Kapatılan JINHA'nın ardından: Eril medyaya karşı mücadele sürüyor 2025-10-29 09:02:15   Şehriban Aslan    AMED - KHK ile 9 yıl önce kapatılan JINHA, eril medyanın dilinde büyük değişimler yaratırken, kadın gazeteciler bunun mücadelesini bugün de sürdürüyor.   Eril medyanın tahakkümüne karşı kadının sesi ve sözü olma iddiasıyla, “Ve medyanın dilini değiştiriyoruz. Bizden sonra dünya medyası artık eskisi gibi olmayacak” sloganıyla 2012 yılında yayın hayatına başlayan JINHA, basın dünyasında köklü bir dönüşümün öncüsü oldu. Erkek egemen medya dilini yıkmak, kadın temsillerini özgürleştirmek ve kadının öznesi olduğu bir habercilik anlayışını inşa etmek amacıyla yola çıkan JINHA; kameramanından muhabirine, editöründen haber müdürüne kadar tüm kadrosu kadınlardan oluşan ilk haber ajansıydı.   Alternatif medyaya dahi muhalif bir çizgiyle yer edinen JINHA, var olan medya dilinin kadını cinsiyetçi ve pornografik temsillerle yeniden ürettiğini teşhir etti; hem gazeteci hem de mücadeleci kimliğiyle kadın özgürlük mücadelesinin sesi oldu.   Tüm baskılara rağmen habercilikten vazgeçmeyen JINHA, 29 Ekim 2016’da çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. Ancak ajans, aynı gece yaptığı açıklamada kararlılığını şu sözlerle duyurdu: “JINHA, KHK ile susturulamayacak. Erkek devletin hükmüne boyun eğmeyecek. Kadınların sesi olarak yazmaya devam edecek.”   Kapatılmasının ardından da JINHA’nın yarattığı miras, kadın gazeteciler tarafından taşındı. Kadın haberciliğinin dili genişledi, toplumsal hafızadaki yerini büyüterek sürdürdü. JINHA’nın eski çalışanları, bugün hâlâ bu değişimin izlerini ve kadın gazeteciliğine kattığı dönüştürücü gücü anlatıyor.   ‘Ayfer Serçe’nin hayali gerçekleştirildi’   JINHA’nın eski editörlerinden Mekiye Görenç Sağlam, “Benim için özgür basın geleneğinde Kürt gazeteciliği deyince akla gelen ilk isimlerden biri Ayfer Serçe, yani Şilan Aras’tır. Kadın intiharları üzerine araştırma yapmak üzere gittiği İran’da, 23 Temmuz 2006’da rejim güçleri tarafından katledildi. O, gerçeğin peşinde, kadınların sesi olmak için yola çıkmıştı ama kalemi susturulmak istendi. Fakat onun hayalleri, mücadelesi ve cesareti asla susturulamadı. Şilan Aras’ın en büyük hayali, sınırları aşan, kadınların sesini birbirine ulaştıracak bir kadın haber ağı kurmaktı. Biz kadın gazeteciler olarak onun bu hayalini JINHA, yani Kadın Haber Ajansı ile gerçeğe dönüştürdük. 8 Mart 2012 tarihinde ‘Ve yazıyoruz… Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz’ sloganıyla yayın hayatına başlayan JINHA, kadını magazinleştiren, aciz, yoksul veya mağdur olarak gösteren ana akım medyanın erkek diline karşı, kadın odaklı habercilikle farklı bir bakış açısı geliştirdi” dedi.   ‘Kapatıldık fakat daha büyük karşılık verdik’   Her haberde, her hikâyede kadının direnişinin öne çıkarıldığını kaydeden Mekiye Görenç, güçlü iradesinin, mücadelesinin ve bin yıllardır süregelen direniş geleneğinin görünür kılındığını belirtti. Mekiye Görenç, şöyle konuştu: “Kadın katliamlarını meşrulaştıran anlatıları tersine çevirerek, kadınların sesi ve hakikatini dünyaya taşıdı. Her fotoğraf, her satır ve her haber kadının mücadele azmini ve özgürlük arayışını yansıtıyordu. JINHA, sadece bir haber ajansı değil, kadınların tarihten gelen direnişini bugüne taşıyan, sesi susturulamaz bir mücadele alanı haline geldi. Ajansımız, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından çıkarılan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 29 Ekim 2016’da kapatıldı. Ajansımızı kapatarak kadınların sesini susturacaklarını sandılar ama biz kadın gazeteciler daha büyük bir kararlılıkla yeniden ayağa kalktık ve yolumuza kaldığımız yerden devam ettik. Kadın gazeteciler olarak, Şilan Aras’ın, Deniz Fırat’ın, Nujiyan Erhan’ın, Cihan Bilgin’in, Gurbetelli Ersöz’ün ve daha nicelerinin bıraktığı kalemi yere düşürmeden taşıyoruz. Onların izinden giden her kadın gazeteci, kalemiyle direnişi büyütüyor; hakikati savunmanın, kadınların direnişini ve hikâyelerini görünür kılmanın onurunu yaşıyoruz. JINHA’nın kapatılmasıyla susturulmak istenen ses, bugün daha güçlü çıkıyor. Ve biz biliyoruz ki kadınlar yazdıkça, hakikat yaşamaya devam ediyor. Biz yalnızca haber yapmıyoruz; biz kadınların tarih boyunca sürdürdüğü direnişi yazıyor, onların gücünü ve cesaretini dünyaya duyuruyoruz. Her satırımızda, her fotoğrafımızda hayal edilen özgürlük biraz daha görünür oluyor. Ve bu hayal, asla susturulamayacak.”   ‘Doğru bir iş yaptık’ dedik   JINHA’da daha önce muhabirlik ve editörlük yapmış olan Nişmeye Güler de, 2016 yılında gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra toplumsal özgürlüklere dair ciddi bir baskının olduğunu kaydederek, “Hükümet o dönem KHK’leri çıkardı ve çıkartılan KHK’lerle basın özgürlüğüne darbe diyebileceğimiz bir süreç gelişti. O dönem birçok basın kuruluşuyla birlikte JINHA da çıkartılan KHK ile kapatıldı. JINHA neden hedef alındı dersek; tek kadın haber ajansıydı ve inanılmaz bir emekle kurulmuştu. Basın geleneğinden gelen bir yerdeydi, kurulması için mücadeleler verilmişti. Uzun yıllar Türkiye ve Kürdistan’da kadının gündemini belirleyen bir yerde durdu. JINHA’nın kapatılmasını şöyle gördük; demek ki çok iyi bir iş yapıyoruz ki kapatılmayla yüz yüze kaldık. Mesela 2015 yılında Kürdistan’da ilan edilen öz yönetimlerle birlikte yaşanan direnişi topluma yansıttı. Halkın direnişini JINHA’nın kadrajında gördük. Tabii darbe girişiminden hemen sonra da ilk kapatılan JINHA oldu” ifadelerini kullandı.    JINHA kadın gazeteciliğinin önünü açtı   “JINHA bir gelenekti” diyen Nişmeye Güler, “Üzerinden 9 yıl gibi bir süre geçti. Fakat bugüne baktığımızda kadın basınının çok yol kat ettiğini ve ilerlediğini gördük. Diyebiliriz ki JINHA genel basın için bir okul görevi görüyordu. Tabii gelip çalışan her kadın muhabir için de bir okul görevi görüyordu. JINHA’nın rol ve misyonu, medyanın eril diline karşı olması gereken bir basın dilini oluşturmuştu. Medyadaki cinsiyetçi dil bir ivme kazanmışsa bunda JINHA’nın rolü çok büyüktür. Bugün sahada kadın gazeteci görüyorsak, kadınları yaşamın her alanında görüyorsak bunda JINHA’nın da payı var dersek abartılı olmaz. JINHA kapandıktan sonra kadın gazeteciler hiç vakit kaybetmeden örgütlendiler. Çünkü JINHA ile birlikte medyanın eril ve cinsiyetçi diline bir meydan okuma vardı. Boşluk bırakmamaya çalıştılar. Eğer o gelenek sürdürülmeseydi, bugün kadın gazetecileri hiçbir yerde konuşmuyor olacaktık. Hemen Gazete Şujın açıldı, KHK ile kapatıldı. Kadın gazeteciler mücadelesini sürdürdü ve okul olma, akademi olma görevini JİNNEWS ile devam ettirdi. JİNNEWS’ten sonraki süreçte de Orta Doğu’ya hitap eden Nu JINHA kuruldu. Sonra JIN TV açıldı. Tabii bu ivme gitgide yükseltildi” sözlerini kullandı.    ‘Her kadının görünür olmasına aracı olduk’   Son olarak konuşan ve JINHA’nın eski muhabirlerinden Beritan Canözer de şu ifadelere yer verdi: “JINHA’nın ortaya çıkış nedenlerinden biri ataerkil bir dilin hâkim olmasıydı. Çünkü var olan ana akım medyada kadınlar üçüncü sayfa magazin haberi şeklinde görünüyordu. Biz kadınların meta olmadığını, magazin aracı olmadığını gösterdik. JINHA’da biz, kadının tek başına bir yaşam olduğunu, bu yaşamı özüyle, sözüyle savunduğumuzu söyledik. JINHA var olduğu sürece, kadının kalemiyle hakikatin izinde olmayı sürdürdü. O dönem direnişlerin çok yoğun yaşandığı Rojava Devrimi, dünyada kadınların öncülük ettiği büyük ayaklanmaların yaşandığı bir süreçti. Yine özyönetim direnişlerinin olduğu bir dönemde JINHA çok büyük bir rol oynadı. Muhabirleri gözaltına alındı, tutuklandı, tehdit edildi; buna rağmen hiçbir şekilde geri adım atmadı. Her zaman en önde, kamerasıyla, mikrofonuyla alanlarda oldu. Tüm bunlara baktığımızda JINHA, hem muhalif hem de ana akımda büyük bir etki yarattı. JINHA’nın varlığıyla birlikte medya dilinin nasıl değişebildiğini gördük.   Ayrıca o dönem kadınlara mikrofon uzatıyorduk fakat kadınlar ‘Söyleyecek bir şeyim yok’ diyordu. Israrla mikrofonlarımızı uzattık ve ‘Söyleyecek bir şeyim yok’ diyen her kadının söyleyecek yüzlerce sözü vardı. Kadınların sözlerini haberlerimize taşıdık. Her kadının görünür olmasına aracı olduk. Bu nedenle JINHA çok büyük bir etki yaratmıştı. Tabii sonrasında çıkarılan bir KHK ile ajans kapatıldı. Kapısı mühürlendi, teknik malzemelerine el konuldu. Onlarca dava açıldı. Bu bizi çizgimizden vazgeçirmedi. Tam aksine yaptığımız işin doğruluğunu çok daha iyi kavradık, çok daha büyük bir yerden işimizi sahiplenmeye başladık. Aylarca ajansımız olmamasına rağmen elimizdeki telefonlarımızla haberleri yapıp başka ajanslara gönderdik. JINHA kapatılmış olsa dahi kadının sözü başka bir ajansta da görünsün istedik. Bunun için çabaladık. JINHA’nın ardından kadın gazeteciler durmadı; kadın haberciliğini, yayıncılığını büyüte büyüte devam ettik.”