine yer verdi.
'Döneceğimiz günü bekliyoruz'
Her yaştan katılımcılarının olduğunu, ama gençlerin bu dansa daha çok ilgi duyduğunu ifade eden Nazlı şöyle konuştu: "Diyarbakır’da aynı zamanda bir caz derneği kurduk ve 1 yıldır çocuk, genç ve yetişkinlerle toplumsal sorunlara karşı dansı araç olarak kullanan çalışmalar yaparak kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Oldukça güzel gidiyordu pandemi sürecine kadar. Bu süreç bitince kaldığımız yerden devam edeceğiz. İlk etapta dansı tatil ettik. Çünkü dans salonları ve dansın doğası gereği sosyal bir aktivite oluşu bizi endişelendirdi ve önlem aldık. 13 Mart’tan beri kapalıyız. Bu sadece maddi açıdan değil, manevi olarak da zorlu bir süreç. Sosyal izolasyonda insanlar yalnızlaşabiliyor ve kendini ifade edebileceği bazı yollar kapanıyor. Dans bunlardan biri. Online olarak bazı eğitimler yapmaya çalışıyoruz ama şüphesiz yeterli değil. Tekrar sosyal hayata ve bizi mutlu eden aktivitelere döneceğimiz günü iple çekiyoruz bu yüzden."