Sınırları aşan serhildan (6)
- 09:02 17 Eylül 2024
- Dosya
İdam sehpaları direnişi kıramadı: Hapishane, mücadeleye dönüştü
Dilan Babat
HABER MERKEZİ- “Jin jiyan azadî” isyanının yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan KJAR aktivisti Kejal Shexmohammdi, İran hükümetinin, bu hikayenin sonunu yüksek duvarlar ve demir kapılar arasında biteceğini göstermek için idam taktiğini kullandığını belirterek “Tutsaklar gösterdi ki ne hücreler, ne hapishane, ne asma tahtaları, ne de ağır cezalar onların kalbinde korku yaratmıyor. Hapishane, direnişi daha da güçlendiren bir okula dönüştü” dedi.
İran’ın başkenti Tahran’da, 16 Eylül 2022’de hükümete bağlı güçler tarafından Jina Emînî işkence edilerek katledildi. Jina’nın katledilmesinden sonra binlerce kadın sokaklara dökülerek, Jina’nın katledilmesini protesto etti. Bugün küreselleşen “Jin jiyan azadî” sloganını haykıran kadınlar yaşamları için mücadeleyi sürdürüyor.
İlk 6 günde 17 kadın katledildi
Protesto eylemlerinin ilk 6 günde, 17 kişi rejim tarafından katledildi. 22 Eylül Perşembe günü Instagram ve WhatsApp'a erişimini engellendi. Yine, Doğu Kürdistan İnsan Hakları Örgütü, Ağustos ayında İran ve Rojhilat’ta kadınlara yönelik hak ihlallerine ilişkin yayınladığı raporda, en az 10 kadın aktivistin gözaltına alındığını, 6’sı Kürt 11 kadın hakkında da hapis cezası verildiğini açıkladı. İran’ın farklı kentlerinden 11 kadın aktivistin tamamının toplam 40 yıl 5 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldığı kaydedildi.
724 kişi gözaltına alındı
Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra İran başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde kadınlar sokağa çıktı. Tahran merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (HRANA), 15 Ocak 2023 itibarıyla İran’daki isyanda 524 kişinin katledildiğini bunlardan 71'inin çocuk olduğunu açıkladı. 15 Ocak 2023 itibarıyla protestolarla bağlantılı olarak toplam 713'ü öğrenci olmak üzere 19 bin 401 kişi gözaltına alındı ya da tutuklandı. Eylemlerle bağlantılı olarak 724 kişi gözaltına alındı ve toplam 11 bin 721 ay hapis cezası verildi.
KJAR üyesi Werîşe Muradî kaçırıldı
Doğu Kürdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR), 1 Ağustos’ta üyeleri Werîşe Muradî’nin İran İslam Cumhuriyeti güvenlik güçleri tarafından Doğu Kürdistan’da Sine şehri yakınlarında kaçırılarak bilinmeyen bir yere götürüldüğünü duyurdu. Werîşe Muradî’nin daha sonra Evin Cezaevi’nde tutuklu olduğu öğrenildi. İşkenceye maruz kalan Werîşe, geçtiğimiz günlerde yapılan mahkemede savunmasını devrim mahkemesine değil halklara yaptı.
Jin jiyan azadî’yi birleştiren kadınlara idam
İran’da hakikati duyurmak isteyen Kürt kadın gazeteci Pexşan Ezîzî 4 Ağustos 2023 tarihinde Tahran’ın Xerezî kasabasında gözaltına alındıktan ve 4 ay boyunca ağır işkencelere maruz bırakıldıktan sonra 11 Aralık 2023’te tutuklandı. İran İstihbarat Bakanlığı’nın gözaltı merkezi olarak bilinen Evin Cezaevi’nin 209 numaralı koğuşundan, aynı cezaevinin kadınlar koğuşuna nakledilen hak savunucusu, Pêxşan Ezîzî’ye 23 Temmuz’da Tahran Devrim Mahkemesi 26’ncı Şubesi tarafından idam cezası verildi. Pêxşan cezaevinde gönderdiği mektupta tek suçlarının “Jin jiyan azadî” isyanını birleştirmek olduğunu dile getirdi. Yine, kadın aktivist Şerîfe Muhammedî de idam cezasına çarptırıldı.
Doğu Kürdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR) aktivisti Kejal Shexmohammdi, ‘Jin jiyan azadî’ isyanına dair değerlendirmelerde bulundu.
İran’ın dünyanın en eski ulus devlet ve imparatorluklardan biri olduğunu söyleyen Kejal, iktidarın bundan kaynaklı devletin temel yapısını koruduğunu dile getirdi. Kejal, devletin üzerine kurulduğu temelleri en iyi şekilde savunduğunu ifade eden Kejal, devletin ve iktidarın üzerine kurulduğu temelleri, “Kadınların tüm kararlardan dışlanması, iradelerinin yok sayılması ve kadın cinayetleri. Kürtlerin katledilmesi, özgürlükçü inançların öldürülmesi, aç bir toplum yaratılması” olarak tanımladı.
Dört fetva…
Tarihi hatırlatmada bulunan ve Uruk şehri ile Gılgamış destanına bakılarak ilk devletin nasıl kurulduğunun anlaşılacağını ifade eden Kejal, “ilk devletin 5 bin yıl önce bu temeller üzerine kurulduğunu anlarsınız. İslam Cumhuriyeti, kendi hükümetini kurmak için kadınlara karşı ilk fetvayı verdi. İlk günden itibaren Humeyni'nin İslami hükümetin kurucusu olarak tüm kadınlara karşı verdiği fetva ile kadınlar tüm kararlardan dışlandı, iradeleri hiçe sayıldı, sonrasında evlerde, sokaklarda ve kamusal alanlarda taşlandılar, dövüldüler ve aç bırakıldılar. İdam edilmeden önce hapishanelerde işkence gördüler, tecavüze uğradılar. İkinci fetva, Kürtlerin katledilmesiydi. Kadınların katledilmesine dair fetvadan sonra Humeyni, Kürtlerin katliamına dair fetvayı hükümetin sembolü olarak verdi. Dedi ki ‘Kürtleri öldürmeden hiçbir şeyi ortaya çıkaramazsınız.’ Katliam, cinayet, soykırım ve idamlar tüm Kurdistan’a yayıldı. Üçüncü fetva, tüm özgürlükçülerin öldürülmesiydi. Bunun ardından Humeyni, tüm politikacı ve devrimcilerin zindanlarda öldürülmesi emrini verdi ve diğerleri de tutuklanıp öldürüldü. Açıkça görülüyor ki dördüncü fetva, toplumu aç bırakmak üzerineydi ve tamamen uygulanmış durumda” dedi.
Kadın direnişini ortadan kaldırılabilir mi?
Son yüzyılda İran’da on binlerce insanın özgür bir yaşam için hayatını kaybettiğini vurgu yapan Kejal, “İran'da erkek egemen zihniyet ve ulus-devlet tam anlamıyla yayılmış durumda, ama acaba kadın direnişini tamamen ortadan kaldırabilirler mi? Kadınların ayaklanması, devlete ait hapishanelerde taşlanmış, tecavüze uğramış ve öldürülmüş on binlerce kadının katilinin hesabını sormak için başladı. Şirin Elemhulî’nin idamının incelenmesi, Merîvan'da Şilîr'in öldürülmesi ve Jina Emînî’nin birkaç tel saçı yüzünden katledilmesi, bu ayaklanmanın fitilini ateşledi. Gerçekten de kadınlar, klasik sol ve sağ partilerden ayrıldılar, Kürt, Azeri, Arap, Beluci ve Gileki kadınlar birbirine destek verdi. Ayaklanmanın ikinci gününde, kadınların önderliğinde Doğu Kürdistan ve İran’ın tamamına yayıldı” diye belirtti.
‘Önder Apo’nun felsefesinden aldılar’
Rojhilat şehirlerinde, Jina Emînî’nin katledilmesi ve kadınlar üzerindeki baskıya karşı protestoların geliştiğine dikkat çeken Kejal, ayaklanmalara, Batı Kurdistan, Güney Kurdistan, Kuzey Kurdistan ve Avrupa’daki kadınların da destek verdiğini kaydetti. Kejal, “Gerçekten de kadınlar, klasik sol ve sağ örgütlerin ötesine geçtiler. Kadınlar, klasik siyasi partiler, liderler, sol, sağ ve komünistler bu erkek egemen zihniyeti yıkamayınca, ne kadın ne de toplum özgürleşebildi. Bu yüzden son yıllarda kadınlar, ayaklanmaların öncülüğünü yapıyor ve her seferinde daha güçlü geri dönüyorlar. Şüphesiz ki kadınlar, güç ve mücadelelerini kadın gerillalardan, Rojava’daki kadınlardan ve Kadın Savunma Birlikleri’nden aldılar. Bu güç ve mücadelelerini ise Önder Apo’nun felsefesinden ve Jineolojî eğitiminden aldılar. Aynı zamanda dünyada birçok kadın ve halk da bu mücadeleyi Önder Apo’nun Jineolojî eğitimiyle kazandı” sözlerini kullandı.
‘Ya gerillaya katılacaklar ya savunmalarını güçlendirecekler’
5 bin göstericinin İran rejimi tarafından katledildiğini yüzlerce yaralı olduğunu kaydeden Kejal, şöyle ekledi: “Kadınlar ve halk bu rejimden, sorumsuz, katil ve suçlu rejimden bıktı. Kadınların temel sloganı ‘Jin jiyan azadî’ idi. Diğer sloganlar ise İslam Cumhuriyeti’nin yıkılması, fıkıh sisteminin sona ermesi ve cellat devletin bitirilmesine dairdi. Kadınlar, kadın cinayetlerinden, soykırımdan ve toplumların katliamlarından hesap soracaklarını söylediler. Şimdi ortaya çıkan gerçek şu ki kadınlar ya gerilla saflarına katılıp kadın savunma gücünü güçlendirecekler ya da şehirlerde ve köylerde kendi kendilerini savunmalarını güçlendireceklerdir.”
‘Devrim hala devam ediyor’
İsyanın ardından çok sayıda kadının tutuklandığını ve işkencelerden geçtiğini hatırlatan Kejal, son olarak şunları söyledi: “Son iki yılda, hükümet, toplumda korku yaymak ve bir kez daha bu hikayenin sonunun yüksek duvarlar ve demir kapılar arasında biteceğini göstermek için idam taktiğini kullandı. Bu infazlar, bu dönemin bir göstergesidir. Ancak son yıllarda, özellikle de son iki yılda, tutsaklar gösterdi ki ne hücreler, ne hapishane, ne asma tahtaları, ne de ağır cezalar onların kalbinde korku yaratmıyor. Hapishane, direnişi daha da güçlendiren bir okula dönüştü. ‘Jin jiyan azadî’ devrimi, son iki yılda birçok farklı platformda tartışıldı ve analiz edildi. Şimdi, iki yıl geçtikten sonra, bu devrimin toplumda ne kadar derin ve önemli etkiler bıraktığını açıkça görebiliyoruz. Bu, bir sosyal, içsel ve kültürel devrimdi ve ondan sonra gelen günler bizi geçmişten tamamen farklı kıldı. Son iki yılda geri dönüşü olmayan değişiklikler yapıldı ve bu da halkın radikal bir tutum takınmasına neden oldu. Prensip olarak, devrimin içeriği, hedefleri ve talepleri radikal olduğundan, halkın radikal tepkilerine de sebep oldu. Son aylarda, hükümetin tüm hazırlık ve seçim planlarına rağmen, Doğu Kürdistan ve İran’ın birçok şehrinde halkın ‘hayır’ diyen radikal duruşu, sistemi tamamen reddettiğini gösterdi. Artık İran halkı ne istediğini biliyor ve yaşamın bedelini çok ağır ödeyerek bu aşamaya geldi. Bu yüzden toplum, amacına çok yakın ve bu devrim hala devam ediyor. Çünkü onların amacı halklar arasında barışçıl bir yaşam inşa etmek ve özgür bir hayat yaratmak.”