İlk barış grubu üyesi komisyonda: Süreci kaybetme lüksümüz yok 2025-09-24 17:21:14   ANKARA - Düşünce ve araştırma kuruluşlarının aktarımda bulunduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 12'nci toplantısını tamamlandı. Komisyonda ilk barış grubu üyesi olan Yüksel Genç, süreci kaybetmenin nelere mal olacağının tanığı olduğunu söyleyerek, “Kaybetme lüksümüz yok” dedi.    Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 12'nci toplantısında düşünce ve araştırma kuruluşları temsilcileri Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne ilişkin görüş, öneri, eleştiri ve taleplerini aktardı.    Komisyonun ikinci oturumda Ankara Enstitüsü, Sosyo-Politik Saha, Araştırmaları Merkezi (SAHAM), Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) dinlendi.    Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Genel Kordinatörü Yüksel Genç, komisyonda söz aldı. Kürt sorunun bölgesel nitelikte giderek olgunlaşan bir mesele olduğunu söyleyen Yüksel Genç, bu sürecin ortaya çıkmasında bölgesel gelişmelerin temel rol aldığını söyledi.    ‘Sürecin toplumsallaşıp toplumsallaşmadığını tespit etmek önemli’   Toplumun sürece nasıl yaklaştığı, sürecin sağlam ilerleyip ilerlemediğinin araştırmacıların her zaman dikkatini çektiğini söyleyen Yüksel Genç, bunun nedeninin barış sürecinin ne kadar toplumsallaştığını anlayabilmek olduğunu belirtti. Yüksel Genç, “Bir barış sürecinin başarısının en temel odaklarından bir tanesi ne kadar toplumsallaştığı, toplumsal barışın ne kadar sağlandığı, barış sürecini toplumun ne kadar sahiplendiği ile çok ilişkili. Eğer bir süreç toplumsallaşmış ve toplumsal sahiplenme sürecini güçlendirmiş ise o sürecin başarısızlığı  en aşağıya çekilmiş oluyor. Bu nedenle süreç başladığından beri saha araştırmaları bizler açısından altın kıymetinde.. Bu bağlamında yapılan her saha çalışmasının ortaya koyduğu veriler sürecin toplum nezdindeki karşılığı açısından eminim sizler tarafından da özen ile takip ediliyor” sözlerini kullandı.    ‘Sürece destek yüksek güven az’   Yaptıkları araştırmalar neticesinde, “Biz ilk defa bir çözüm ve barış sürecinde toplumun bu denli sürdürülebilir bir temkinlilik sergilediğini ölçüyoruz. Bu çok önemli” diyen Yüksel Genç, önceki süreçlerde toplumsal temkinliliğin uzun olmadığını dile getirdi. Yüksel Genç, “Dolayısıyla bunu bir yere koymak ve komisyon olarak belki de bunu bir düşünmek gerekiyor. Tüm saha araştırma sonuçları ve gözlemleri bizim de yaptığımız saha araştırma ve gözlemlerimiz toplum nezdinde barışa desteğin yüksek, sürece güvenin düşük olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Hâli hazırda da bu iki zıt durumun, asimetrik durumun aşıldığını söylemek çok güç.Ayrıca bölgedeki yurttaşların sürece ilgisinin diri, ancak sürece katılımlarını güçlendirecek katılım ve bilgilendirme mekanizmalarının sınırlılığını gözlemlediğimizi de bu konuda ciddi anlamda şikayetlere sahip olduklarını araştırmalarımızdan biliyoruz” diye belirtti.    'Yüzdeler düşük kaldı'   Sürecin toplumlaşması ve toplumsal rızanın geliştirilmesi açısından sürece dair daha şeffaf, daha samimi, güven verici olmaya dair söylemlerin sahada çokça kullanıldığını belirten Yüksel Genç, bölgede Türklerin ağırlıklı olduğu yerde yapılan araştırmalarda  “Sürecin olumlu sonuçlanacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna sadece yüzde 18.9 evet yanıtının geldiğini, yüzde 29.7 ise kısmen yanıtı verildiğini belirtti.    Yüksel Genç, süreç başladığında toplumdaki katılımın oldukça düşük olduğunu, PKK’nin kongre kararları sonrası “PKK'nin kongre kararlarını desteklenip desteklemediğini” sorulduğunda her  dört katılımcıdan üçünün PKK'nin silahsızlanma fesih kararını desteklediğini beyan ettiğini ifade ederken, buna rağmen “Kalıcı barış getirir” sorusuna barışa en çok inanların dahi yüzde  36.8 oranında evet dediğini belirtti.    Devamında Yüksel Genç komisyona şunları aktardı:    “Sonraki paralel araştırmalarımızda kalıcı barışa evrilebilmesi için öncelikli görevin nereye, kime düştüğüne dair sorularımıza sahanın önemli oranda birinci adres olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne işaret etmesi, onun akabinde AK Parti ve MHP Cumhur İttifakı ya da AKP MHP iktidarına işaret etmesi aslında çözüm için PKK kadar hatta çok daha fazla Meclis2e ve Türkiye'deki iktidar siyasetine de aynı zamanda muhalefet siyasetine de toplumun çok yüksek sorumluluklar yüklediğini ya da beklediğini bize söylüyor.   Sürece dönüp güvenin ve toplumsal katılımın güçlendirilmesi için tüm bu çalışmaların sonunda çok açık ki bir dizi yol temizliği ve güven arttırıcı girişimlerin yaşanması bizim çalışmalarımızın ortaya çıkardığı temel odaklardan biri olarak karşımıza çıkıyor.   Beyanlarınız toplumda beklenti oluşturmuştur   Güven arttırıcı önlemlerin çok hızlı bir biçimde alınması ve yaşamlarında çözüm sürecinin izlerini gündelik hayatlarında dönüştürülmüş etkisini görmeye ihtiyaç duyuyor. 'Bu tip süreçler, uzun süreçler' diyebilirsiniz. Dolayısıyla 'hızlı beklemek çok doğru değil' diyebilirsiniz. Ancak bu sürecin başlangıcında taraflar sürecin hızlı ilerleyeceğine dair beyanlarının toplumda oluştuğu beklentiyle bu sürecin aslında 93'ten bu yana yaşanan barış arayışları ya da çözüm tartışmaları süreçlerinin birer devamı olarak algılanmasının getirdiği bir sonuç olarak toplum bugün beklediği iyileştirici durumların kendisini 35 yıl aşkındır açığa çıkmış olan gelişmelerin bir sonucu olarak da arzu ediyor.   Saha hangi düzenlemeleri bekliyor   Güven arttırıcı önlemlerin başlangıcında neler olabilir diye bazı şeyler bazı maddeler sunduğumuzda sahadan aldığımız Birkaç tane düzenleme paylaşacağım. Birincisi, sahanın %65'i infaz kanununda değişiklik bekliyor. %65'i bölge açısından söylüyorum. Üstelik Türkiye'de hatırlarsanız birkaç ay önce mecliste bir infaz yasası tartışması ve paketi gelecekti. O paket o paketin beklentileri karşılamadığını ölçtüğümüz bir saha çalışması sırasında insanların güvensizlik katsayısının bir anda dik yaptığını gözledik. Yine Terör ve Mücadele Kanunu'nun kaldırılmasına dönük %60'ı aşan bir rakam bir beklenti içerisinde. Hasta tutsakların, hasta tutukluların bırakılmasına dair %68,5'u gibi bir rakam bir güven arttırıcı ve yol temizliği içerisinde sürece dair iyileştirici bir tutum olarak hasta mahkumların bırakılmasını, ceza süresi dolmuş tutukluların koşulsuz hızla serbest bırakılmasını, %66.7'ye denk geliyor. 'Umut hakkı'nın yasal olarak tanınmasını bölgenin %68.9’un önemsediğinin süreci yürütenlere yasal güvencelerin sağlanmasına dair %66.7'lik bir beklentinin oluştuğunu, kayyum uygulamalarının sonlandırılmasına dair beklentinin %71.2 olduğunu, bir siyasi afın mutlaka gerektiğine, hızla öncelikle yapılması gerektiğine inanılanların da %60'ı aştığını bildirmek gerekiyor. Kayyum uygulamalarına dair sahada süreç ve kayyum ilişkisi ve güven ilişkisini ortaklaştıran bir gözleme sahibiz. Örneğin İstanbul'a yapılan operasyonlar ve kayyum atamaları ardından sahanın çok hızlı bir biçimde sürece karşı güvensizlik söylemleri ifade ettiğini, 'bu süreçten bir şey çıkmaz' söylemini çok fazla kullandığını ifade etmem gerekiyor.   Anadil kimlik haklarını ilişkin bir güvence   Bu süreç içerisinde yaptığımız çalışmalarda, ana dile ilişkin çalışmalar ve ana dile ilişkin taleplerin e çok önemli bir yer tuttuğu, anadile ilişkili taleplerin saf bir anadilde eğitim ve anadilinin anayasal güvenceye kavuşturulmasının teknik bir mesele olarak algılanmadığını aynı zamanda kimlik haklarına dönük önemli bir güvenceleme ve çerçeveleme alanı olarak gördüklerini saha araştırmalarımız sırasında gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Neredeyse %90 Kürtler kent içerisinde ana dilde eğitimin olmazsa olmaz bir koşul ve beklenti olduğuna inanıyorlar sorunun çözümünde.   Kök tartışılmıyor   En nihayetinde şimdi ilerleyen süreç ağırlıklı olarak silahsızlanma tartışmaları üzerinden yürütülse de başarısı için Kürt meselesinin kök nedenlerinin çözümüne dönük çok ciddi adımların ve dönüşümleri gerektirdiğini unutmamak gerekiyor. Önceki oturumlarınızda akademisyenlerle ilgili yaptığınız oturumların bir kısmına görme okuma fırsatı bulduk. Orada çok ağırlıklı bir biçimde sorunun kök nedenlerinin çözümlenmesini kalıcı barış için önemine işaret edilmiş ama sorunun kök nedenlerinin içerikleri hakkında ne olduğuna dair bir tartışma platformunun açılamamış olduğunu gördük. Dolayısıyla bununla ilgili tartışmalarında belki de belli mekanizmalarda yapılmasında fayda var.    İlk barış grubu üyesi olarak tanıklığım   Tüm bunlarla birlikte silahsızlanma meselesinin çok ciddi tartışılması, Türkiye'de silahsızlanma meselesinin kurulabilmesi için demokratik ve karşılıklı uzlaşı merkezlerinin mekanizmalarının kurulması bir tür silahsızlanma müzakere sahasının oluşturulmasının öneminin altını çizmek istiyorum. Kişisel bir durumundan kaynaklı olarak bu nedeni ifade etmek istedim. Bundan 26 yıl önce ilk barış grubu olarak Türkiye'ye gelen grubun bir üyesiyim. Benim hikayem bir önceki oturumda Reha Bey'in ifade ettiği silahların yakanların neden gelemediğinin açık örneği. Benim hikayem bir yerde Türkiye'de silahsızlanma, demokratikleşme ve çözüm meseleleri atılmamış adımların Türkiye'ye nelere mal olduğunun hikayesi. En nihayetinde bu 26 yıl içinde biz geldiğimizde ortalama '25 - 30 bin' denilen ölüm sayısının 100 binleri bulduğunun açıklıkla ifade edilmesi, toplumsal ayrışma, kutuplaşma, kırılma düzlemlerinin inanılmaz derecede mesafelendiğinin hatırlatılması, Türkiye'nin gelişim dinamiklerinin ve kaynaklarının nasıl yok edildiği. O dönemde kaybedilenin bugün Türkiye'ye nelere mal olduğunu gören canlı bir tanık olarak yeni süreci kaybetme lüksümüzün olmadığını, her kaybedilen sürecin şiddetini büyütmek kadar bu sadece fiziksel şiddeti değil, giderek duygusal, kişisel, kimliksel, ruhsal, duygusal şiddeti ve toplumların birbiriyle olan ilişkilerini nasıl mesafelendirdiğini gören biri olarak bizim yeni bir süreci kaybetme lüksümüz olmadığını söylemeliyim.    Bu haftaki toplantı sona erdi    Tüm konuşmalar tamamlandıktan sonra toplantıyı bitirmeden önce kısa bir değerlendirme yapan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyon çalışmalarını en kısa sürede bitirmek için sağlam bir irade olduğunu söyledi. Numan Kurtulmuş, “İnşallah en kısa sürede tamamlayarak genel kurula sağlam bir raporla, yasal düzenlemeler ve diğer düzenlemeler başta olmak üzere demokratikleşme, hukuk konusundaki beklentilerinizi de ileterek sağlam bir raporu meclise çerçeve olarak sunacağız” dedi.