Kadına yönelik şiddet ve Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü tartışıldı
- 15:33 2 Kasım 2025
- Güncel
WAN - Wan’da kadına yönelik şiddet ve Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne dair düzenlenen panelde, 2024 yılında 315 kadın öldürüldüğü 248 kadının ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği aktarıldı.
Wan’da Rojin için Adalet Komisyonu ve Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi öncülüğünde, kadına yönelik şiddet ve Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne ilişkin panel düzenlendi. Wan Barosu, Tahir Elçi Konferans salonunda düzenlenen panele, kente bulunan kadın kurumlarının yanı sıra birçok sivil toplum örgütü temsilcisi ve yurttaş katıldı. “Şîdeta li diji jınan û mirina bi guman a Rojîn Kabaiş”, “Kadına yönelik şiddet ve Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü” yazılı pankartın asıldığı panelde, kadına yönelik şiddet ve Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümün tartışıldı.
‘2024 yılında 315 kadın öldürüldü 248 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi’
Panelde ilk önce konuşan Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Selin Balkış Yağdıran, “Bugün yalnızca bir meseleyi konuşmayacağız hepimizin içinin içini acıtan toplumun derin yaralarından biri olan kadın cinayetlerini konuşacağız. Kadın cinayetleri bireysel bir öfke patlamasının ya da aile içi tartışmanın sonucu değildir. Bu cinayetler toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en ağır en yakıcı sonucudur. Yani mesele bir bireyi değil bir toplumun sorunudur ve çözümü de ancak toplumsal dayanışma ile mümkündür. 2024 yılında 315 kadın öldürüldü 248 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Bu rakamlar sadece birer sayı değil her biri bir hayat bir umut bir gelecek demek. Bir sayı eksiliyoruz bir gülüş bir nefes eksiliyoruz bu kayıplar toplumun vicdanında derin yaralar açıyor ve bazen de olaylar şüpheli olarak kapatılıyor” dedi.
'Rojin kabaiş dosyasındaki talepler geciktirildi'
Birçok kadının ölümünün intihar diye kayıtlara geçtiğini soruşturmaların yüzeysel yapıldığını ve her şüpheli ölümün aslında cinayetin üzerinin örtülmesi anlamına geldiğini ifade eden Selin Balkış Yağdıran, “Kadın cinayetlerinde nasıl ihmal, gecikme ve çelişkilerle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi olan Rojin kabaiş 27 Eylül 2024 tarihinde kaldığı KYK yurdunda ayrıldıktan sonra kaybolmuş ve 18 gün süren arama çalışmaları ardından 15 Ekim 2024’te Molakasım sahilinde cansız bedeni bulunmuştur. Aradan geçen bir yıl boyunca yürütülen soruşturmanın seyri kadın ölümlerine ilişkin mevcut uygulama sorunlarını bir kez daha görünür kılmıştır. Dosyada kısıtlılık kararı sürerken Rojin‘nin telefon incelemesi dahi tamamlanmamış ailenin, vekillerin ve kamuoyunun bilgiye erişimi uzun süre kısıtlı kalmıştır. Wan Barosu ve kadın hakları merkezi olarak bizler bir yıl boyunca defalarca kez başvuru yaptık. Rojin‘nin vücudunda tespit edilen DNA’larının kime ait olduğunun ve hangi bölgelerde bulunduğunun açıklanmasına talep ettik. Ancak bu talepler sürekli olarak geciktirdi” diye konuştu.
‘Kadınların maruz kaldığı bir de asker şiddeti var’
Ardından konuşan Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonu Üyesi Hivda Selen ise, “Türkiye’de her gün çok sayıda kadın katlediliyor. Bu coğrafyada da kadınlar katlediliyor ve bunun sebepleri değişiyor. Kadınların maruz kaldığı bir de asker şiddeti var. Bunların en başında belki Gülistan Doku örneğini tartışabiliriz. Dolayısıyla çeşitli bölgelerde biçimleri, nedenleri değişse de kadınlar katlediliyor. Biz buna kadın cinayeti diyoruz. Bunların içerisinde şüpheli ölüm olarak adlandırdıklarımız var. Bu şüpheli ölümler de aslında yetkin araştırılmadığı için bir kadın cinayeti mi değil mi sorusunu sorarak yola çıktığımız bir gerçeklik. Burada kadınların direkt intihar ettiği ifade edilerek bu dosyalar kapatılıyor. Kadınların nasıl öldürüldüğünü ortaya koymak, deliller aramak yerine bütün kurumlar gidip kadınların yaşamı sevip sevmediğine dair intihar etmiş olabileceğine dair deliler arıyorlar. Aslında şüpheli kadın ölümlerinin aynı zamanda devletin çeşitli kurumlarıyla nasıl etkin araştırmamasıyla da ilgili olduğunu ifade etmek gerekiyor” dedi.
‘ATK üzerine düşeni yerine getirmeli’
Wan’da şüpheli bir şekilde yaşamını yittiren Rojin Kabaiş’in dosyasında aslında çok net görülenin ‘İntihar’ algısı yaratmak istendiğinin altını çizen Hivda Selen, “Sosyal medyada çok yoğun bir intihal intihar algısı yaratılması ve şüpheli kadın ölümünün aslında gizlenmeye çalışıldığı gerçekliğini ortaya koyuyor. Şule Çet sürecinde biz adalet komisyonları olarak yine bugün Rojin için yaptığımız gibi her kentte eylemler düzenledik her kentte birer dedektif olduk gerçekten ve delil aradık delilleri sorduk ve en nihayetinde Şule‘nin katillerine ağırlaştırılmış muhabbet cezası aldırmayı sağladık. Bizler Rojin Kabaiş dosyasında, bütün delileri ve ihmalleri soruyoruz. Bunun için de etkin bir araştırma, ATK’nin üstüne düşen görevi yerine getirmesini istiyoruz. Bu dosyada gerçeğin açığa çıkması ve adaletin yerini bulması için yetkili bütün kurumların üzerine düşmesi gerekiyor” dedi.







