Şüpheli kadın ölümlerinde şüphe aramayan medya 2025-09-28 09:07:04     Nazlıcan Nujin Yıldız   HABER MERKEZİ – Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne dair önemli gelişmeler yaşanırken ana akım medya, resmî açıklamalara bağlı kalarak eşik bekçiliğini iktidara yaptırdı. Ana akım, diğer şüpheli kadın ölümlerinde de olduğu gibi ihmali görmedi, failleri gizledi.   27 Eylül 2024 tarihinde Wan’da üniversite öğrencisi olan Rojin Kabaiş kaybedildi. Rojin Kabaiş’in kaybedildiği 27 Eylül’den 10 Ekim’e kadar kendisine ait hiçbir kayıt medyayla paylaşılmadı. Rojin Kabaiş’in eşarbının Van Gölü kıyısında bulunduğu 10 Ekim tarihinde ise eşarp bulunmadan saatler önce “son görüntüler” olarak belirtilen görüntüler ana akımda servis edildi. Medya ısrarla Rojin Kabaiş’in intihar ettiğini söyledi ve haberlerde çoğunlukla magazinsel boyut ele alındı. Medyanın intihar söylemleri ve çeşitli spekülasyonları devam ederken, Rojin Kabaiş’in kaybolduğu günden tam 18 gün sonra cenazesi bulundu. Ardından medyadaki manipülasyon da arttı. Rojin Kabaiş’in katledilme ihtimalini gündemine almayan medyanın bunu yapmasının nedeni, bir kadının devlete ait yurttan çıkıp üniversite kampüsünde kaybolmasıydı. Bu nedenle her şüpheli kadın ölümünde olduğu gibi failler gizlendi, ihmaller yansıtılmadı.   Dosya bir yıldır aydınlatılmayı bekliyor   İstanbul Adli Tıp Kurumu, (ATK) 14 Kasım 2024 tarihli raporunda Rojin Kabaiş’in ölüm nedeninin “suda boğulma” olduğunu belirtti. Raporda darp ve cinsel saldırıya ilişkin bulguya yer verilmedi, ölüm zamanı ve suda kalma süresine dair bilgi de paylaşılmadı. Bu durumlar, Rojin Kabaiş’e ne olduğu sorusunun cevabını vermedi. Yargı da Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün aydınlatılması konusunda çaba sarf etmedi. Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün ardından bir yıl geçmesine rağmen gelinen aşamada dosya hala aydınlatılmadı. ATK raporunda Rojin Kabaiş’in vücudunda iki farklı DNA örneği tespit edildi ve bunların iki farklı erkeğe ait olduğu belirlendi. Fakat DNA’ların kimlere ait olduğu ve vücudun hangi bölgesinden alındığı belirlenmedi. Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü, devletin ve yargının ihmali, medyanın gerçeği yansıtmamasıyla birlikte aydınlatılmayı bekliyor.   Şüpheli ölümlerde ‘şüphe’ görmeyen medya   Medyanın şüpheli kadın ölümlerine dair yaptığı haberler, hak odaklı habercilik anlayışının çok dışında. Haberlerde failler gizlenirken yapılan şey kadınların yaşam tarzlarını ve alanlarını sorgula(t)mak oluyor. Şüpheli ölümlerde ve erkek şiddetinde daima kadını “suçlu” konumuna getiren medyanın, bunu iktidarın politikaları gereği yaptığı da açık. Erkeğin haklılığını(!), iktidarın haklılığıyla eş gören medya, haliyle haksızlığı, şiddete, tacize, tecavüze maruz bırakılan, katledilen ve ölümü aydınlatılmayan kadınlarda arıyor.    Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün açığa çıkarılması konusunda da herhangi bir çaba harcamayan, doğru soruları sormayan ve ihmallerden bahsetmeyen ana akım, önemli gelişmeleri de görmezden geldi. Örneğin Anadolu Ajansı, Rojin Kabaiş’in vücudunda tespit edilen DNA örneklerine dair hiçbir haber geçmedi. Rojin Kabaiş’in ölümüne dair yapılan haberler, devlet yetkililerinin yaptığı açıklamalar, Rojin Kabaiş’in kaybedildiği sürece dair yapılan “çalışmalar” ve cenazenin defnedilmesiyle sınırlı kaldı. Diğer yandan ana akım, bu şüpheli ölümü hiçbir zaman “şüpheli” olarak görmedi ve yazmadı. Bu konuda haber yapan diğer medya mecraları ise iğneyi iktidarın ihmalkarlığına batırmaktan çekiniyor. Sonuç olarak ne ihmali olanlar ne de failler sorgulanmıyor.   Ana akımın eşik bekçisi: Resmî açıklama yoksa haber de yok!   Ana akımın tespit edilen DNA’lara dair haber yapmamasının en büyük etkisi ise konuya dair resmî bir açıklamanın yapılmaması. Bu durum da ana akımın eşik bekçiliğinin, iktidar tarafından yapıldığını gösteriyor. Hakikatin gizlenmesinde işbirliği içerisinde olan devlet yetkilileri ve ana akım medyanın bu tutumu, gerekli soruların sorulmasına ve cevap aranmasına engel olamıyor. Rojin Kabaiş’in kaybedilmesinin ardından şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulunmasından bu yana sokaklarda “Rojin’e ne oldu?” diye soran kadınlar ve bu sorunun cevaplarını aramak adına mücadele eden özgür basın, hakikatin gizlenmesi konusunda yapılan işbirliğini sarsıyor.