840’ıncı kez kayıplar için bir araya geldiler 2025-03-15 13:37:01     AMED - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran İHD ve kayıp yakınları eylemlerinin 840’ıncı haftasında, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözülmesi için yaptığı çağrıya vurgu yaptı.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 840’ıncı haftasında 1997 yılında gözaltında kaybettirilen Fikri Özgen’in akıbetini sordu. Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirilen eyleme Halkaların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Adalet Kaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Sultan Yaray ve CHP Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. Eylemde gözaltında kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı.    Burada ilk olarak konuşan CHP Amed Milletvekili ve aynı zamanda Fikri Özgen kaçırılırken Amed Baro Başkanı olan Sezgin Tanrıkulu, o dönem dosyayı takip ettiğini anlatarak, “Özgen kaçırıldıktan birkaç saat sonra kızı yanıma gelerek olayı anlatı. Ben hemen saray kapıda bulunan savcılığa gittim savcı Mehmet Tiftikçi’ydi. Onun odası ile JİTEM’in merkezi arasındaki mesafe 5-10 metreyi geçmezdi. Kendisini odasından JİTEM odasına götüremedim. Her gün sorduk gözaltından çıkanlara yaşlı bir şahısın gözaltında bulunduğunu ifade etti. Ama maalesef kendisine ulaşamadık” şeklide konuştu.    'Devletin işlediği suçlarla yüzleşme zamanı '   Ardından konuşan DEM Parti Milletvekili Adalet Kaya, Barış Annesi Sakine Arat'ı andı. Adalet Kaya, "Barış Anneleri ve Cumartesi Anneleri insanlık onuru açısından tarihe yazılacak bir mücadele veriyorlar. 90'larda hepimiz tanıklık ettik devletin suç repertuarındaki en önemli suçlardan biriydi gözaltı göz altında kaybedilmeler. Bunu gizli saklı yapmadı bunu performans ederek göstere göstere bütün aile yakınları o ilçede o köyde o kentte yaşayanların tanıklığında gerçekleştirdi. Ne yazık ki bugün faillerin yargılandığı dosyalar birer birer zaman aşımıyla beraatla sonuçlandı. Tabi ki bu bir son değil bu mücadele sürüyor. Annelerin mücadelesi sadece bir mezar taşı mücadelesi değil. Bu bir adalet ve hafıza mücadelesidir. Bu gün eğer gözaltında insanlar kaybedilmiyorsa bu Cumartesi Annelerinin verdiği mücadelenin sonunda gerçekleşmiştir. Bu demokratik adıma bizler onlar sayesinde kavuşmuşuzdur. Cumartesi Anneleri ve Barış Annelerinin mücadelesini kesiştiren yer barıştır. Devletin 90'lı yıllarda işlediği suçlarla yüzleşme zamanı, faillerin yargılanma ve gözaltında kaybettirilenlerin ailesine onarıcı bir adaletin sağlanmasının zamanıdır” dedi.   'Toplumun karşılıklı nefes almaya ihtiyacı var'   Devamında söz alan Fikrî Özgen'in oğlu Nevzat Özgen ise 27 Şubat'ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye dikkat çekerek, "Mesele burada Fikri Özgen’in hikayesini anlatmak değildir. Bu hikayeye benzer binlerce hikayeyi dinlemişisizdir. Önemli olan bir daha bu tür olayların, kayıpların yani insan ölümlerinin yaşanmamasıdır. Bu konuda son günlerde atılan adımlar kuşkusuz çok önemlidir. Ama bu adımların atılmış olması öncelikle ellerin tetikten çekilmesini gerektirir. Bu tek taraflı olmamalı. Eller çift taraflı tetkiklerden çekilmeli. Kayıplar bu coğrafyanın en derin acılarıdır. Bir kaybın yükünü sırtında taşımak bunun yarattığı derinliği tarif etmek imkansız. Onun için bunların yaşanmaması için bunların hakikat komisyonu mecliste kurulmalı. Bu güne dek yaşanmış veya yapılmış tüm faillerin adaletin önüne çıkarılması gerekir. Geçmiş cezalar yargılanmadığı sürece suç ve suçlular devam edecek. Bunların yaşanmaması için adım atmak gerekir. 40 yıldır bu coğrafyada kan ve gözyaşının birlikte aktığı bir hakikat var. Toplumun karşılıklı olarak nefes almaya ihtiyacı var" dedi.   Fikri Özgen’in evi 3 defa yakıldı, bombalandı   Berfin Elçi de Fikri Özgen’e yapılan baskınlar, gözaltılar dolayısıyla taşınma hikayesine dair paylaşımlarda bulundu. Berfin Elçi, “Fikri Özgen Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Yeşilköy'ünün muhtarıydı. Köyde eşi ile birlikte yaşıyordu. Oğullarının politik faaliyetleri nedeniyle yoğun baskı altındaydı. Sık sık gözaltına alınarak sorgulanıyordu. Üç defa evi yakılan Fikri Özgen evinin bombalanması üzerine 1992 yılında, 28 yıl boyunca muhtarlığını yaptığı köyden ayrılarak Diyarbakır’a taşındı. Fikri Özgen’in üzerindeki asker ve polis baskısı Diyarbakır’da da devam etti. Eşiyle kaldıkları ev güvenlik güçleri tarafından sık sık basılıyor, evde arama yapılıyor ve Fikri Özgen sorgulanıyordu. Recep Ön isimli polis amiri yapılan ev baskınlarının hepsinde bulunuyordu” ifadelerini kullandı.   ‘Ellerinde telsiz bulunan 4 kişi onu Toros’a bindirip götürdü’   İHD Amed Şubesi üyesi Fırat Akdeniz ise, “73 yaşındaki Fikri Özgen kronik astım hastasıydı. İlaç, desteği olmadan nefes almakta ciddi zorluk yaşıyordu. 27 Şubat 1997 tarihinde saat 10:00 gibi Koşuyolu’ndaki evinden ilaç almak için ayrıldı. Evinden birkaç yüz metre uzaklaşmıştı ki sivil giyimli dört kişi tarafından durduruldu. Ellerinde telsiz bulunan bu kişiler önce Fikri Özgen’in kimliğini kontrol etti. Sonra onu beyaz Toros’a bindirerek götürdü. Eşi Dilşah Özgen savcılığa müracaat ederek gözaltına alınan eşi ile ilgili bilgi istedi. Savcılık başvuruya cevaben 5 Mart 1997 tarihinde Fikri Özgen’in gözaltı kayıtlarında olmadığına dair bilgi verdi. Dilşah Özgen 6 Mart 1997 tarihinde tekrar şikayet dilekçesi verdi ve Fikri Özgen’i kaçıranların devlet güçleri ile bağlantılı olduğunu belirterek soruşturma açılmasını talep etti” diye kaydetti.   ‘TİM Komutanı Yüzbaşı Zahit Engin tarafından öldürüldü’   Fırat Akdeniz ardından Fikri Özgen’in gözaltında katledilmesine dair şu ifadelere yer verdi: “Aile olaydan bir süre sonra devletle bağlantısı olan kişilerden gayrı-resmi olarak Fikri Özgen’in JİTEM merkezine götürülerek sorgulandığını öğrendi. Ayrıca aynı tarihlerde JİTEM’de sorgulanan kişiler aileye ve avukatlarına sorguda nefes almakta zorlanan bir kişinin sesini duyduklarını söylediler. Ancak Diyarbakır Savcılığı’nın 13 Mart 1997 tarih ve 1997/1737 sayılı soruşturmasında Jandarma ve Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında Fikri Özgen’e ilişkin hiçbir şey çıkmadı. Ailenin, avukatlarının, İnsan Hakları Derneği’nin ve Af Örgütü’nün bütün girişimleri sonuçsuz kaldı, Fikri Özgen’den bir daha haber alınamadı. Olaydan yıllar sonra JİTEM’de kadrolu olarak çalışan itirafçı Abdulkadir Aygan, gazetelere de yansıyan itiraflarında; Fikri Özgen’in Diyarbakır JİTEM Komutanlığı’nda sorgulandığını ve Diyarbakır Jandarma İstihbarat Tim Komutanı Yüzbaşı Zahit Engin tarafından öldürüldüğünü açıkladı.”   Adalet istemekten vazgeçmeyecekler   Fırat Akdeniz son olarak, “Ailenin 20 Ağustos 1997 tarihinde AİHM’ne yaptığı başvuruda ise Mahkeme, etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için 2.maddenin ve etkili başvuru hakkı olmadığı için 13.maddenin ihlal edildiğine karar verdi” sözlerine yer verirken Fikri Özgen’in Diyarbakır JİTEM Komutanlığı’nda sorgulandığı iddialarının bugüne kadar etkili bir biçimde soruşturulmadığına dikkat çekerken, faillerin ve itirafçıların cezasızlıkla korunduğunu belirtirken şube olarak Fikri Özgen ve tüm kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini belirtti.   Açıklama kayıplar için yapılan 1 dakikalık oturma eylemi ile sona erdi.