Newaya Jin’in Şubat sayısı çıktı

  • 11:59 31 Ocak 2020
  • Kültür Sanat
HABER MERKEZİ - Aylık kadın gazetesi Newaya Jin’in Şubat sayısı “Kültüre dönüşen direniş komplocuları yendi” manşetiyle çıktı.
 
Avrupa’da yayın yapan aylık kadın gazetesi Newaya Jin’ın Şubat sayısı “Kültüre dönüşen direniş komplocuları yendi” manşetiyle çıktı. Uluslararası Komplo, 21 yıllık tecrit ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğü belirlemelerinin yer aldığı 179. Sayı’da; demografik değişim politikaları, Kürt birliği, öz savunma, dil, sanat, bilim içerikli makale ve analizler de yer aldı.
 
8 yıllık aradan sonra avukatlarıyla görüşen Abdullah Öcalan demokratik siyaset ve toplumsal yaşama dair önemli mesajlar verdi. Konuyu yorumlayan yazar ve aktivist Gönül Kaya; Abdullah Öcalan’ın, iktidar dışı tüm demokratik güçlerin üçüncü siyasal duruşu esas alarak, mevcut savaşa dayalı iki kutuplu siyaset zemininden kendini kurtarması gerektiği vurgusunu hatırlattı. Gönül, Abdullah Öcalan’ın “toplumsal genetiğe işlenen 15 bin yıllık kadın köleliği” ve “devrim gerekçesi” olarak formüle ettiği toplumsal sorunları 2020 mücadele yılı perspektifi ve çağrısı olarak değerlendirdi. 
 
‘Kürtler’in zamanı’
 
Merkezi hegemonyanın tarihten bu güne Kürtler’i varlık yokluk ikilemi çemberi içerisine soktuğunu hatırlatan Jinda Deniz, “Kürtler; tarih, siyaset, felsefe, sosyoloji sahasından da mümkün mertebe uzak tutularak ulusal karakterin gelişmesinin de önüne geçilmiştir” dedi. Kürtler’in tarihte büyük direndiğini de ifade eden Jinda, Kürtler’in direnişin ötesine geçmek için ortak ulusal tutuma ihtiyaç olduğuna işaret etti. 
 
‘Kürtler’in yokluğu’ üzerine kurgulanmış Türkçülük'  
 
“Demografik değişim”in tanımını yapan Jineoloji Komitesi üyesi Zozan Sima, “Sonu mülteci kamplarında, sahile vuran cenazelerde, yabancı, hırsız ve tehlikeli görüldükleri şehirlerde korku içinde yaşamaya mecbur bırakılmakla biten toprağından koparılış hikayelerinin sosyolojideki ismi demografik değişimdir” dedi.  
 
Bir yerdeki nüfusun milliyetçi, dinci, iktidarcı, ekonomik amaçlarla topraklarını terk etmeye zorlanması ve onların yerine kendi amaçlarına uygun farklı grupların yerleştirilmesinin bir soykırım politikası olarak yüzlerce yıldır uygulandığını hatırlatan Zozan, Türk uluslaşmasını “Kürtler’in yokluğu” üzerine kurgulayan Türkiye’nin yeni bir katliam sürecini devreye koyduğunu hatırlattı.  
 
Aynı koyunu Kürtçe sayfalarda yorumlayan Dirok Qehreman da demografik kırımların en riskli ve tehlikeli yöntem olduğunun altını çizdi. 
 
‘Kürtler’in dili’nin serüveni'
 
Anadilin önemi ve Kürtçe’ye dair konuyu irdeleyen Yıldız Çakar ise dilin hafıza olduğunu aktardı. Yıldız, dilin her çağda kendini çoğaltarak yeni nesillere aktardığını vurgulayarak, dilini kaybeden bir toplumun ruhunu da kaybedeceğini söyledi. “Anne hangi dili konuşursa çocuğun dili de o olur” diyen Yıldız, Kürt kadınlarının binyıllardır onca savaş, sürgün ve ölüme rağmen dilini ve kültürünü çocuklarına aktarmayı başardını belirtti. 
 
Kürdistan’ın birliği…
 
Portre Sayfası’nda ise, Kürdistan bağımsızlık mücadelesinde önemli bir rolü olan ve 28 Şubat 1998’de yaşamını yitiren Mîna Qazî’nin hayat hikayesine yer verildi. Berjin Tekoşer’in hazırladığı portrede, 1946’da ilan edilen Mahabat Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile Kürt birliğine öncülük eden Mîna Qazî’nin rolüne değinildi. 14 Mart 1946’da “Kürt Kadın Birliği”ni ilan eden ve yöneten Mîna Qazî, vefatından kısa bir süre önce kadın gerillaların mücadelesine atıfta bulunarak şu sözleri sarf eder: “Ben öleceğim ama biliyorum ki Kürt ve Kürdistan’ın bağımsızlığı yakındır. Ben o günleri görmeyebilirim, ama çocuklarım görecek.” 
 
‘Sen kimsin Atiye?'
 
Sanat kategorisinde ise Nazan Üstündağ’ın son dönemlerde yayına giren “kadın odaklı” film ve dizilere dair analiz yazısına yer verildi. Sanat’ı, “özelde tiyatro ve sinema, kimi zaman ise egemen dilde ifade edilemeyen toplumsal bilinç altının dışa vurum hali” olarak tanımlayan Nazan, son dönemlerde özel bir platformda yayına giren Atiye dizisindeki arayışçı kadın karakterine odaklandı: “Atiye bir kadın hikayesi elbette ve fantazi ve psikanalitik sinema dilini kullanarak kadınların cinselliğine, soya, anneliğe ve kızkardeşliğe, bir yandansa kadınların rasyonel ve egemen anlatılarda görünmez kılınan ancak taşa toprak sinmiş tarihine dokunuyor.”
 
‘Altı Kardelen’in hikayesi'
 
Toplum yaşam sayfasında ise 20 Şubat 2003’te çığ düşmesi sonucu yaşamını yitiren 6 kadın gerillaya dair Eylem Xelikan’ın kaleme aldığı anı yazısı yer alıyor. 
 
Gazetenin köşe yazarlarından Zerya Gül’ün “Alışmak liberalleştirir” ile Gulîstan Çiya Îke’nin “Çerxa Îmraliyê” makaleleri de yeni sayıda yer aldı. 
 
179. Sayı; Dicle Murat’ın Iraklı kadınların mücadelesi, Adar Gulan ile Zeynep Taşgir’in Öz Savunma’ya dair makaleleri, Genç kadınların 15 Şubat Komplosu’na dair görüşleri ile Fidan Yıldırım’ın hazırladığı Ermeni feminist aktivist Mari Beyleryan’ın portresini de içermekte.