‘Gazetecileri korumak herkesin ortak sorumluluğu’

  • 14:49 27 Aralık 2024
  • Güncel
  
 
İZMİR – Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katlederek Türkiye’nin savaş suçu işlediğini ifade eden İzmir’deki STÖ’ler, gazetecilerin mesleklerini özgürce icra etme hakkını korumanın herkesin sorumluluğu olduğunu belirtti.
 
Kuzey ve Doğu Suriye’de gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Türkiye’ye ait SİHA’lar tarafından katledilmesine ilişkin siyasi parti ve sivil toplum örgütleri (STÖ) İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube binasında basın toplantısı düzenledi. "Gazetecilik suç değildir" pankartının taşındığı toplantıda basın metnini İHD İzmir Şube yöneticisi Ahmet Çiçek yaptı.
 
‘Cenevre Sözleşmesinin ihlali edildi’
 
Çatışma bölgelerinde sürekli gazetecilerin hedef alındığını dile getirilen açıklamada, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Suriye’de yaşanan gelişmeleri takip ederken saldırıya maruz kalarak katledildiği ifade edildi. Açıklamada, “Daha dün, Filistin Sivil Savunma Teşkilatı, Al-Awda Hastanesi yakınındaki olayları izleyen 5 gazetecinin, yayın araçlarının İsrail hava saldırısıyla hedef alınarak öldürüldüğünü bildirdi. Gazetecilerin yaşam hakkı, yalnızca bir insan hakkı değil, aynı zamanda özgür ve demokratik bir toplumun sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir değerdir. Uluslararası İnsancıl Hukuk ve Cenevre Sözleşmeleri'nin açık bir ihlalidir. Savaşa taraf olmayan sivillerin öldürülmesi, Roma Statüsü’nün 8/2/b/ii. maddesi uyarınca savaş suçu olarak tanımlanmıştır. Gazetecilerin yaşam hakkının ihlali, yalnızca bireysel bir hak kaybı değil, halkın gerçeklere erişim hakkına yönelik topyekûn bir saldırıdır" denildi.
 
‘Gazetecilerin katledilmesini protesto etmek de suç’
 
Gazetecilerin katledilmesini protesto etmek amacıyla bir araya gelen gazeteci ve yurttaşların da gözaltına alındığı, hak ihlallerinin protesto edilmesinin bile baskıyla karşılandığı dile getirilen açıklamada, “Gazetecileri ve ifade özgürlüğünü savunan kişilere yönelik kolluk güçleri tarafından defalarca saldırı düzenlenmiş, çok sayıda insan gözaltına alınmış ve en az 7 gazeteci tutuklanmıştır. Üstelik, İstanbul Barosu’nun bu konuda etkin soruşturma çağrısı ve gözaltıların serbest bırakılması talebi sonrası baro hakkında hızlı bir şekilde soruşturma başlatılmıştır" ifadeleri kullanıldı. 
 
‘İktidara yakın basın katliama gerekçe üretti’’
 
Halkın haber alma özgürlüğünün uluslararası sözleşmelerle korunma altına alındığı, devletlerin bu hakların korunması ve etkin kullanılmasından yükümlü olduğu hatırlatılan açıklamada, Türkiye’de özellikle muhalif gazetecilik yapmanın adeta suç haline getirildiği belirtildi. Açıklamada “Bazı medya organlarında Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için yapılan “zaten teröristtiler” yönündeki ithamları şiddetle reddediyoruz. Gazetecilerin çatışma bölgelerinde maruz kaldıkları saldırılar, yalnızca mesleki faaliyetlerini engellemekle kalmıyor, en temel insan hakkı olan yaşam haklarını ellerinden almaktadır. Bizler, aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak, gazetecilerin yaşam hakkının, düşünce ve ifade özgürlüğünün, gazeteciliğin ve halkın haber alma hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz” denildi.
 
Talepler ise şu şekilde sıralandı:
 
“* Devletler ve uluslararası kuruluşlar, çatışma bölgelerinde gazetecilerin korunması için etkili önlemler almalı ve gazetecilere yönelik saldırıları önlemek adına güçlü mekanizmalar oluşturmalıdır.
 
* Gazetecilere yönelik saldırıların failleri derhal tespit edilmeli ve ulusal ya da uluslararası yargı önünde hesap vermeleri sağlanmalıdır.
 
* Basın özgürlüğünün korunması ve gazetecilerin yaşam haklarının güvence altına alınması için uluslararası dayanışma artırılmalı, bu tür saldırılara karşı hukuki ve siyasi yaptırımlar uygulanmalıdır.”
 
Açıklamada son olarak, tüm insanlığa karşı suç işlendiği belirtilerek gazetecilerin yaşam hakkını ve mesleklerini özgürce icra etme haklarını korumanın herkesin ortak sorumluluğu olduğu ifade edildi.