Kayıp yakınları: Mücadelemiz sürecek

  • 15:05 21 Aralık 2024
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları, 4 merkezde gerçekleştirdikleri eylemlerde, kayıpların akıbetinin açıklanmasını ve faillerin yargılanmasını talep etti. Oturma eylemleriyle süren mücadelede, yıllardır kaybolanların hikâyeleri yeniden hatırlatıldı.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla eylemlerine bu hafta da Amed, Êlih, Colemêrg ve İzmir’de devam etti. 
 
Amed 
 
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, her hafta düzenledikleri eylemin 828’inci haftasında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme, çok sayıda kayıp yakınının yanı sıra insan hakları savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında kaybettirilenlerin ve faili meçhul cinayetlerle yaşamını yitirenlerin fotoğrafları taşınırken, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” yazılı pankart da eylemde yer aldı.
 
Eylemde, bu hafta 25 Aralık 1994 tarihinde gözaltında kaybettirilen İhsan Haran’ın failleri soruldu.
 
'Sadece kimliğinin davasını yaptı'
 
Açıklamada konuşan İhsan Haran’ın eşi Nesibe Haran, İhsan Haran’ın hiçbir suç işlemediğini, sadece kimliğinin davasını yaptığı için suçlu sayıldığını dile getirerek, “Devlet bunu iyi bilsin, ne devlete boyun eğeriz ne de davamızdan vazgeçeriz. Hiçbir suç işlemedi, sadece kimliğinin davasını yaptı. O yüzden Kürtler ne yapıyorsa ona suç görülüyor, kaybettiriliyor. Ben onun katilini arıyorum, katilinin cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
 
Bu hafta basın metnini İHD Amed Şube üyesi Fırat Akdeniz okudu.
 
İhsan Haran polisler tarafından gözaltına alınır
 
İhsan Haran’ın çalıştığı yerde polisler tarafından gözaltına alındığını belirten Fırat Akdeniz, “Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Hüseynike (Arıklı) köyü, 1994 yılının Mart ayında askerlerce yakılır. Bu olay üzerine ailesiyle Diyarbakır’a taşınan İhsan Haran, inşaat işçisi olarak geçimini sağlamaktadır. İhsan Haran, 25 Aralık 1994 tarihinde yeni çalışmaya başladığı Diyarbakır yeraltı çarşısı inşaat alanına gider. Ancak, akşam eve dönmez. Köylüsü F.H., Haran Ailesi’nin evine gelir. Onlara, 25 Aralık 1994 sabahında inşaat alanına gelen üniformalı polis memurlarının kimlik kontrolü yaptığı ve ardından İhsan’ı gözaltına alarak götürdüklerini söyler” ifadelerini kullandı.
 
'Başvurular sonuçsuz kalır'
 
Fırat Akdeniz, eşinin gözaltına alındığını öğrenen Nesibe Haran’ın, İhsan Haran’ın nerede tutulduğunu öğrenmek için Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe vermeye çalıştığını fakat mahkeme önündeki polisler tarafından engellendiklerini dile getirirken, “Valilik ve emniyet müdürlüğü nezdinde yaptığı başvurular da sonuçsuz kalır. Savcıya ulaşamayan Nesibe Haran, eşini bulmak umuduyla civardaki hapishaneleri dolaşır. Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 31’inci koğuşta kalan ve isminin kamuoyuna açıklanmasını istemeyen bir kişi, İhsan Haran’ı gözaltında gördüğünü söyler. Nesibe Haran, 6 ay boyunca eşinin nerede olduğunu öğrenmek için girişimlerde bulunur. Ancak sonuç alamaz. Nesibe Haran, daha sonra İHD Diyarbakır Şubesi aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunur. Yapılan başvurunun ardından AİHM’in, 26 Şubat 1996 yılında hükümetten olayla ilgili bilgi talep etmesinden sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bir soruşturma başlatılır. Ancak, İhsan Haran’ın gözaltında kaybedildiğine ilişkin yeterli delil olmadığına karar veren savcılık, 21 Ocak 1998 tarihinde takipsizlik kararı verir. AİHM, 6 Ekim 2005’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2’nci maddesinin ihlal edildiğine karar verir” sözlerine yer verdi.
 
İtiraflarda İhsan Haran’ın infaz edildiği belirtildi
 
Ardından Fırat Akdeniz, JİTEM tetikçilerinden Abdülkadir Aygan’ın 2004 yılının Mart ayında basına yansıyan itiraflarında, İhsan Haran’ın Diyarbakır JİTEM’de sorgulandıktan sonra JİTEM Grup Komutanı Abdülkerim Kırca’nın talimatı ile infaz edildiği detaylarıyla yer aldığını, fakat buna rağmen dosyada bir ilerleme olmadığını aktardı.
 
Açıklama, 1 dakikalık oturma eylemiyle son buldu.
 
Colêmerg
 
İHD Colemêrg şubesi ve kayıp yakınları,154’üncü haftasında Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesindeki sanat sokağında bir araya geldi. Eyleme, DEM Parti Gever ilçe örgütü, Gever belediyesi Eşbaşkanları ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı ve kayıpların fotoğrafları açıldı. Bu haftaki eylemde, 1995 yılında Colemêrg'in Çelê (Çukurca) ilçesinde gözaltına alındıktan sonra katledilen Eyüp Karabey ve Mahir Karabey için Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesindeki sanat sokağında bir araya geldi.
 
‘Nazım ve Cihan’ın faillerinin biran önce bulunup yargılanmasını talep ediyoruz’
 
Eyleme ilişkin açıklama metnini, İHD Colemêrg Şube yöneticisi Ozan Akbaş okudu. Rojava'da gazetecilik mesleğini icra eden Nazım Daştan Ve Cihan Bilgin bir haber takibinden döndükleri sırada insansız hava uçakları tarafından katledildiklerini dile getiren Ozan Akbaş, “Bizler insan hakları savunucuları olarak halkın haber alma özgürlüğüne karşı yapılan bu ağır saldırıyı ve insan hayatının bu kadar basite alınmasını kınıyoruz. Nazım Daştan ve Cihan Bilgin Ape Musa’dan gelen bir geleneğin savunucusu olarak her zaman kalplerimizde yaşayacaklar. Nazım ve Cihan’ın faillerinin biran önce bulunup yargılanmasını talep ediyoruz” dedi.
 
‘İşkenceyle katledildiler’
 
Ardından 29 yıl önce Colemêrg’in Çelê ilçesinde zorla gözaltına alınan ve işkenceyle katledilen Mahir Karabey ve Eyüp Karabey’in hikayesini paylaşan Ozan Akbaş, “Gece saatlerinde arkadaşları Arafat Tek ve Mehmet Ertunç’la beraber kahvehaneden ayrılarak, evlerine gitmek üzere yola çıktılar. Evlerine yakın bir mesafeye geldiklerinde 21 plakalı beyaz renkli Toros marka bir otomobil yollarını kesti. Aracın içinden dört sivil giyimli kişi çıkarak kimlik kontrolü yaptıktan sonra Mahir Karabey ve Eyüp Karabey’i zorla arabaya bindirdi ve oradan uzaklaştı. Bu olaya Arafat Tek ve Mehmet Ertunç şahit oldu. Aynı akşam Arafat Tek ve Mehmet Ertunç da Çukurca Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı ve ertesi gün serbest bırakıldı” ifadelerini kullandı.
 
‘Adalet aramaya devam edeceğiz’
 
Aile, ilgili kurumlara verdiği ifadede, Eyüp Karabey’in de sürekli gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından dolayı dayanamayıp Irak’ın Duhok şehrine gittiğini aktaran Ozan Akbaş, “ Eyüp ve Mahir Karabey 90’lı yılların beyaz Toros jargonu ile kaçırılıp katledildiler. Herhangi bir soruşturma açılmadığı gibi aileye sık sık ‘bu işin peşini bırakın’ diyerek tehdit telefonları gelmeye başladı. Yapılabilecek tüm mercilere başvuru yapan baba Recep Karabey bir sonuç alamadı, dosya faili meçhul bırakıldı. Bizler bu gün buradan bir daha yetkililere sesleniyoruz! Mahir ve Eyüp Karabey’in akıbetleri açıklansın sorumlular adalet karşısında hesap versin. Baba Recep Karabey’in bıraktığı yerden oğulları için adalet aramaya devam edeceğiz” dedi.
 
Açıklamanın ardından eylem, oturma eylemiyle son buldu.
 
Êlih
 
Êlih’te, İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 664’üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şubesi yöneticileri ve Êlih Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri katıldı.
 
İHD Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi, kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini vurgulayarak, “Bizler hak savunucuları, kayıp yakınlarıyla birlikte ellerimizde gözaltında kaybettirilen ve faili meçhul cinayetlerle yaşamını yitiren insanlarımızın resimleriyle, hakikat ve adalet arayışı için 664 haftadır bu alanlardayız. Burada olmaya da devam edeceğiz. Kayıpların akıbeti bulununcaya dek alanda olacağız” dedi.
 
Ardından Hüseyin Elçi, bu haftaki eylemde Şirnex’ın Silopiya ilçesinde 14 Ocak 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağının devam ettiği 19 Aralık’ta katledilen ve cenazesi 7 gün boyunca sokakta bekletilen Taybet İnan’ın hikâyesini okudu.
 
Açıklama, oturma eylemi ile son buldu.
 
İzmir
 
İHD İzmir Şubesi, iki haftada bir düzenlediği “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini Konak ilçesindeki eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. Çok sayıda kişinin katıldığı eylemde, “Kayıplar vicdandır, sahip çık" ve "Failler belli, kayıplar nerede" yazılı pankartlar açıldı. Bu haftaki eylemde, 24 Aralık 1994’te İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen İsmail Bahçeci’nin akıbeti soruldu.
Açıklamayı yapan İHD İzmir Şube yöneticisi Ahmet Çiçek, Bahçeci’nin kaybedilme öyküsünü paylaştı.
Ahmet Çiçek, gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci’nin bir şiirini okuyarak, akıbetinin açıklanmasını istedi.
 
Açıklama, oturma eylemiyle sona erdi.