Avukatlar: Dilimizi öğrenmek gibi bir yükümlülüğümüz var
- 09:01 26 Şubat 2020
- Kültür Sanat
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosu Dil Komisyonu tarafından verilen Kürtçe kursundan mezun olan avukatlar sertifikalarını aldı. Avukatlar anadilin önemine dikkat çekerek, “Biz dilimize sahip çıkmazsak kimse sahip çıkmaz. Dilimizi öğrenmek, ona sahip çıkmak ve sonraki nesillere aktarmak gibi bir yükümlülüğümüz var” dedi.
Kürt dili başta olmak üzere birçok dil üzerinde yürütülen asimilasyon politikalarından ötürü, bu dillerin toplum içerisindeki konuşma oranı her geçen gün azalıyor. İnsanlar kendi dillerinde konuşmaya çekiniyor ve kaygı duyar hale geliyor. Bu alanda çeşitli kurum ve dernekler anadilde eğitim vermeyi sürdürürken meslek örgütleri de konuya ilişkin çalışmalarına devam ediyor. Diyarbakır Barosu Dil Komisyonu öncülüğünde, bünyesindeki avukatlara verilen Kürtçe kursunun mezunları geçtiğimiz günlerde sertifikalarını aldı. Sertifikalarını alan avukatlar anadilin önemine dikkat çekti.
‘Eğitim alamamak kendi dilinden uzaklaştırıyor’
Avukat Elif Birkili, ailede Kürtçe, okula başladıktan sonra ise Türkçe konuşulmaya başlanmasının bireyler üzerinde bir dil karmaşasına sebep olduğunu belirterek, bu şekilde bireyin anadilini de unutmaya başladığını dile getirdi. Elif, “Tüm bu sorunların yanında bir de asimilasyon politikalarının etkisi mevcut. Yüz yıllardır yürütülen asimilasyon politikaları Kürtçe konuşmama sebebimiz olmamalı, bizi Kürtçe konuşmaktan uzaklaştırmamalıdır. Her ne kadar böylesi politikalar yürütülse de bu politikalar karşısında bilinçli adım atmamız ve çalışmalarımızı ilerletmemiz gerekiyor. Biz ne kadar ısrarcı olursak bu politikalar da o kadar etkisiz kalacaktır. Anadil olmadan hiçbir şey olmaz” dedi.
‘Kürtçe konuşma ve anlama oranı azalıyor’
İstanbul’da üniversite okuduğu süreçte yaşamsal ve kültürel anlamda çok zorlandığını kaydeden Elif, kendi toprağına dönerek ana dili ve kültürüyle yaşamak istediğini dile getirdi. Elif, “Anadil benim için her şeyden önce varlık demektir. Ben de bu varlıkla yaşamak istiyorum. İstanbul’da bunu yapamıyordum. O yüzden buraya döndüm. Şu anda Diyarbakır Barosu’nda Kürt Dili Komisyonu’nda çalışıyorum. Burada anadil eğitimi görerek sertifika aldık. Çok güzel şeyler yapılıyor. Gençlerin de anadil üzerine yoğunlaşmasını ve bizim çabamıza dahil olmasını istiyorum. Biz dilimize sahip çıkmazsak kimse dilimize sahip çıkmaz. Şu anda Kürtçe tehlikede. Git gide Kürtçe konuşma ve anlama oranı azalıyor. Bu yönüyle bilinçli olmamız ve çalışmalarımıza bu bilinçle devam etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Anadilini eğitimle öğrenmek bir öfke yaratıyor’
Kişinin anadilini bilmesinin kendisi üzerinde büyük bir etkisi olduğunu vurgulayan Avukat Şevval Kamçı, Kürtçe konuşamamanın yaşamı üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Yürütülen asimilasyon politikaları sonucu insanların sindirilmeye çalışıldığını aktaran Şevval, bu nedenle ailelerin çocuklarıyla Kürtçe konuşmaya çekindiğini söyledi. Şevval, “En temel haklardan biri olan anadilde eğitim hakkı tanınmış olsaydı muhtemelen şu an bu durumda olmayacaktık. Kendi çabalarımla anadilimi öğrenmeye çalışıyorum. İnsanların kendi anadilini bir eğitimle öğrenmesi ayrıca bir öfke yaratıyor. Belli bir yaştan sonra da öğrenmek zorlaşıyor. Ben bu noktada yalnız olduğumu düşünmüyorum. Benim gibi birçok genç anadilini çok sonradan öğrenmeye çalışıyorlar. Anadilimi bilmemek beni psikolojik anlamda da etkiledi. Başka insanlarla Kürtçe anlaşamamak, tercümeye ihtiyaç duymak beni üzüyor. Özellikle bir avukat olarak müvekkillerimle anlaşamamak benim için büyük bir sorun. Burada bireylere büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor. Dilimizi öğrenmek, ona sahip çıkmak ve sonraki nesillere aktarmak gibi bir yükümlülüğümüz var” diye belirtti.
‘Kürt edebiyatı desteklenmeli’
Avukat Hande Taş da anadilini öğrenememesinin sebebinin anadilde eğitim alamaması olduğunu vurguladı. Hande, “Annem Kürtçe bilmiyor. Babam ise çocuk yaşta baskı görmesinden kaynaklı anadilini konuşmuyor. Ne okulda ne de evde Kürtçe ile temas edemediğim için bugün ben de anadilimi konuşamıyorum. Günlük yaşamda bir insanla Türkçeyi nasıl konuşabiliyorsam Kürtçeyi de o şekilde konuşmak istiyorum. Gençler mümkün olduğunca anadillerini erken öğrenmeye başlasınlar. Çünkü yaş ilerledikçe öğrenmek daha da zorlaşıyor. Kürtçeyi yaşamımıza ne kadar erken koyarsak kendi kültürümüz adına da çok şey öğrenmiş oluruz. Kürtçe kaynaklara erişim sıkıntısı mevcut. Örneğin, biz Kürtçe öğrenirken yalnızca sözlükten faydalanabiliyoruz. Kürtçeyi ne kadar yaşamımıza dahil edersek aynı oranda Kürtçe kaynaklar da artacaktır. Bu konuda vakıflara, kurumlara da büyük görev düşüyor. Kürt Edebiyatı, maddi olarak da desteklenmeli. Ekonomik yoksunluktan kaynaklı edebi eser çıkarmak da güçleşebiliyor” dedi.