Kadın katliamlarına karşı yürüyüş: Mücadelemizden geri döndüremezler
- 17:43 9 Mayıs 2025
- Güncel
AMED - DAKAP öncülüğünde “Kadınlar susmadı susmayacak” şiarıyla artan kadın cinayetlerine ilişkin yapılan açıklamada, iktidarın uyguladığı politikalarla kadın bedeni üzerinde söz hakkı kurmaya çalıştığı vurgulanarak, “Habersiz ilan edilen hiçbir yıl bizi temsil etmez, etmeyecek! Kadınlar birlikte güçlüdür, mücadelemiz geri döndürülemezdir” denildi.
Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) öncülüğünde “Kadınlar susmadı susmayacak” şiarıyla artan kadın katliamlarına ilişkin Amed Büyükşehir Belediyesi’nden, Sûr ilçesinde bulunan Dağkapı Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirildi. “Kadına ve kadın bedenine yönelik politikaları kabul etmiyoruz” pankartının açıldığı yürüyüşte, “İnsan hakları barışla mümkündür", "Em jın ın Em jiyan ın", "Asla yanlız yürümeyeceksiniz", " Özgür kadın özgür toplum", "Erkek adalet değil gerçek adalet", "Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz", "Bir erkek olarak sus", "İstanbul Sözleşmesi yasaktır", "Jin Jiyan Azadî", "6284 etkin uygulansın", "Elini bedenimden çek", " Aile değil kadınız", "Erkekleri aklama faizleri yargıla", "Bedenim siyasi propaganda alanı değil" lolipopları ve dövizleri taşındı.
“Jin jiyan azadî” sloganlarının atıldığı yürüyüşte açıklama metnini Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Amed 1 Nolu Şube sekreteri Arzu Koç okudu.
Devletin ‘Aile Yılı’ ilanı ve devamında gelen sorunlar
Devletin ‘Aile Yılı’ ilanının bir takvim düzenlemesi değil, bir iktidar manifestosu olduğunu belirten Arzu Koç, “Kadını anne, eş, doğuran olarak sınırlamaya çalışan; bedenimize, hayatımıza, kararlarımıza el koymayı amaçlayan ataerkil siyasetin güncel ifadesidir. 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan eden zihniyet, yalnızca kadınlara ne yapması gerektiğini söylemiyor; kadınları kim olduklarını unutturmaya, onları tekil bir kimliğe hapsetmeye çalışıyor. Bizler biliyoruz ki bu bir tercih değil, politik bir müdahaledir. Erkekler tarafından ‘Normal doğum’ pankartlarıyla statlara taşınan doğurganlık dayatması, kamusal alanda doğrudan bedenimize çekilmek istenen bir sınır çizgisidir. Bu sınırla, bizlere, yalnızca kadınlara ait olan yaşamlarımızı, kararlarımızı, bedenimizi, devlete, erkeğe, aileye zimmetlemeye çalışmak istenmektedir” dedi.
‘Hakikat, her geçen gün artan kadın cinayetleri’
Arzu Koç, doğum hizmetlerinin çöktüğü, kadın doğum uzmanı bulunamayan, ameliyathaneleri işlemeyen, hastaların yolda doğum yaptığı bölgelerde kadınlara doğum biçimi dayatmak, sağlık hakkının değil, ideolojik denetimin adı olduğunu kaydederek, “Bitlis’te, Şırnak’ta, Adıyaman’da, Van’da kadınların yaşamı riske atılırken; kadınların doğurması değil, yaşaması dahi güvence altında değildir. Bu şartlar altında ‘normal doğum’u teşvik etmek, kadınlara yönelik sistematik ihmalin üzerini örtme çabasıdır. Üstelik bu politikalar yalnızca sağlıkla sınırlı değildir. Kadınlara "Aile Yılı" gibi uygulamalarla roller dayatılırken, yaşamlarımızı hedef alan gerçek tehlikeler görmezden gelinmektedir. Hakikat her gün kadınların erkekler tarafından öldürülmesidir. Hakikat, her geçen gün artan kadın cinayetleri, cinsel saldırı/cinsel taciz ve cinsel istismardır . Kadınlar sokakta, işyerinde, evde; kısacası yaşamın her alanında şiddetin hedefi haline getirilirken, iktidar şiddeti önleyecek politikalar üretmek yerine, bu yaşatmama kültürünü, bu yok etme kültürünü aile kutsamasıyla besliyor. Failler korunuyor, cezalar hafifletiliyor, kadınlar ise susmaya, boyun eğmeye zorlanıyor” ifadelerini kullandı.
Eril iktidar kadın bedeni hakkında söz kurmak istiyor
Eril iktidarın, kadının bedenini, emeğini, kimliğini denetleyerek toplumu şekillendirmeye çalıştığına dikkat çeken Arzu Koç, “Kadınları doğurmakla, aileyi büyütmekle görevlendiren bu sistem; aynı anda kadınları yoksullaştırmakta, şiddeti görünmez kılmakta ve onları hayattan dışlamaktadır. Ama biz buradayız. Biz; bu coğrafyada inkâr edilmiş susturulmak istenen ama susmayan kadınlarız. Anneliği kutsayanlara karşı yaşamı savunuyoruz. Eşitlik istiyor, özgürlük talep ediyoruz. Bizi aileyle, doğurganlıkla sınırlamak isteyen her iktidarın karşısında durduk ve durmaya devam edeceğiz” dedi.
‘Mücadelemiz geri döndürülemezdir’
İktidarın vajinal doğumu “normal/doğal doğum" şeklinde nitelendirerek adeta kadınları doğum biçimine göre ötekileştirdiğini söyleyen Arzu Koç, “Kadınların birçok ayrımcılığın öznesi olduğu günümüzde kadınlara bu ötekileştirme üzerinden bir ayrımcılık daha yüklenmektedir. Kadının doğumu bir propaganda nesnesi haline getirilemez! Kadınlar doğurmak zorunda değildir; yaşamak, direnmek, değiştirmek hakkına sahiptir. Aile değil özgürlük idealimizdir. Bedenimiz, kimliğimiz, hayatımız bizimdir. Bizden habersiz ilan edilen hiçbir yıl bizi temsil etmez, etmeyecek! Kadınlar birlikte güçlüdür, mücadelemiz geri döndürülemezdir” diye konuştu.
Açıklama “Jin Jiyan Azadi” sloganı ile son buldu.