‘Çocuk işçi ölümleri, kadın katliamları…Bunlar mı normal?’ 2025-04-21 20:27:48   HABER MERKEZİ - İktidarın kadınların doğum yöntemlerine karışmasına karşı açıklama gerçekleştiren kadınlar, yönetmeliğe tepki göstererek “Çocukların nasıl doğacağını düşündüğünüz kadar nasıl yaşayacağını düşünmediniz.  Nasıl yaşayacağız, nerede ne giyeceğiz, ne ölçüde kahkaha atabiliriz hepsi bitti, bir de nasıl doğuracağımıza dair mi kural eksik kaldı?” diye sordu.   Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Resmi Gazete’de 19 Nisan 2025’te yayımlanan “Sağlık Bakanlığının Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” ile tıp merkezlerinde planlı sezeryanın yasaklanmasına karşı İstanbul VE ankara'da eylem yaptı. İstanbul İl Sağlık Müdürlü önünde basın açıklaması gerçekleştiren kadınlar, açıklamada, “Doğal olan kadınların kararına karışmamak” pankartı açılarak “Doğal olan normal demokrasi”, “Rahime kayyum atayacaklarmış”, “Jin jiyan azadî” dövizleri taşındı. Açıklamada KCDP temsilcisi Esin İzel Uysal konuştu.   ‘Doğal olan kadınların kararlarına karışmamanız’   Sivasspor futbolcularının bir futbol müsabakası öncesinde “doğal olan normal doğumdur” pankartıyla sahaya çıkmasının ardından başlayan tartışmada son olarak gündeme gelen yönetmelikle de kadınların doğum yöntemlerine müdahale edilmesine tepki gösteren Esin İzel Uysal, “Bu düzenlemeye göre tıp merkezlerinde planlı sezaryen doğum yapılamayacak, yalnızca onların deyimiyle ‘normal’ doğum yapılabilecek. Bilimsel adı ile vajinal doğum. Peki niye normal doğum deniyor? Normal, norma uygun yani kurala uygun demek. Yani doğal olan, kurala uygun doğum diyorlar. Peki kural ne bu durumda ve bu kuralı kim belirliyor? Nasıl yaşayacağız, nerede ne giyeceğiz, ne ölçüde kahkaha atabiliriz hepsi bitti, bir de nasıl doğuracağımıza dair mi kural eksik kaldı. Eğer bir kadın anne olmaya karar vermişse o çocuğu nasıl doğuracağına da yalnızca kendisi karar verebilir. Burada bir tek hekimi tıbbi gerekçeyle tavsiye de bulunabilir. Kimse bizim adımıza karar veremez. Normal olanı, doğal olanı biz söyleyelim. Doğal olan kadınların kararlarına karışmamanız” dedi.   ‘Çocukların nasıl doğacağını düşündünüz nasıl yaşayacağını düşünmediniz’   Çocukların nasıl doğacağına dair iktidarın karar verdiğini ama nasıl yaşamda kalacağına dair politika üretmediğini vurgulayan Esin İzel Uysal, “Çocukların nasıl doğacağını düşündüğünüz kadar nasıl yaşayacağını düşünmediniz. Daha yeni yenidoğan bebekler öldürüldüler. En yüksek enfasyon oranı bizde, o aileler açlık sınırının altında hayatta kalmaya çalışıyor. Çocuklar beslenemiyor. Yurttaşlar özel hastane kapılarında can veriyor. İlaç alamıyor. Sağlık bakanı önce bunlarla ilgilensin. Ülkede sanki her şey normal, bir nasıl doğuracağımız kaldı. Seçtiğimiz belediye başkanları ya tutuklu ya görevden alındı, yerlerine kayyım atandı. Her sabaha yeni bir gözaltı/tutuklama haberiyle uyanıyoruz. Kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor, ölümleri bile şüpheli bırakılıyor. Bunlar normal, öyle mi ? Norm mu arıyorsunuz ? Anayasa, uluslararası sözleşme, İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi, kanunlar, 6284 sayılı kanun, çocuk koruma kanunu norm bunlara uymak zorundasınız” diye belirtti.   ‘Hiç kimse bizim adımıza konuşamaz’   Esin İzel Uysal, son olarak şunları dile getirdi: “Yıllarca bizim adımıza karar verdiniz. En temel haklarımızı bile ihlal ettiniz. İnsanların kimi seveceğine bile karışma cüretini gösterdiniz. İşte en son Meclise gelen kanun önerisi ortada. Ama artık bu halk size yeter diyor. Biz yıllardır en can yakıcı duruma karşı mücadele ediyoruz. Kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele ediyoruz. Çok önemli bir dönüşüm yarattık toplumda. Önemli bir deneyim var elimizde. Bilimle, aydınlanmayla uzaktan yakından alakası olmayanları göndereceğiz. Hiç kimse bizim adımıza konuşamaz. Nasıl yaşayacağız, nasıl doğuracağız, kimi seveceğiz, kimi seçeceğiz bunlara biz karar veririz.”   Açıklama sloganlarla son buldu.   Ankara   KCDP ile Genç Feministler Federasyonu, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelerek sezaryen doğuma getirilen yasağı protesto etti. Alanda “Doğal olan, kadınların kararına karışmamaktır” yazılı pankart açılırken,  sık sık “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Kararımız normal, bakanlık anormal”, “Hayatıma, hakkıma, kararıma karışma” ve  “Sezaryanı değil, cinayeti engelle” sloganları atıldı. Basın açıklamasını KCDP adına Işıl Kurt, Genç Feministler Federasyonu adına ise Damla Düşünmez okudu.   ‘Doğal olan katledilmemek, tacize uğramamak’   Öncelikle, Genç Feministler Federasyonu adına konuşan Damla Düşünmez, mevcut iktidarın uzun süredir kadınları hedef aldığını ve baskıcı politikalarını artırarak sürdürdüğünü söyledi. Damla Düşünmez, “Aile Yılı” olarak ilan edilen 2025’in örgütlü kadın mücadelesi açısından bir “mücadele yılı” olduğunu vurgulayarak, “Sivassporlu futbolcuların üzerinde "Doğal olan normal doğum" yazan pankartla maça çıkmaları ile başlayan “normal doğum” dayatması, Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı yönetmelikle tıp merkezlerinde planlı sezaryen yapılmasını yasaklamaya çalışmasıyla devam etti. Bu uygulamalar apaçık bir şekilde ‘Kadın bedeni üzerinde kararı biz veririz’ mesajını vermek ve kadınların tercihlerini görmezden gelmektir. Kadın bedeni üzerinden yapmış olduğunuz bu baskıcı tutumları da, bu anormal yönetmelikleri de kabul etmiyoruz. Kadınlar üzerinde kurmaya çalıştığınız bu baskılara teslim olmayacağız. Doğal olan doğum şekline siz değil, biz karar veririz. Doğal olan, kadınların gözaltında cinsel tacize uğramamasıdır. Siyasi iktidar bunu kriminalize etmeye çalışsa da biz gözaltında cinsel tacize uğrayan kadınları her gün konuşacağız Normal olan siz ve sizin politikalarınız değil; normal olan kadınların baskıdan uzak, özgürce yaşadığı bir hayattır.” sözlerini kullandı.    ‘Kimse kadınlar adına karar veremez’   Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) adına konuşan Işıl Kurt ise Sivasspor’un sahaya taşıdığı pankartın arkasında Sağlık Bakanlığı’nın olduğunu ve gelen tepkilere rağmen Bakanlığın geri adım atmadığını belirtti. Kadınların doğum şekline dair kararların sadece kendilerine ait olduğunu vurgulayan Işıl Kurt, “Ne tribünde ne sahada ne de başka bir yerde bize nasıl doğuracağımızı kimse söyleyemez. asıl yaşayacağız, nerede ne giyeceğiz, ne ölçüde kahkaha atabiliriz. Hepsi bitti, bir de nasıl doğuracağımıza dair kural mı eksik kaldı? Evlenmemek onlara göre zaten bir tercih dahi olamaz, kaç çocuk doğuracağımız bile daha önceden söylenmişti hatırlarsanız.Bunların hiçbirine kimse bizim adımıza karar veremez. Normal olanı, doğal olanı biz söyleyelim. Doğal olan kadınların kararlarına karışmamanız. Doğal olan doğal ölümle ölebilmemiz. Eğer bir kadın anne olmaya karar vermişse, o çocuğu nasıl doğuracağına da yalnızca kendisi karar verebilir. Burada bir tek hekimi tıbbi gerekçeyle tavsiyede bulunabilir” sözlerini kullandı.    ‘İktidar önce çocukların geleceğini düşünsün’   Işıl Kurt devamında şunları söyledi: “Gelelim neden bakanlığın bu konuyla ilgilendiğine. Evlenicez, doğurucağız, bir de acılar içinde doğuracağız. Çünkü kutsal annelik, makul kadınlık bunu gerektiriyor.Çocukların nasıl doğacağını düşündüğünüz kadar nasıl yaşayacağını düşünmediniz. Daha yeni yenidoğan bebekler öldürüldüler. Bugün yenidoğan çetesinin de duruşması vardı. Türkiye’deki enflasyon savaş halindeki ülkelerden dahi daha yüksek. Aileler açlık sınırının altında ücretlerle hayatta kalmaya çalışıyor. Çocuklar yeterli beslenemiyor. Çalışmak zorunda kalıyor. Ülkenin gündeminde çocuk işçi ölümleri varken, bu iktidar çocukların nasıl yaşayacağını, nasıl eğitim alacağını düşünmek yerine, kadınların nasıl doğuracağı hakkında kendinde söz söyleme hakkı buluyor.   Bunlar mı normal?   Yurttaşlar özel hastane kapılarında can veriyor. İlaç alamıyor. Sağlık bakanı önce bunlarla ilgilensin. İki gün önce, Ankara’da özel bir hastanede çalışan Serkan Temelci, hastane önünde fenalaştı. Çalıştığı hastanenin acil servisinde tetkikler pahalı olduğu için tedavi olamadı ve hayatını kaybetti. Sağlık bakanı önce bunun hesabını versin. Ülkede sanki her şey normal, bir nasıl doğuracağımız kaldı. Seçtiğimiz belediye başkanları ya tutuklu ya görevden alındı, yerlerine kayyım atandı. Her sabaha yeni bir gözaltı/tutuklama haberiyle uyanıyoruz. Arkadaşlarımız hâlâ tutuklu. Sermaye düzeni çocuk işçileri öldürüyor. Kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor, ölümleri bile şüpheli bırakılıyor. Bunlar normal, öyle mi?   Aile değil mücadele yılı     Norm mu arıyorsunuz? Sayıyorum: Anayasa, uyacaksınız. Uluslararası sözleşmeler. İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi. Hâlen imzacısı olduğumuz CEDAW. Kanunlar. 6284 sayılı kanun. Çocuk Koruma Kanunu. Buyrun, işte bunlar norm. Uymak zorundasınız. Kadınlara gerçek ihtiyaçları ve görüşleri sorulmadan ilan edilen bu Aile Yılı ve onun beraberinde gelen tüm bu hukuksuz ve tuhaf kampanyalar anayasaya aykırı. Bir kez daha buradan söylüyoruz: Aile yılı değil, mücadele yılı! Yıllarca bizim adımıza karar verdiniz. En temel haklarımızı bile ihlal ettiniz. İnsanların kimi seveceğine bile karışma cüretini gösterdiniz. İşte en son Meclis’e gelen kanun önerisi ortada. Bu teklif LGBTİQ+’lara ve kadınlara açık bir saldırıdır. Bu yobaz ve gerici zihniyet şimdi de akıl ve çağ dışı fikirlerini yasalaştırmak üzere harekete geçmiş durumda. Bu yobazlığa ve gericiliğe karşı mücadele edeceğiz. Kadınların ve LGBTİQ+’ların eşit ve özgür yaşamını kazanacağız.”