27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü: Özgür bir gelecek özgür bir sanatla mümkün
- 10:00 27 Mart 2020
- Kültür Sanat
Medya Üren-Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’ne ilişkin konuşan tiyatrocular, “Bugün dünyanın her yerinde herkesin ‘Neden tiyatroya ihtiyaç duyuyoruz?’ sorusunu sorabilmesi açısından özel bir gün. Özgür bir gelecek ve özgür bir toplumun inşası ancak özgür bir sanatın geliştirilmesiyle mümkündür. Tiyatro daha çok sahiplenilmeli” dedi.
Dünyanın dört bir yanında 27 Mart, Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul ediliyor. İlk defa Uluslararası Tiyatro Birliği tarafından 1961’de ilan edilen Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle her yıl farklı bir sanatçının hazırladığı bir bildiriyle tüm dünyada kutlanıyor. Uluslararası bildirinin yanı sıra çeşitli ülkeler kendi ulusal bildirileriyle de bugünü kutluyor. Jiyana Nu Tiyatro Grubu üyesi Rugeş Kırıcı ve Tiyatro Mencel üyesi Perinaz Delazy, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nün önemini anlattı.
‘Kürt tiyatrosu yapmanın ağır bedelleri var’
Hemen hemen her sene Kürt tiyatrosu adına da bir bildiri yayınladıklarını anlatan Jiyana Nu Tiyatro Grubu üyesi Rugeş Kırıcı, 27 Mart gününün oyunların seyircisiyle ücretsiz buluştuğu bir gün olduğunu söyledi. Hem hatırlatma, hem teşvik etme, hem de bir araya gelmek için 27 Mart’ın önemli bir gün olduğunu dile getiren Rugeş, “Benim için tiyatro toplumsal hafızadır. Canlıdır ve bir dönemin, tarihin, anın şahididir. Aşka, acıya, umuda şahitlik eder ve bunu canlı yaşar. Bir organizmadır ve seyirciyle en canlı diyaloğu kuran sanat alanıdır. Ne varsa o anda gerçekleşir. Seyircimizle canlı temas kurduğumuz bir sanat alanı. Biz de bu kültürü devam ettirmek için durmadan çalışmalarımıza devam ediyoruz. Aktif tiyatro gruplarıyız. Her sene projelerimizle seyircimizle buluşuyoruz. Türkiye’de Kürt tiyatrosu yapmanın başka handikapları var. Daha ağır bedelleri var. Tüm duvarları aşarak, yasaklamalara engellemelere rağmen kendimize yeni yollar bularak seyircilerimizle buluşmaya çalışıyoruz” dedi.
‘Tiyatronun daha çok sahiplenilmesi gerekiyor’
Koronavirüs salgınından dolayı tiyatrocular olarak tüm çalışmalarını durdurmak zorunda kaldıklarını kaydeden Rugeş, “Umarım bunu aşarız ve tekrar seyircimizle buluşuruz. Özgür bir gelecek ve özgür bir toplumun inşası ancak özgür bir sanatın geliştirilmesiyle mümkündür. Yeni yüzyılın, geleceğin iletişimi de sanat üzerinden olacaktır. Tiyatronun daha çok sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kürt gençlerinin kendi tiyatrolarını geliştirmesi, sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi dilimizin mücadelesinde çok ağır bedeller verdik ve bu dilin unutulmaması ve yaşaması gerekiyor. En canlı yaşadığı yer de tiyatro sahnesidir. Kendi dilimize sahip çıkalım ve gençlerin unutmasının önüne geçelim” şeklinde konuştu.
‘Tiyatro toplumların belleğidir’
Tiyatro Mencel üyesi Perinaz Delazy ise, tiyatronun insanların kendilerini anlatma kaygısı duymasıyla ortaya çıktığını söyleyerek kişilerin korktuklarını, mutluluklarını, anlamlandıramadıklarını, bir duyguyu, bir anı, sevgiyi aktarma ve anlatma çabasıyla tiyatroyu ortaya çıkardıklarını belirtti. Perinaz, “Bir ritüel şeklinde başlayıp daha sonra dünyanın farklı medeniyetlerinde, dönüm noktalarında her zaman tiyatro vardır, şahittir. Dolayısıyla tarih boyunca yaşayan medeniyetler, toplumlar yansımalarını tiyatroya da vermiştir. Tiyatro toplumların belleğidir, hafızasıdır. Bugün tiyatro toplulukların kültürünün arşividir. Dünya Tiyatrolar Günü’nün ilan edilmesindeki temel amaç sistemin tüketim üzerine yoğunlaştığı bu dönemde üretimin önünü açmaktır Barışı ve dayanışmayı insanlara tekrar hatırlatmak istenmiştir. Bugün dünyanın her yerinde özel tiyatrolar başta olmak üzere herkesin bir şekilde ‘Neden tiyatroya ihtiyaç duyuyoruz?’ sorusunu sorabilmesi açısından özel bir gün” ifadelerini kullandı.
‘Bireysel önlemlerimizi almalıyız’
Perinaz son olarak şu sözleri kullandı: “Bugünlerde yaşanılan koronavirüs nedeniyle tüm dünyada bir olağanüstü hal yaşanıyor. Bu sene dünya tiyatrolar gününü bu şekilde karşılıyoruz. Dünya Tiyatrocular Günü ilan edildiği 1961’den beri ilk defa bu yıl tiyatrocular bugünü evlerinde geçirecekler. Bunun mecburi ve gerekli bir davranış olduğu söylenilebilir. Maalesef bir sistemin sonucu olarak da değerlendirilebilir. Tüm dünyayı istediği gibi şekillendiren, talan eden, yakan, yıkan yeniden düzenleyen sistem bugün ‘Herkes dursun ve evlerine çekilsin’ çağrısında bulunuyor. Bir tiyatrocu olarak nereden nereye geldiğimizi görebiliyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi Kürdistan’da da bu virüs tüm hızıyla yayılıyor. Önlemler alınmaya çalışılıyor ve bir şekilde sosyal medya yoluyla çağrılar yapılıyor. Halklar bir şekilde örgütleniyor ancak eninde sonunda dünyanın büyük bir kısmı bu hastalığa yakalanacak. Bizler de bu süreçte olabildiğinde bireysel önlemlerimizi almalıyız.”