Ceylan Akça Cupolo: Çözüm için cesur diyaloglar gerekli 2025-11-27 09:08:29   Rabia Önver    AMED - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile komisyon görüşmesini değerlendiren DEM Parti Amed Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, “Barış  ve Demokratik Toplum Süreci”nin tüm toplumsal kesimlere hitap ettiğini belirterek, “Kürt meselesi birçok katmandan oluşur. Bu katmanların kesiştiği noktada Sayın Öcalan yer alıyor. Onunla konuşmadan bu mesele çözülemez” dedi.     Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşme kararıyla DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman Abdullah Öcalan'la görüştü. Meclis Başkanlığı, yaptığı açıklamayla görüşmeyi "sürecin toplumsal bütünleşme, kardeşliğin güçlendirilmesi ve bölgesel perspektifte olumlu ilerleme açısından önemli bir adım" olarak yorumladı.   DEM Parti Amed Milletvekili Ceylan Akça Cupolo sürece dair değerlendirmede bulundu.   ‘Yüzyıllık algıları aşmalıyız’   Ceylan Akça Cupolo, Türkiye’de siyaset yapmanın ya da siyasete çözümün muhatabı olduğunu iddia etmenin risk almayı da gerektirdiğini söyledi. Kürt meselesinin bugün bir risk alma mekanizmasına dönüşmesinin nedeninin, yaklaşık yüzyıldır yaratılmaya çalışılan algılar olduğunu vurguladı. Ceylan Akça Cupolo, “Bu minvalde bakıldığında, sürecin çözümüne dair herhangi bir ilerleme sağlanamaz; iddia edilenin ötesine ve potansiyelin üzerine çıkılamaz. CHP'nin 19 Mart sonrasında geldiği yeni bir çizgi var, yeni bir duruş söz konusu. Hem belediyelere yönelik saldırılar hem de belediye başkanlarının araçsallaştırılmış yargı hamleleriyle hedef alınması, CHP’yi klasik muhalefet rolünden çıkararak yeni bir yapıya dönüşme fırsatı sunuyor. Bu saldırılar aynı zamanda dönüşüm için bir kapı aralıyor. Bu dönüşümün bir parçası olabilmek için, yüzyıllık algıların ve manipülasyonların dayattığı at gözlüklerinin çıkarılması gerekiyor” dedi.   ‘Bu hamleyle ne yazık ki geriye gidiş yaşandı’   21 Kasım’da yapılan komisyon toplantısında, İmralı Adası’nda bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşme konusunda değerlendirmelerin yapılmasına rağmen karşıt görüşlerin ortaya çıkmasının hayal kırıklığı yarattığını belirten Ceylan Akça Cupolo, şu ifadeleri kullandı: “2023’ten bu yana özellikle Kürt seçmen, yani seçimlerde üçüncü yol olarak kimin iktidarda olacağını belirleyen güç, siyasette önemli bir rol oynadı. Kürtlerin desteğini alabilme şansı yakalanmıştı. Ancak bu son hamleyle ne yazık ki bir geri gidiş yaşandı. Söylemlerinde ‘herkes için CHP’ deseler de, bu tutum ‘bazıları için CHP’ stratejisine dönüştü. Bu da CHP’nin yalnızca kendi mahallesine sıkışmaması gerektiğini gösteriyor. CHP, demokratik zeminde bu tartışmaların tam ortasında yer almalı. Kürt meselesini çözmeye talip olmak, gerçek anlamda bir Türkiye Partisi olmak anlamına gelir. CHP, eğer herkesi temsil eden bir parti olmayı hedefliyorsa, bu meselenin konuşulduğu her masada yer almak zorundadır. Yüzyıllık algılara ve bazı milliyetçi kesimlerin çizdiği kırmızı çizgilere takılmadan daha özgür, daha cesur bir tutum sergilemelidir. Bu cesareti göstereceklerini ümit ediyoruz.”   ‘Türkiye bir siyasi partiler çöplüğüne dönmüş durumda’   Siyasi partilerin kısa vadede seçim, oy ve toplumsal destek odaklı hareket etmelerini stratejik ve akıllıca bir adım olarak değerlendiren Ceylan Akça Cupolo, uzun vadede bu yaklaşımın Türkiye’ye büyük zarar verdiğinin bugün açıkça görüldüğünü ifade ederek, “Türkiye, bir siyasi partiler çöplüğüne dönmüş durumda. Bu ifadeyi kullanmamın nedeni şu: Kalıcılığı olan, ideolojik bir hareket ve ilke temelinde varlık gösteren sadece üç-dört siyasi parti var Türkiye’de. Bunun dışında kalanlar yok hükmünde. Kürt hareketi bu kalıcı siyasi yapının bir parçası. Aynı şekilde MHP ve bazı muhafazakâr partiler ile CHP de bu tanıma giriyor” sözlerini kullandı.     ‘Aktif bir şekilde sahada çalışmaları lazım’   Ceylan Akça Cupolo, Meclis’te Kürt sorununun çözümü için oluşturulan komisyonlarda yer almayan partilerin, yalnızca tabela partisi olmaktan çıkarak çözümün aktif bir parçası hâline gelmeleri gerektiğini vurguladı. Ceylan Akça Cupolo,  “Eğer bu halkın geleceği için adım atmayacaklarsa, en azından kendi varlıklarını sürdürebilmek için bu tartışmanın ve çözüm sürecinin içinde yer almaları gerekir. Barışın ve çözümün toplumsallaşabilmesi için aktif biçimde sahada çalışmaları, halkla birlikte sokakta olmaları gerekir. Çünkü yalnızca tabela üzerinden var olan ve sokakta karşılığı olmayan tüm hareketler, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu kaderden de kaçamazlar. Bu nedenle bu barış ve diyalog zeminini, toplumla bütünleşmek için kullanmalılar. Küçük milliyetçi hesaplarla kendi yok oluşlarını hazırlayacak yollara sapmamalılar. Dünyada silahlı çatışmaların çözümünde, istisnasız bir şekilde bu oluşumların liderleriyle oturulup konuşulmuştur. Bu kaçınılmazdır” sözlerini kullandı.     ‘Ana aktörle konuşmadan nasıl çözeceksiniz?’   Yıllardır süren silahlı çatışmalarda çeşitli çözüm girişimlerinin başarısız olduğunu belirten  Ceylan Akça Cupolo, barışın sağlanması için Abdullah Öcalan ile görüşmenin kaçınılmaz olduğunu söyleyerek, “Kürt meselesi birçok katmandan oluşuyor: Kadın sorunu, sınıf sorunu, azınlık ve kimlik sorunu, inanç sorunu gibi. Bu katmanların kesiştiği noktada Sayın Öcalan yer alıyor. Onunla oturup konuşmayacaklarsa, kiminle konuşacaklar? Evet, toplum da bu çözümün önemli bir parçasıdır. Ancak ana aktörle konuşmadan bu mesele nasıl çözülecek? Böyle bir çözüm yolu, mantığa sığmaz. Bu bir matematik denklemi olsaydı, tahtaya yazılıp kalırdı. Denklemin kalbini çıkararak çözüm üretmeye çalışmak imkânsızdır” ifadelerini kullandı.     ‘Herkes bu çağrıyı sahiplenmeli’   Şiddetin sustuğu ve diyalog zeminine geçildiği bir dönemde olunduğunu vurgulayan Ceylan Akça Cupolo sözlerine şöyle devam etti: “Şu an, yasaların yapılacağı ve demokratik entegrasyonun sağlanacağı ikinci zemine geçmiş bulunuyoruz. Barış ve demokratik toplum çağrısı sadece Kürtlere değil, tüm toplumsal kesimlere yöneliktir. Bu çağrının çocuk, basın, kadın, inanç ve Alevi perspektifi gibi birçok boyutu vardır. Bu barış ve demokratik toplum hamurunun tam kıvamına ulaşabilmesi için, bu hamurun parçaları olan tüm buğday tanelerinin yani toplumsal grupların kendi iç tartışmalarını yürütmesi ve aktif çözüm üretmeleri gerekir. Bu maya ancak o zaman, Mezopotamya topraklarında en tatlı, en güzel haliyle olgunlaşacaktır. Bu nedenle, barışı sadece Kürtler için değil; Türkler, Aleviler, Çerkesler ve Ermeniler için de istemeli ve bu çağrıyı her alanda desteklemeliyiz. Barışı nereden geldiğine bakmadan, ön yargılar ve kırmızı çizgiler olmadan sahiplenmeliyiz.”