‘Sayın Öcalan’ın çağrısı bir mücadele manifestosudur’ 2025-07-16 09:05:06 BEDLÎS - Barış sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan MEDYA-DER Eşbaşkanı Emine Dikmen Irgat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın süreçte kadınlara verdiği önceliğe dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Sayın Öcalan’ın kadınlara yüklediği rol ve misyon, benim omuzlarıma da büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bu sadece bir çağrı değil; biz kadınlar için bir mücadele manifestosudur."    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısıyla başlattığı süreç Kürtler tarafından atılan pratik adımlarla Kürt halkının barışa yönelik samimiyetini ortaya koyuyor. Çağrıdan sonra PKK’nin ilk olarak ateşkes ilan etmesi ve akabinde 6-7 Mayıs tarihlerinde yapılan 12’nci kongreyle fesih kararı almasıyla süreci geliştirmeye yönelik atıldı. Son olarak ise 11 Temmuz tarihinde 30 kişilik bir gerilla grubu Silemanî’de (Süleymaniye) yapılan bir törenle Bese Hozat öncülüğünde silahlarını imha etti. Bu kadar gelişmenin üzerine gözler Türkiye’nin atacağı adımları bekliyor.   Mezopotamya Dil ve Edebiyat Derneği (MEDYA-DER) Eşbaşkanı Emine Dikmen Irgat, sürecin geldiği noktaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Bu süreç Sayın Öcalan’ın verdiği emeğin sonucudur’     Yeni sürecin Kürdistan’ın her dört parçası için önemli olduğunu belirten Emine Dikmen Irgat, “Süreç, Türkler ve Kürtler için önemli olduğu kadar, dünya için de önem arz etmektedir. Komşu ülkeler de zor durumda. Bu süreci sadece kendimiz için istemiyoruz. Başlarda bazı kesimler tarafından başka türlü anlaşıldı. Kürtler bilmelidir ki Sayın Abdullah Öcalan yanlış bir şey yapmaz; ne yapıyorsa, Kürt halkı için, dört parça Kürdistan hatta dünya için yapıyor. Bu süreç, Sayın Öcalan’ın verdiği emeğin sonucudur. Eğer bugün konuşabiliyorsam, bu onun sayesinde; özellikle de biz kadınlara verdiği değer sayesindedir. Bütün kadınlar bu gerçeği görmelidir” dedi.   ‘Sürece çocuklarımızın geleceği için sahip çıkmalıyız’   Emine Dikmen Irgat, Abdullah Öcalan’ın görüntülü mesajının kendileri için büyük bir anlam taşıdığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Önderliğimizi çok özlemiştik. Gönderdiği görüntülü mesaj bizler için son derece anlamlıydı. Mesajında silahların bırakılması yönünde yaptığı çağrı karşılık buldu. Bese Hozat’ın öncülüğünde silahların bırakılması ve imha edilmesi, çok önemli ve tarihî bir adımdır. Artık Türk devletinin de bu sürece karşılık vermesi, somut adımlar atması gerekiyor. Şu ana kadar hiçbir adım atmamış olan devlet, artık dilimizi ve imliğimizi tanımalı; bunu kabul ederek ilerlemelidir. Önderliğimiz bizlere her şeyi açıkça ortaya koymuştur. Bu sürece, çocuklarımızın geleceği için sahip çıkmalıyız.”    ‘Sistemin etkisiyle hem kadın hem erkek özgürlüğü tanınamadı’   Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajlarda kadınlara öncelik vermesini hatırlatan Emine Dikmen Irgat, şöyle konuştu: “Sayın Abdullah Öcalan’ın kadına verdiği rol ve misyon beni hem çok mutlu ediyor hem de heyecanlandırıyor. Bu yaklaşım, omuzlarıma bir sorumluluk yüklüyor. Bu sorumluluğun gereğini yerine getirebilmek için; dilimle, kültürümle, çalışmalarım ve çocuklarıma kazandıracağım değerlerle ayakta durarak mücadele etmeliyim. Eskiden annelerimiz erkek zulmü altında yaşıyordu, seslerini çıkaramıyorlardı. Ama aslında erkekler de özgür değildi. Yüz yıllık sistemin etkisiyle hem kadın hem erkek özgürlüğü tanımadan yaşadı. Erkek, özgür olmadığı için kadına da özgürlükle yaklaşamadı. Sayın Abdullah Öcalan, bu mücadeleye başlarken kadına özel bir rol ve misyon verdi. Bugün burada konuşabiliyorsam, bu onun kadına biçtiği değer sayesindedir. Kadına verdiği bu rol ve misyonun önemini her geçen gün daha iyi anlıyoruz” sözlerini kullandı.     ‘Sürecin vazgeçilmez şartı Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüdür’   Emine Dikmen Irgat, sürece yönelik başlıca talebin, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması olduğunu belirtti. Cezaevlerindeki tüm siyasi tutsakların da özgürlüğüne kavuşması gerektiğine dikkat çeken Emine Dikmen Irgat, “Benim çocuklarım neden her gün okullarda ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ demek zorunda kalsın? Ben Türk değilim, Kürdüm. Ne zaman kamusal alanlarda, okullarda ‘Ben Kürdüm’ dediğimizde bu kabul görürse, işte o zaman gerçekten bir adım atıldığını söyleyebiliriz. Ancak şunun altını çizmek isterim: Bu sürecin en temel ve vazgeçilmez şartı, Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüdür. Eğer bu konuda bir adım atılmazsa, Türk devleti süreci kendi elleriyle bozar. Sayın Abdullah Öcalan, bugüne kadar birçok kez çözüm için irade ortaya koydu, adım attı. Ancak ne yazık ki Türk devleti, bugüne dek gözle görülür hiçbir somut adım atmadı” ifadelerini kullandı.      ‘Mücadelemiz asla bitmez’   27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın, başta derin bir hüzün ve burukluk oluşturduğuna değinen Emine Dikmen Irgat, “ Ancak ardından gelen görüntülü mesaj bizlere büyük bir moral ve güç verdi. O an, özgürlüğün artık çok yakın olduğunu yüreğimde hissettim. Bir kadın ve bir Kürt olarak, Sayın Abdullah Öcalan’ın bizler için çizdiği yolda yürümeye devam edeceğiz. Bu mücadeleyi, kararlılıkla ve sonuna kadar sürdüreceğiz. Unutulmamalıdır ki; bütün savaşların sonunda barış vardır. Ama herkes bilsin ki, mücadelemiz asla bitmez” dedi.