Hopalı kadınlar ‘Senede bir gün’ün yeni sayısı için hazırlıklarına başladı
- 09:06 4 Ekim 2019
- Kültür Sanat
Dilan Babat
ANKARA - Hopalı kadınlar “Senede bir gün” dergilerinin yeni sayısı için hazırlıklarına başladı. Derginin kurucularından Arzu Keskinkurt Ulu, dergilerinin özgürlük ve özgünlük koktuğunu belirterek, “Kendi gücümüzün, tüm özgün hallerimizin farkındalığı ile anlatımlarımızı ortaya koyuyoruz” dedi.
Artvin’in Hopa ilçesinde 4 yıl önce bir araya gelen 6 kadının kolektif çalışması ile çıkarılan “Senede bir gün” dergisinin yeni sayısı için çalışmalar başladı. Her yıl 8 Mart’ta çıkarılan dergide kadın, çocuk, hayvan ve doğa gibi birçok alan yer alırken, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine de dikkat çekiliyor. Derginin kurucularından Arzu Keskinkurt Ulu ile bu yıl 5’incisi çıkacak olan “Senede bir gün”ü konuştuk.
‘Kadın dayanışma kulaklara küpe oluyor’
Derginin ortaya çıkış sürecini anlatan Arzu, şunları dile getirdi: “Hopa küçük bir ilçe, kadın arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılarda tüm doğallığıyla günlük yaşantımızdan, ülke gündeminden, kadınca karın ağrılarımızdan en temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine denk düşen hikayelerimizden esinlenerek, tamamen amatörce bir ruhla ‘bu konuştuklarımızı yazalım mı, neden yazmayalım ki?’ diyerek dergi fikri üzerinde yoğunlaştık. Önemle üstünde durduğumuz duyarlılıklardan biri, dergimizin bedelsiz dağıtılabilmesi. Dergimizin maliyetleri için yine kadınların tüm özgünlükleriyle oluşturduğu üretim ağı başladı, takı üretimi. Bir kaç ay boyunca yaptığımız takılarımızın belli stantlarda, mekanlarda yapılan dayanışma satışları dergimizin maliyetini oluşturuyor. Kadın dayanışması kulaklara küpe oluyor. O küpeler dergiye dönüşüyor. O dergi tekrar küpeleri ören, küpeleri kulağına takan, ne için satın aldığını bilen kadınların evlerine bedelsiz ulaşıyor. Böyle bir dayanışma hikayesi ile kucaklaşıyoruz dergimizle. Tüm Hopa kadınları bu dayanışma ağının içinde kendi dergilerini çıkarıyor.”
‘Baskılar kendi isyancısını doğurdu’
Derginin çıkarılmasından sonra karşılaştıkları tepkilere de değinen Arzu, “Hopa’da gözlemlediğimiz güzel bir heyecandı. ‘Ne var içinde? Kim ne yazdı?’ gibi geri dönüşler çok samimi ve güzeldi. Bu bize ‘isteyince yapabiliriz’ ışığı yansıtan bir deneyimdi. Çok önemli bir detay da şudur, bu dergi ilk sayısını ülkenin OHAL sürecinde çıkardı. En küçük bir eleştiri cümlesinde insanların gözaltına alındığı bir dönemde kadınlar tüm cesaretleriyle yazdılar, eleştirdiler. Baskılar kendi isyancısını doğurdu” dedi.
‘Yeni sayıya hazırlanıyoruz’
Dergilerinin yılda bir kez, sadece 8 Mart’ta çıktığını hatırlatan ve yeni sayı içinde çalışmalara başladıklarını söyleyen Arzu, şunları ekledi: “Yıl boyunca okuyucularına ulaştırmaya çalışıyoruz. 8 Mart sabahından akşamına kadar Hopa merkezde açtığımız standımızda tüm görsellerimizle ve dergimizle Hopalılarla buluşuyoruz. Dergimizin 8 Mart 2020 için 5’inci sayısına hazırlanıyoruz. Öncelikle belirli zamanlarda film izlemek, kitap okumak için herkese çağrı yapıp toplanıyoruz, izlediklerimizi, okuduklarımızı konuşmak tartışmak bizi geliştiren, bilinç yükselme çalışmaları haline dönüşüyor. Yaşamdan, cinsiyet eşitliğinden, özgürlüklerden yana duruşumuz tartışmalarımızın yönünü de belirliyor. En önemlisi öğreniyoruz, öğrendikçe bize iyi gelen, bizi güzelleştiren her şeyi paylaşmaktan yana tutumumuzla, dergi sürecinin verilerini hazırlamaya başlıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Yer gök şiir, kadınlar yazıyor’
Derginin içeriğinde kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya ait birçok alan ayırdıklarını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yer verdiklerini belirten Arzu, derginin zengin içeriğine dair de şunları paylaştı:
“Ülkemizdeki gerici politikaların yaşamımıza nasıl değdiğinin üstünde duruyoruz. Yanı sıra tüm mücadele etmek zorunda kaldığımız alanlar, konular haricinde, kadının var olma, kendini ortaya koyma haline dönük özgün yeteneklerimizi dergiye taşıyoruz. Örneğin; defterlerin sayfalarına cümlelerini karalamış, saklamış belki de kendinden başka kimsenin okumadığı şiirleri olan kadınları bulup cesaretlendirip o şiirleri dergimize taşıyoruz ve diyoruz ki ‘yer gök şiir, kadınlar yazıyor.’ Çizim yapan kadınları keşfediyoruz, o çizimleri, resmin ruhunu anlatan şiirlerle destekleyip dergimize taşıyoruz ve diyoruz ki ‘kadının ruhu, nefesi, kadınlar çiziyor.
‘Amacımız unutmamak’
Karikatür çizimleri yapan emekçilerimiz var, kadın emekçilerimiz, bu karikatürler dergimizin simgesel isimleri oluyorlar. O karikatür karakterler diliyle ülke gündemini yansıtan aylık rapor yayınlıyoruz. Bunda ki amacımızda unutmamak! Bu aylık raporları dergimize yıllık bir rapor şeklinde taşıyoruz. Yerelde kadın röportajları yapıyoruz, kadınlar bize çocukluk evlerini, evlerindeki cinsiyet eşitsizliğini, varsa şiddeti, anne baba modelini, kız çocuğu olmayı, regl olma süreçlerini, ilk aşklarını, nasıl evlendiklerini, hayallerini ve bugünlerini, görünmeyen emeklerini, tacizi, güvencesiz çalışmayı, boşanmayı, toplumsal baskıları, çifte standartlı gelenekleri, anne olmayı, üretimi anlatıyorlar. O kadar çok şey var ki bu ülke de kadın olmak, insan olmak, çocuk olmak üzerine anlatabilecekleri. Bu röportajları da hiç rumuz kullanmadan kendi fotoğraflarıyla isteğe bağlı tabi, dergimize taşıyoruz. Yıl boyunca okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, üzerinde durduğumuz konularla ilgili kendi hazırladığımız yazılar, yüzümüzü gülümsetecek toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ataerki temalı karikatürler, gericilik üzerine ya da kazanımlar üzerine ülke gündemli yıllık raporumuz, kadın röportajlarımız, kadın çizimlerimizi, şiirlerimiz vs. dergimizi oluşturan ana sayfalar olmakta.”
‘Yakınma dili değil yapabilmeye dair bir heves’
“Kendi gücümüzün, tüm özgün hallerimizin farkındalığı ile anlatımlarımızı ortaya koyuyoruz” diyen Arzu, son olarak da dergilerine ilişkin şunları aktardı: “Dergiden yükselen nefes yaşama dönüktür. Sadece yakınma dili değil, yapabilmeye dair bir heves sızar dokusundan. Acıklı bir zavallılık değil, bakın beni nasıl da ezdiniz diyen bir yılgınlık değil, gücünün erkekle yarışması gerektiği tuzağına düşmüş kadın algısı değil, kadının kendi imkânları ve yapısallığı ile yaşamı nasıl yeniden ve yeniden üretip dönüştürebileceğine dair bir heves sızar. Direngenlik, itaatsizlik, farkındalık, özgünlük, özgürlük, üretkenlik kokar dergimiz. Çağın tüm karmaşası, hep güzellikleri ötelemeye sebep oluyor. ‘Şimdi sırası mı’ diye kadınların özgün tüm var olma çabalarını öteliyorlar. Biz de diyoruz ki; şimdi hemen tam sırası. Üretiyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, okuyoruz, izliyoruz, öğreniyoruz, şarkı söylüyoruz, oynuyoruz, itaat etmiyoruz, o halde biz yazalım, bizi yazalım kimseleri beklemeden.”