'Bu dönem saklı potansiyellerin açığa çıktığı bir dönem olabilir'

  • 09:07 22 Mayıs 2020
  • Kültür Sanat
Beritan Canözer
 
DİYARBAKIR - Salgın sürecinde sanatın toplum üzerindeki etkilerini değerlendiren Resim Sanatçıları, "Toplum sanata ulaşabilmelidir.  Kendimize ayırabildiğimiz, kimsenin sorgulamadığı bu zaman dilimi belki de saklı potansiyellerin açığa çıktığı bir dönem olabilir" dedi.
 
Çin'in Wuhan kentinde başlayan ve hızla dünyanın birçok ülkesine yayılan koronavirüs (Covid-19) salgını, tüm toplumun sosyal ve ekonomik yaşamını etkiledi. Salgın ile beraber Türkiye'de de evlerine çekilen yurttaşlar, evde geçirdikleri izolasyon sürecinde çok büyük zorlanmalar yaşıyor. Çok sayıda kişi evde online çalışma sistemiyle gününü geçirirken, kimisi ise etkinlik ve aktivitelerle zaman geçiriyor. Ressam Eylem Bucak ile Ressam ve Mimar Servet Acar sanatın toplum üzerindeki etkileri, evde sanatın nasıl yapılabileceği, sanatın topluma ulaşmasının önündeki engelleri değerlendirdi.
 
'Yeniden görüp, hatırlayacağız'
 
Servet Acar, salgının toplumda derin etkiler bıraktığını ifade ederek, toplumun sosyolojik ve psikolojik açıdan tıkandığını söyledi. Böyle bir süreçte sanatın çok önemli olduğunu dile getiren Servet, tüm bunlara karşı koymada, evlere kapanılan böylesi bir süreçte sanatın adeta kurtarıcı olduğunu aktardı. Servet, “Resim çizen, müzik yapan, roman yazan kısacası dünyasında kendi sınırlarını kendi koyan sanatçılar bu süreci de kendi dünyalarında atlatacaklar. Tabi tüm bu kaygılarla, balkonlarda pencerelerde 'belki de yalıların bahçelerinde' dünyaya uzaktan bakan olağandışı bu yaşamın sanat ve sanatçıda etkisi olacak. Tıpkı geçmişte yaşanmış 'kara ölüm' gibi kendi imgelerini yaratacak, eserlere konu olacak, ilham verecektir. Ölümün karşısındaki çaresizliği, yaşama olan tutkuyu, yalnızlığın anlamını, doğaya olan bağlılığı insanlara olan özlemi bestelerde, filmlerde, öykülerde, tuvallerde yeniden görüp hatırlayacağız" diyerek bu sürecin sanata yansımasını değerlendirdi.
 
'Sanat yaratıcı bir üretim faaliyetidir'
 
Pandeminin sanata etkilerini ancak salgından sonra daha derinden hissedebileceklerini ifade eden Servet, şu anda toplumun yaşadığı süreci anlama ve kavrama evresinde olduğuna işaret etti. Çoğu sanatçının üretime evlerinden, atölyelerinden devam ettiğini söyleyen Servet, "Online sergiler, konserler, film gösterimleri gibi birçok çalışma oluyor. Sanatın iyileştirici gücü insanlara yeterli veya yetersiz ulaştırılmaya çalışılıyor. Kimlere ulaşıyor tabi bu da ayrı bir sınıfsal problem. Sonuçta yıllarca sadece yaşamak ve çalışmaya indirgenmiş hayatlarımızda sanatın yeri ne kadar var bilmiyoruz. Bir kesim, şimdi bir anda herkes sanatsever olsun, müze gezsin, resim yapsın istiyor. Bununla motive olsun, mutlu, üretken olsun diye bekliyor. Fakat ülkede toplumun sanatla tanışmasına hiçbir olanak sağlanmadı ve o nedenle şimdi, bir anda tüm toplum sanatsever olsun diye bekleyemeyiz. Belki de bu koşullar toplumdaki sınıf derinliğinin, ifade özgürlüğünün büyüklüğü üzerinde düşünme ve çözüm üretmeye ön açıcı olur. Sonuçta sanat içten gelen yaratıcı bir üretim faaliyetidir" diye ifade etti.  
 
'Saklı potansiyellerin açığa çıktığı bir dönem olabilir'
 
Ülkede büyük bir özgürlük sorunu olduğunun altını çizen Servet, şöyle devam etti: "Özgür düşünme gerektirir, üretimin beğenilip beğenilmemesi geliştirici etki yapar. Ancak üretimin cezalandırılması maalesef insanların potansiyellerini açığa çıkarması önünde ciddi bir engeldir. En çok da genç, henüz sesini yeterince duyurmamış sanatçılar, stüdyoları sokaklar olan sokak sanatçıları etkileniyor. Geçimini ürettiği sanattan kazanan sanatçılar; eserlerini sanatseverlere ulaştıramıyor. Temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda endişeli insanların talepleri, doğal olarak düşmüş durumda. Galeriler kapandı, tiyatrolar, sinema salonları, matbaalar faaliyetlerini durdurdu. Tüm bu alanda çalışan üretim yapan sanatçı ve çalışanlara destek fonları oluşturulmalı. Biraz iyimser bakacak olursak; evde kaldığımız bu süreçte tüm kaygıları biraz kenara kaldırmayı başarabilen insanlar için sanat güzel bir kaçış alanı olacaktır. Kendimize ayırabildiğimiz, kimsenin sorgulamadığı bu zaman dilimi belki de saklı potansiyellerin açığa çıktığı bir dönem olabilir. Yeter ki yaratıcılığınızı kimsenin yok etmesine izin vermeyin."
 
'İlhamı evde bulamayan sanatçılar zorlanacaktır'
 
Eylem Bucak, salgın sürecinde sanatçıların da atölyelerden, tiyatro sahnelerinden, stüdyolardan uzak kaldığını belirterek, sanatçıların da kalmak zorunda oldukları evlerinden topluma sanatı ulaştırmak için mücadele ettiğinin altını çizdi. Eylem, bu sürecin sanata ve sanatçıya olumsuz etkide bulunduğunu kaydederek, "Ben bir yandan da bu sürecin etkili eserler de ortaya çıkaracağını düşünüyorum. Evet, bir yandan psikolojik olarak tüm toplum olumsuz etkileniyor ama bir yandan da herkes ruhunu hafifletmek için sanatla ilişkileniyor. Bu da önemli çalışmalar ortaya çıkaracaktır. Hayal etmeye, düşünmeye, denemeye ve yanılmaya bol vaktimiz var. Evde çalışma sistemi tabi bazı sanatçıları iyi yönde etkilerken bazılarını kötü yönde etkileyecektir. Yani bu süreçte üretimi artan kadar azalan sanatçılar da olacaktır. Çünkü sanatçı ilham arar ve bu ilhamı evde bulamayan sanatçılar zorlanacaktır" ifadelerini kullandı.
 
'Sanatçılar kitleye online ulaşıyor'
 
Evde resim çizerek, üretimden kopmamaya çalıştığını aktaran Eylem, farklı şeyler deneyerek, yeteneklerini keşfetmeye çalıştığını sözlerine ekledi. Eylem, evde izolasyon sürecinde olan herkesin üretime dahil olması gerektiğinin altını çizerek, "Birçok insan evlerinde resim çizmeye, bir müzik aleti çalmayı öğrenmeye, seramik heykel ile ilgilenmeye başladı. Bana göre bu süreçte sanata ilgili insan sayısı arttı. Sergiler yapılamıyor evet ama resim de, sergi de diğer her şey gibi sürece ayak uydurdu, Online yollarla sanatseverlere ulaşıyor. Birçok sergi ve müze bu süreçte ücretsiz olarak ziyaretçilere açık. Sanatçılar internet üzerinden büyük kitlelere ulaşıyor. Online müze, sergi gezileri eskisinden daha fazla ziyaretçi alıyor ama tabi bana göre bunun kalıcılığı eskiye oranla çok daha az. Çünkü sosyal medyada her gün yüzlerce fotoğraf görmeye alıştığımız için bu online sergilerin de aynı özensizlikle incelendiğini, resimler üzerinde yeterince kafa yorulmadığını düşünüyorum" ifadelerini kullandı. 
 
'Sanatçı her süreçte toplumu sanatıyla doyurmalı'
 
Sanatçının da toplumun da bu süreçte birbirlerinden beklediklerini alamadıklarını söyleyen Eylem, "Sanatçı her süreçte toplumu sanatıyla doyurmalı ama toplum da sanatçının sanatını önemsemeli ve benimsemeli. Sanat böyle süreçlerde toplumu rahatlatır, ruhunu doyurur ve olumsuzluklardan daha az etkilenmesini sağlar. Bu nedenle sanatçı sanatı olabildiğince topluma ulaştırabilmelidir. En çok da böyle zamanlarda toplum-sanat-sanatçı ilişkisi önem kazanıyor" diye konuştu.